Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 17-25 Aralık 2013'te, 'yolsuzlukla mücadele' görünümü altında kalkıştığı bir emniyet- yargı darbe girişimi olan 17-25 Aralık kumpasının üzerinden tam 9 yıl geçti. Yargı ve emniyetteki FETÖ üyeleri, örgüt lideri Fetullah Gülen'in talimatları doğrultusunda, o dönem 'Başbakan' olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı ve AK Parti hükümetini hedef alan hukuksuz bir eyleme girişti. 30 Mart 2014'te yapılacak olan yerel seçimlere 3.5 ay kala yapılan seçim ayarlı operasyon kapsamında, 3 yıl boyunca AK Parti hükümeti üyeleri ve yakınları hukuk dışı yöntemlerle dinlenerek kayda alındı. FETÖ elebaşının talimatıyla eski savcılar Zekeriya Öz, Fikret Seçen, Celal Kara, Mehmet Yüzgeç, Muammer Akkaş, bu ses kayıtlarının montajlanmasıyla oluşturulan gerçek dışı delillerle düğmeye bastı. O dönem Türkiye'nin vizyon projelerini yürüten işadamlarını da hedef alan kumpas, Cumhurbaşkanı Erdoğan liderliğinde püskürtüldü. Cumhuriyet Savcısı Mehmet Demir, o dönem yargı içinde seçilmiş hükümeti ortadan kaldırmaya yönelik bu darbe girişimine karşı duruş sergileyen isimlerin başında geliyordu. Girişimin ilk anlarında örgütün asıl niyetine dair, "Bu bir darbe girişimidir" diyerek ilk tepkiyi gösteren Savcı Demir, darbe girişiminin 9. yılı dolayısıyla SABAH'ın sorularını yanıtladı.
'KILIÇLAR ÇEKİLDİ'
17 Aralık öncesi FETÖ'nün adliyedeki yapılanması, yargı teşkilatında hissediliyor muydu?
17 Aralık 2013 öncesinde de yargıda FETÖ yapılanması ciddi şekilde hissediliyordu. 2010 referandumundan sonra HSYK'yı ele geçirince, Özel Yetkili Mahkeme Başkanı ve üyelerini, Başsavcı ve Başsavcı Vekillerini tamamen "cemaat" (o zamanki adı) üyeleriyle doldurmuşlardır. Bunlar sürekli irtibat halinde olur. Birlikte oturup kalkarlar ve cemaate mensubu olmayanlarla asla içten bir samimiyet kurmazlardı. 2012'den itibaren hükümet aleyhine de konuşmaya başlamışlardır. Hatta Zekeriya Öz, 'Kılıçlar çekildi. Kılıç kan görmeden kınına girmemeli' şeklinde pervasızca konuşuyordu.
KAOS VE İÇ SAVAŞ
17/25 Aralık'ta FETÖ'nün yargıdaki yapılanması ne yapmak istedi? 17-25 Aralık olayları, yargı ve emniyetteki FETÖ cuntasının, bürokratik ve yargısal kurgularla seçilmiş hükümeti devirmeye ve Türkiye'yi başsız bırakarak kaosa ve iç savaşa sürüklemeye yönelik olaylardı. Soruşturma dosyaları kesinlikle hukuki bir süreç ve hukuki gerekçelere dayanmıyordu. İki yıl boyunca tamamen kurgulanmış işlerdir.
'BEN VARIM' DEDİM
Zor bir şey yaptınız ve örgüte meydan okudunuz. Eskiden ordu içinde yuvalanmış bazı paşalar durumdan vazife çıkarıp devlete ve demokrasiye müdahale ediyorlardı. (Bu klişe söz 28 Şubat paşalarına aittir.) 17-25
Aralık sürecinde ben ve benim gibi düşünen yargı mensupları FETÖ cuntasının darbe yapmaya kalkıştığını gördü. Bu defa da ben durumdan vazife çıkardım. Devleti ve demokrasiyi savunmak için her şeyi göze alarak hem adalet.org isimli hukukçuların sitesine bu darbeye karşı çıkalım diye yazdım hem de alışılmadık ve teamüllere aykırı olduğu halde televizyona çıkıp konuştum. Cuntanın devletimizi, demokrasimizi ve seçilmiş hükümeti yıkmaya yöneldiğini gördüğüm için karşı çıktım. Hemşerim Necip Fazıl Kısakürek'in dediği gibi; "Kimse yok mu dediler, sağıma soluma bakmadan ben varım dedim."
'BENDEN UZAKLAŞTILAR'
Darbe girişimine karşı koyunca adliyede neler yaşadınız? Birçok insanın koridorda selamlaşmamak için yüzüme bakmadığını, yemekhanede ve kafede masama oturmadıklarını gördüm. Hatta FETÖ'cü olmadığını bildiğim birçok meslektaş bile kendilerine bir zarar gelir korkusuyla benden uzaklaştılar. Ta ki her şey netleşene kadar ve Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan duruma hâkim olup, olayları kontrol altına alana kadar...
2014'teki HSK seçimlerinde FETÖ neden kaybetti? 12 Eylül 2014'te HSK seçimlerinden önce FETÖ'cü olmayan geri kalan hâkim ve savcılar olarak Yargıda Birlik Platformu'nu kurduk ve FETÖ'nün amacının devleti ve demokrasiyi yıkmak olduğunu anlattık. O zamanın hükümeti de bu FETÖ cuntasına karşı önemli adımlar attı ve kamuoyunu ikna etti. FETÖ, bu sebeplerle HSK seçimlerini kaybetti.
FETÖ'NÜN AMACI TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİ'Nİ YIKMAKTI
17-25 Aralık 2013'te Recep Tayyip Erdoğan dik durmasaydı Türkiye bölünmeye, iç savaşa, belki de işgale uğrardı. Bu bir abartı değil, gerçek buydu. FETÖ'nün amacı iktidarı ele geçirmek değildi, bunların arkasındaki güçlerin gerçek amacı Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni yıkmaktı. O dönemde hükümet gitseydi Türkiye başsız kalır, kaos çıkar ve iç savaş olurdu. Bu da devletimizin sonunu getirirdi. Bu cuntayı durduran herkese sonsuz şükranlarımı sunuyorum.
FETÖ'NÜN SAVCILARI FİRARİ FETÖ'NÜN
17 ve 25 Aralık emniyet-yargı darbe girişiminde FETÖ elebaşının talimatıyla rol alan eski savcılar Zekeriya Öz, Fikret Seçen, Celal Kara, Mehmet Yüzgeç, Muammer Akkaş yıllardır firari durumda. Celal Kara, Mehmet Yüzgeç ve Zekeriya Öz, "Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti'ni ortadan kaldırmaya veya görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs etme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis istemiyle yargılandıkları davada, kırmızı bültenle aranıyor. Bu 3 isim de 15 Temmuz'dan önce firar etti.
Öz ve Kara 2015'te Gürcistan üzerinden Almanya'ya kaçarken, Yüzgeç'in nerede olduğu bilinmiyor. Seçen ise yurtdışına çıkış yasağı konulmadan 2 gün önce 24 Kasım 2015'te Hollanda'ya kaçtı. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde örgüt elebaşı Gülen ile eski emniyet müdürleri ve Hüseyin Korkmaz'ın da aralarında bulunduğu 10'u tutuklu, 6'sı firari 67 sanığın yargılandığı davada ise 2019'da karar verildi. Eski emniyet müdürleri Yakub Saygılı ve Kazım Aksoy'un da yer aldığı 15 isim ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Diğer şüpheliler de 1 yıl 8 aydan 41 yıla kadar değişik oranda hapis cezasına çarptırıldı. Karar İstinaf Mahkemesi'nce onandı, Yargıtay süreci ise devam ediyor.