Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) bünyesinde Kara Pilot Teğmen olarak görev yapan Mehmet Ali Çelebi, kamuoyunda "Ergenekon Soruşturması" olarak bilinen soruşturma kapsamında 2008'de gözaltına alınmıştı. Aynı tarihte Hizb-üt Tahrir üyeliği iddiasıyla Mahmut Oğuz Kazancı'da gözaltına alındı. Kazancı'ya ait SIM kartta bulunan 139 adet cep telefonu numarası, ilk derece mahkemesinde yargılanan Mehmet Ali Çelebi'nin telefon hafızasına "SIM kart ve hafıza kartı üzerinde inceleme" yapan İstatistik ve Kriminal Analiz Büro Amirliğinde görevli sanık Hanifi Öpaydın aracılığıyla bilgisayar üzerinden veri transferi yöntemiyle kopyalandı ve Çelebi'nin mağduriyetine neden oldu. Mahkeme, söz konusu kayıtlardaki sahteciliğin ortaya çıkması üzerine Çelebi'nin tahliyesine karar verdi. Dosyayla ilgili olarak, "SIM kart ve hafıza kartı üzerinde inceleme" yapan İstatistik ve Kriminal Analiz Büro Amirliğinde görevli sanık Hanifi Öpaydın hakkında, "görevi kötüye kullanma" suçundan suç duyurusunda bulunuldu. İstanbul 18. Sulh Ceza Mahkemesi, sanık Hanifi Öpaydın'ın veri transferi olayında kastının bulunmadığı gerekçesiyle beraatine karar verdi. Bunun üzerine karara itiraz edildi ve dosya Yargıtay 9. Ceza Dairesine geldi. Daire heyeti, ilk derece mahkemesinin sanık Hanifi Öpaydın hakkında "görevi kötüye kullanma" suçundan beraatine ilişkin yapılan temyiz incelemesini tamamladı. Heyet, yerel mahkemece Öpaydın'a verilen beraat hükmünün bozulmasına 2020 yılında karar verdi. Dairenin kararında, mağdur Mehmet Ali Çelebi ve Kazancı'nın aynı tarihlerde gözaltına alındıklarına işaret edilerek, Çelebi'nin cep telefonunun 19 Eylül saat 17.50'de merkez komutanlığı tarafından kapalı olarak emniyete teslim edildiği, telefon ve SIM karta yönelik incelemenin aynı gün, o dönem İstatistik ve Kriminal Analiz Büro Amirliği'nde görevli sanık Hanifi Öpaydın tarafından düzenlendiğine vurgu yapıldı.
TELEFON EMNİYETTE SİNYAL VERMİŞ, TOPLAM 1 DAKİKA 23 SANİYE AÇIK KALMIŞ
Kararda, dosya içerisinde bulunan HTS kayıtları ile teknik bilirkişi raporu ve eklerine göre, Çelebi'nin cep telefonunun 19 Eylül 2008'de saat 23.52 ile 23.54 saatleri arasında 1 dakika 23 saniye süre ile açıldığı ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nün bulunduğu bölgede yer alan "Emniyet Metro BAZ İstasyonu" adresinde kurulu BAZ istasyonundan sinyal aldığı belirtildi.
139 KİŞİNİN İSMİ TELEFON HAFIZASINA 61 SANİYEDE KOPYALANMIŞ
Dairenin kararında, ilgili bilirkişi raporu incelendiğinde Çelebi'nin en son 15 Eylül 2008'de 386'ncı sıra ile telefon rehberine kişi eklediği, kaydettiği son kişiden sonra Mahmut Oğuz Kazancı'nın SIM kartında kayıtlı 139 kişinin Çelebi'ye ait telefonunun hafızasına 61 saniye içerisinde yüklendiğinin anlaşıldığından bahsedilerek, Kazancı'nın SIM kartından Çelebi'nin telefon hafızasına aktarılan 139 kişiye ait rehber kaydı bilgisinin 61 saniye gibi kısa bir zaman dilimi içerisinde telefon hafızasına kaydedilmiş olmasının, bu verilerin bilgisayar üzerinden veri transferi yoluyla aynı anda kopyalandığını açıkça gösterdiği, Çelebi'nin bu kişilerle HTS kaydının olmamasının da bu tespiti doğruladığına yer verildi.
BEKAR OLAN ÇELEBİ'NİN TELEFONUNA "EŞİM" İSMİYLE AKTARIM YAPMIŞLAR
Olayın yaşandığı dönemde bekar olan Çelebi'nin telefon hafızasında, "eşim", "kayınannem", "kaynana ev", "kayınannem 2", "bacanak" şeklinde yer alan ve evlilik bağını gösteren rehber kayıtlarına dikkat çekilen kararda, Mehmet Ali Çelebi'nin ve telefonu aldığı ağabeyi Volkan Çelebi'nin bekar olması dolayısıyla, telefon hafızasına yükleme yapıldığından da bu şekilde haberdar olduğuna vurgu yapıldı.
"BÖYLE BİR VERİ TRANSFERİ ANCAK KASTEN GERÇEKLEŞİR"
Kararda, aynı soruşturmada şüpheli olan iki kişiye ait SIM kart ve veri depolama ünitelerinde mevcut datalara ilişkin bilgisayar çıktılarının "özensizlik", "meslekte acemilik" gibi nedenlerle birbirine karıştırılarak hatalı veri çıkartım raporu tanzim edilmesi değil, bir şüpheliye ait SIM kartta yer alan dataların, data transferi yoluyla bir başka şüpheliye ait depolama ünitesine yerleştirilmesi ve ardından da rapor düzenlenerek soruşturmacı birime verilmesinden ibaret olduğu belirtilerek, şu ifadeler kullanıldı: "Alınan dataların Mahmut Oğuz Kazancı'ya ait SIM kartta yer alması ve katılana ait telefon hafızasına aktarılması dikkate alındığında, Mahmut Oğuz Kazancı'ya ait SIM kartın bilgisayara takılı kart okuyucu bir donanıma yerleştirildiği ve Mehmet Ali Çelebi'nin telefonunun da USB yuvası üzerinden bilgisayara bağlanarak veri aktarımının sağlandığı, böyle bir veri transferinin ancak kasten işlenebileceği, bu halde dosya sanığının eylemlerinin 'İftira', 'Bir Bilişim Sistemindeki Verileri Değiştirme ve Sisteme Veri Yerleştirme', 'Kamu Görevlisinin Resmi Belgede Sahteciliği' suçlarını oluşturabileceği anlaşılmıştır."
DOSYAYLA İLGİLENEN SAVCI VE HAKİMLER HAKKINDA HSK'YA BİLDİRİMDE BULUNULDU
Öte yandan kararda, Çelebi'nin avukatı tarafından 2011'de İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına şikayet dilekçesi verildiği, yürütülen soruşturma sonucunda dönemin Cumhuriyet savcısı Seyfettin Atıcı tarafından sanık Hanifi Öpaydın hakkında "Görevi kötüye kullanmak" suçundan cezalandırılması istemiyle iddianame düzenlendiğine, iddianamenin iade edildiğine yer verildi. Ayrıca söz konusu iddianameyi hazırlayan Atıcı'nın, FETÖ'cü Zekeriya Öz'ün "Polis memurları bizim çocuklar, bunların zarar görmesini istemiyorum, bir şey yapamaz mıyız?" şeklinde ifadeler kullandığı ve iddianamenin bundan dolayı iade edildiğini söylediğinden de bahsedildi. Yargıtay 9. Ceza Dairesince 2020'de verilen kararda, UYAP sistemi üzerinden yapılan incelemede, o dönem hakim olan Cemil Gedikli, Cumhuriyet savcısı Seyfettin Atıcı ve Zekeriya Öz hakkında FETÖ silahlı terör örgütüne üye oldukları gerekçesiyle soruşturma ve kovuşturma dosyalarının bulunduğunun anlaşıldığı belirtilerek, adı geçenler hakkında Hakimler ve Savcılar Kuruluna bildirimde bulunuldu.