Son dakika haberine göre; Başkan Recep Tayyip Erdoğan, AKM'deki Necip Fazıl Ödülleri Töreni'nde konuştu.
Necip Fazıl Kısakürek'in manevi ve kültürel mirasını yaşatmak amacıyla, Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın destekleriyle, düzenlenen Necip Fazıl Ödülleri sahiplerini buldu. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın destekleriyle "Yük Kimin Omzunda?" temasıyla düzenlenen gecenin onur konuğu Başkan Recep Tayyip Erdoğan oldu.
Başkan Erdoğan, Necip Fazıl Ödülleri programında konuştu | Video
"ZOR ZAMANLARDA DİK DURUŞ SERGİLEMEK HER BABAYİĞİDİN HARCI DEĞİLDİR"
Törende konuşan Başkan Erdoğan şu ifadeleri kullandı:
Sözlerime şair, mütefekkir, dava adamım üstat Necip Fazıl Kısakürek'i bir kez daha rahmetle ve hasretle yad ederek başlıyorum. Eserleri ve mücadelesiyle nesillerin ruhunu beslediği için Rabbim ondan razı olsun. Zor zamanlarda dik duruş sergilemek öyle bir babayiğidin ama her babayiğidin harcı değildir. Siz bugün tatlı su mücahitliğine soyunanlara romantik, devrimcilik oynayanlara rüzgarı başka yerden alarak esip savuranlara bakmayın. Bunların hiçbiri zalim karşısında konuşamaz. Zulüm karşısında direnemez. Gerektiğinde hayatı pahasına davasını sahiplenip çilesini çekemez."
"ALLAH'IN İZNİYLE BAŞARAMAYACAKLAR"
Başkan Erdoğan konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Üstat işte bunu başarmış bir şahsiyet olduğu için milletimizin gönlünde bu derece güçlü yer etmiş, bu derece derin iz bırakmıştır. Milletler dirayetli liderler ve üretken ilim, kültür, sanat insanlarına sahip oldukça yükselir. Bunları kaybettikçe de gerilerler. Bazı dönemlerde üzeri küllense de bu vasıfları bünyesinde barındıran bir millet önünde, sonunda o beklenen şahlanışı gerçekleştirir. Bu küllerin en yoğun şekilde üzerimize çöktüğü bir dönemde milletimizin özündeki közü eserleri ve mücadelesiyle canlı tutarak parlatarak bugün yaşadığımız büyük atılma zemin hazırlamıştır.
İnşallah bu mirası hem sahiplenecek hem zenginleştirecek bir yolda giderek daha hızlı bir şekilde ilerliyoruz. Her ne kadar birileri yaydıkları karamsar havasıyla ülkemizin üzerini tekrar emperyalist emellere hizmet eden bir kül katmanıyla örtmek isteseler de Allah'ın izniyle başaramayacaklar. Bilhassa son 10 yılda yaşadığımız aralarında 15 Temmuz'un da olduğu her hadise bize milletimizin istiklali ve istikbali uğrunda neler yapabileceğini tekrar tekrar göstermiştir. Üstadın ömrünü adadığı davası, tüm bu mücadelemizde bize moral vermiş, güç kaynağı olmuş, azmimizi inşallah daha asırlar boyunca da üstadın ateşini yaktığı meşalenin ışığı yolumuzu aydınlatmaya devam edecektir.
"HAYIRLARA VESİLE OLMASINI DİLİYORUM"
Bugün burada ülkemizin ilim sanat ve kültür hayatına yön veren eserleriyle ruhumuza dokunan siz kıymetli dostlarımla bir kez daha buluşmanın bahtiyarlığı içindeyim. Necip Fazıl Ödülleri'nin 9. sununun edebiyat ve fikir dünyamız için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Necip Fazıl Ödüllerinin ilim ve kültürümüz açısından bir Türkiye klasiğine dönüşmesinde emeği geçenlere şahsım, milletim adına şükranlarımı sunuyorum. Ödüllerini takdim edeceğimiz ilim edebiyat ve sanat erbabı kardeşlerimizi gönülden tebrik ediyor, kendilerine bereketli ömürler niyaz ediyorum. Jüride yer alan kıymetli hocalarımız bu yılki Necip Fazıl Ödülleri için farklı dallarda 7 kıymetli ismi belirlediler. Bu yılki Necip Fazıl ödülünü takdim edeceğimiz Mehmet Can Doğan bir şiirinde şöyle diyor. Önce aşk gelir derken yine gelir de Ömür tükenir. Yoktur sınırı zalimliğin de ihanetin de efendim bağışlanmış her şarkı mezarını bilir. Her bütün eksilir, atlar gider sahipleri kalır felsefenin temeli sarsılır.
Bu yıl hikaye ve roman ödülünü eserleriyle ülkemizin edebi iklimini zenginleştiren Ayşegül Genç hanımefendiye takdim edeceğiz. Hazreti Mevlana'nın yar neredeyse baş köşe orasıdır sözünden aldığı ilhamla eserlerinde mutlak güzel ve mutlak hakikat arayışını baş köşeye oturtan kardeşimizi tebrik ediyoruz.
"DURMAK YOK YOLA DEVAM"
Üstat Büyük Doğu Nesli'nin 3 temelini Ehli Sünnet inancı tasavvufi gelenek ve Türk kimliği olarak sıralıyor. Bu neslin sahip olması gereken vasıfları da fedakarlık, disiplin, merhamet, samimiyet, güzel ahlak, zarafet estetik sahibi olmak diyerek belirtiyor. Biz de onun adına düzenlenen bu törende her yıl verdiğimiz ilk eser ödülleriyle genç kardeşlerimizi cesaretlendiriyor, teşvik ediyoruz. Bu yıl ilk eser alanında iki genç kardeşimiz ödüle layık gördü. Okuyucularıyla Düşünsene Hızır Bendim adlı eseriyle buluşan Elif Genç ve Demir'in Demiri Kesme Sesi adlı eseriyle tanışan Can Acer kardeşlerimi de aynı şekilde tebrik ediyorum. Ülkemizin bereketli topraklarında filiz veren bu iki genç yetenekten inşallah daha nice kıymetli nitelikle yüreğimize dokunacak eserler bekliyoruz. Durmak yok yola devam.
Necip Fazıl Uluslararası Kültür Sanat Ödülü'nü bu yıl kardeş Azerbaycan'ın önde gelen yazarı Elçin İlyasoğlu Efendiyev'e veriyoruz ve az önce kendisini dinledik. Pek çok dile çevrilmiş hikaye roman ve senaryo türü eserleriyle gönüllere taht kuran Efendiyev kardeşimiz aynı zamanda bir siyaset ve aksiyon adamı olarak da tebarüz etmiştir. Türkiye Azerbaycan dostluğunun samimiyeti, dayanışması, hasbiliğiyle dünyada örnek gösterildiği bir dönemde verdiğimiz bu ödülü ayrıca anlamlı buluyor. Efendiyev kardeşimizin eserleri ve duruşuyla bu dostluğu kültürel ve ilmi alandaki sancaktarlarından biri olmayı sürdüreceğine inanıyor kendisini tebrik ediyorum. Necip Fazıl Saygı ödülünü tevdi edeceğimiz İlhami Atalay kardeşimiz resim sanatımıza yıllarca büyük emekler vermiş, birbirinden kıymetli talebeler yetiştirmiş, mümtaz bir isimdir. Kendisi asırlara sari milli birikimimizi modern sanatın imkanlarıyla harmanlayarak bu alanda manevi hassasiyetlerimizi de gözeten bir duruşun önde gelen temsilcisidir. Sayın İlhami Atalay'ı da tebrik ediyorum. Biliyorsunuz büyüklerimiz Marifet ittifaka tabiidir. İltifatsız mal zayidir derler.
"SİZ HANCI BEN DE BU DAVADA YOLCU OLDUKÇA..."
Bu tür ödül törenlerini hak teslimi olarak görüyoruz. İlim ve sanat insanlarımızın marifetlerini ehli günlerin kadrini bilmenin de bir hüner olduğu, işiyle ödüllendirerek aynı yoldan yürüyecek gençlerimizi de cesaretlendiriyoruz. Medeniyetimizin yeniden yükselişi yolunda diğer alanlarla birlikte fikirde, sanatta kültürde de maziden atiye köprüler kurarak üstat gibi fikir çilesi çekerek üreterek eser ortaya koyan gayret gösteren herkese tekrar şükranlarımı sunuyorum. Üstat Necip Fazıl Kısakürek edebiyatın her sahasında verdiği eserlerle siyasi içtimai ve tarihi konulara dair yazdıklarıyla yaşadığı dönemin gündemini belirlemiş bir isimdir. Yahya Kemal'deki tarih şuuru, Ahmet Haşim'deki beşeri endişe ve Mehmet Akif'teki İslami hassasiyeti Necip Fazıl da en yetkin, en etkin, en çarpıcı ifadeye kavuşmuştur. Hiç şüphesiz üstadın şiirde de nesirde de tamamen kendi şahsına münhasır bir tarzı vardır. Tercih ettiği orijinal kelimeler kurduğu özgün tamlamalar yeri gelir öfkeyi yeri gelir hicvi bir arada kullanmaktaki mahareti ünlemi bol hitaplarla ritmini kah artırıp kah düşüren tarzı muhataplarını adeta başka bir iklime taşıdı. Ama hepsinden öte ondaki yürek yürek, ondaki cesaret. Yargıda girdi, çıktı, girdi, çıktı. Ama üstat yılmadı. Yeri geldi hakimler kendisine artık bıktık senden dediklerinde siz hancı ben de bu davada yolcu oldukça ben bu hana daha çok uğrarım diyerek cevaplamıştır.
UYDURUKÇA YERİNE KADİM KELİME HAZİNEMİZİ KULLANMAKTA ISRAR EDİYOR
Bizler de ondan aldığımız ilhamla inşallah bu yolda devam ediyoruz, devam edeceğiz. Muasırı olduğu yazarlarla kıyaslandığında onun okurlarıyla kurduğu bağı da çok farklıydı. Bilhassa baskı dönemlerinde sesini siyaset alanına yansıtmaktan mahrum kalmış kitleler onun gür sedasında kendi iç seslerinin yankısını bulmuştur. Şahit oldukları çalkantılar karşısında vakarlı bir sükutu tercih eden milyonlar hayranlık uyandıran bir üslupla hislerine tercüman olan üstadı davalarının en önemli temsilcilerinden olarak görüyordu. Üstat da bu ağır sorumluluğun şuuruyla bir yandan savunduğu değerlere sahip çıkarken diğer taraftan da dil devrimcilerinin milletimize dayattığı uydurukça yerine kadim kelime hazinemizi kullanmakta ısrar ediyor.
"BİR ŞEY VAR BÜYÜK TÜRKİYE VAR"
Çünkü siyasi ve entellektüel krizlerin birbiri peşi sıra vuku bulduğu o dönemlerde Türkçe'nin tabii akışından koparılarak kılıktan kılığa sokulmaya çalışıldığını gayet iyi biliyordu. Tek parti zihniyetiniz inatla ve ısrarla yürüttüğü sözde dilde sadeleştirme faaliyetleri yaşanan alt üst oluşun en önemli araçlarından biriydi. Türkçemizi güya yabancı kelimelerden arındırma bahanesiyle asırlardır benliğimize şekil veren nice kavram lisanımızdan sökülüp çalışılıyordu. Dilimizin musiki kudreti kazanması kelimelerimizin birer name güzelliği alması için verilen onca emeğin elde edilen onca birikimin üzeri sinsice örtülüyor. Asıl gaye devletimizin müesseselerine ve milletimizin gönlüne kazınan ecdadın izlerini silmektir. Necip Fazıl'ın dil hassasiyeti bu bakımdan çok büyük bir önem arz ediyor. Üstat tarihi hakikatleri dile getirme hususundaki tavizsiz tutumunun dilden daha büyük dilden daha aziz dilden daha gerçek, dilden daha müdafaalı vatan yoktur diyerek Türkçe'nin savunuculuğunu yaparken de sergilemiştir. Büyük Doğu'nun yayınının defalarca durdurulması ve hakkında onlarca dava açılarak hapisle tehdit edilmesi, onun yolundan döndürmeye yetmemiştir. Üstadın ülkemizin sıkıntılı dönemlerde anlattığı ve çıkış yolunu gösterdiği şu sözleri adeta bugün verdiğimiz mücadelenin de tarifidir. Su, elektrik, telefon, gaz, ilaç yok. İman, ahlak, insaf, idrak; lügatlerde bile yok. Mektep, kitap, disiplin; bilen, yazan, aldıran yok! Umumi manzara: her sahada mecnun kemiyet, mazlum keyfiyet, mahkum fazilet, mestur felaket, mezun hıyanet, meş'um akıbet: heceleyen yok! Ama bir şey var: Büyük Türkiye var.
Evet bugün Türkiye yüzyılı diyerek milletimizin önüne yeni bir vizyon koyarken aynı zamanda üstadın da hayalini hayata geçiriyoruz. Davasını ceplerde kaybedilmiş bir güneş olarak tarif eden üstat şayet bugün yaşasaydı herhalde müjdeler olsun size doğdu batmayan güneş sözünü çok daha gür bir seda ile tekrar söylerdi. Yine üstat nesillerin mücadelesi uğruna hayatlarını adadıkları Ayasofya'nın ibadete açılmasından bile etkilenmeyeni gördüğünde hiç şüphesiz ahlakı olmayanın her mücadeleyi yanlış bulan tavrını hatırlatırdı. Ve bunu bize defalarca Sultan Ahmet Meydanı'nda hatırlatmıştır. Defalarca Cağaoğlu'nda Milli Türk Talebe Birliğinin konferans salonunda hatırlatmıştır. Az önce de ifade edildiği gibi Ayasofya bir gün açılacak.
Rabbime hamdolsun. Onun bu idealin onun o hedefi gerçekleştiği gibi onu icra da bize nasip oldu. Biz kutlu davamızın ve asırlardır kesintisiz bir şekilde taşıyıcısı olan ecdadımızın büyüklerimizin, üstatlarımızın yolundan yürümeyi, sürdüreceğiz. Üstadın zaman bendedir ve mekan bana emanettir şuuruyla gençlerimizin özgürlük, hak, adalet kısacası insanı insan yapan değerler konusundaki hassasiyetini gördükçe geleceğimize olan güvenimiz de artıyor. Allah'a hamd olsun. Karşımızdaki tabloya baktıkça rüzgarın ne yandan estiğini aldırmaksızın bizde hamdetme makamında olduğumuza inanıyoruz. Vefatının üzerinden 39 yıl geçmiş olmasına rağmen hala bizleri aynı heyecanla, aynı azimle, aynı kararlılıkla bir araya getiren Necip Fazıl Kısakürek üstadımızı rahmetle yad ediyoruz.
GECENİN TEMASI 'YÜK KİMİN OMZUNDA?'
Necip Fazıl Ödülleri her yıl hazırlanan tematik filmleriyle de ses getiriyor. 2017 yılında 'Gençlik Ruh İşidir', 2018 yılında 'Çilesiz Dava Olmaz', 2019 yılında 'Gündüz Geceye Muhtaç', 2021 yılında ise 'İnanç Zaferin Müjdecisidir' temasıyla kısa filmler hazırlanmış, izleyenlere duygu dolu anlar yaşatmıştı.
Bu yıl ise 'Yük Kimin Omzunda?' temasıyla hazırlanan film davetlilerin beğenisine sunuldu. Reklam filminde 'Yük Kimin Omzunda?' temasına şöyle vurgu yapıldı; "Köpükten gövdesiyle, kurşundan ağır yüklere talip olanların yoludur bu. Bir kanarya güç yetirir, bin bir başlı kartalı taşımaya. Hak olan davada zafer muhakkaktır. Zafere giden yolda, yük kimin omzunda?"
ÖDÜL ALAN YAZAR VE ESERLERİ
Necip Fazıl Şiir Ödülü: Mehmet Can Doğan
Necip Fazıl Hikâye-Roman Ödülü: Ayşegül Genç
Necip Fazıl Fikir-Araştırma Ödülü: Mustafa Özel
Necip Fazıl İlk Eserler Ödülü: Elif Genç
Necip Fazıl İlk Eserler Ödülü: Can Acer
Necip Fazıl Uluslararası Kültür Sanat Ödülü: Elçin İlyasoğlu Efendiyev
Necip Fazıl Saygı Ödülü: İlhami Atalay