Sabah Gazetesi Yazarı Mevlüt Tezel, "Randevuya gitmeyenden para alınsın mı?" başlıklı köşe yazısında, yaklaşık 3 milyon kişinin Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) üzerinden randevu alıp gitmemesine tepki göstererek, "'Muayeneye gerçekleşmeyen randevulardan ücret alınsın' önerisi mantıklı. Böylece gidilmeyen randevularda düşüş yaşanabilir. Sağlık Bakanlığı gidilmeyen randevulara mutlaka çözüm bulmalı. Birçok ülkenin gıptayla baktığı MHRS sistemi duyarsız, bencil insanlar yüzünden sekteye uğratılmamalı!" ifadelerini kullandı.
İşte Mevlüt Tezel'in o yazısı:
"Hastane Randevu Sistemi (MHRS) üzerinden geçen ay alınan 13 milyon 623 bin 42 doktor randevusundan yaklaşık 3 milyon randevuya gidilmediği açıklandı. Bence önceki günün en önemli haberi buydu.
Toplam 2 milyon 866 bin 7 randevu, alındığı halde muayeneye dönüşmedi. Bir aylık randevuya gitmeme oranı yüzde 21. Yılda ise randevu alanların 4'te 1'inin hastaneye gitmediği saptandı.
Dikkatinizi çekerim; iptal edilmemiş, randevuya gidilmemiş! Daha önce de yazdık; MHRS sisteminde zor randevu alınmasının en büyük nedenlerden biri gidilmeyen randevular.
Böyle olunca da gerçekten muayene olması gerekenler doktora geç gidiyorlar ya da gitmekten vazgeçiyorlar. 2 gün önceden randevu iptal edilse randevu bekleme süresi de düşecek. Hadi acil bir işin çıkar gidemeyebilirsin, bari randevuyu iptal et!
MHRS sisteminde SMS ve sesli arama yoluyla randevu hatırlatma veya iptal servisleri de bulunuyor. Mobil uygulamadan randevuyu iptal etmek çok basit.
Uygulama yoksa 'ALO 182'yi ara anında iptal et. Yok, böyle bir bencillik!
GEÇİKMENİN NEDENİ
Sonra hastanelere randevu alınamıyor diye haberler yapılıyor!
Bazıları iki kere randevu alıp iptal edenlere üç ay randevu verilmemesini öneriyor. Ama bu insan haklarına aykırı! 2 kere randevu iptal edip üçüncüsünde gerçekten hastaneye gitmek zorunda olabilir bir insan.
"Muayeneye gerçekleşmeyen randevulardan ücret alınsın" önerisi mantıklı. Böylece gidilmeyen randevularda düşüş yaşanabilir. Sağlık Bakanlığı gidilmeyen randevulara mutlaka çözüm bulmalı.
Birçok ülkenin gıptayla baktığı MHRS sistemi duyarsız, bencil insanlar yüzünden sekteye uğratılmamalı!
***
SARI TAKSİYİ BEKLERKEN
Dün yine Beşiktaş'ta belki biri alır diye taksi bekledim ama o mucize gerçekleşmedi.
Samuel Beckett şimdi İstanbul'da yaşasaydı 'Godot'yu Beklerken' eserini sarı taksilere adardı! İstanbullular, Vladimir ve Estragon karakterleri gibi sonu gelmeyen ve anlamsız bir şekilde taksi bekliyor!
Bazıları uygulamadan "Arapça" kullanıcı adıyla taksi çağırıyormuş. Ben o psikolojik savaşa giremem.
Güç bela taksi bulduğunuzda trafik varsa şoför başlıyor homurdanmaya.
Sanki sizin suçunuzmuş gibi! Sırf bu psikolojik baskıya maruz kalmamak için trafiğin yoğun olduğu zamanlarda taksi beklemekten de vazgeçtim.
Dün gazetemizin usta yazarı Melih Altınok "Varlığımız sarı taksilere armağan olsun" başlıklı yazısında Taksiciler Odası Başkanı'nı "Bir kişi bile yaptığımız işle ilgili iyi konuşmuyor. Hata yapıyor olabilir miyiz" diye düşünmeye davet etmiş.
Yapma Melih! Taksiciler Odası Başkanı'nı düşünmeye davet etmek bize zam olarak geri dönüyor!
Yine en az yüzde 50 zam istemiş iyi mi? Melih'in de yazdığı gibi paradan puldan geçtik işlerini iyi yapsınlar yeter.
Zaytung.com'un caps'i sorunu güzel özetlemiş. İzahı olmayan şeyin mizahı olur!
***
MÜFETTİŞLER KEYFİ CEZA MI YAZIYOR?
Samsun'da Ersel Sezgin adlı vatandaş, aracıyla kırmızı ışıkta bekledi. O sırada otomobilin start-stop özelliği devreye girince araç stop etti.
Bir fahri trafik müfettişi de Sezgin'e, "Kavşakta aracın motorunu durdurmak" suçundan trafik cezası yazdı.
Sezgin cezanın nedenini görünce güldüğünü ve karara itiraz ettiğini açıkladı. Bunun gibi daha birçok fıkra gibi ceza haberlere konu oldu.
Artık trafik müfettişi denilince aklıma 'Bizimkiler' dizisindeki "Zabıt Tutar Attırırım Seni!" diyen yönetici Sabri Bey aklıma geliyor.
Bazı müfettişlerin keyfi ceza kestiği aşikâr ama bir de habere konu olmayan doğru kesilmiş cezalar var.
Araç kullanırken "Trafik müfettişi olsaydım ceza keserdim" dediğiniz kaç kural ihlali görüyorsunuz?
Çok fazla değil mi?
İşte o ihlallere ceza kesenler de trafik müfettişleri.
Aracına kamera takıp mesai yapan müfettişler bile var!
Bence keyfi ceza kestiği tespit edilenler müfettişlikten men edilsin. Hakkıyla ceza kesenlere de prim verilsin!
***
İNTERNETİN YÜZDE 60'I KOPYA
Donanımhaber'in haberine göre Google mühendisi Gary Illyes, internetin yüzde 60'ının 'yinelenen içerik' olduğunu açıkla
İnternette dolaşırken aynı haberi, aynı videoyu, aynı caps'i bazen onlarca kez görüyoruz ya, işte buna 'yinelenen içerik' ya da 'kopya içerik' de diyebiliriz.
Twitter'da bir paylaşım yapıyorsunuz, biraz beğeni toplayınca hemen kopyacılar devreye giriyor.
Özgün bir makale, bir gazetenin belki bir hafta uğraşıp ortaya çıkardığı bir araştırma haberi, bilimsel araştırmalar, bir blog yazısı, amatör kamerayla çekilen bir kaza vs. anında kopyalanıp yeniden ve yeniden servis ediliyor.
Ve bu da interneti kocaman bir çöplüğe dönüştürüyor.
Uzmanlar milyarca kopya içeriğin Google gibi arama motorlarında optimizasyon sorununa yol açtığını söylüyor.
Optimizasyon sorunu da indekslemede büyük sorun yaratıyormuş.
Böyle olunca da arama motorlarında aradığınız detaylı bilgiye çoğu zaman ulaşamıyorsunuz. Alakasız içeriklerle karşılaşıyorsunuz.
Hayatımız kopya olmuş! Bence yüzde 60 iyimser oran!
***
AVRUPA DUYARSIZLIĞI!
Katar'ın 10 yıl önce Dünya Kupası'na ev sahipliği yapmaya hak kazandığından bu yana turnuva hazırlıkları esnasında inşaatlarda çalışan 6 bin 500 göçmen işçinin hayatını kaybetmesi çok eleştirildi.
Bu eleştiri daha önce yapılmalıydı. Kupa başladıktan sonra konuşmak 6500 işçiyi geri getirmeyecek.
Bu karikatür ise özellikle Katar'a göçmen duyarlığı ile baskı yapan Avrupa basını ve siyasetçilerin iki yüzlüğünü, duyarsızlığını ortaya koyuyor.
Keşke Avrupa Birliği Akdeniz ve Ege'de boğulan, sınırlarda işkenceden geçen göçmenler için de aynı duyarlılığı gösterse!
***