Son dakika haberi... Öğretmenler Günü Münasebetiyle 81 İlden Gelen Öğretmenler ile Yemek programı düzenleniyor. Programda Başkan Recep Tayyip Erdoğan da açıklamalarda bulundu
Başkan Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
24 Kasım Öğretmenler Günü'nün tüm öğretmenlerimize, ülkemize ve milletimize hayırlı olmasını diliyorum. Sizlerin nezdinde ülkemizdeki tüm öğretmenlerimize şahsım, eşim ve milletim adına bir kez daha teşekkür ediyorum. Bu vesileyle İstiklal Caddesi'ndeki kalleş saldırıda şehit olan Arzu Özsoy ile Karkamış'ta şehit edilen Ayşenur Alkan başta olmak üzere teröre kurban verdiğimiz tüm öğretmenlerimizi rahmetle yad ediyorum, mekanları cennet olsun inşallah. Rabbim şehitlerimizin mekanlarını cennet, makamlarını ali eylesin. Vatanına ve milletine hayırlı nesiller yetiştirmek uğruna canlarını feda eden öğretmenlerimizin aziz hatıralarına sahip çıkmayı görev addediyorum. Bizim varlık sebebimiz öğretmenlerimizdir. Biz, öğretmenlerimizle var olduk, bugünlere geldik. Eğer Cumhurbaşkanı olduysak bunun tohumlamasını yapan öğretmenlerimizdir. Biz onlarla buralara tırmandık. Durup dururken olmadı.
Bir hocama öğrencisinin mektubundaki giriş cümlesi çok önemliydi. "Varlık sebebim, muhterem hocam". İşte burası çok önemli. Bugün hatıra ormanı içerisinde açılışı yapılan şehitler anıtı ve abidesini öğretmenlerimize şükran borcumuzun mütevazı bir ifadesi olarak görüyorum. Sergiledikleri fedakarlıkla milli eğitim tarihimize adlarını şanla şerefle yazdıran 192 kahramanın hiçbirinin unutulmasına izin vermeyeceğiz. Aynı şekilde öğretmenlerimizin canına kasteden alçaklara, döktükleri her damla kanın hesabını misliyle sormaya devam edeceğiz.
Silahlı Kuvvetlerimiz, Irak'ın ve Suriye'nin kuzeyine düzenledikleri hava harekatlarıyla saldırıların planlandığı ve gerçekleştirildiği terör yuvalarını darmadağın ediyor. Şu anda parlamentomuzda bundan rahatsız olan maalesef ne idüğü belirsiz birileri var. Bundan rahatsızlar. Milli İstihbarat, Silahlı Kuvvetler, polis teşkilatı niye kalkıp da bu insanlarla uğraşıyormuş. Nerede bir terörist varsa bu milletin güvenlik teşkilatı, polisiyle, askeriyle, güvenlik güçleriyle orada olacak. Bunu bugün söylemiyoruz, Gabar'da da olacağız, Cudi'de de olacağız, Tendürek'te de olacağız, velhasıl nerede varsa orada olacağız.
ÖĞRETMENİMİZE KALKAN ELİ DARMADAĞIN EDERİZ
Bizim öğretmenimize eli kalkanın biz her şeyini darmadağın ederiz. Bu bundan sonra da böyle gidecek. Ülkemize yönelik terör tehdidi tamamen sona erene kadar sınırlarımız içinde ve dışında bu mücadelemizi kesintisiz sürdüreceğiz. Evlatlarımızı 780 bin kilometrekarenin hiçbir karışında terörün olmadığı, terör tehdidinin bulunmadığı bir Türkiye'de yaşatmakta kararlıyız. Rabbim kahraman güvenlik güçlerimizin yardımcısı olsun diyorum.
Yine bu anlamlı günde, bu gün münasebetiyle uzun yıllar ülkemize aşkla hizmet etmiş emekli öğretmenlerimize de sağlıklı, bereketli ömürler diliyorum.
Şahsım adına üzerimde emeği olan tüm öğretmenlerime şu anda ebediyete intihal etmiş tüm öğretmenlerime ve hayatta olanların tek tek ellerinden öpüyor, hocalarımın da cennetiyle, cemaliyle rabbim şereflendirsin diyorum.
Anadolu'nun kutup yıldızlarından Hacı Bektaşı Veli hazretleri, madde karanlığı akıl nuru ile, cehalet karanlığı ilim nuru ile, nefis karanlığı marifet nuru ile, gönül karanlığı da aşk nuru ile aydınlanır diyor. Gönül dünyamızı, akıl dünyamızı, ruh dünyamızı aydınlatanların başında hiç şüphesiz öğretmenlerimiz gelir. Bizim kültürümüzde öğretmen sadece bilgiyi aktaran değildir. Öğretmen, bir kuyumcu titizliğinde öğrencisinin içindeki o cevheri işleyen, öğrencisine değer katan, kendisine emanet edilen o körpe dimağları en güzel şekilde yetiştiren, terbiye eden bir gönül işçisidir. Bilgisiyle beraber tecrübesi ve irfanıyla da çocuklarımızı geleceğe hazırlayan öğretmen, aynı zamanda örnek alınacak, izinden gidilecek, tuttuğu ışıkta yürünecek bir rol modeldir.
Bu hakikati merhum bir hocamız "öğretmen olmak bir cana dokunmaktır" ifadesiyle dile getiriyor. Nitekim hepimizin hayatında kendisine örnek aldığı, tavsiyeleriyle ufkunu açan, sıkıntılı günlerinde elinden tutan, zorluklar karşısında yüreklendiren, asla unutamadığı bir öğretmeni muhakkak vardır. Birçoğumuz öğretmenlerimiz sayesinde ülkeye, millete hizmet etmeyi, fedakarlığı, sabrı, tahammülü öğrendik. Bu vasıflarıyla öğretmenlerimiz eğitim-öğretim sistemimizin temel yapı taşları olma yanında karakterlerimizin de mimarlarıdır. Anaokuluyla birlikte 13 yıl boyunda sabırla emek vererek evlatlarımızı üniversite kapısına veya hayata atılma safhasına getiren öğretmeni dışlayan bir sistemin başarılı olma şansı yoktur.
Türkiye bizden önce bunun sancısını derinden yaşamış bir ülkedir. Milletin emanetini yüklendiğimiz günden itibaren eğitimi daima ilk sıraya yerleştirdik. Türkiye büyüdükçe, Türkiye'nin şartları ve imkanları çoğaldıkça bunu her şeyden önce öğretmenlerimize yansıtmayı görev bildik. Son 20 yıldır öğretmenlerimizin görevlerini gönül huzuruyla yapabilmeleri için tarihi nitelikte pek çok adımlar attık.
Ülkemizin 81 vilayetine anaokuluyla, ilkokuluyla, lisesiyle, üniversitesiyle, her seviyede çok sayıda eğitim kurumu kazandırdık. Derslik sayımızı ikiye katlayarak ülkemizin uzun yıllardır kanayan en büyük yarası olan kalabalık sınıf meselesini çözüme kavuşturduk. Ben 75 kişilik sınıfta okudum. Yine öyle hatırlıyorum ki 120 kişilik sınıfların olduğu okullarımız vardı ama şimdi sayı 20'nin altına indi. Bu durup dururken olmadı. Bu bir azmin, bir gayretin neticesinde oldu. Bizim çektiğimiz çileyi bu nesil çekmesin istedik. İstedik ki bu yavrularımız en ideal şekilde yetişsin ve öğretmen başına düşen öğrenci sayısını ilköğretimde 28'den 15'e, ortaöğretimde 18'den 13'e indirdik. Okullarımızı bakımsızlıktan kurtararak spor salonundan kütüphanesine, laboratuvardan akıllı tahtasına kadar her alanda en modern imkanlarla donattık.
Eğitimin altyapısını bu derece büyütürken elbette eğitimi vazgeçilmez unsuru öğretmenlerimizi de ihmal etmedik. Bugüne kadar toplam 750 bin yeni öğretmen ataması yaparak eğitim ordumuzu güçlendirdik. Bir başka ifadeyle, halen görev başındaki 100 öğretmenden 75'inin atamasını biz yaptık. Her yıl olduğu gibi bu yıl da bütçede aslan payını eğitime ayırdık. 20 yıl önce eğitime ayrılan bütçe yalnızca 7,5 milyar liraydı. Yükseköğrenim dahil eğitime ayrılan bütçeyi 304 milyar liraya çıkardık. Nereden nereye…
Halihazırda görüşmeleri devam eden önümüzdeki yıl için eğitim bütçesini 651 milyar lira olarak belirledik. Önümüzdeki dönemde de eğitim alanında ihtiyaçlara ve beklentilere uygun şekilde gereken adımları atmayı sürdüreceğiz.
Eğitim öğretim, idareyi maslahatçılıkla, yani böyle gelmiş böyle gider anlayışıyla yürütülebilecek bir faaliyet değildir.
Müfredattan altyapıya, ölçme ve değerlendirme yöntemlerinden öğretmen gelişimine kadar eğitimin tüm boyutlarında yeniliğe açık olmak gerekiyor. Elbette her değişimin beraberinde getirdiği çeşitli zorluklar da oluyor. Fakat neticede ortaya çıkan katma değerin faydasını öğretmen ve öğrencilerimizle birlikte tüm millet ve memleket görüyor.
Biz eğitimle ilgili reform çalışmalarımızı hep bu anlayışla hayata geçirdik. Günü kurtarmaya değil, geleceği inşa etmeye, geleceğe yön vermeye odaklandık. Kısa süreli çıkarların peşinde koşmak yerine ülkemiz ve milletimiz için en hayırlısını yapmanın çabası içinde olduk. Eğitime ilişkin her reformu, her kararı uzun istişareler neticesinde, artısını, eksisini iyi hesap ederek tasarladık ve uyguladık. Öğretmenlerimizin 60 yıllık hayali olan Öğretmenlik Meslek Kanunu'nu da işte bu yaklaşımın bir hasılası olarak ortaya çıkardık. Bu kanunla amacımız sizler için mesleki gelişiminize katkı sunacak bir kariyer sistemi inşa ederken mali ve sosyal haklarınızı da iyileştirmekti. Kanun yürürlüğe girer girmez daha önüne arkasına, getirdiği kazanımlarına bakmadan birileri öğretmenlerimizi kışkırtmaya başladı. Tamamı yalan veya yanlış bilgilerle devletimizle öğretmenlerimiz arasına fitne sokmaya çalıştılar. Boykot çağrıları yaparak kanunun getirdiği haklardan öğretmenlerimizin faydalanmasına mani olmak istediler. Ama öğretmenlerimiz bu kirli oyuna gelmedi. Devletimizin kendilerine sunduğu tarihi fırsata sahip çıkan öğretmenlerimiz, siyaset simsarlarına da gerekli cevabı vermişlerdir.
Şartları taşıyan öğretmenlerimizin yüzde 95'i kariyer sistemine başvurmuştur. Başvuruların yüzde 99'u eğitimlerini tamamlamış ve sınava girmiştir. Lisansüstü eğitim yapmış olan 94 bin 863 öğretmenimiz ise sınavdan muaf tutulmuştur. Buradan kariyerlerine ve geleceklerine sahip çıkan tüm öğretmenlerimize teşekkür ediyorum.
Kanun kapsamında uzman ve başöğretmen unvanı almaya hak kazanan öğretmen sayılarını bugün sizinle paylaşmak istiyorum. Uzman öğretmenlik sınavına başvuran 432 bin 672 öğretmenimizin 422 bin 368'i sınavda başarılı oldu. Muaf tutulanlarla birlikte toplam 516 bin 974 öğretmenimiz uzman öğretmen olma hakkı kazandı.
Başöğretmenlik sınavına başvuran 68 bin 67 uzman öğretmenimizin 66 bin 422'si sınavda başarılı oldu. 257 uzman öğretmenimiz ise doktora eğitimini tamamladıkları için sınavdan muaf tutulmuşlardır. Böylece 66 bin 679 uzman öğretmenimiz, başöğretmen olma hakkını kazandı.
Gerek kışkırtmalara pirim vermedikleri gerekse gösterdikleri üstün başarı dolayısıyla uzman ve başöğretmenlerimizi tebrik ediyorum. Milli Eğitim Bakanlığımızı da, öğretmenlerimizin kazanımlarına kazanım katacak bu süreci süratli ve başarılı bir şekilde yönettiği için kutluyorum.
İnşallah önümüzdeki dönemi hep birlikte Türkiye yüzyılı yaparak evlatlarımıza daha huzurlu, daha müreffeh bir ülke bırakacağız.