Kadın ve Demokrasi Derneği (KADEM) Vakfı Mütevelli Heyeti Başkanı Sümeyye Erdoğan Bayraktar, özel sektörde başörtüsü yasağının sürdüğüne işaret ederek, "Her gün yeni bir iş başvurusu, başörtüsü sebebiyle reddediliyor. Dolayısıyla anayasal bir güvence tabii ki başörtülüler için faydalı olacaktır" dedi.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı ile KADEM tarafından "Kültürel Kodlar ve Kadın" ana temasıyla düzenlenen '5. Uluslararası Kadın ve Adalet Zirvesi'nde SABAH'ın sorularını yanıtlayan Bayraktar, son dönemdeki başörtüsü konusunun anayasal güvenceye alınmasıyla ilgili çalışmalara değinirken, "Başörtüsü keşke olması gerektiği gibi çok normal görülüyor olsaydı, tartışma konusu bile olmasaydı. Bir kadının açık veya kapalı olması ne yasal ne anayasal bir düzenleme gerektirseydi. Ama Türkiye, iktidarın yasağı kaldırmasıyla rahatladı. Devlet kurumlarında artık bu yasakla karşılaşmıyoruz. Her şeye rağmen hâlâ özel sektörde bu ayrımcılık sürüyor. Her gün yeni bir iş başvurusu, başörtüsü gerekçesiyle reddediliyor. Bu zihniyetin hâlâ aktif bir şekilde Türkiye'de var olduğunu biliyoruz. Dolayısıyla evet anayasal bir güvence tabii ki başörtülüler için faydalı olacaktır" değerlendirmesini yaptı.
Ailenin veya dini inanışların kadını ikincilleştirdiği yönünde bir algı olduğunu ancak bu algının çok yüzeysel ve haksız olduğuna inanan bir kadın hareketi olduklarını anlatan Bayraktar, şöyle konuştu:
"Tam tersine ailesi tarafından desteklenen ve ailesini destekleyen bir kadının daha güçlü olabileceğini; önemli olanın aileden ne anladığımız olduğunu, ailenin sağlıklı bir aile olduğu müddetçe kendi içindeki tüm bireyleri besleyen bir zemin olacağını düşünüyoruz. Biz, sağlıksız aileleri değil, sağlıklı aileleri kriter olarak alıp onun üzerine çalışmayı ve kadının 'kariyerim mi ailem mi' diye ikilemde kalmadan kendi potansiyelini ortaya çıkarmasını destekliyoruz. Kadını belli etiketlerden kurtarmak gerekiyor."
Kadın sorunlarının çağlardan beri sürdüğünü, önümüzdeki dönemde de form değiştirip devam edeceğini belirten Bayraktar, "Şu anda kültürel kodları konuşuyoruz ve büyük ihtimalle 10 yıl sonra farklı şeyleri konuşuyor olacağız. Eminim kadın hakları ile alakalı tartışmalar devam edecek. Bunun en temelinde cinsiyetler arası güç dengesizliği var. Bu her çağda, her toplumda kendini gösteriyor. Her şeyden önce kadın zayıf görülüyor, fiziksel ya da ekonomik kaynaklara erişim anlamında. Bu durumun yarattığı mağduriyet, ileriki yıllarda da devam edecek. Kadınlar zaman geçtikçe saygınlıklarının, erkekle aralarındaki; kul olma, insan olma, vatandaş olma anlamındaki denkliklerinin bilincine varmaya başladı. Hak alınmaz verilir, bunun da daha fazla bilincine vardılar. Kadınlar daha aktif ve bilinçli oldukça önümüzdeki yıllarda daha fazla sonuç alacağız" diye konuştu.
CAMİ PROJESİ HAZIRLADIK
Fransa'da tesettür mayosu giydiği için plajlara, havuzlara alınmayan kadınların olduğunu hatırlatan Bayraktar, "Bu olaydan sonra Fransa'da temaslarımız oldu. Gerek milletvekilleriyle gerek kadın STK'larla... Hassasiyetlerimizi belirttik" dedi. Camilerle alakalı bir proje hazırladıklarını anlatan Bayraktar, "Bütün dünyada ibadet mekânlarına alınmayan kadınlar var. Türkiye'de alınmama gibi bir sorun yok ama ana mekân sanki sadece erkeklere hasmış gibi bir anlayış hâkim. Bu anlayış çok sıkıntılı. Nihayetinde kadınların namazı arkada kıldıkları sürece ana mekânı paylaşmakla ilgili hiçbir sorun olmamalı. Peygamber Efendimiz kadınları teşvik etmiş namaz hususunda. Kadınlara daha küçük, havasız, kötü kokan odalar veriyorlar. Camiler hepimizin. Camiye herkesin erişimi çok daha kolay olmalı" dedi.