Son dakika haberine göre; Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Mecidiye Kasrı'nda İslam İşbirliği Teşkilatı 12. Enformasyon Bakanları Toplantısı'na katıldı. "Hakikat Ötesi Dönemde Dezenformasyon ve İslamofobi ile Mücadele" konulu konferansta heyet başkanlarına hitap eden Başkan Erdoğan, önemli açıklamalarda bulundu.
SON DAKİKA| Başkan Erdoğan'dan Macron'a 'Lafarge' tepkisi: Fransızlar anlamıyor | Video
"HABERİN KAYNAĞINI DA ARAŞTIRMAMIZ GEREKİYOR"
Başkan Erdoğan, özetle şunları söyledi: "İslam İşbirliği Teşkilatı 12. Enformasyon Bakanları Konferansı'nın İslam ümmeti başta olmak üzere tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını Rabbimden niyaz ediyorum. Bu yılki konferansın ana temasını hakikat ötesi çağda dezenformasyon ve İslamofobiyle mücadele teşkil ediyor. Müslümanlar yanında tüm insanları da etkileyen bu iki temel sorunun gündeme alınmasını son derece isabetli buluyorum. Hucurât Süresi 6. ayetinde, 'Ey iman edenler! Size bir fâsık bir haber getirirse, araştırın yoksa bir topluma kötülük edersiniz de sonra yaptığınız şeye pişman olursunuz.' diye buyuruluyor. İnancımız sadece habere değil haberin kaynağına, kimden geldiğine ve hangi amaçla getirildiğini de dikkat etmemiz gerektiğini emreder. Herhangi bir konuda karar almadan veya harekete geçmeden önce haberi taşıyanı yazanı, konuşanı iyi araştırmamız tavsiye ediliyor.
"MİLYONLARCA İNSAN MAĞDURİYET YAŞIYOR"
İçinde yaşadığımız iletişim çağında bu ilahi tavsiyelerin ne kadar hayati olduğunu hepimiz bizzat tecrübe ediyoruz. İletişim teknolojilerinin yaygınlaşmasıyla birlikte bilgiye habere ulaşmak kolaylaşırken insanlığın hakikatle bağı ise giderek zayıflıyor. Haber kaynaklarının çeşitlenmesi, medyanın özellikle sosyal medyanın günlük hayatımızda daha fazla yer edinmeye başlaması pek çok avantaj yanında beraberinde hayati riskleri de getirmektedir. Bilgi kirliliği ve dezenformasyon bu tehditlerden en fazla öne çıkanlardır. Maalesef bugün yalan, sahte ve çarpıtılmış haberler sebebiyle dünyada milyonlarca insan mağduriyet yaşamaktadır. Hiçbir sınırın, ahlakın, etik değerin, otokontrolün olmadığı bu mecralar bir iletişim aracı olmaktan ziyade insanları düşmanlaştıran, kutuplaşmayı arttıran, nefret ateşini körükleyen birer operasyon aygıtına dönüşmüştür.
"İLK SIRADA TÜRKİYE YER ALIYOR"
Dijital terör, sadece demokrasiye, sadece toplumsal barışa değil onlarla birlikte ülkelerin milli güvenliklerine de açık tehdit oluşturmaktadır. Dezenformasyon, hibrit savaş kapsamında sık başvurulan araçlardan biri haline gelmiştir. Türkiye olarak bu gerçekle siyasetten diplomasiye kamu düzeninden toplumsal olaylara kadar pek çok alanda sıkça karşılaşıyoruz. Dünyada yalan üretilmiş ve maksatlı haberlere en çok maruz kalan ülkelerin başında Türkiye geliyor. Bunu uluslararası kurumların yaptığı araştırmalar da ortaya koyuyor. Ülkemiz, FETÖ'den bölücü terör örgütüne, marjinal yapılardan çeşitli uluslararası medya kuruluşlarına kadar çok geniş bir yelpazede, karşıt odakların hedefindedir. Terör örgütlerine karşı yürüttüğümüz haklı mücadelemiz; tamamı yalan, tamamı hezeyan dolu haberlerle yıpratılmaya çalışılıyor. DEAŞ'a karşı sahada mücadele edip zafer kazanan tek ülke olmamıza rağmen aksi yönde ahlaksız suçlamalara maruz bırakılıyoruz.
"FRANSIZ LAFARGE TERÖRE DESTEK VERDİ"
Dün bize iftira atanların aynı dönemde DEAŞ'la iş tuttuğu, ticaret yaptığı, teröristlere milyonlarca avro para aktardığı bugün delilleriyle mahkeme kararlarıyla tek tek ortaya konuluyor. Şahsen kendim Lafarge denilen Fransız çimento devinin Suriye'nin kuzeyinde terör örgütlerine nasıl destek verdiğini, nasıl yardımcı olduğunu, onlara tüneller açmak suretiyle oralarda nasıl mikserlerle betonlar döktürdüğünü anlattığımda bunu Fransızlar anlamıyordu. Fransa Başkanı Macron'a da bunları anlattım. Fransa Parlamentosu'nda Macron'a Lafarge'nın hesabını sordular. Lafarge, Fransa'nın gündemindeki en önemli konulardan biri haline geldi. Çünkü yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Ve bu yalan tutmadı. Lafarge, teröre destek veren en önemli kurumlardan bir tanesi olarak her şeyiyle açığa çıktı.
"İSLAM DÜŞMANLIĞI VE YABANCI KARŞITLIĞI VAR"
On binlerce masum sivilin ve Müslüman'ın kanını döken bu vahşi DEAŞ örgütü, kimler tarafından desteklendiği bu tür örneklerle çok daha net bir şekilde anlaşılıyor. Aynı riyakar tavrın PKK, PYD ve FETÖ terör örgütlerine yönelik tutumlarda da sergilendiğini biliyoruz. Ellerindeki masum kanlarına rağmen bu örgütler destekleniyor, korunuyor. Ağızlarını her açtıklarında bize özgürlükten, demokrasiden ve insan haklarından bahsedenler, akla ziyan bahanelerin arkasına saklanarak bu örgütlere sahip çıkmayı sürdürüyor. Yalan haber ve terör örgütlerine verilen destek, madalyonun bir yüzünü oluştururken diğer yüzünde İslam düşmanlığı ve yabancı karşıtlığı vardır.
"MEDYA ORGANLARI UZAK DURMALI"
Müslümanlara yönelik ırkçı saldırılar ve nefret söylemleri pek çok yerde artış göstermektedir. Müslümanların hareket alanları, faşizan düzenlemelerle antidemokratik mevzuat çalışmalarıyla daraltılmakta ibadet hürriyetleri kısıtlanmaktadır. Başörtüsüne, sakala, cübbeye, tesettüre, müdahaleler normalleştirilmeye çalışılmaktadır. Parlamentolar ve hükümetler eliyle yürütülen bu tür süreçlerin gayesi İslam karşıtlığını kurumsal hale getirmektedir. Bu vahim tablo İslam karşıtlığı maksadıyla yapılan medya müdahalelerine karşı ortak hareket etmemizi zaruri kılıyor. Medya organları da aynı mesuliyet duygusuyla hareket etmeli, toplumun bir kesimini karalamaya yönelik iftiralardan uzak durmalıdır.
"DAHA İLERİYE TAŞIMAMIZ GEREKİYOR"
Türkiye olarak İslam düşmanlığıyla mücadeleye büyük önem veriyor. Bu konuda küresel bir dayanışma tesis etmeye çalışıyoruz. Teşkilatın zirve dönem başkanlığını yürüttüğümüz dönemde yaptığımız davet ve 74. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na hitabımdaki çağrı temelinde önemli bir adım attık. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 15 Mart'ı Uluslararası İslam Karşıtlığıyla Mücadele Günü olarak kabul etti. Şimdi hep birlikte bu duyarlılığı çok daha ileri seviyeye taşımamız gerekiyor. Aynı şekilde teşkilatımızın kuruluş sebebi olan Filistin davasını da daha güçlü bir şekilde savunmamız şarttır. Filistinli kardeşlerimizin kendi topraklarında yaşadığı işgali ve hak mahrumiyetini tüm dünyaya daha iyi anlatmalıyız. Suriye halkının içinde bulunduğu çatışma, insani kriz ve terör sarmalından kurtulması için siyasi çözüm çabalarına daha etkin destek vermeliyiz. Filistin'den Keşmir'e Kıbrıs'tan Batı Trakya'ya kadar her cephede iş birliğimizi artırmadan İslam dünyasını hedef alan saldırıların üstesinden gelemeyiz. Bu doğrultuda teşkilatımızın medya alanındaki girişimlerine destekleriniz son derece mühimdir.
"MEDYA FORMU BİR AN ÖNCE GERÇEKLEŞMELİ"
İstanbul'da ev sahipliğini yaptığımız 2016 yılındaki 13. İslam Zirvesinde yazılı ve görsel medyanın İslam'ın doğru bir şekilde anlatılması ve bilginin yayılması hususundaki önemini vurgulamıştık. Yine bu toplantıda üye ülkelerde medya altyapılarının geliştirilmesi ve medya kuruluşları arasındaki iş birliğinin çağrısında bulunmuştuk. İstanbul zirvesinde kabul ettiğimiz 10 yıllık eylem programı kapsamında medya, sosyal medya ve kamu diplomasi alanlarında bazı hedefler belirlemiştik. Henüz bu hedeflere ulaşamadığımızı görüyoruz. Medya işbirliğinin derinleştirilmesi için İstanbul merkezli faaliyet gösterecek medya formunun bir an önce faal hale getirilmesi yerinde olacaktır. Bu vesileyle hepinizi medya formuna katılmaya davet ediyorum. Haber Ajansları Birliği İslam Yayıncılar Birliği Düzenleyici Otoriteler Forumu gibi medya kuruluşları arasındaki iş birliğinin arttırılmasına yönelik adımların hızlandırılmasını bekliyoruz.
"FAYDALARINI TEK TEK GÖRECEĞİZ"
Bu hafta kanunlaşan ve dezenformasyonla mücadelede elimizi güçlendirecek mevzuatın da önemli bir kilometre taşı olacağını düşünüyorum. Dünyanın birçok ülkesinde benzerleri yürürlükte olan bu düzenlemeyi ülkemiz hukuk sistemine kazandırarak halkımızı, gençlerimizi ve demokrasimizi koruma yönünde kritik bir adım attığımıza inanıyorum. Önümüzdeki dönemde bunun faydalarını birçok alanda göreceğimizden şüphe duymuyorum. Konferansın ülkelerimize İslam dünya. Ve tüm insanlığa hayırlar getirmesini diliyorum. Allah yar ve yardımcımız olsun. Hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum."