Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu tarafından Kara Harp okulunda FETÖ mensubu olmayan öğrencilerin örgüt mensupları tarafından okuldan ayrılmaları için uygulanan mobing, baskı ve işkenceye ilişkin soruşturma başlatıldı. Soruşturma kapsamında FETÖ'nün harp okulu öğrencilerinden, örgüt üyesi olmayan öğrencilerin uzaklaştırılması amacıyla kullandığı yöntemlerin anlatıldığı belge de dosyaya girdi. Belgede, Siirt'te konuşlu 3. Komando Tugayında Kurmay Başkanı olarak görev yapmasına rağmen darbe girişiminin yaşandığı gece Genelkurmay Başkanlığı karargahında yakalanan ve yargılanan eski Albay Erdoğan Kurt'un bilgisayarında bir belgeye rastlanıldığı, bu belgede, kara harp okulundaki FETÖ/PDY Silahlı Terör Örgütünden olmayan hedef personelin nasıl okuldan uzaklaştırılacağı ile ilgili açıklamalara yer verildiği görüldü. Kara harp okulundaki öğrencilerin şekillendirme başlığı altında hangi yöntemlerle okuldan uzaklaştırılacağının açık açık yazıldığı, TSK içerisinde güç dengesinin mevcut olduğu, karşı taarruz şartlarının oluştuğu, fırsat doğduğu, işin tamama erdirilmesi için şekillendirmeye başvurulmasının anlatıldığı belgede, 'Devrilmeyecek Ağaç Yoktur' denilerek okuldan herkesin disiplin hükümleri işletilerek atılabileceğinin belirtildiği ortaya çıktı. Belgede yer alan sıfırlamak ifadesinin tanımlandığı, kişileri meslekten ayrılmaya zorlamak için elverişli bir ortam hazırlamaya sıfırlamak denildiği, hedef personelin üst amirlerle karşıya getirilmesi, disiplinsizliklerin abartılması, okuldan ayrılmayla ilgili disiplin hükümlerinin işletilme tekniklerinin açık açık anlatıldığı tespit edildi. Soruşturmada öğrencilere mobing ve işkence uyguladıkları tespit edilen Abdulsamet Oyar hakkında 'Eziyet etmek' ve 'İşkence yapma' suçlarından 85 yıl 6 ay, İbrahim Emre Uyanık hakkında 427 yıl 6 ay, İbrahim Özcan hakkında 28 yıl 6 ay, Mehmet Ayhan Demirtaş hakkında 114 yıl, Metehan Acar hakkında 57 yıl, Muhammed Mustafa Ağıllı hakkında 171 yıl, Muharrem Kuruoğlu hakkında 119, Muharrem Kuruoğlu hakkında 199 yıl 6 ay olmak üzere toplam 767 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı.
HAKARET, İŞKENCE, GERİ DÖNÜŞÜ OLMAYAN YARALANMALAR
İşkenceye maruz kalan öğrenciler ifadelerinde harp okulunda görevli olan bazı komutanların kendilerine diğer öğrencilerden farklı eğitimlere tabi tuttuklarını, çok ağır ve insanlık onuruna yakışmayacak şekilde eğitim yaptırdıklarını, okuldan ayrılana kadar bunların sistematik olarak devam ettiğini, hastalandıklarında hastaneye götürmediklerini, eğitim faaliyetine devam edemeyecek durumda olmalarına rağmen zorlanarak eğitimleri yaptırdıklarını, hakaret boyutuna varan sözler söylediklerini, bayılacak duruma gelene kadar zorlandıklarını ve bazı müştekilerin bayılarak geri dönüşü olmayacak şekilde yaralandığını, buna rağmen dayanan öğrencilere disiplin hükümlerinden haksız işlemler yaparak disiplin sebebiyle okuldan attıklarını anlattı.
TANJU POSHOR TALİMATIYLA İŞKENCE
İddianamede tanık olarak ifade veren Ersel Ş., sanık Abdulsamet Oyar'ın da aralarında bulunduğu üst devrelerin alt devresi olan sınıf arkadaşlarına FETÖ'nün darbe girişimi sırasında, TRT binasını işgal edip sözde darbe bildirisinin okunmasını sağlayan eski Albay Muhammet Tanju Poshor'un izni ve talimatları doğrultusunda savunma ve disiplin cezası verme, sivil girişli Harbiyelileri koruyup kollama diğer öğrencilere haysiyet ve onur kırıcı şekilde hakaret ve küfürlerde bulunma yetkisi verildiğini söyledi. Ersel Ş, kendi görüşleri dışındaki başarılı Harbiyelilere disiplin cezası verme ve sicil dosyalarını bozmak suretiyle gerçek hakkı olan okul derecelerinden uzaklaştırma, özel hayata müdahale, Harbiyelilerin cep telefonlarını zorla alarak mesajlarını incelemek, kız arkadaşları ile onlar adına mesajlaşmak, günün herhangi bir saatinde dolapları darmadağın ederek aramalar yapmak, bu aramalar neticesinde herhangi bir suç unsuru bulunamaması halinde dolap tertip ve düzeni bozuk olması ithamı ile oda hapsi cezaları vermekle görevlendirildiklerini kaydetti. Ersel Ş., okuldan atılacak Harbiyeli öğrencilerin anne ve babasını okula çağırıp onlara da türlü hakaretlerde bulunduklarını söyledi.
'ANNEM HALİMİ GÖRÜNCE AĞLADI'
Müşteki Batuhan K., ifadesinde şok mangası içinde olduğunu ve belli bir süre aç bırakıldıklarını dile getirerek, "Diğer arkadaşlarım yemeğe giderken bizlere izin verilmiyordu. Su içiriyorlardı devamlı su içmemizi sağlıyorlardı ve eğitimim sırasında kusan arkadaşlarımız oluyordu. Gün içerisinde eğitim boyunca sürekli bizlere 'joker hakkını kullanmak isteyen var mı' diye soruyorlardı. Joker hakkı dedikleri de bizim okulu bırakmamız anlamına geliyor" dedi. Müşteki Hakkı M. T. ise, "Gün boyu yapılan eğitimlerde yat-kalk, otlu-dikenli alanda sürünme, uzak mesafelere koşturup geri çağırma, yerde yuvarlandırma, ördek yürüyüşleri, şınav pozisyonunda bekletmeler gibi eziyetler aralıksızdı. Bir gece çadırda sinir krizi geçirdim ve çadır direklerini ve kampetleri tekmeleyerek ağlamaya başladım. Saat 03-04 civarı ailemi aradım ve ertesi gün ailem İzmir'e geldi. Tanju Poshor beni yanına çağırdı. Harbiyeli üst-devre neredeyse beni sürükleyerek yanına götürdü. Yorgunluktan adım atamayacak haldeydim. Annem benim bu halimi ve bitkinliğimi görünce ağlamaya başladı" ifadelerini kullandı.
'BAYILAN ARKADAŞLARINIZI SIRTINIZA ALIP KOŞACAKSINIZ'
İddianamede müşteki olarak yer alan Ümit B.K. ifadesinde, toprak futbol sahasında 40 sn. süre verilerek koşmalarını emrettiklerini söyledi. Ümit B.K., "Bu süre içerisinde burayı koşmamız imkansız olduğu için tekrar tekrar ceza amaçlı koşturmaya devam etti. Aramızda bayılan arkadaşlarımız oldu. Hakan Üsteğmen bize 'bayılan arkadaşlarınızı sırtınıza alıp koşacaksınız' dedi, bayılan arkadaşlarımıza ise 'rol yapmayın' diye şiddetli bir şekilde bağırdı. Biz bu koşuları yaparken bölükteki diğer öğrenciler normal eğitimlere devam ediyordu" diye konuştu.