Başkan
Recep Tayyip Erdoğan, Avrupa Siyasi Topluluğu (AST) toplantısının ardından Prag Kalesi'nde basın toplantısı düzenledi. Önemli açıklamalarda bulunan ve soruları yanıtlayan Erdoğan, özetle şunları kaydetti:
Ermenistan Başbakanı Sayın Paşinyan'la da bir görüşmemiz oldu. Bölgemizde iyi komşuluk ilişkileri temelinde tam normalleşme hedefimize ulaşabileceğimize samimiyetle inanıyorum.
Türkiye bu platformu (AST), AB genişleme politikasının bir alternatifi olarak görmüyor. Temel ve öncelikli beklentimiz, Avrupa Siyasi Topluluğu'nun birlik ile ilişkilerimizi güçlendirmesi ve üyelik sürecimize katkı sağlamasıdır.
Ülkemiz, güvenlik, savunma, terörizm, göç, enerji arz güvenliği, sağlık ve tedarik zincirleri gibi temel sıkıntıların aşılmasında hayati öneme sahiptir. AB'nin karşılaştığı meydan okumaların üstesinden gelinmesinde ve birliğin uluslararası rolünün tanımlanmasında Türkiye'nin yeri doldurulamaz. Bu hakikati Avrupalı dostlarımız da kabul etmeye başladı.
Türkiye'nin önüne çıkartılan engellerin adil olmadığının, dahası bu durumun AB'nin menfaatlerine de zarar verdiğinin altını çizdim. Bu konuda artık daha vizyoner ve stratejik kararların alınması gerektiğine inanıyoruz. AB'nin, bazı ülkelerin çıkarlarına ve ihtiraslarına teslim olmadan, Türkiye birlik ilişkilerini katılım perspektifi temelinde ilerletmesini bekliyoruz. Yaşanan gelişmeler, Türkiye'nin birlik ve Avrupa için anahtar bir ülke olduğu gerçeğini gözler önüne seriyor. Zirvede bu husus muhataplarımızca da teslim edilmiştir.
Hal böyleyken, bazı birlik üyesi ülkelerin Türkiye ile iş birliği ve iyi komşuluk yerine gerginliği tırmandırmayı ve kışkırtmaları tercih ettiklerini görüyoruz. Burada şu hususun altını çizerek ifade etmek isterim, Türkiye'nin hiçbir ülkenin toprağında, egemenliğinde, hak ve hukukunda gözü yoktur.
(Yunanistan Başbakanı Miçotakis) Beyefendi konuşmadan çok rahatsız olmuş. Rahatsız olduğu için de aslında bu tür yemek adabına terstir, kimden izin aldı, nasıl yaptı bilmiyorum, herhalde başkandan almıştır izni, orada çıktı bir konuşma yaptı. Kendisine bizim biraz ağır gelecek ifadeler kullandığımızı filan söyledi. Olması gereken yerde değiller. Hala bunların bütün politikaları yalan üzerine kuruludur, hep yalan..
Sadece Yunanistan değil, aynı şekilde Güney Kıbrıs, 'Ya işte bir konuşalım, bir araya gelelim' filan dedik, yok yani biz işte şimdi konuşuyoruz ayakta; görüşmeyi konuşmayı yaptık ama sizin bir yerlerden izin almanız gerekiyor... Dedik ki şu anda muhataplarınız belli. O muhataplarınızla bu görüşmeleri yapabilirsiniz ve bizim de şu an itibarıyla Yunanistan'la görüşeceğimiz herhangi bir şey yok. Zamana bırakmak suretiyle zaman içerisinde temenni ederiz ki bir konuşma fırsatını yakalarız.
("Bir gece ansızın gelebiliriz" sözü) Bu sadece Yunanistan için geçerli değil, bizi rahatsız eden, bize saldıran hangi ülke olursa olsun onlara karşı bizim cevabımız: Bir gece ansızın gelebiliriz. Şu an itibarıyla siz anladığınıza göre herhalde onlar da anlamıştır.
VAKTİ GELDİĞİNDE SURİYE BAŞKANI İLE GÖRÜŞEBİLİRİZ
(Suriye Devlet Başkanı ile görüşme mümkün mü?) Şu an itibarıyla böyle bir şey tabii söz konusu değil. Ama mümkün değildir gibi bir ifadeyi kullanmamda alışılmış bir siyasetçi değilim. Dolayısıyla bir vakti saati geldiğinde biz Suriye'nin Başkanı ile de görüşme yoluna gidebiliriz. Şu an itibarıyla zaten alt düzeyde görüşmeler yapılıyor.
Tahıl sevkiyatının önümüzdeki süreçte de devamı, başta Ukrayna halkı olmak üzere tüm Avrupa'nın ve dünyanın çıkarına olacaktır. Bu arada Rusya'nın gübresini de yine alıp Türkiye üzerinden ihtiyacı olan ülkelere göndermenin gayreti içerisinde olacağız.