Başkan Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Ofisi'nde Ekonomik Dönüşüm ve Yeni Paradigmalar Zirvesi'nde konuştu. İşte Erdoğan'ın ekonomiye dair önemli mesajlar verdiği konuşmasının satırbaşları:
'AKINTIYA KARŞI KÜREK ÇEKİYORUZ' SANDILAR: Dünya salgın ve savaş sonrası dönemin getirdiği yeni sınamaları anlamaya ve uyum sağlamaya çalışıyor. Türkiye, bu sınamaları oldukça uzun bir süredir yaşadığı için diğer ülkelerin önünden gitti. Özellikle iktisat politikaları konusunda ilk dile getirdiğimizde ve uyguladığımızda pek çok çevrenin akıntıya karşı kürek çekme derecesinde garipsediği yaklaşımlarımız vardı. Buna karşılık yaşanan her küresel kriz, bizim yaklaşımımızın ne kadar doğru, geliştirdiğimiz yöntemlerin ne kadar gerçekçi, uygulamalarımızın ne kadar sağlıklı olduğunu teyit etmiştir.
HİÇBİR ZAMAN GERÇEKLERDEN KOPMADIK: Yaptıklarımız Amerika'yı yeniden keşfetmek veya gökten zembille yeni bir şey indirmek değil. Bizim yaptığımız iş, dünyada ve bölgemizde yaşanan gelişmeleri, ülkemizin bu tablo içindeki yerini, imkânlarımızı ve zorluklarımızı en doğru şekilde analiz ederek kendimize yeni bir yol çizmek. Açıkça itiraf etmek isterim ki ülkemize karşı haksız, hukuksuz, adaletsiz bir şekilde uygulanan siyasi ve ekonomik yaptırımlar bizi bu yolu aramaya mecbur bırakmıştır. Uzunca bir süre küresel ekonomik sistemin kuralları çerçevesinde yürüttüğümüz ekonomi politikamızı bu tuzaklardan kendimizi kurtarabilmek için ayrıştırdık. Bunu yaparken de asla küresel ve mahalli gerçeklerden, iktisat teorilerinin önümüze serdiği muhteşem birikimden, asırlık zengin tecrübelerden kopmadık. Tam tersine hepsinden de en üst düzeyde istifade ederek kendi özgün ekonomi modelimizi oluşturduk. Geçen dört yılda yaptığımız pek çok açıklamada, yaklaşımın teorik altyapısını ve başarılı örneklerini muhataplarıyla paylaştık. Salgınla başlayıp savaşla genişleyen küresel ekonomik kriz karşısında sergilediğimiz dayanıklılık ve gösterdiğimiz atılımlarla doğru bir yolda ilerlediğimizi ispatladık. Biz ne yaptığımızı, ne için yaptığımızı, nereye varacağımızı biliyorduk. Geçen her yılın ve yaşanan her yeni durumun bizi haklı çıkarmış olmasından memnuniyet duyuyoruz. Ama küresel sıkıntılardan etkilenenler adına da bunları kendilerine yeterince iyi anlatamadığımız için üzülüyoruz.
MİLLETİMİZ BAŞARIMIZI GÖRDÜĞÜ İÇİN BİZİ HEP DESTEKLEDİ: Bir asırdır yaşanılan sorunların ya sebebi ya sonucu hep ekonomiye bağlandı. 20 yıl önce hükümete geldiğimizde asırlık demokrasi ve altyapı eksiklerini gidermek için kapsamlı bir kalkınma programı başlattık. Ülkemizi adeta yeniden inşa eden adımları attık. Milletimiz gayretimizi ve başarımızı gördüğü için girdiğimiz her seçimde daha yüksek oy oranıyla bizi destekledi. Demokraside ve kalkınmada temel altyapı ihtiyaçlarını giderdikçe önümüze yeni bir tablo çıktı. Türkiye'nin potansiyeli ve imkânlarıyla siyasi ve ekonomik olarak dünyada durduğumuz yerin orantılı olmadığını gördük. Bunun için önce 2023 hedeflerimizi açıkladık. Bu program daha çok kalkınma ve özellikle de makroekonomi alanıyla ilgili hedeflerimizi içeriyor. Ancak sadece bu adım bile bir anda ülkemize yönelik hiçbir rasyonel gerekçesi, somut temeli, küresel gelişmelerle ilgisi olmayan bir dizi senaryonun önümüze konmasına yol açtı. Bizi siyasi istikrarsızlığa, sosyal kaosa, terör bataklığına, bölgesel krizlerin içine sürükleme gibi niyetlerle kurgulanan senaryoların tek amacı, Türkiye'yi demokrasi ve kalkınma rayından çıkarmaktı. Milletimizin desteğiyle bu oyunların her birini ayrı ayrı bozduk.
YATIRIM-İSTİHDAM-ÜRETİM-İHRACAT-CARİ FAZLA: Türkiye'ye yönelik senaryoların son sahnesi ise ekonomik yıkım üzerine kuruldu. Dünyada ortada herhangi bir savaş, çatışma, gerilim olmadığı yani görünür hiçbir sebep bulunmadığı hâlde açıkça ekonomisi mahvedilme tehdidiyle karşı karşıya kalan sanıyorum tek ülke biziz. Yine dünyada uluslararası toplumun resmen terör örgütü olarak kabul ettiği yapıların isim değişikliği hileleriyle kendisine karşı alenen desteklendiği yine tek ülke biziz. Daha bölgemizdeki insani krizlerin tüm yükünü kayda değer destek almadan taşıyor oluşumuzu, bunun yol açtığı siyasi, ekonomik ve sosyal bedelleri saymıyorum. Böyle bir dönemde ülke ekonomisini faiz, kur, enflasyon kıskacına alıp yerle yeksan etme girişimlerine karşı kendi ekonomi programımızı oluşturduk. Önce aldığımız tedbirler ve oluşturduğumuz teknik mekanizmalarla küresel finans araçları üzerinden Türkiye'ye kurulan tuzakları boşa çıkardık. Ardından ekonomi programımızın odağını yeniden belirledik. Artık bir kalıp hâline getirdiğimiz yatırım, istihdam, üretim, ihracat, cari fazla yoluyla büyüme modeli üzerinden Türkiye'de bir ekonomi modelini oluşturduk. Tüm dünyada büyüme oranlarının gerilediği hatta resesyonun konuşulduğu bir dönemde ülkemizin rekor büyüme oranlarıyla yoluna devam etmesinin gerisinde bir hikâye vardır.