Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, 6. Yılında İstinaf Değerlendirme Toplantısı'na katıldı. Toplantının açılış konuşmasını yapan Bakan Bozdağ, "Türkiye'de bugün 18 bölgede adli istinaf, 9 bölgede idari istinaf var. Rakamlara baktığımızda 2014 yılından bugüne kadar daire sayılarına baktığımızda 214 ceza, 226 hukuk olmak üzere bölge adliyede 440 dairemiz var, 2 bin 583 hakim ve savcımız görev yapıyor. Bölge İdare Mahkemesine baktığımızda, 59 idari dava, 26 vergi dava dairesi olmaz üzere 105 daire ve 447 hakim görev yapıyor. Bu rakamlar elbette önemli ama Avrupa ortalamalarına baktığımızda istinafta görevli hakim savcı sayısı bugün ülkemizde yüzde 13 iken Almanya'da yüzde 20, Fransa'da yüzde 25, İspanya'da yüzde 29 olduğunu görüyoruz. Bizim bundan sonraki hedefimiz daire sayıları ve hakim ve savcı sayılarımızı Avrupa ortalamasına yaklaştırmak, en azından yüzde 20'ye taşımaktır. Bunu yapacağız. Zaman içerisinde diğer alanlardaki eksiklerimizi tamamlayıp başarımızı daha ileri noktaya taşıyacağız" ifadelerini kullandı.
İSTİNAFA BÜYÜK HAKSIZLIK YAPILIYOR
İstinafın yargılama sistemine büyük katkılar sağladığına dikkat çeken Bozdağ, "Maalesef istinafın tartışıldığı zaman zaman konuların gündeme geldiğinde elde edilen başarılar yanlış ve eksik bilgilerle görünmezlikten gelmekte, hem istinafa hem de istinaf uygulamalarına büyük haksızlık yapılmakta. İstinafa ilişkin haksız değerlendirmeleri istinaf uygulamaları ve bunun ortaya çıkardığı rakamlar tekzip etmektedir.
İstinafın en büyük faydalarından biri Yargıtay ve Danıştay'daki yığılan iş yükünü aza indirmesi. 2015 yılında Yargıtay'a 433 bin 650 dosya gelmiş. 2021 de ise 163 bin 580 dosya Yargıtay'a intikal etmiş. Yani 270 bin 70 dosya azalmış ve oran itibariyle Yargıtay'a gelen dosya sayısı yüzde 62 oranında düşmüştür. Hukuk dairelerine 2015 yılında 548 bin 715 dosya intikal ederken İstinafın uygulandığı 2021 yılında 176 bin 622 dosya intikal ettiğini görüyoruz ve 372 93 dosya azalırken dosya düşüş oranının yüzde 68 olduğunu görüyoruz. İdari istinafa geldiğinde ise 2015 yılında Danıştay'a gelen dosya sayısı 267 bin 831 iken istinafın uygulandığı 2021 yılında gelen dosya sayısı 101 bin 270 düştüğünü ve rakam oran itibariyle yüzde 62 azaldığını görüyoruz. Yargıtay ve Danıştay'a gelen dosyalarda yüzde 62 oranında, hukuk dairelerine Yargıtay'ın gelen dosya oranında ise yüzde 68 oranında azalma olduğunu görüyoruz. Eğer istinaf faaliyete geçmemiş olsaydı bugün Yargıtay'ın önündeki dosya sayısı 5 milyon civarında olacaktı. Nereden nereye. Bunu hepimizin oturup iyi değerlendirmesi lazım. Yargıtay ve Danıştay'daki iş yükünün azalmasının dosyalara, dosyanın taraflarına, hukukumuza ve yargılama sistemimize kazandırdıklarını hepimizin iyi değerlendirmesinde fayda var" açıklamasını yaptı.
ELEŞTİRİLER BÜYÜK BİR HAKSIZLIK
İstinaf mahkemelerinin devreye girmesinin yargılama sürelerini uzattığı yönündeki eleştirilerin büyük bir haksızlık olduğunu ekleyen Bozdağ, "Davaların görülme sürelerine baktığımızda istinaf mahkemelerinin devreye girmesinden sonra büyük bir azalmanın olduğunu görüyoruz. Dolandırıcılık suçunun yargılaması 995 iken 2021 sonu itibariyle 698 güne düşerek yüzde 30, cinsel taciz suçundan 984 günden istinafın devreye girmesiyle 491 güne düşerek ortalama yüzde 50, taksirle öldürme suçundan 730 günden 533 güne düşerek ortalama yüzde 27 azaldığını görüyoruz. Hukuk davalarında da benzer azalmalar var. Nüfus davalarında görülme süresi 999 gün iken istinaftan sonra 344'e düşerek yüzde 66 oranında azaldığını görüyoruz.
Şöyle bir algı var; bizde ilk derece mahkemesi vardı, sonra Danıştay Yargıtay vardı, araya bir de istinaf girince davaların görülme süresi uzadı. Adaletin zamanında tecellisi ötelendi algısı var. Uygulamalar bu algının doğru olmadığını gerçek veri ve bilgiye dayanmadığını göstermektedir. İstinafın faaliyete geçmesi davaların görülme sürelerini olumsuz etkilemediği gibi davaların uzamasına da neden olmamış aksine görülme sürelerini olumlu etkileyerek davaların kısalmasına sebebiyet vermiştir. Aksi yöndeki iddialar, münferit bazı özel davalar üzerinden yapılan değerlendirmeler olabilir ama genele baktığımızda münferit davalar üzerinden yapılan değerlendirmelerin genel ortalamayı yansıtmadığını buradan ifade etmekte fayda görüyorum" diye konuştu.
KARARLARDAKİ İSABET ORANI YÜKSELDİ
İstinaf mahkemelerinin mahkeme kararlarındaki isabet oranlarını da önemli derecede artırdığını söyleyen Bozdağ, "İkinci derecede yargılama yapan istinaf mahkemeleri, ilk derece mahkemelerinde görülen ve karara bağlanan kararların ve dosyaların daha kıdemli heyet halinde dairede ele alınması ve karara bağlanması hiç şüphesiz kararlardaki isabet oranını da yükseltmiştir. Bunu rakamlar söylüyor.
2021 yılı kesin verilerine göre BAM hukuk dairelerinin verdiği kararların temyiz incelemesine gidenlerin onama oranı yüzde 88, bozma oranı yüzde 12'dir. Ceza dairelerine gidenlerin onama oranı yüzde 88.9, bozma oranı yüzde 11.1'dir. Yüksek mahkemelerimiz hem bölge adliye mahkemelerinin hem de bölge istinaf mahkemelerinin verdiği kararların doğruluğunu verdikleri onama kararlarıyla tescil etmektedir. Ayrıca vatandaşlarımızın hem BAM hem de BİM'de aldıkları kararları temyiz hakkı oldukları halde büyük oranın da temyiz hakkından vazgeçtiğini görüyoruz. Bu rakamları da işin içine kattığınızda onama oranlarının kararların isabet oranının yüzde 90'ın üstündedir. Bu son derece kıymetli bir sonuçtur" ifadelerini kullandı.
İSTİNAFA GÜVEN ARTIYOR
İstinaf mahkemeleri kararlarına her geçen gün güvenin artığını söyleyen Bakan Bozdağ, "bir yanlış anlaşılmada şuradan çıkıyor; bunca istinaf mahkemesi var, bunca daire var. Dolayısıyla istinafta kesinleşen benzer konulardaki kararlar arasında uyuşmazlık çıktığında bu karar uyuşmazlıkları nasıl giderilecek, bu mekanizma yok diye bir değerlendirme yapılıyor. İstinafın verdiği kesin nitelikteki benzer konulardaki kararlar arasında uyuşmazlık bulunduğunda bu uyuşmazlığı giderecek usulü gösteren yeterli kurallarımız bu usulü işletecek görevlilerimiz yasalarımızda çok açık ve tartışmadan uzak bir şekilde tayin edilmiştir. Belki bu değerlendirmeyi yapanlar yasalardaki bu düzenlemeyi ya bilmiyorlar ya da bilerek bunu farklı değerlendiriyorlar. Bilerek farklı düşündüklerini istemem. Ama bilmeden böyle bir değerlendirme yapıyorlarsa bundan sonra bir değerlendirme yaparken yasal durum nedir uygulama nedir ona bakmak gerektiğini düşünür. Eğer oraya bakarlarsa o zaman göreceklerdir ki Yargıtay ve Danıştay istinafın kesin verdiği kararlar benzer konularda uyuşmazlık taşıyorsa önüne geldiği zaman bunu değerlendirip içtihat birliğini karar birliğini sağladığını görüyoruz. Pek çok kişi bunu yüksek mahkemelerin önüne götürme yetkisine sahiptir. Bu nedenle kararlar arası uyuşmazlıkların kalıcı hale gelmesi söz konusu değildir. Zaman zaman ortaya çıkacak böyle uyuşmazlıkların Yargıtay ve Danıştay tarafından çözülerek bu farklılıkların ortadan kaldırılmasıyla uygulama içerisinde bunların oldukça azalacağını ifade etmek isterim" diye konuştu.
YENİ ADIMLAR ATACAĞIZ
İstinaf mahkemelerinin önünde pek çok sorun olduğuna dikkat çeken Bozdağ, "Bu toplantının bu sorunların çözümüne ve istinaf mahkemelerinin kuruluş amacına uygun daha başarılı, etkin faaliyette bulunmasına katkı sağlayacağına inanıyorum. Bakanlık olarak buradan çıkacak sonuçları bekliyor ve ona göre yeni adımları atacağımızı ifade etmek istiyorum" dedi.
BOZAR BOZAR GÖNDERİRSEK İSTİNAFI ZAYIFLATIRIZ
İstinaf mahkemelerinin Yargıtay veya Danıştay olmadığını vurgulayan Bozdağ, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"İstinaf mahkemelerimizi kuruluş amacına ve felsefesine uygun faaliyete geçmesini engelleyecek veya daha güçlü bir şekilde faaliyetini sürdürmesini engelleyecek şeylerden bir tanesi bu yasal gerçekliğin gözardı edilerek arada bir Yargıtay Danıştay algısının uygulayıcılarımızın zihnine yerleşme ihtimalidir. Bütün uygulayıcı hakim ve savcılarımıza bu yasal gerçekliği gözeterek işlemlerimizi yürütmemizde büyük fayda olduğuna inanıyorum. Kullandığı yetki bakımından baktığımızda istinafın kullandığı yetki Yargıtay ve Danıştay'ın daha üzerinde bir yetki kullanıyor. İlk derece mahkemesinin verdiği kararı bir kenara koyup yerine sıfırdan bir kararı verme yetki ve görevi Danıştay ve Yargıtay'da yok. İstinaf bu yetki ve görevini tam kullandığı zaman esasında Türk yargısının ana omurgasını oluşturması o zaman ortaya çıkacaktır. Pek çok şeyi ilk derece mahkemesine göndermek yerine istinaf kendi karara bağlayıp doğrudan yukarı gitmesini temin etmesi istinafın yetkisi görevi dahilinde olduğu gibi ona verilen gücün de doğal bir sonucudur. Eğer biz bozar bozar gönderirsek her şeyi o zaman istinafı zayıflatan bir adım atmış oluruz. Böyle örnekler duyuluyor. Bu örneklerin ortadan kaldırılması istinafın başarısı için son derece önemlidir."
ATLAMALI TEMYİZ TARTIŞMALARI
Türkiye'nin gündemine zaman zaman atlamalı temyiz tartışmalarının geldiğini kaydeden Bozdağ, "Her atlamalı temyiz istinafı boğan bir adımdır. İstinaf sistemini hayata geçirdik ikinci derecede bir yargılamayı yargı sistemimize kazandırdık ikinci derecede yargılamayı görmeden bir dosyayı temyize göndermek istinafa güvensizlik anlamı taşır. Bakanlık olarak yeni dönemde istinafı atlayarak temyiz yolunu açan bir sürecin başlatıcısı ve uygulayıcısı olmayacağız" dedi.