İzmir Büyükşehir Belediyesi Eylül ayı olağan Meclis oturumuna 9 Eylül Kutlamaları sırasında Tunç Soyer'in yaptığı konuşma Cumhur ittifakı ile millet ittifakı meclis üyelerini karşı karşıya getirdi.
Mecliste konuşan AK Parti Grup Başkanvekili Özgür Hızal; "İzmir'in düşman işgalinden kurtuluş günü olan 9 Eylül, 3 yıldır yani siz göreve geldiğinizden beri sizin kullandığınız ifadelerden dolayı bizim düşünemediğimiz şekilde gündem oluyor. 9 Eylül kutlamalarında yapılan konuşmada da gördük ki, sabah yapılan ve birlik ve beraberliği oldukça güzel gösterdiğini düşündüğümüz yürüyüş dışında ayrıştırıcı bir konuşma neticesinde, İzmir'in kurtuluşunun bizim için çok değerli bir günün üstüne gölge düşürdünüz. 9 Eylül 1922… İzmir ve Türkiye için çok kıymetli bir ün. Kurtuluşun, yani sizin iddia ettiğinizin aksine zaferin yıldönümü. Biz aslında o gün anlamıştık. Kutlamalardan 1 hafta önce İzmir sokaklarını billboardlarla barışın yüzyılı diye donattığınızda biz bunun olacağını fark etmiştik. Daha önce Kıbrıs Kıbrıslılara verilmeli dediğini gün gibi… Bugün de İzmir ve Türkiye'de konuşulması konuların dışında farklı bir konular konuşuluyor. Bunun sorumlusu da sizlersiniz. Elbette size tarih dersi verecek değilim, Tarihçi değilim. Ancak kullandığınız sözcüklerle zihninizdeki gerçekleri ortaya koyduğunuzu düşünüyorum.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün sıkça dile getirdiği gibi. Tarihi bilmek ve okumak önemlidir. Bugün günümüzde yaşadığımız süreçleri okumamıza faydalı olur. 15 Mayıs 1919'da Yunanlılar o kendi çirkin idealleri doğrultusunda İzmir'i işgal etmişlerdir. Sadece işgal ile kalmamış yakıp yıkmışlardır. İçinde bulunduğumuz Kültürpark o yıkıntıların toplanarak kurulduğu alan. Binlerce yıllık Müslüman ve Türk coğrafyası olan coğrafyayı Yunanlaştırmak istemişlerdir. Siz o gün konuşmanızda bir kelime dahi olsun Yunandan bahsetmediniz. Biz bunu tahmin ediyorduk. Bütün onları görmezden gelerek siz Atina'da Atina Belediye Başkanı ile görüşmeye gittiniz. Bu bütün vatandaşların içini acıtmıştır. Poz verdiğiniz Atina Belediye Başkanı densizce bir tweet atarak Cumhurbaşkanımıza laf uzatma cüretinde bulunmuştur. Bütün bunları ne amaçla yaptınız bilemiyorum. Ancak Atina'daki Yunanistan'daki arkadaşlarınıza ve dostlarınıza şu uyarıyı yapın. 100 yıl önce kirli çizmeleri ile bu toprakları işgale gelen dedelerini bizim dedelerimiz nasıl denize döktü ise, onların torunları da bu toprakları korumak için yine aynı mücadeleye girerler" dedi.
ŞAHİN: UYANIN ARTIK SAYIN BAŞKAN
Eleştirileri yanıtlayan İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer ise Sultan Vahdettin'in hain olduğunu ülkeyi terk ettiğini söyledi. MHP Grup Başkanvekili Selahattin Şahin ise, "İzmir 1071'de Türk'lerin Anadolu'ya girişinden 10 yıl sonra Çaka Bey tarafından fethedilmiş kadim bir Türk yurdudur. Yüzbinlerce kişinin hep bir ağızdan İzmir'in kurtuluşunu kutladığı 9 Eylül gibi mukaddes bir günde, IBB Başkanı'nın denize dökülen düşman yerine ecdadımızı hedefe koymasını kınıyorum. En büyük öksüzlük, köksüzlüktür. 9 Eylül sadece İzmir'in kurtulduğu gün değildir, aynı zamanda işgalci emperyalist ülkeler ve onların maşası işgalci yunan ordusunun mezalimine karşı, gazı Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kazandığımız kurtuluş savaşının taçlandığı, yunan ordusunun Ege'nin sularına döküldüğü gündür. Bizim için Selçuklu neyse, Osmanlı o'dur. Osmanlı neyse Türkiye Cumhuriyeti devleti o'dur. Siz değil miydiniz Kıbrıs'ı Kıbrıslılara bırakalım diyen? Peki siz niye tarihi tarihçilere bırakmıyorsunuz? Siz hangi tarihi bilgi ve birikiminizle ceddimizi hain ilan edebiliyorsunuz? 10 Eylül 2022 akşamı ulusal bir kanalda canlı yayına bağlandınız ve "aslında bunlar benim sözlerim değil, ben Nutuk'tan ilham aldım" dediniz. Sizin ilham aldığınızı söylediğiniz Nutuk'un 5. Sayfasındaki paragrafta Atatürk 1919 yılında memleketin içinde bulunduğu durumu özetlemiş, fakat asla Sultan Vahdettin için gaflet dalalet ve hain kelimelerini kullanmamıştır. Siz Atatürk'ün sözlerini bağlamından kopardınız. Nutuk ve Atatürk'ü referans göstererek kendi kişisel düşüncelerinizi deklare ettiniz. Hem Atatürk'e hem de 625 sene üç kıtada adaletle hüküm süren ecdadımıza en büyük haksızlığı yaptınız. Son padişahımız Sultan Vahdettin ne bir hain ne de bir kahramandı, 1. Dünya Savaşı sonrası içinde bulunulan olumsuz koşullarda başarılı işler gerçekleştiremedi. İmkan ve zemin dahilinde kendince faydalı gördüğü politikaları benimsedi ve uygulamaya koydu. Bunlardan en önemlisi de aynı zamanda yaveri olan Osmanlı Subayı Mustafa Kemal'i geniş yetkilerle Anadolu'ya yollamaktır. Çevresinde tecrübeli askerlerin ve devlet adamlarının azlığı, bilgi ve birikiminin eksikliği, doğru kararlar alamamasına sebep olmuş olabilir. Ancak bu durum O'nu hainlikle suçlamanıza gerekçe olamaz. Sizin haddinizi aşarak hain ilan ettiğiniz Sultan Vahdettin, İtalya'da geçirdiği fakr-u zaruret içindeki hayattan sonra 1926 yılında San Remo'da vefat ettiği zaman, borçlarından dolayı alacaklıları tabutuna haciz koymuştu. Kızı Sabiha Sultan borçlarına karşılık gelen parayı bin bir güçlükle temin etmiş, ilaçlanmış cesedi ancak ondan sonra kızına teslim edilmiştir. Ardından da Şam'a nakledilerek Yavuz Sultan Selim Cami avlusuna defnedilmiştir.
Eğer sultan Vahdettin halkına ihanet etseydi, işgalciler onu varlığa boğmazlar mıydı? Sıkça dile getirdiğiniz barış sözcüğünün, samimi ilişkiler kurduğunuz Yunan tarafında hiçbir karşılığı yok. Çünkü onlar işgal için geldikleri Anadolu'da yaptıkları mezalime rağmen, asıl kendi soydaşlarının sözde soykırıma uğradıklarından bahisle bu yenilgiyi "küçük Asya felaketi olarak" adlandırıyorlar ve bunun tek sorumlusu olarak Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü işaret ediyorlar. Bizim bayram olarak kutladığımız 19 Mayıs'ı onlar, sözde Pontus soykırımının başlangıcı olarak telaffuz ediyorlar. Uyanın artık Sayın Başkan. Ayıdan post, Yunandan dost olmaz... Ege'de uçaklarımızı taciz edip, bizim karasularımızda gemimize ateş ediyorlar, uluslararası sularda balıkçılarımızın canlarına ve mallarına kast ediyorlar. Vazgeçin artık barış söyleminden. 3,5 yıldır hayata geçirdiğiniz tek bir proje yok, var olanları da tamamlama gayretiniz yok. Kentsel dönüşüm, trafik, altyapı, koku ve daha nice kronikleşmiş sorun dağ gibi duruyor. Biz de size Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün bir sözüyle seslenelim; "Vatanını en çok seven, işini en iyi yapandır." İşinizi yapın, söylemlerinizle değil, hizmetlerinizle gündem olun" ifadelerini kullandı.