Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Balkanlar turu dönüşünde uçakta gazetecilere önemli açıklamalarda bulundu. Avrupa'daki enerji krizinden Yunanistan'a, iç politikadan ekonomik gelişmelere kadar birçok konuya değinen Erdoğan'ın sözlerinden satırbaşları şöyle:
FATURASI ÇOK AĞIR OLACAK: Doğalgaz sıkıntısı patlak vermediği dönemde, başta Almanya ve Fransa olmak üzere çok havalı dolaşıyorlardı. "Bizim nükleer enerjimiz var" diyorlardı. Merkel ve Macron'la da görüşmelerimde, termik santralleri hatta nükleer enerji santrallerini de kapatma kararı aldıklarını söylemişlerdi. Scholz da "Yenilenebilir enerji artık Avrupa Birliği'nin ortak bir kararı" dedi. Bir ay geçmedi, Almanya hemen termik santrallerin olduğu Ruhr havzasını açma kararı verdi. Rusya keyfinden bu kararları almadı, bu adımları atmadı. Avrupa öyle zannedildiği gibi rahat değil, huzurlu değil. Bu çok farklı bir yere gidiyor. Rusya bize yaptırım uygulamıyor. Hele hele kendisiyle (Putin) fiyat konusunda bir görüşmem olmuştu. O konudaki yaklaşımını da bize müspet olarak gerçekleştirirse o zaman zaten "Nurun âlâ nur" olur. Hele hele 2023'te kendi doğalgazımızı çıkarmamız halinde, vatandaşımızın kapısına doğalgazı çok daha ucuza ulaştıracağız. Avrupa için bu kış öyle kolay geçmeyecek, mali noktadan faturası çok ağır bir kış olacak.
TÜRKİYE'YE GÜVEN VAR: Şu anda gerek Avrupa'dan gerek dünyanın değişik yerlerinden Türkiye'de yatırım için kapımızı çalanlar var. Bu firmaların kimler olduğu konusuna girmeyeceğim ancak şu an itibarıyla toplamda 20 milyar dolar gibi Türkiye'de yatırım yapma konumunda olan firmalar var. Bu rakam inşallah daha da yükselecek. Bir de şu anda dışarıdan parasını Türkiye'de park eden firmalar da başladı. Çünkü başka ülkelere güven kalmadı. Türkiye'ye bu noktada güven var. İşi gevşetmeyeceğiz, sıkı tutacağız ve süreci en güzel şekilde değerlendireceğiz. Merkez Bankamızda rezerv yükselmeye başladı. Bu konuyla ilgili de şu anda birçok dost ülke gerekli desteklerini sağ olsun veriyorlar. Onlardan borçlanmamız, Merkez Bankası olarak güçlenmemize neden oluyor. Bunu başararak dövizdeki bu sıkıntıyı aşmış olacağız. Gerek Rusya gerek Ukrayna gerek Batı'dan ciddi turist çekmeye başladık. İngiltere'den de ciddi manada turist alıyoruz.
SEMERKAND'DA GÖRÜŞECEĞİZ: Semerkand'da Sayın Putin'le geniş ve etraflıca olacağına inandığım bir görüşme yapacağız. Bu görüşmede tahıl koridoru meselesini görüşeceğiz. Doğrusu Sayın Putin'in "Zengin ülkelere gidiyor, fakirlere gitmiyor" yaklaşımını ben doğru buluyorum. Asıl dert, fakir ülkeleri bu tahıl koridorundan ihya ederek nasibini almalarını ve sıkıntılı dönemi aşabilmelerini sağlamak olmalı. Belki de Sayın Putin, Rus ürünlerini bundan dolayı göndermiyor. Biz Rus ürünlerinin de bu gemilerle koridordan gönderilmesini kendisinden rica edeceğiz. Bunun da başlamasını kendisinden özellikle isteyeceğiz. Eğer Rus tahılı da gelmeye başlarsa fakir Afrika ülkelerine varıncaya kadar hepsini en ideal şekilde belli bir sisteme oturtur göndeririz. Özellikle Afrika'da zor durumda olan birçok ülke var.
YÜKSEK KİRA KORSANLARI BÜYÜK DARBE YİYECEK
Sosyal konut kampanyasının vatandaşımızı çok çok olumlu istikamette etkileyeceğine inanıyoruz. Burada sadece konut değil, aynı şekilde arsa projemiz var. 250 bin konut, 100 bin altyapılı konut arsası içeriyor. İcabında vatandaş "Ben kendim yapacağım" diyorsa, onlara da "Buyur kardeşim, 100 bin arsa var, kendin de yapabilirsin" diyoruz. Ayrıca 10 bin sanayi sitesiyle vatandaşımıza kendi işini kurma imkânı da sağlanacak. Gençler, emekliler, engelliler, şehit yakınları ve gazilere yönelik özel kontenjanlar olacak. İnanıyoruz ki yüksek kira bedeli almak suretiyle korsanlık yapanlar da burada en büyük darbeyi yiyeceklerdir.
ALTILI MASA, NEREYE GİDECEĞİ BELLİ OLMAYAN BİR YAPI
Adı altılı masa olan, nereye gideceği belli olmayan bu yapıdan hiçbir şey çıkmaz. Varsa adayınız açıklarsınız. Ama şu anda altılı masanın yaptığı tek iş var: "Önümüzdeki toplantıyı kimin evinde yapacağız?"
FETÖ'cülerle, KHK'lılarla ilgili "Ben bırakacağım" diyor. Sen kimsin, sen neyi bırakıyorsun? Bu kararı verecek olan merci yargıdır. Ama o, bu kararı yargıya bırakmıyor, kendisi bu kararı verecekmiş! Bunların bir defa hukuk tanımazlığı, kanun tanımazlığı var. O masanın etrafında olanlarda da bu konuyla ilgili gariplikler var. "Abdullah Öcalan'ı da bir KHK kararıyla bırakacağım" derler. Demirtaş için de derler. Bizim bu kadar şehidimiz var. O şehitlerimizin anacıkları ve bu milletin evlatları bu işe nasıl bakar! Asla böyle bir şeye prim vermek mümkün değil.
MÜLTECİLER ÜLKELERİNE DÖNMEYE BAŞLADI
(Mülteciler üzerinden yürütülen kampanya) Demokratik haklarını,
maalesef kin ve nefret türü
yanlış yollara sevk etme üzerine
bina eden başta ana muhalefet partisi
ve onun yandaşları, yavruları,
ülkemize gelen bu misafirlere karşı
böyle bir kampanyayı sürdürüyorlar.
Biz ana muhalefetin durduğu
yerde değiliz. Çünkü biz hicret kültürünü
iyi biliriz... O farklı bir dünyada
yaşıyor. Altılı masada olanlar
da davul-tokmak misali yola devam
ediyorlar. Savaştan kaçıp ülkemize
gelen bu insanlara tekrar kendi
topraklarına dönme imkânını hazırlamak
için STK'larımızla o briket
evleri hazırladık, hazırlıyoruz ve
yavaş yavaş dönmeye başladılar.
YUNANİSTAN'IN ANLAYACAĞI DİL NEYSE, ÖYLE KONUŞUYORUZ
Yunanistan'ın son dönemde Türkiye'ye yönelik tutumu izah edilir gibi değil. Bizim S-400 olayımızı diline dolayanlardan Yunanistan'ın S-300'leriyle alakalı bugüne kadar herhangi bir şey duydunuz mu? S-300'ler de Rusya'nın, S-400 de Rusya'nın. Ama ona ses yok. Burnumuzun dibindeki adaları silahlandırmaya devam ediyorlar. Üsler kurulması olayı var. Bunun başını da malum ABD çekiyor. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na gittiğimizde Sayın Başkan'la bu konuları da konuşacağız. Deniz yetki alanları bağlamında Ege'de ve Doğu Akdeniz'de bize dayatmaya çalıştıkları maksimalist tezler var. Doğrudan konuşmak yerine Birleşmiş Milletler'de, ABD'de, Avrupa Birliği'nde ve en güçlü üyelerinden olduğumuz NATO'da bizi sürekli şikâyet ederek tehdit mekanizmaları çalıştırıyorlar. Onların anlayacağı dil neyse biz parantez açarak o dille konuşuyoruz. Anlıyorum ki onlar da anlıyor.
Bölücü terör örgütlerine karşı bu çabalarımız, Suriye'nin birliği ve toprak bütünlüğünün de aslında teminatı ama rejim bunlara yönelik herhangi bir tavır şu ana kadar geliştirmedi ve geliştirmiyor. Orada da bu terör örgütlerinin anladığı, anlayacağı bir dil var. Türkiye kükrediği zaman nasıl kükrer, onlar bunu da biliyor. "Bir gece ansızın geliriz" veya "Bir gece ansızın oradayız" dediğimiz zaman terör örgütleri bunu biliyor.