Emine Erdoğan, gözaltına alınan ve güçlü duruşu nedeniyle telefonda görüştüğü Filistinli Meryem'i Türkiye'ye davet ettiğini ve bu davetin Senfoni Orkestrası ile ortak bir konser verme fikrine dönüştüğünü anlattı. Barışın ve umudun, müzik aracılığı ile tüm kalplere ulaşmasını dileyen Emine Erdoğan şunları dile getirdi:
IRKÇILIK KALPLERİMİZE BULAŞIYOR
Dünya toprakları her an, masum insanların döktüğü gözyaşlarıyla ıslanıyor. Tarih savaşla yazılmak zorunda değildir. Barış, hoşgörü ve merhamet de tarih yazabileceğimiz kalemlerdir. Müslümanlar, Hristiyanlar ve Museviler, bu coğrafyada her daim birlikte yaşadılar, köklü bağlar geliştirdiler ve birlikte yaşamanın sanatına vakıf oldular.
Günümüzde, tüm dünyada, insanları inançları üzerinden birbirine düşman etmek için büyük bir gayret ortaya konuyor. Irkçılık, maalesef ki, tedavi edilememiş bir hastalık olarak kalplerimize bulaşıyor. Dünyamızın bu zor sınamalarına ve dertlerine bir şifa arıyorsak, medeniyet reçetelerine müracaat etmeliyiz. Hoşgörü kültürünü ihya etmeli, ona bir can simidi gibi tutunmalıyız.
MÜZİK ÇOK GÜÇLÜ BİR DİPLOMASİ ARACIDIR
İnsanlığa karşı işlenen suçlar müşterek derdimiz olmalı. Nerede insan hakları, kadın hakları, çocuk hakları ihlal ediliyorsa, hepimizin kalbi orada atmalıdır. Bu noktada, sanatın, insanlara en hızlı ulaşan, fikirleri ve duyguları en rafine haliyle taşıyan bir araç olduğuna inanıyorum. Zira sanat, birleştirici güçler arasında en ön sırada yer alır.
Sanat dalları içinde müziğin çok ayrı bir yeri var. Şu bir gerçek ki sanatın olduğu yerde "öteki" kalmaz. Duyguların ortak paydasında buluşan insanlar, birbirlerinin gözlerinde artık kendilerini görmeye başlarlar. Ben diye başlayan cümleler, "biz" olur. Bu birliği bozmaya da kolay kolay kimsenin gücü yetmez. Müzik, coğrafyalar ve halklar arasında köprüler kuran, çok güçlü bir diplomasi aracıdır.
DÜNYA BİR SAVAŞ VE YIKIM YERİ OLMAMALI
Ukrayna Savaşıyla birlikte, zorla yerinden edilen insanların sayısı rekor bir düzey olan 100 milyona ulaştı. Bu insanlar, savaştan, zulümden kaçıyorlar ve gittikleri her yerde yabancı oluyorlar. Birleşmiş Milletler, mülteci sayısının 100 milyona ulaşmasının alarm verici olduğunu söylüyor. Dünya bir savaş ve yıkım yeri olmamalı. Zorla yerinden edilmiş 100 milyon insan, dünya nüfusunun yüzde 1'ini temsil ediyor.
BARIŞI HERKES İÇİN TESİS EDEBİLDİĞİMİZ BİR DÜNYA DİLİYORUM
Sanatın her dalıyla, savaşların beşeriyete verdiği zararı anlatmamız ve yine sanatın eliyle bu zararı tamir etmemiz lazım. Küresel krizlerin üstesinden insani yardımlarla gelmeye çalışıyoruz. Biliyoruz ki bunlar palyatif çözümlerden ileri gitmiyor. Geçici barınma imkânları, sağlık ve gıda destekleri, insanları hayatta tutar, ama bir hayat kurmaz.
Esas olan, savaşların yıktığı yerleri yeniden imar etmek ve savaşa geçit vermeyecek bir zihniyet kalkanı oluşturmaktır. Bu zihniyet ise, ancak barışa, insanın insana emanet olduğuna inanmış vicdanlarla oluşabilir. Hep birlikte, barışı ve huzuru herkes için tesis edebildiğimiz bir dünya diliyorum.