İstanbul'un Avrupa yakasındaki birçok kritik yeri işgal için Topkule Kışlası'ndaki 66'ncı Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı'ndan darbeci hainler yola çıkmıştı. Bir birlik de o dönem Beşiktaş'ta bulunan Turkuvaz Medya'yı işgal için gönderilmişti. Amaçları A Haber, ATV ve SABAH Gazetesi'ni de bünyesinde bulunduran medya grubunu susturmaktı. Kışladan saat 24.00'te çıkış yapan bu birlik TEM otoyolunda ilerlerken yoğunluk nedeniyle zaman zaman durmak zorunda kaldı. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın çağrısı üzerine darbecilere direnmek için yollara çıkan vatandaşlar ile polisler, darbecilerin yolunu kapatmıştı. O kahramanlardan biri de Gaziosmanpaşa'daki evinden çıkan seramik ustası Servet Asmaz'dı. Turkuvaz Medya binasına ilerleyemeyen hainler, yolun açılması için polislerle ve vatandaşlarla girdikleri tartışma sırasında halkın üzerine ateş açtılar. Darbecilere tepki gösteren Servet Asmaz, doğrudan hedef gözetilerek vuruldu. Yollarına bir süre daha devam eden darbecilerin önü daha sonra Seyrantepe'deki Galatasaray Stadyumu önünde tekrar kesildi.
Bu seferki halk kalabalığı çok daha fazlaydı ve yolu açmak mümkün değildi. Hainler bir otobüse binip kışlalarına geri döndü ve kışlada polis ekiplerince yakalandı. Turkuvaz Medya'ya ulaşan darbeci askerler de binaların önünde gazetecilere kalkan olan vatandaşların sert tepkisiyle karşılaştı. Hainler bu nedenle giremedikleri SABAH binasına kurşun yağdırarak uzaklaşmak zorunda kaldı. Turkuvaz Medya'yı işgale giden 19 askere ağır ceza mahkemesinde dava açılmıştı. Bu sanıkların davası daha sonra 66'ncı Mekanize Piyade Tugayı'ndaki olaylara ilişkin dava ile birleştirildi. Tugayın bulunduğu kışlada görevli Kurmay Albay Sait Ertürk ile Albay Davut Ala o gece kalkışmayı evlerinde televizyondan öğrenip birbirlerini aramışlardı. Darbecilerin, kendilerinden olmayan subaylardan habersiz bir şekilde harekete geçtikleri anlaşılmıştı. Albay Ertürk ve Ala derhal evlerinden çıkıp kışlaya gitti, polislere kendilerini tanıttı. Kahraman albaylar, polis ekipleriyle birlikte darbecileri etkisiz hale getirmek için karşı harekât başlattı. Darbeciler, teslim olmaları çağrısına ateşle karşılık verdi. Hain kurşunların hedefi olan Albay Ertürk şehit oldu, Ala ise ağır yaralandı. Geçirdiği ameliyatların ardından hayata geri dönen Ala, daha sonra tuğgeneralliğe terfi etti.
HERKESİ AĞLATTI
Davut Ala 19 Şubat 2018'de tuğgeneral rütbesindeyken mahkemede kanlı geceyi şöyle anlattı: "Bu insanlara 'teslim olun' diye üç kez bağırdım. Onlar ateşle karşılık verdi. İlk mermiyi bana attılar. Mermi cüzdanıma geldi. (Cüzdanını göstererek) İçindeki kartları kırıp çıktı. O an fark edemedim. İki, üç silah sesinden sonra Yaşar'ın düştüğünü gördüm. Onu çekmeye çalışırken, parmağıma kurşun geldi, sol parmağım koptu. Parmağımı avucumun içine aldım. Sol dizime iki mermi girdi. Sağ ayağıma, iki elime, kalbimin iki santim altına mermiler girdi.
Boş binaların kenarlarından mermiler geliyordu. Şehadet getirdim. O saate kadar hiç acı hissetmemiştim. Kelime-i şehadet getirince, hani 'ciğerim yandı' derler ya, işte aynen öyle, ciğerim yandı. Dedim ki 'Allah'ım burada öleceğim ama bari doğru düzgün öleyim, birkaç haini daha vurayım.' (Bu sözler sırasında gözleri doldu, salondaki müşteki gaziler ve şehit yakınları da gözyaşlarını tutamadı). Düştüm, kan kaybından bayılmışım. 10 gün komada kalmışım. 13 defa ameliyat geçirdim, halen daha ameliyat geçiriyorum."