Resmi Gazete'de yer alan karara göre, CHP'li milletvekilleri, 24 Haziran 2004 tarihli ve 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu'na eklenen 28/A maddesinin 8'inci fıkrasında yer alan, "Sahibi tarafından işlenen suçlar da dahil olmak üzere bu maddede belirtilen suçların işlenmesi halinde soruşturma yapılması Tarım ve Orman Bakanlığının il veya ilçe müdürlükleri tarafından cumhuriyet başsavcılığına yazılı başvuruda bulunulmasına bağlıdır." cümlesinin anayasaya aykırı olduğunu ileri sürerek iptal davası açtı.
Hayvanlara karşı işlenen suçlar bakımından genel soruşturma usulünden ayrılarak yeni bir muhakeme şartı getirildiği ileri sürülen iptal isteminde, adli sürece idari müdahalede bulunulduğu, hangi durumlarda yazılı başvuru yapılacağının kuralda belirlenmediği, bu itibarla belirli ve öngörülebilir olmayan kuralın keyfiliğe neden olabileceği, hayvanlara karşı suç işleyen kişilerin yargılama ve cezalandırma bakımından diğer suç tiplerini işleyen kişilerden kapsamlı ve belirgin bir şekilde ayrılacağı savunuldu.
İstemi görüşen Anayasa Mahkemesi, iptal istemini reddetti.
KARARIN GEREKÇESİNDEN
Anayasa Mahkemesinin kararında, hayvanların korunması, gözetilmesi, mağduriyetlerinin önlenmesi amacıyla yapılacak düzenlemeler, denetimler, sınırlamalar, alınacak tedbirler, yükümlülükler ve uygulanacak yaptırımların 5199 sayılı Kanun ile düzenlendiği belirtildi.
Söz konusu kanunun 28/A maddesinde nesli tükenmekte olan hayvanların öldürülmesi, evcil hayvanların öldürülmesi, hayvanlara karşı cinsel saldırı, dövüştürmenin suç olduğunun düzenlendiği belirtilen kararda, ayrıca hayvanlara işkence yasağı ile kurbanlık hayvanların kesimlerine ilişkin usullerin de yer aldığı anımsatıldı.
Kararda, bu kapsamdaki suçlarda soruşturma yapılması için bakanlığın il veya ilçe müdürlüklerinin başvuruda bulunmasının hüküm altına alındığı, maddenin devamında da bunun bir dava şartı olduğunun anlaşıldığı ifade edildi.
Söz konusu maddede soruşturma için farklı bir usulün belirlendiğine işaret edilen kararda, bunun anayasal sınırlar içinde kalmak kaydıyla kanun koyucunun takdir yetkisi kapsamında olduğu vurgulandı.
İptali istenen kısmın, suç teşkil edebilecek eylemlerle suç oluşturmayan diğer olayları ayrıştırmayı amaçladığı kaydedilen kararda, şunlara verildi:
"Bu bağlamda kuralla getirilen yazılı başvuru şartı soruşturma ve kovuşturma aşamalarının sağlıklı, etkin ve adil bir şekilde yürütülmesine, soruşturma ve kovuşturmaların makul sürelerde tamamlanmasına ve bunlara ilişkin maliyetlerin düşürülmesine katkı sunabilecektir. Nitekim Anayasa'nın 141'inci maddesinin dördüncü fıkrasında da 'Davaların en az giderle ve mümkün olan süratle sonuçlandırılması, yargının görevidir' hükmüne yer verilmiştir. Anılan hususlar gözetildiğinde kuralın ulaşılmak istenen amaç yönünden elverişli ve gerekli olmadığı söylenemez."
Kararda ayrıca, kanun kapsamındaki suçlar bakımından soruşturma yapılmasının her durum ve koşulda yazılı başvuru şartına bağlanmadığı, suçüstü halinde ise soruşturmanın genel hükümlere göre yapılacağının belirtildiği vurgulandı.