Son dakika haberleri: Avukat Hüseyin Aydın dava dilekçesinde Başkan Erdoğan'ın kişilik haklarının ihlal edildiğini belirterek açıklamaların gerçek dışı ve saldırı niteliğinde olduğunu kaydetti.
Avukat Aydın, dilekçesinde, "Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelik tüm açıklamaları tamamen gerçek dışıdır ve kişilik haklarına ağır bir saldırı mahiyetindedir. Davalının önce grup konuşmasında sonra da bağlantılı bir şekilde sosyal medya hesabında ileri sürdüğü mesnetsiz iddialar akıl, mantık ve izandan yoksun olduğu gibi, mesnetsiz iddialar üzerinden kurguladığı kaçma senaryosu da ancak kara mizaha konu olabilecek bir kurgudan ibarettir. Davalının hayali kaçma senaryosuna dayanak kıldığı husus, Türkiye'de faaliyet yürüten kamuya yararlı bir kısım Vakıfların, ABD'de faaliyet yürüten ve bu Vakıflarla ilişkili olan bir Vakfa aktardığı tutarlara ilişkindir. Davalı, bu hususu Sayın Cumhurbaşkanımızın yurt dışına kara para aktardığı şeklinde kamuoyuna lanse etmiştir.
Adı geçen Vakıflar, Türk hukukuna göre faaliyet gösteren, Vakıflar Genel Müdürlüğünün denetimine tabi kamuya yararlı vakıflardır. Hukuki vasıfları itibariyle özel hukuk tüzel kişisi olup, özel hukuk hükümlerine tabidirler ve kamu idaresinin hiyerarşisinde yer almamaktadırlar. Vakıflar yönetim organları vasıtasıyla idare edilmektedirler. Bu Vakıfların amaçları doğrultusunda topladıkları bağışları, yaptıkları harcamaları ve mali tasarrufları Sayın Cumhurbaşkanımızın mali tasarrufları olarak göstermek açık bir saptırmadır ve asgari hukuk bilgisiyle de telifi kabil değildir" dedi.
"ERDOĞAN'IN KAÇACAĞINA YÖNELİK İDDİANIN SAHİPLERİNİN HANGİ ÜLKELERE KAÇTIĞI BELLİ DEĞİL"
Başkan Erdoğan'ın ABD dahil olmak üzere yurtdışına aktardığı herhangi bir varlığının bulunmadığını ifade eden avukat Aydın, Kılıçdaroğlu'nun 'kaçış senaryosu' olarak gösterdiği vakıflara gönderilen tutarların çaldın amaçları doğrultusunda yurt inşaatı için ve diğer hayır faaliyetleri için gönderildiğini aktardı. Dilekçede, "Sayın Cumhurbaşkanımızın ABD dahil olmak üzere yurt dışına aktardığı herhangi bir varlığı bulunmamaktadır. Ayrıca Vakıf malları hem ABD hukuku açısından hem de Türk hukuku açısından ancak Vakfın amaçları için kullanılabilmektedir. Kişisel amaçlar için kullanılamayan bu malları "kaçış senaryosunun" parçası olarak göstermek aklı selim bir muhakemenin ürünü olarak da değerlendirilemez. Kaldı ki adı geçen Vakıflar tarafından yapılan basın açıklamalarından anlaşılacağı üzere, ABD'de bulunan Vakfa gönderilen tutarlar, yine Vakfın amaçları doğrultusunda yurt inşaatı için ve diğer hayır faaliyetleri için gönderilmiştir. Davalının Cumhurbaşkanımızın "kaçağına yönelik iddiası" da deli saçması bir iddiadan öte bir anlam taşımamaktadır. En son 15 Temmuz gecesinde FETÖ'cü teröristler tarafından ortaya atılan bu iddianın sahiplerinin bugün hangi ülkeye kaçtıkları dahi bilinmemektedir.
Davalının konuşmasının bütününe bakıldığında esas maksadı, demokratik seçimle iş başına gelen ve halen görevde bulunan Sayın Cumhurbaşkanımızın kaçacağı iddiası üzerinden kaos oluşturmak, kamu idaresinin işleyişini felce uğratmaktır" denildi.
"KİŞİLİK HAKLARINA SALDIRIYI ALIŞKANLIK HALİNE GETİRDİ"
Başkan Erdoğan'ın siyasi hayatı ve mücadelesi dikkate alındığında 'yurt dışına kara para aktardığı ve kaçacağı iddiası'nın kişilik haklarına yapılacak en büyük saldırı olduğuna dikkat çeken Avukat Aydın, Kılıçdaroğlu'nun bu durumu alışkanlık haline getirdiğini belirtti. Avukat Aydın dilekçesinde şu ifadelere yer verdi:
"Sayın Cumhurbaşkanımızın siyasi hayatı ve mücadelesi dikkate alındığında "yurt dışına kara para aktardığı ve kaçacağı iddiası" onun kişilik haklarına yapılacak en büyük saldırıdır. Davalının söz konusu mesnetsiz iddiaları nedeniyle Sayın Cumhurbaşkanımızın kişilik hakları, onur şeref ve saygınlığı ağır bir şekilde ihlal edilmiştir. Davalının taraf olduğu Yargıtay kararlarından anlaşılacağı gibi davalı, Sayın Cumhurbaşkanımızın kişilik haklarına saldırmayı alışkanlık haline getirmiştir. Davalı, ifade özgürlüğünün aynı zamanda sorumluluk gerektirdiğinin, bu özgürlüğün sınırları olduğunun, başkalarını kişilik haklarına saygı göstermesi gerektiğinin ya idrakinde değildir ya da idrakinde olarak ifade özgürlüğünü kişilik haklarına saldırmanın bir aracı olarak görmektedir. Her iki ihtimalde de bu tutumun hukuken himaye edilmesi mümkün değildir, Davalının, dava konusu beyanları, ifade özgürlüğünün sınırlarını aşan, kamusal tartışmalara katkı sunma kapasitesi olmayan, Sayın Cumhurbaşkanımızın itibarına zarar veren, siyasi eleştiriden çok kişisel saldırı niteliğinde açıklamalardır."