Yargıtay, Canan Kaftancıoğlu'na 3 ayrı suçtan verilen 4 yıl 11 ay hapis cezasını onadı ve siyasi yasak getirdi. CHP İstanbul İl Başkanlığı görevine siyasi yasak nedeniyle devam edememe durumu sözkonusu olan Kaftancıoğlu için CHP'de kulisler hareketlendi. Sabah Gazetesi Yazarı Mahmut Övür, Canan Kaftancıoğlu'nun kendi yerine önerdiği ismi açıkladı. Kaftancıoğlu'nun planının gölge başkan olarak hareket etmek olduğunu belirten Övür'ün dikkat çeken yazısı şöyle:
KAFTANCIOĞLU GÖLGE BAŞKAN
CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu'na verilen cezaların Yargıtay tarafından onanması aslında sürpriz değil, tam tersine CHP'lilerin bile beklediği bir sonuçtu. Daha fazlasını bekleyen, hatta isteyen CHP'liler bile vardı. Şimdi gözyaşı dökmelerine bakmayın, onların çoğu timsah gözyaşları...
Çünkü Kaftancıoğlu sadece marjinal çıkışlarıyla dışarıdan eleştirilen bir siyasetçi değil, onun saldırgan ve küfürbaz üslubuna, siyasi düşüncesine CHP içinden de karşı çıkan ciddi bir muhalefet grubu var. En basiti kendilerini "gerçek Atatürkçü" olarak niteleyenler, başından beri Kaftancıoğlu ile yol yürümek istemedi. Zaten İstanbul İl Başkanı olması da, delegenin iradesiyle değil, Kılıçdaroğlu'nun baskısıyla oldu.
Önceki gün Kılıçdaroğlu'nun konuşma yaptığı İstanbul İl Başkanlığı önünde toplanan kalabalığı izlerken, timsah gözyaşları dökenlerin çoğunlukta olduğunu görmek hiç şaşırtmadı. Mesela Ali Mahir Başarır'ın Kaftancıoğlu'na karşı olduğu bilindiği halde en sert demeçleri vermesi gibi...
"İTİRAZ EDENLER BİLE BİLİYOR"
Tablo çok karmaşık... Verilen kararı hukuken yetersiz bulanlar, hatta az olduğunu söyleyenler olduğu gibi, "Yıllar sonra bir tweet nedeniyle mahkûmiyet mi olur?" deyip itiraz edenler de var ama kimse bu mahkûmiyetin siyasi bir operasyon olduğunu söyleyemez. Siyasetçi de olsa devleti "seri katil" ilan etmenin ifade özgürlüğüyle bir ilgisi olmayacağını itiraz edenler bile biliyor.
"BURADAN BİR MAĞDURİYET ÇIKMAZ"
Söz konusu olan, siyasi söylemleri nedeniyle mahkûm edilmiş bir siyasetçi değil, tam tersine karşımızda bayağı ve seviyesiz sözleri ve hakaretiyle mahkûm edilmiş bir siyasetçi var. Buradan bir mağduriyet çıkmaz.
Bunun üzerinden CHP'nin veya 6'lı 28 Şubat İttifakı'nın siyasi sörf yapması da işe yaramaz. Tam tersine, onları Kaftancıoğlu seviyesine çekeceği için zararı bile olabilir. Belki bir ihtimal bu kirli dilin siyasette işe yaramayacağını, er geç hukuken hesap sorulacağını öğreneceği için Kaftancıoğlu'na yarayabilir. Tabii ders alırsa...
"TİMSAH GÖZYAŞI DÖKENLER İSTANBUL İL BAŞKANLIĞI'NI ALACAKLARINI UMUYORLARDI..."
İşin belki de en hazin tarafını, Kaftancıoğlu'nun mahkûm edilmesini bekleyen CHP'liler yaşayacak. Onlar, yani o akşam CHP İstanbul İl Binası önünde timsah gözyaşı dökenler, çıkan mahkûmiyetle İstanbul İl'i alacaklarını umuyorlardı ama görünen o ki alamayacaklar. Hukuken il başkanlığını bırakıp bırakmayacağı henüz belirsiz. CHP Sözcüsü Faik Öztrak da bu belirsizliği gideren bir açıklama yaptı:
"İstanbul İl Başkanımız Kaftancıoğlu görevinin başındadır."
"CHP'LİLERİN TEK GÜNDEMİ: CANAN GİDERSE YERİNE KİM GELİR?"
Ancak bu gerçek o geceden itibaren CHP kulislerindeki hareketlenmeyi durdurmaya yetmedi. Başta İmamoğlu'nun İngiltere Büyükelçisi'ni ağırlamasıyla siyasetin gündemine gelen Kahraman Balıkçı olmak üzere Boğaz'daki balık restoranlarında bir araya gelen CHP'lilerin tek gündem maddesi vardı:
"Canan giderse kim gelir..." ve "Canan'la artık yol yürünmez gerçeğini Kemal Bey'e kim anlatır..."
O masalarda "Ankara siyasetini bilen" iki isimden sıkça söz edildi: Berhan Şimşek ve Bihlun Tamaylıgil...
Onların bu konuda bir bilgileri ve hazırlıkları var mı yok mu bilemem ama adları çok konuşuldu.
CANAN KAFTANCIOĞLU YERİNE KANKASINI ÖNERDİ
CHP'nin bütün kurmayları İstanbul'da ve herkes yeni başkan kim olacak kulisi peşinde. Tabii Kaftancıoğlu da kendi koltuğunu bırakmaktan yana değil. Bu nedenle ilk önerinin de ondan geldiği konuşuluyor. Kaftancıoğlu kendi yerine mevcut yönetim kurulu üyesi olan Gülsüm Hale Özcömert Coşkun'u önermiş... CHP'lilere göre, "kankası" olan Coşkun, il başkanı olarak atanacak ama ipler Kaftancıoğlu'nun elinde olacak. Bir anlamda "gölge başkan" modeli... Bu modele Kılıçdaroğlu'nun da sıcak baktığı, hatta "olur" verdiği söyleniyor.