Son dakika haberi... Deva Partisi Genel Başkanı Ali Babacan dün 2023 seçimleri ile ilgili kararlarını açıkladı. Ali Babacan, "Demokrasi ve Atılım Partisi, önümüzdeki seçimlere kendi adıyla, kendi şanıyla, kendi logosuyla girme kararını almıştır." dedi.
Sabah Gazetesi Yazarı Mahmut Övür de bugünkü yazısında, 2023 seçimleri öncesi 28 Şubat İttifakı'ndaki krizi ve CHP içindeki Kılıçdaroğlu-İmamoğlu çekişmesini kaleme aldı.
İşte Mahmut Övür'ün '28 Şubat İttifakı şaşırtmadı' başlıklı yazısı:
Önceki gün CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Demirtaş'ı taklit ettiği grup konuşması, 6'lı 28 Şubat İttifakı'nda garip şeyler olduğunun işaretiydi.
Bir hışımla çıktığı kürsüde yağıp gürledi:
"Bütün yol arkadaşlarımıza sesleniyorum. Ya bana katılın ya da şimdi şu anda yolumdan çekilin. Açık ve net söylüyorum."
"Yol arkadaşları" dediği acaba adı adaylıkta geçen Ekrem İmamoğlu ya da bir ihtimal hâlâ CHP'liliği meçhul Mansur Yavaş mıydı yoksa 6'lı ittifakta yer alan "dostları" İyi Parti, DEVA, Saadet ve Gelecek Partisi miydi?
Birinci olasılık daha güçlü görünüyordu. Ancak dün devreye DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan'ın şu açıklaması girince işin rengi değişti:
"Demokrasi ve Atılım Partisi, önümüzdeki seçimlere kendi adıyla, kendi şanıyla, kendi logosuyla girme kararını almıştır."
Meğer Kılıçdaroğlu'nu öfkelendiren sadece "Ben auta çıkmıyorum" diyen İmamoğlu değilmiş, o kadar öfkelenmesinin nedeni siyasi hayatının en önemli projesi olan 6'lı 28 Şubat İttifakı'nın dağılmasıymış.
Babacan, 2023 seçimlerine kendi partisinin tek başına katılacağını söylemiş ama kimi aday göstereceğini henüz açıklamamıştı. Artık devreye Abdullah Gül'ü mü sokar yoksa onu da satıp başka bir operasyonun "göbeğinde" mi yer alır doğrusu şaşırmam. Sadece bu gelişmelerden sonra Meral Akşener'in ne yapacağını merakla izlerim, o kadar.
Acaba Akşener, övgüler düzerek "Fatih" ilan ettiği İmamoğlu ile birlikte yeni bir "merkez sağ" hat mı oluşturacak yoksa kendisi aday olup bir kez daha şansını mı deneyecek?
Doğrusu 28 Şubat İttifakı'nın böyle karışması hiç şaşırtmadı. Neredeyse iki yıldır, zaten "erken seçim" ve "güçlendirilmiş parlamenter sistem" diyerek uyduruk gündemlerle toplumu oyalıyorlardı. Dahası Türkiye'nin hiçbir temel sorunu konusunda fikir birliği etmeyen, edemeyen partiler topluluğunun adaylık konusunda anlaşamayacakları da belliydi.
Aylar önce Başkan Erdoğan teşhisi koymuştu:
"Tabii bunların bir araya gelmeleri manidar. Niye 28 Şubat? Bu da garip. Bunlar daha çok bir araya gelirler ama bunlardan bir şey çıkmaz."
Daha neler olacak göreceğiz... En azından şimdilik Kılıçdaroğlu'nun "dostlar" projesi çökmüş durumda. Buraya gelinmesine, büyük olasılıkla Kılıçdaroğlu'nun "küresel dostları" da itiraz etmeyecek.
Onlar da Kılıçdaroğlu'nun adaylığına pek sıcak bakmıyor. Ancak muhalefetin parçalanmasını da istemiyorlar. Hatta "HDP'yi de içinize alın" diye telkinde bile bulunuyorlar. Çünkü onlar o kadar pervasızlar ki terör örgütü ilan ettikleri PKK'ya açık açık silah ve para yardımı yaptıkları için içerideki dostlarının da HDP'ye sahip çıkmasını istiyorlar.
İşin bir başka ilginç tarafı ise Babacan bu çıkışıyla sadece 6'lı ittifakı değil, aynı zamanda Kılıçdaroğlu'nun CHP'deki iktidarını da sarsacak görünüyor. Bu saatten sonra -daha önce de yazdım- Kılıçdaroğlu, İmamoğlu'nu hiç durduramaz. CHP'de müthiş bir iktidar savaşı başlayacak. Kemalciler-Ekremciler çatışması "kanlı mı olacak kansız mı?" bilemem ama sert geçecek.