Musa Öztürk, 10 yıl koruma müdürlüğünü yaptığı Özal'ın Türkiye'nin gelişmesi ve Avrupa ile arasındaki farkın kapanması için birçok projeyi ekonomik zorluklara rağmen gerçekleştirdiğini ifade etti. Turgut Özal döneminde Türkiye'nin çağ atladığını söyleyen Öztürk, "Kim ne derse desin o dönem muhalefet 'çağ atladı, ip atladı' diye dalga geçti ama o dönem Türkiye çağ atladı. 13 Aralık 1982'de koruma müdürlüğüne başladım. O dönem ne meyve vardı ne sebze vardı ve ne telefon vardı. Biz dünyayla entegre olmamıştık. Özal o dönem serbest pazar sistemini kurmasaydı o muzu şimdi kilosu 100 TL'den yiyorduk. Serbest pazar sistemini kuran, oluşturan, yerli yerine oturtan rahmetli Özal'dı" dedi.
Türkiye'yi devir aldığında ciddi bir ekonomik sıkıntı olduğunu kaydeden Öztürk, "13 Aralık 1983'te Türkiye'yi devir aldığında Türkiye'nin ihracat 2,9, akaryakıt ithalatımız 3,2 bunun hepsini birleştirince 300 milyon daha bulacağız akaryakıtı karşılayacaktık. Merkez Bankasında 150 milyon dolar paramız vardı. Turizmde 20 bin yatağımız vardı. Çok günahı alındı. O dönem hesap yapılınca birçok kişinin yüzü kızarır herhalde" diye konuştu.
"HAYALLERİ BÜYÜKTÜ"
24 Mart Mahalli Seçimlerinde yollara düştüklerini ve yaşadıkları zorlu günleri anlatan Öztürk, şöyle devam etti:
"Bir günde 14 miting yaptı. Türkiye hayalinde gelecek için 1 milyon toplu konut yapmamız lazımdı. Menderes zamanında temeli atılmış Aliağa rafinerini, Tüpraş'ı harekete geçirmemiz lazım diyordu. Bizim savaşan şahinler, F 16 projesini harekete geçirmemiz lazım, GAP 22 barajdan oluşan 7 küpeli gelin denilen projeye o dönem de 10 bin kişi çalışarak günlük 3 milyar dolar toprağın altına yatırım yapıldı. 2 sene içinde hepsini yaptı ve 1987 yılında Türkiye'de telefon olmayan yer kalmamıştı. O tarihte 24 Ocak Kararlarını hüzün içerisinde aldı. O dönemi anlatırken gözlerinden 2 damla yaş gelirdi. Onun için bu şartlarda çalışırken ben kalp krizi geçirdim."
Türkiye'nin iflas masasına oturmaması için büyük mücadele edildiğini aktaran Musa Öztürk, akaryakıt sıkıntısının dövizden kaynaklı olduğunu ve ihraç mal olmadığı için yurt dışından gelecek parayı beklerken piyasalarda sükûneti Turgut Özal'ın siyasi hamlelerle Süleyman Demirel ile birlikte sağladığını, bu mücadele sonunda 1987'de Özal'ın kalp rahatsızlığı yaşadığını söyledi.
"KENDİNİ BOSNA HERSEK İÇİN FEDA ETTİ"
"Bana sorarlarsa ben gaipten haber veren biri değilim dinimizde de yok" diyen Musa Öztürk şöyle devam etti:
"Merhum Özal'ın birinci ölüm sebebi Bosna Hersek'tir. Sene 1993 Şubat ayı. 4'ü 5'e bağlayan gece biz Amerika'dayız. O gece Gerede'de Adnan Kahveci trafik kazasında ölüyor. Biz de sabah Özal'ın Check-Up'ı var, kendisine söylemedik. Adnan Bey'i çok severdi. Günlerden çarşamba A'dan Z'ye Check-Up oldu. Bacaklarına yeteri derecede kan gitmiyor sinir ucu iltihaplanması vardı. Yanında da Coşkun Çankaya diye fizik tedavici vardı. Dediler gerek kalp gerek sinir ucu iltihaplanması tekrar bypass olması lazım dediler. Turgut Bey yakın çevresine danıştı. 'Bosna Hersek meselesini belirli bir noktaya getirdik. 'Ben ameliyat olursam benim burada 2 ayım geçer.' O güne kadar 97 bin 500 Boşnak'ı Sırplar ve Hırvatlar öldürmüş ve başka kirli işler de yapmıştı. 'Bunların hepsini öldürürler' dedi. Bunu belli bir noktaya getirdim. 'Allah izin verirse sonbaharda gelir ameliyatımı olurum' dedi. Ama o ama bu bilemiyorum ama birinci sebebi operasyona Bosna Hersek yüzünden. Bana sorarsan kendini feda etti."
Turgut Özal'ın vefatından önce son konuşmasının sağlığı için spora başlamak olduğunu aktaran Musa Öztürk, "Son gün ramazandan çıktık. Günlerden cuma idi. Akşamüzeri Bulgaristan Büyükelçiliğinde bir sanatçının programı vardı. Ben gitmedim. Ekip arkadaşlar güvenliğini alırlar. Beni Cinnah Caddesi'nde berber tıraş ediyordu ve benim işim bitti. Coşkun Çankaya ile kendisini karşıladık. Çok kilo almıştı. Yürüyüşte de zorluk çekiyordu. Saat 11 gibiydi. Protokol gereği hayırı evet gibi söylememiz gerekti. Ben de kendisine 'Efendim ben ramazanda kilo aldım' dedim. Kendisi de 'ben de aldım Musa' dedi. 'Yarından itibaren jimnastiğe başlarız' diye konuştuk. O gün de final maçları var. Maçlara gideriz diye konuştuk. Turgut Bey 'o kiloları da dert etme yarından itibaren antrenmanlara başlarız' dedi. Fakat sabah 10.30'da maalesef Hacettepe'ye cenazesini götürdük. Aramadığımız gün yok. Türkiye kaybetti Özal kaybetmedi. Onu seven rabbim aldı.