Yeniden ihya edilen Ayasofya Fatih Medresesi Açılış Programı Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın katılımıyla düzenleniyor. Başkan Erdoğan törende açıklamalarda bulundu.
Başkan Erdoğan'ın konuşmasından satır başları:
Başkan Recep Tayyip Erdoğan, "Türkiye bir dönem ne ecdat yadigarı eserlerin ne kültür ve medeniyet mirasımızın korunması, yaşatılması noktasında iyi bir imtihan verememiştir. Özellikle tek parti zihniyetinin bu konuda sabıkası oldukça kabarıktır." dedi.
Başkan Erdoğan, Kültür ve Turizm Bakanlığı Vakıflar Genel Müdürlüğünce yeniden ihya edilen Ayasofya Fatih Medresesi'nin açılışında yaptığı konuşmasına, "Yarısını geride bıraktığımız mübarek ramazan-ı şerifinizi tebrik ediyorum." diyerek başladı.
Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ebedi azaptan kurtuluş olan bu mübarek günlerin barışa, huzura, esenliğe vesile olmasını dileyen Erdoğan, "Cenab-ı Mevla'dan nasıl bizi ramazan-ı şerife kavuşturmuşsa aynı şekilde sevdiklerimizle, ailelerimizle, dostlarımızla birlikte sağlık, afiyet ve emniyet içinde bayrama da ulaştırmasını niyaz ediyorum. Rahmet kapılarının sonuna kadar açıldığı bu mukaddes ayı, ruhuna ve temsil ettiği manaya göre idrak etmenin gayreti içindeyiz." dedi.
Başkan Erdoğan: "Ayasofya'yı müzeye çeviren zihniyet bu medreseye de tahammül edememiştir" | Video
Şair Sezai Karakoç'un "İnsan ve Oruç" şiirinden "Ey oruç, diriltici rüzgar, İslam baharı/ Es insan ruhuna inip yüce ilham dağından/ Kevser içir, abıhayat boşalt kristal bardağından/Susamış ufuklara insan kalbinin ufuklarına" dizelerini okuyan Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Bir ruh şöleni ve diriliş ayı olan ramazanı, medeniyet değerlerimiz ve kadim tarihi birikimimiz açısından da silkinişe tahvil ediyoruz." diye konuştu.
"İzleri silinmek istenen bir eseri daha şehrimize kazandırıyoruz"
Geçen hafta İstanbul'un sembollerinden biri olan Büyük Çamlıca Camii Külliyesi'nde İslam Medeniyetleri Müzesi'nin açılışını gerçekleştirdiklerini hatırlatan Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti;
Muhteşem mazimizi bugüne ve geleceğe taşıma, insanımızla buluşturma adına çok önemli bir adımı atmış olduk. Bugün açılışını yaptığımız Ayasofya Fatih Medresesi ile izleri silinmek istenen bir eseri daha hamdolsun yeniden şehrimize kazandırıyoruz. Burası İstanbul'un fethinin akabinde, Ayasofya'nın bitişiğinde şehrin ilk medresesi olarak hizmete açılmıştır.
"AYASOFYA'YI ASLİ KİMLİĞİNDEN KOPARARAK, MÜZEYE ÇEVİREN ZİHNİYET MAALESEF BU MEDRESEYE DE TAHAMMÜL EDEMEMİŞTİR"
İlk müderrisi Molla Hüsrev olan medresede, Ali Kuşçu da ders vermiştir. Medrese, farklı tarihlerdeki bakım, onarım ve inşalarla 1924 yılına kadar eğitim hizmetine devam etmiştir. Daha sonra bir müddet de öksüzler yurdu olarak kullanıldıktan sonra görüntüyü bozduğu gerekçesiyle yıktırılmıştır. Ayasofya'yı asli kimliğinden kopararak, müzeye çeviren zihniyet maalesef bu medreseye de tahammül edememiştir. Fatih'in vakfiyesi olan ve asırlarca ilim, irfan yuvası olarak hizmet veren bu tarihi medrese sessiz, sedasız ortadan kaldırılmıştır. Oysa her vakfiye aynı zamanda bizlere tevdi edilmiş bir emanettir.
"TEK PARTİ ZİHNİYETİNİN BU KONUDA SABIKASI OLDUKÇA KABARIKTIR"
Buna rağmen Türkiye bir dönem ne ecdat yadigarı eserlerin ne kültür ve medeniyet mirasımızın korunması, yaşatılması noktasında iyi bir imtihan verememiştir. Özellikle tek parti zihniyetinin bu konuda sabıkası oldukça kabarıktır. Bu dönemde batılılaşma adına yapılanlar hem milli bünyemizde hem de milletimizin hafızasında çok derin yaralar açmıştır.
Bizans hayranı, batıdan çok batıcı, milletin değerleriyle kavgalı bu zihniyet, binlerce yıllık kültür hazinemizin değerini de bilememiştir. Ayasofya Fatih Medresesi'nde olduğu gibi kimi zaman ihmalkarlıktan, kimi zaman gafletten kimi zaman rövanşist anlayışla tarihi eserler yıkılmış, içindeki yüzlerce nadide eser kaybolup gitmiştir. Şu sur içi var ya burası işte 800'e yakın mescidin olduğu bir yer ve buradaki bu mescidlerin büyük çoğunluğu yıkılmış, satılmış, ahıra çeverilmiş. Kuran kurslarımız kapatılmış.
Medresemizde inşallah yarının alimleri, münevverleri, bilim insanları, araştırmacıları yetişecektir. Bu güzide eserin 13 ay gibi çok kısa sürede ülkemize kazandırılmasında emeği geçen herkesi tebrik ediyorum.
AYASOFYA CAMİİ VE FATİH MEDRESESİ'NİN TARİHİ
Fatih Sultan Mehmet İstanbul'u fetih ettikten sonra ilk iş olarak Ayasofya'yı camiye çevirdi ve Ayasofya'nın kuzeybatısında yer alan papaz odaları olarak adlandırılan yapıyı da medrese olarak hizmete açtı.
Zaman içinde medrese işlevini sürdüren yapı hemen her dönemde bakım ve onarım çalışmalarından geçti. Sultan Abdülaziz döneminde 1869-1874 yılları arasında yıktırılan ve eski medrese temelleri üzerine yeniden inşa edilen yeni medrese binası, Ayasofya'dan geriye çekilerek batı cephesinin hizasında hazırlanan projelere göre yapıldı.
Son Ayasofya Medresesi, Daru'l-Hilafetü'l-Aliye Medresesi olarak kullanılırken, 1924'de, İstanbul Belediyesi tarafından Öksüzler Yurdu olarak değerlendirildi.
1934 yılında Ayasofya Müze olduğunda medrese bir süre daha Öksüzler Yurdu olarak kullanıldı. 1936 yılında harap olması ve kullanıma müsait olmaması sebebiyle yıktırıldı.
İLK ETAP ÇALIŞMALAR 2017'DE BAŞLADI
Rekonstrüksiyon sürecinde Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu'nun 19 Aralık 2012 tarih ve 1069 sayılı kararı ile restitüsyon ve rekonstrüksiyon projeleri uygun bulundu.
İstanbul Rölöve Anıtlar Müdürlüğünce 11 Aralık 2017'de Ayasofya Medresesi ilk etap işine başlandı. 31 Aralık 2019'da işin tasfiyesi yapıldı. Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yapılan ihale sonucu geçen yıl 25 Nisan'da Ayasofya Medresesi tamamlama işi yer teslimi gerçekleştirildi.
Ayasofya Fatih Medresesi, Vakıflar Genel Müdürlüğünün tekrar inşası ile günümüze kazandırıldı. Ayasofya Fatih Medresesi Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesine Ayasofya Yerleşkesi olarak özüne uygun şekilde kullanılmak üzere tahsis edildi.
Medresede, Ayasofya Araştırmaları Merkezi, Fatih Sultan Mehmet ve Dönemi Araştırma Merkezi, İslam Sanatları Uygulama ve Araştırma Merkezi, İslam Hukuku Araştırma Merkezi, Yazma Eserler Uygulama ve Araştırma Merkezi, Vakıf Araştırmaları Merkezi, Evliya Çelebi Çalışmaları Araştırma Merkezi, Görsel İletişim ve Tasarım Uygulama ve Araştırma Merkezi yer alacak.
MEDRESENİN MİMARİ ÖZELLİKLERİ
Mevcut temel duvarlarının onarımları yapıldıktan sonra yapı bu duvarların üzerine oturtuldu. Duvar örgüsü ahşap hatıllar ve demir gergi sistemi ile güçlendirildi.
Caferiye Sokak'a bakan ön cepheye taş kaplama yapıldı. Toplam oda sayısı 42 iken, onaylı proje ile işlevsel değişikliklerden dolayı birleştirilen mahaller oldu ve oda sayısı 38'e düşürüldü.
1473 metrekare alanda 1300 metrekare kapalı olanı bulunan medresenin birinci avlusunun büyüklüğü 155 metrekare, ikinci avlusunun büyüklüğü 230 metrekare, arka avlusu 115 metrekareden oluşuyor.
Avlularda çelik konstrüksiyon üzeri ahşap deck yapılarak yürüme alanları oluşturuldu. Birinci avluda sarnıç kalıntıları korunarak üzerine deck yapıldı.
İkinci avluda bulunan kalıntılar, çevresinden gezilerek sergilenecek şekilde açıkta bırakıldı. Z-02 mahallinde bulunan özgün taş döşeme korunarak çevresine ahşap döşeme yapıldı. Avlularda revak altları terracotta taban tuğlası ile kaplandı.
Soğukçeşme Sokak cephesine bakan mahallerde terracotta taban tuğla ile döşeme yapıldı. Kapı ve pencereler, oda tavan kaplamaları ve döşemeleri ile revak kaplamalarında birinci sınıf çam kereste kullanıldı.