Başkan Erdoğan, kitabın takdim bölümünde, dünyanın, Kovid-19 salgınının etkilerini her alanda hissettiğine, bölgesel siyasi ve ekonomik gerilimler ile sıcak çatışmaların küresel dengeleri sarstığı bir dönemden geçildiğine işaret etti.
Suriye, Yemen, Afganistan, Libya, Irak ve Arakan gibi kriz bölgelerindeki insani trajediye ve siyasi sorunlara henüz çözüm bulunamamışken, Doğu Avrupa'yla birlikte tüm dünyanın, Ukrayna-Rusya savaşının yıkıcı ve can yakıcı sonuçlarıyla yüzleşmek durumunda kaldığını belirten Erdoğan, "Görmezden gelinen en küçük bir problemin bile ne tür felaketlere yol açacağı bu süreçte bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bu savaş aynı zamanda güvenlik ve istikrarı korumak için oluşturulan uluslararası yapıların daha etkin olması ve kararlı adımlar atması gerektiği gerçeğini tekrar gözler önüne sermiştir." ifadesini kullandı.
Dolayısıyla kurulduğu günden bu yana güvenlik ve istikrar adına çok önemli roller üstlenen NATO'ya yine önemli sorumluluklar düştüğünün altını çizen Erdoğan, şunları kaydetti:
"Diğer taraftan, küresel güvenlik mimarisindeki sorunların vakit kaybetmeden çözüme kavuşturulması, üye ülkelerin hem ittifak içinde hem de ikili ilişkilerde tam bir dayanışma ortaya koymaları NATO'nun geleceğinde belirleyici olacaktır. Türkiye, 70 yıldır üyesi olduğu NATO'ya en çok katkı sağlayan beş ülkeden biri olarak ittifak ruhunun tüm gerekliliklerini kararlı ve etkin bir şekilde yerine getirmektedir. Afganistan'dan Balkanlar'a, Afrika'dan Kafkaslar'a bölgesel ve küresel krizlerde çözüm, barış ve istikrara hizmet eden yaklaşımıyla aktif roller üstlenen Türkiye, Rusya ve Ukrayna arasında barışın tesisi için de diplomasi kulvarında yoğun bir gayret göstermektedir. Can kayıpları ve zorunlu göç başta olmak üzere yeni insani trajedilerin yaşanmasını önlemek adına herkesin aynı sorumluluk duygusuyla hareket etmesi gerekmektedir."
Türkiye'nin, müttefiklik hukuku yanında komşularıyla ilişkilerde de uluslararası kurallara, adalete, hakkaniyete, karşılıklı hak ve çıkarlara saygıyı gözettiğini vurgulayan Erdoğan, "NATO ittifakının karşı karşıya kaldığı sınamalar karşısında güvenilir bir müttefik olarak üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmekteyiz. Bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da girişimci ve insani dış politikamız çerçevesinde küresel barış, refah ve istikrarın tesisine katkı vermeyi sürdüreceğiz." değerlendirmesinde bulundu.
TÜRKİYE'NİN BARIŞ DİPLOMASİSİ
Kitapta Türkiye'nin barışa yönelik çabaları 4 başlık altında anlatıldı. "Barışın dünyasını kurmada küresel liderlik" başlığı altında Başkan Erdoğan'ın yürüttüğü diplomasi trafiğine yer verildi.
"Türkiye'nin savaşa karşı duruşu", savaşın önlenmesine yönelik girişimlerle Ukrayna'nın toprak bütünlüğü ve ateşkes çağrısı alt başlıklarında anlatıldı.
"Diyalog kanallarının açık tutulması" başlığı altında barış görüşmelerine ev sahipliği ve Antalya Diplomasi Forumu yer alırken, "İnsani ve girişimci diplomasi" başlığında sivil unsurların korunması, Türkiye'nin Ukrayna'ya insani yardımları ve insani koridorların açık tutulması konuları işlendi.
34 LİDERLE GÖRÜŞME
Kitapta, Başkan Erdoğan'ın, savaşın başladığı 24 Şubat 2022'den bu yana 34 dünya lideri, başbakan ve uluslararası kuruluş temsilcisi ile yüz yüze veya telefonla görüşerek yoğun bir diplomasi trafiği yürüttüğü, Ukrayna-Rusya arasında ateşkes sağlanması için Antalya Diplomasi Forumu esnasında 20'yi aşkın dünya lideri ve uluslararası kuruluş temsilcisiyle yüz yüze görüşmeler yaptığına işaret edildi.
Savaş tehlikesi karşısında krizin başından itibaren diyalog yollarını açık tutma çabalarını sürdüren ve taraflarla üst düzeyde görüşmeler yürüten Türkiye'nin çatışmalar başladıktan sonra da barışın tesisi yönünde girişimlerini sürdürdüğüne yer verilen kitapta, uluslararası hukuktan kaynaklı hak ve sorumlulukları çerçevesinde savaşın derinleşmemesi için elindeki enstrümanları kullanmaktan çekinmediği kaydedildi.
Türkiye'nin, Ukrayna'da gerilimin başladığı 2014'ten bu yana Ukrayna'nın siyasi egemenliğini ve toprak bütünlüğünü savunduğu ifade edilen kitapta, ateşkesin sağlanması ve savaşın sona erdirilmesi amacıyla girişimlerini aralıksız devam ettirdiği aktarıldı.
Türkiye krizin başladığı ilk dönemden bu yana diyalog, diplomasi ve sağduyu çağrılarını kararlılıkla sürdürdüğü belirtilen kitapta, "Türkiye'nin arabuluculuğunda taraflar Antalya Diplomasi Forumu'na davet edilirken bu davet Rusya ve Ukrayna arasındaki en üst düzey temasın da başlangıcı olmuştur." değerlendirmesine yer verildi.
Kitapta, Türkiye'nin, bölgedeki gerilimlere ve savaş ortamında yaşanan insani krizlere yönelik hassasiyetini ve yardım girişimlerini en üst düzeyde gösterdiğine işaret edilerek, "Türkiye tarihten gelen insani yaklaşımıyla kendi vatandaşlarının yanı sıra dil, din ve ırk ayırt etmeksizin tüm sivillerin huzuru ve güvenliğini sağlamak adına taraflarla temas halinde olmayı sürdürmektedir." görüşü dile getirildi.
Türkiye'nin insani yardımlarına da yer verilen kitapta, AFAD öncülüğünde Ukrayna ve Moldova'ya tırların sevk edildiği bilgisi paylaşıldı.
Türkiye'nin, savaşın başladığı andan itibaren insani tahliye koridorların açık tutulması için mücadele ettiği de anlatılan kitapta, Ukrayna'daki 25 bin civarındaki Türk vatandaşıyla tek tek temas kurulduğu bildirildi.