MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, dün partisinin Meclis'teki grup toplantısında yaptığı konuşmada gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Bahçeli'nin konuşmasından satırbaşları şöyle:
BİR ZAVALLININ HEZEYANI: CHP Genel Başkanı, iki günlük Diyarbakır gezisi esnasında, Çanakkale önlerine gelen zalimlerin izinden yürüdüğünü tescilleyerek, "Tarihimiz kirli, yüzleşmemiz gerekir" diye konuşmuş. Müstevlileri aratmayan bir zihniyetin figüranı olmuş. Tarihimize kirli demek namertliktir, nankörlüktür, vatan ve millet sevgisinden nasipsizliktir. Türk tarihine kirli demek, PKK terör örgütünün vesayeti altında bulunan, Türk ve Türkiye düşmanlarının eline düşen bir zavallının hüsran verici hezeyanıdır.
DERHAL ÖZÜR DİLEMELİ: Kılıçdaroğlu mertse, kendine güveniyorsa, gözü kesiyorsa, ağzında ıslanmış baklayı çıkarsın da görelim. Kimlerin hesabına çalıştığını söylesin de gerçek yüzünü tanıyalım. Türk milleti kimden özür dileyecek? Neden özür dileyecek? Anlaşılan Kılıçdaroğlu'nun muhasım çevrelere diyet borcu vardır. Önüne koyulan zillet faturasını taksit taksit ödemesi için tehdit edilmektedir. Kılıçdaroğlu milletin huzuruna çıkıp derhal özür dilemeli, çarpık sözlerinden, çürük siyasi eylemlerinden dolayı pişman olduğunu belirtmelidir. Diyarbakır'da PKK'lı teröristlerle görüştün mü? Teröristlere ümit verdin mi? Diyarbakır cezaevinde sözde işkence görenleri hatırladın da şehitlerimize bir Fatiha okumayı hiç düşündün mü? Emoji de seni kurtaramaz, kimlerin empozesi, kimlerin tekeli altında olduğunu artık gizleme şansın kalmamıştır.
PKK'NIN YEDEK KULÜBESİ: Kılıçdaroğlu, Diyarbakır annelerinin yanına gitmeye cesaret edemedi. Çünkü Diyarbakır anneleri Kılıçdaroğlu'nun ortağı HDP'nin il binası önündeydi. Korku dağları sarmış, Kılıçdaroğlu analardan kaçmıştır. Utan utan, bu anaların yavrularını HDP kaçırdı, PKK'ya taşıdı. Tek kelime edebildin mi? En küçük tepki gösterebildin mi? Yapamazsın, çünkü bugünkü CHP, HDP'nin kostüm giymiş halidir. Bugünkü CHP, PKK'nın yedek kulübesidir. Ve bugünkü CHP, aziz Atatürk'e ihanet etmiş, geçmişine sünger çekmiştir.
KAYIŞI KOPARMIŞ: Kılıçdaroğlu dengeyi kaybetmiş, kayışı koparmış, tanınmaz hale gelmiştir. HDP, CHP'ye kolon atmış, enjekte ettiği bölücülük narkozu etkisini çok ciddi şekilde göstermeye başlamıştır. Bu zillet ittifakının dümeni kırıktır, pusulası bozuktur, gemisi deliktir, seyir defteri yırtıktır, rotası karanlıktır. Allah muhafaza, Kılıçdaroğlu ve diğer zillet partilerinin eline fırsat geçerse devletimiz, milletimiz, istiklalimiz, milli birlik ve dirliğimiz heba olup gidecektir. Diyorum ki, güçlü devlet, büyük millet, güvenli gelecek, çare tektir. O çarenin adı da Cumhur İttifakı'dır. ANKARA
TÜRKİYE KUTUP YILDIZI GİBİ
Türkiye, aktif diplomasiyle dünya gündemindedir. Hatta kutup yıldızı gibi parlamaktadır. Barışın kurumsallaşması için ülkemizin halisane gayreti dillerdedir. Antalya'da kurulan masa umudun masasıdır. Sözüne güven duyulan ülke olmanın mükâfat masasıdır. Barış, huzur ve istikrar özlemlerinin sivrilen masasıdır. Bu masa yuvarlak falan değildir.
'MÜSLÜMANLAR KATLEDİLİRKEN NEREDEYDİNİZ?'
Ukrayna'da feryat eden masumlar ne kadar haklıysa, Irak'ta, Afganistan'da, Suriye'de, Filistin'de, Yemen'de, Doğu Türkistan'da, Bosna'da, Libya'da, Myanmar'da gözyaşları çığlıklarına karışan mazlumlar aynı derecede haklıdır. İyi güzel de, Irak'ta bir milyon Müslüman öldürülürken bunlar neredeydi? 2022'de "Ölmek istemiyorum" diyen Ukraynalı kız çocuğunu herkes duydu da, 2014'te ağır bombardımanda yaralanan 3 yaşındaki Suriyeli yavrunun, "Sizi Allah'a şikâyet edeceğim" yakarışını hiç kimse duymadı, duyamadı, duymak bile istemedi.
'GİDİŞLERİ OLSUN DA DÖNÜŞLERİ OLMASIN'
Türk Tabipleri Birliği'nin, kara propagandanın sevk ve idaresinin yapıldığı nifak yuvası olarak her tertibe, her yalana, her iftiraya sarıldığı aleni bir gerçek olarak karşımızdadır. Şimdi de diyorlar ki, hekimlerimiz Türkiye'yi terk ediyorlarmış. Eğer bu ülkeden gitmesi gereken birileri varsa, o da Türk Tabipleri Birliği'nin yönetimine çöreklenmiş bir avuç bölücü ve Türkiye karşıtıdır. Haydi buyursunlar, gidişleri olsun da dönüşleri olmasın.