Türkiye'nin ilk kadın Başbakanı Prof. Dr. Tansu Çiller, Turkuvaz Medya Grubu'nun amiral gemisi SABAH Gazetesi ve ekonomi kanalı A Para'nın düzenlediği "Güçlü Türkiye'nin Güçlü Kadınları Zirvesi"nde 'Siyasette Kadın' oturumunda ATV Ana Haber Spikeri Nihan Günay Altıntaş'ın konuğu oldu. Çiller, 6 muhalefet partisinin güçlendirilmiş parlamenter sistem deklarasyonuna ilişkin değerlendirmelerde bulunurken, "Koalisyonlar, darbelerden beterdir" dedi. Aktif siyasete girip girmeyeceği merak edilen Çiller, "Ne kadar kararlıyım daha bilmiyorum. Karar vermiş durumda değilim ama neye karar verirsem vereyim, bunu koltuk ya da ikbal için yapmayacağım. Neye ihtiyaç görürsem orada olmaya çalışacağım" diye konuştu.
ALTIN ÖNERİ
Hükümetin yastık altındaki altınları ekonomiye kazandırılması konusundaki çalışmalarına yönelik "Kadınların altınına mı kaldınız?" şeklindeki eleştirilere de cevap verdi: "'Kadının elinden altını alacaklar, buna göz diktiler, kadınların mağdur edecekler' gibi söylemleri kim dile getiriyorsa ekonominin 'e'sinden anlamıyor demektir. Çok büyük bir fırsatı kaçıyorlar demektir." Çiller, kadınların ellerindeki altın birikimleriyle emeklilik fırsatı yakalayabileceği bir sistem önererek, "Bu sistemle kadınlar yastık altındaki altınlarını prim olarak yatırıp emekli olabilir" dedi.
KOALİSYONUN BAKANI KARARLARIMIZI BALTALADI
PROF. Dr. Tansu Çiller, geçtiğimiz günlerde bir röportajda dile getirdiği, "6 muhalefet partisinin parlamenter sistemini umut diye sunması millete ihanettir" şeklindeki sözlerine açıklık getirdi. Çiller, başbakan iken yaşadığı somut olaylar üzerinden koalisyon yönetimlerinin ağır aksak işleyişini ve yıpratıcı yönlerini şu şekilde anlattı: "Bir koalisyonun başbakanı olmuştum. Türkiye'nin ekonomisi Turgut Özal'dan beri bozulmuştu. Kafamda bunu düzeltecek çok özel bir proje vardı. 40 milyar dolar kazandıracak bir projeydi. Türkiye'nin borcu 20 milyar dolar civarındaydı. Büyük bir kriz geliyordu. O zamanlar telefonlar yeni çıkmıştı. Ben 'telefonun bir kısmını satalım' dedim. Daha sonra zaten herkes PTT'yi satmaya başladı. 40 milyar dolar gibi büyük bir para geldi önümüze, derdim krizi önlemekti. Bu projeyi masanın üzerine koydum, koalisyon hükümeti olarak bunu yapalım diyorum. Bunu koalisyondan bir bakan muhalefetle birlikte o zaman Anayasa Mahkemesi'ne götürdü ve bunu reddettiler. Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü'ydü. Ona rağmen kendi partisinden dışişleri bakanı bunu engelledi. Bunu çıkarabilmek için Meclis'te kaç gece sabahladım ama iptal ettiler. Gerekçe ise 'Türkiye'nin bağımsızlığını tehdit altına almak'..."
PTT'NİN T'SİNİ O DÖNEMDE SATSAYDIK 5 NİSAN YAŞANMAZDI
Çiller, o dönemdeki yaşanan bir olayı şöyle anlattı: "Koalisyonlar bittikten sonra PTT'nin T'si 5 milyara satıldı. Biz onu o sırada yapsaydık, sadece terör mücadelesinde başarılı olmayacaktım. Türkiye'nin o krizden 5 Nisan kararlarını yaşamadan çıkarabilecek, ekonomide sıkıntı duymayacaktık. Koalisyondan sonra o dışişleri bakanına bir gün 'Neden muhalefetle birlik olup bunu engellediniz' diye sordum. 'Benim size karşı bir husumetim olmaz. Ben sol bir partinin mensubuyum ama bu karar bize yaramazdı. Bu karar sağa yarardı' açıklaması yaptı."
BAYKAL 'BU BİZİM BAŞARIMIZ OLMAZ' DEYİP ERKEN SEÇİM İSTEDİ
TANSU Çiller şöyle devam etti: "Koalisyonlarla iş yapmak ne demek bilmezsiniz, Erdal İnönü gidiyor, Murat Karayalçın geliyor. Murat Karayalçın gidiyor, biz her seferinde her şeye yeniden başlıyoruz ve bu 3-4 ayda bir oluyor. Devamlı hükümetler bozuluyor, yeniden kuruluyor. Bunu düşünebiliyor musunuz? 5 Nisan kararlarını kabul ettirebilmek için elimde dosya ile herkesi dolaştım. İş çok ağır gidiyor. 5 Nisan kararlarını çıkarabildik, 1 yılımız daha var, sonuçlarını alacağız. Deniz Baykal bu kez erken seçim istedi. Neden? dedim. 'Bu başarı bizim başarımız olmaz ki o SHP idi biz CHP'yiz' dedi. Parlamenter sistemdeki koalisyonların ruhunu anlatmaya çalışıyorum."
KADINLAR ALTIN BİRİKİMİYLE EMEKLİ OLABİLİR
HÜKÜMETİN yastık altındaki altınların ekonomiye kazandırılması konusundaki çalışmalarına yönelik projesiyle ilgili de açıklamalarda bulunan 22. Türkiye Başbakanı Tansu Çiller, "Kadınların altınına mı kaldınız" şeklindeki eleştirilere de cevap verdi: "'Kadının elinden altını alacaklar buna göz diktiler, kadınların mağdur edecekler' gibi söylemleri kim dile getiriyorsa ekonominin 'e'sinden anlamıyor demektir. Çok büyük bir fırsatı kaçıyorlar demektir."
MAAŞ DA BAĞLANABİLİR
Çiller, kadınların ellerindeki altın birikimleriyle emeklilik fırsatı yakalayabileceği bir sistem önerdi. Altın Borsası'nın kendi döneminde kurulduğunu anlatan Çiller, şöyle konuştu: "O zamandan beri hayalimdi. 'Bütün ev kadınları neden emekli olmasın' diyordum. Buradan yol alınacağını umut ediyorum. Türkiye'de 5 bin ton altın var. Bunun değeri 300 milyar dolar. 3 bin 500 ton kadarının kadınların elinde ziynet olarak bulunduğu tahmin ediliyor. Burada yeni bir sistem kurulabilir. Dört unsur bir araya gelmeli. Bunlar, Hazine ve Maliye Bakanlığı, Merkez Bankası, BES sistemi ve SGK. Oluşturulacak sistemle kadınlarımız 10 yıl geriye doğru borçlanmak suretiyle 5 yıl boyunca ayda 1.2 gram altın yatırabilir. Devlet de buna altın olarak yüzde 30 destek verir. Sistemde en az 5 yıl kalma şartı konur. 5 yılın sonunda isterse parayı yatıran kadınlarımız, parasını çekebilir. Ancak sistemde geriye doğru 10 yıl borçlanarak üzerine 5 yıl süreyle sistemde kalırsa devlet katkıları ile birlikte toplamda 300 gram altın toplanmış olur. 15 yıl kalan isterse elde ettiği getiri ile birlikte parasını çeker ya da SGK vasıtasıyla Merkez Bankası garantisinde asgari ücret üzerinden maaş bağlanması sağlanabilir. Her yıl 1 milyon kadın bu sisteme dahil olursa 5 yılın sonunda toplam 87 milyar dolar birikim oluşur. Devlet bu işe destek verirse çöker mi? Hayır. Eğer bu iş iyi yapılır, zorunlu bir karşılık Merkez Bankası'na yatarsa, Merkez Bankası da risk yönetimi yaparsa, değerli taşlar piyasasında bunu işletirse, yurtdışında işletirse bundan kimse zararlı çıkmaz. Bu sistemle kadınlarımız emekliliklerine kavuşur. Yeni dünyada bunları yapmak lazım. Ben kadınlara bunları anlatmaya çalışıyorum."
TEK PARTİDE BÜYÜME % 6'YI GEÇİYOR
Çiller, Türkiye'nin parlamenter sistemde koalisyonlarla neler kaybettiğini şu sözlerle anlattı: "Darbeler Türkiye'yi mahvetti. Zaten koalisyonlar da onlardan sonra çıktı. Aman Allah'ım o koalisyonlar... Türkiye'nin darbeler döneminde büyümesi yüzde 3.1'dir. Tek parti iktidarları döneminde ise yüzde 6'nın üzerinde. Koalisyonlara geldiğimizde ise sadece 2 koalisyon döneminde biri merhum Süleyman Demirel'in diğeri ise benim ve merhum Necmettin Erbakan'ın başbakanlığındaki koalisyonlar başarılı olmuşuz. Biz yüzde 7.8'i yakalamışız. Bütün bunların ortalaması da yüzde 3.4 oluyor. Darbeler döneminde 3.1, koalisyonlar en başarılarıyla birlikte 3.4. Başarılı koalisyonları da çıkardığımız zaman ortalama yüzde 2.6'dır. Koalisyonlar darbelerden beterdir. Ben durup dururken 'Siyasi manşet olsun diye bunu milletin önüne umut diye koyarsanız bu ihanettir' diye boşu boşuna söylemem."
CUMHURBAŞKANI'NA GİTTİM DİYE OLAY ÇIKTI
Parlamenter sistemde bir cumhurbaşkanı ve başbakan olduğunu hatırlatan Çiller, "Darbeden sonra Özal ile Demirel var, biri cumhurbaşkanı biri başbakandı. Aman Allah'ım, nasıl birbirimize girdik. Ben Demirel'in Hazine Bakanı'yım. Cumhurbaşkanı çağırdı beni gittim, olay çıktı. Cumhurbaşkanı ile başbakan birbirine girer" dedi.
MİLLETİME FAYDALI OLMAK İSTİYORUM
Çiller, siyasete girip girmeyeceği konusunda ise şunları söyledi: "Benim, milletime büyük bir şükran ve minnet borcum var. Millet beni her yere getirdi. Eğer ülkemi bir büyük sıkıntıda görmezsen, ona söyleyebilecek ona çözüm üretebilecek bir katkım olmazsa buna bir talep de olmazsa benim siyasetle meşgul olmam söz konusu bile olmaz. Gelinen noktada dünyanın nelere meyillendiğini gördükçe ben artık milletime bir şeyler vermek istiyorum ve her şeyden daha fazla tecrübelerimi paylaşmak istiyorum. Tecrübelerimle, yaşadıklarımla, aldığım derslerle kim ne kadar isterse bunu paylaşmaya hazırım. Bu benim bir borcum, bunu istiyorum. Hiçbir ikbal beklentim yok, daha ne olsun ben ne olmak isteyeceğim? Bunların hepsi benim gerimde kaldı. Söyleşilerle başladım ama aktif siyaset konusunda ne kadar kararlıyım daha bilmiyorum, karar vermiş durumda değilim ama neye karar verirsem vereyim bunu koltuk ya da ikbal için yapmayacağım. Neye ihtiyaç görürsem orada olmaya çalışacağım."
HACCA GİDEN KAPLUMBAĞAYI TERS ÇEVİREN ÇOCUKLAR VARDIR
Çiller, koalisyon yönetimlerini bir kaplumbağa üzerinden tasvir etti: "Bir tane kaplumbağa yola çıkmış. 'Nereye gidiyorsun' demişler, 'Hacca gidiyorum' demiş. Yolun açık olsun. Aylar geçmiş bir bakmışlar köyün biraz daha gerisinde, hacdan daha da uzaklaşmış kaplumbağa duruyor. 'Ne oldu' demişler, 'ben gideceğim gitmesine ama yaramaz çocuklar var, beni devamlı ters çeviriyorlar' cevabını vermiş. Koalisyonlarda o yaramaz çocuklar, sadece Meclis'te değil kendi içinizdedir. Bir parti teröristi yakalar, inanın koalisyonun bir başka bakanı onu bırakır. Ben bunları yaşadım. 6 parti bir araya gelip deklarasyon yayınladılar. Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilecek mi o bile belli değil, halk seçse bile nasıl sembolik olacak. Biz halk tarafından seçilmediği zaman bile neler olduğunu gördük. Bu defa halka 'seçmeyin, biz mi seçelim' diyeceksiniz? Halk buna ne diyecek? Bu nedir biliyor musunuz, bu hacca giden kaplumbağanın üzerine Türkiye'yi yükleyip sonra da onu şaha kaldıracağım demektir."