Kadınların bazen ağladığı, bazen güldüğü ama adaleti her daim aradığı ve yanında hissettiği alan yargı, adliye koridorları. Adalete duyulan güven 8 Mart Dünya Kadınlar Gününde bir kez daha anlamlı hale geldi. Öyle ki yargıdan çıkan ve kadını esas alan, koruyan, mağduriyetini gidermeye yönelik birçok karar emsal oldu. Türkiye'de de büyük ses getirip kadınların yargı karşısına yalnız olmadığını hissettiren kararlar yaşananları değiştirmese bile yüreklere su serpiyor, başkaca felaketlerin önüne geçiyor.
O kararlardan birisi Kadıköy Bostancı'da 19 yaşındaki üniversite öğrencisi E.F.B.'ye cinsel saldırıda bulunup genç kadını gasp eden servis şoförü Cengiz Ay'la ilgili. Tarihler 24 Ocak 2019'u gösterdi. Gece 03.00 sıralarında üniversite öğrencisi olan E.F.B. Kadıköy'den Bostancı dolmuşlarına binip sahilde indi. Evine doğru yürümeye başladığı sırada Cengiz Ay genç kadını takip etmeye başladı. Elindeki bıçakla tehdit etti, cinsel saldırıda bulundu, parasını da gasp edip gitti. Saldırganın kısa sürede yakalanması gibi adalet de kısa sürede tecelli etti.
O dönem İstanbul Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi'nde kadın başkan Özlem Karaçam'ın aralarında bulunduğu heyet o saldırgana 'nitelikli cinsel saldırı' ve 'nitelikli gasp' suçlarından 45 yıl hapis cezası verdi. Cezada herhangi bir indirime gitmemesi umut verirken bir önemli gelişme de mahkemece sanık hakkında 'kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma' suçundan suç duyurusunda bulunulması oldu. Açılan ikinci davada sanık 12 yıl hapse daha mahkum edildi. Gerekçesi ise oldukça dikkat çekiciydi. "Mağdurun bir kadın olarak özgürce dilediği saatte istediği eylemi yapabilme özgürlüğünü kısıtladı. Toplumda güvensizlik, korku ortamının oluşmasına sebebiyet verdi. Sanığın mağdurda ve toplumda doğurduğu depresyon, travma, maddi, manevi ve fiziki hak yoksunluğu sonucunun oluşması nazara alınarak alt sınırdan uzaklaşılarak hüküm kurulmuştur" denildi.
"SERBEST KALMASI KADINLARI TEDİRGİN EDER, SUÇU YAYGINLAŞTIRIR"
Bir diğeri 2019 yılının Aralık ayında İstanbul Pendik'te yaşanan korku dolu olaya dair verilen emsal niteliğinde karar. Üniversite eğitimi için Türkiye'ye gelen Fas uyruklu 21 yaşındaki Chaimae H. akşam saatlerinde kaldığı yurda gitmeye çalışıyordu. Evli ve 2 çocuk babası Mehmet R. tarafından adım adım takip edildi. Vücuduna zorla dokunularak cinsel saldırıya maruz kalan kadın daha sonra kaçmayı başardı.
Saldırgan yine kısa sürede yakalandı ancak serbest kaldı. Bunun üzerine savcılık şüphelinin serbest kalmasının gece yalnız yürüyen kadınları tedirgin edeceğine vurgu yaptı. "Serbest kalması suçu yaygınlaştırır" dedi. Bu itirazla birlikte tutuklama kararı çıktı, saldırgan hakkında 'cinsel saldırı' suçundan dava açıldı. Kadın hakimin bulunduğu mahkeme 5 yıl ceza verdiği sanığa "Pişman değil" diyerek hapis cezasında indirim yapmadı.
İNTİHAR SÜSÜ BERAATI, CİNAYETLE CEZAYA DÖNDÜ
Tarihler 4 Mayıs 2017'yi gösterdiğinde İstanbul Beyoğlu'nda öğretmen Şengül Karaca evinin penceresinden düşerek hayatını kaybetti. Evde bulunan erkek arkadaşı Hasan Aydın hakkında 'kasten öldürme' suçundan dava açılsa da sanık "intihar etti" savunmasıyla beraat kararı çıktı. Çıkan beraat İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi'nde cezaya döndü.
Savcılık, olayın görgü tanığı olan E.K'nin verdiği ifadesinde sanığın Şengül Karaca'yı 2 eliyle aşağıya ittiğini gördüğünü söylediğini, sanığın kollukta avukatı olduğu halde susma hakkını kullanarak vakit kazanmaya çalıştığını daha sonra çelişkili beyanlar verdiğini aktardı. Kadın hakim Reyhan Yaman'ın başkanlık ettiği heyet, sanık Aydın'ın 'kasten öldürme' suçundan müebbet hapisle cezalandırılmasına karar verdi.
"KADINLARIN YAŞAM HAKKINDA SAHİP ÇIKMAK GÖREVİMİZ"
Hafızlarda hala tazeliğini koruyan, sosyal medyada günlerce konuşulan ve tüm kadınlar adına vicdanlara su serpen talep ise İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı'nda görevli Cumhuriyet Savcısı Fatmagül Yörük'ten geldi. İstanbul'da Kadıköy-Tavşantepe metrosunda tartıştığı kadın yolcuya bıçak çekip dehşeti yaşatan Emrah Yılmaz, savcılıkta verdiği ifadesinin ardından tutuklanması talebiyle hakimliğe sevk edildi. Savcılık sevk yazısında dikkat çeken tespitlere yer verdi.
"Sokaklar, metrolar korku dolu değil, güven dolu olmalıdır. Şiddet ise önce dilde başlar sonrasında eyleme döner, olayda en çok dikkat çeken şeylerden biri de şüphelinin küfürleridir. Küfür şiddettir. Şiddeti yasalara uygulayarak engelleyebiliriz. Kadınların yaşam hakkına sahip çıkmak ve kız çocuklarına güvenli bir gelecek bırakmak tüm toplumun asli görevidir" dedi. "Şüphelinin eyleminin yalnızca müştekilere yönelik değil, o anda trende bulunan yolcuların hatta tüm kadınların özgürce yaşama, sokakta bulunma ve hayatlarına devam etme haklarına saldırıdır" diye ekledi.
8 Mart Dünya Kadınlar Günü nasıl ortaya çıktı? Tarihinde acı, kan ve gözyaşı var