28 Şubat Post-Modern Darbesi'nin mağdurlarından olan KTÜ Rektörü Prof. Dr. Hamdullah Çuvalcı, yaşadığı o karanlık dönemi anlattı. 28 Şubat döneminde üniversitede doktor öğretim üyesi olarak 8 yıl boyunca yardımcı doçent kadrosu bekleyen ancak üniversiteden uzaklaştırılan Çuvalcı, yoğun baskılara rağmen duruşundan taviz vermedi. Sergilediği dik duruş üniversiteden uzaklaştırılmasına neden olsa da hukuk mücadelesi vererek üniversiteye geri dönmeyi başardı. Bilim için zulme karşı yıllardır yürüttüğü çalışmalar, onu bugün o dönemde atıldığı Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) rektör olarak getirdi.
"SABRETTİK, YARGI YOLUNA GİTTİK"
28 Şubat döneminde yaşadıklarını anlatan Çuvalcı, "Hem öğrenci için hem akademisyen için o günler karanlık günlerdi. Biz bunları yaşadık gördük. Sabrettik, yargı yoluna gittik. Aşırı tepki göstermedik, fiili bir şey yapmadık. Biz inanan insanlarız. 28 Şubat bin yıl sürecek deniliyordu ama daha sonra halkın tercihleri doğrultusunda AK Parti iktidara gelerek bu zulme son verdi. Başörtüsü artık devlet dairelerinde, üniversitelerde artık serbest hale getirildi. Öğrenciler ve akademisyenler o dönemde çok zorluk yaşıyordu. O dönemdeki baskılar ortadan kalkmıştı. Bu konuda emek sarf eden herkese teşekkür ediyoruz." dedi.
"28 Şubat 1997 yılında insanların tercihine ve demokrasiye karşı büyük bir darbe olarak tarihe geçmiştir" diyen Rektör Çuvalcı, "Seçilmiş hükümete karşı askerin, medyanın topyekûn bir hücumuydu. Ben de o zamanlarda üniversitede doktor araştırma görevlisi olarak çalışıyordum. Darbe olmadan önce sinyaller vardı. İnanan mütedeyyin kesime karşı antidemokratik işlemler vardı. Başörtülü öğrenciler de üniversiteye giremiyordu. Başörtü takanlara karşı bize verilen emirler doğrultusunda soruşturma açıyorduk. Ben bir fiil soruşturma açmış bir insanım." şeklinde konuştu.
Suriyeli başörtülü bir öğrencisinin de olduğunu belirten Çuvalcı; "O bunu çok garipsedi. 'Biz Suriye'de böyle bir şey yaşamıyoruz, burada nasıl olur?' demişti. Hakkında çok fazla bir şey yapmamıştık ama garipsemişti. Yine Afganistanlı sakallı Nurullah Mutea isimli bir öğrencim vardı. Üniversiteye giremiyordu. Sakalından dolayı binadan içeri sokulmuyordu." ifadelerini kullandı.
"8 YIL KADRO BEKLEDİM"
O dönem ayrımcılığın sınır tanımadığını dile getiren Çuvalcı; "Yalnız başörtüsü değil, sakal da yasaktı, namaz da. Bana karşı da bir tutum geliştirildi. Araştırma görevlisiyken, yardımcı doçentlik kadrom 8 yıl verilmedi. Araştırma görevlisi doktor olarak 8 yıl çalıştım ve okuldan atıldım. 28 Şubat'ın izlerini yaşamış bir insanım. O zamanlar karanlık günlerdi. Kadrom ancak 2004 yılında verildi. Türk insanının kültürüne, yaşantısına resmen aykırı bir çıkıştı. Ama kader-i ilahi bizi buralara getirdi." açıklamasında bulundu.
Okuldan atıldıktan sonra durumu İdare Mahkemesi'ne taşıdığını aktaran Rektör Çuvalcı; "Üniversiteden neden atıldığımı sordular. Üniversite buna ilginç bir cevap olarak 'İnancından dolayı attık' diyemedi. 'Bu öğrenci bölümün en kapasitesiz öğrencisiydi' diye yanıt verdi. Ben de onlara 'Burada en kapasiteli öğrenci benim' dedim, bilimsel yayınlarımı ve yabancı dil puanımı mahkemeye sundum. Mahkeme bölümdeki diğer hocaların bilimsel yayınlarını ve yabancı dil puanlarını istedi. Üniversite gönderemeyince, okula tekrar geri döndüm. Üniversitede 15-20 civarında atanamayan, kadrosu verilmeyen akademisyen vardı. İnşallah tekrar böyle bir süreç yaşanmaz." dedi.
"İNŞALLAH BİR DAHA YAŞANMAZ"
İnsanların başörtüsünden zarar gelmeyeceğini öğrendiğini söyleyen Prof. Dr. Çuvalcı, "Başörtüsünü siyasi örtmek nasıl bir şey ben hala anlamış değilim. Siyasi olsa bugün çıkarır, yarın takar. İnsanların enerjisini, emeklerini boş yer tartıştığımız yıllar yaşadık. Türk insanını neyle uğraştırmışlar. Biz hâlbuki kalkınmamız için, çağdaş ülkeler seviyesine gelmek için projeleri konuşmamız gerekirken, neleri konuşmuşuz! İnşallah bu ülke bir daha 28 Şubatları yaşamaz." ifadelerini kullandı.