Milli Gençlik Vakfı Kocaeli İl Başkanı Ömer Esastürk, "28 Şubat'ta yapılan darbe öncesinde bizler çok iyi bir çalışma gerçekleştiriyorduk. Kocaeli'de 43 tane Milli Gençlik Vakfı'mız vardı ve biz oralarda öğrencilere dersler veriyorduk, maddi durumu olmayan öğrencilere elimizden geldiği kadar destek oluyorduk. Fakat sonra bir şeyler oldu hiç birimizin beklemediği bir şeydi bu Erbakan Hocam güçlenmeye başladı halk tarafından daha çok benimsenmeye başladı ve Refah Partisi'nin göstermiş olduğu başarılardan kaynaklı karşı taraf rahatsız olmaya başladı. Laiklik düşmanı, Atatürk düşmanı ilan edildik ve en son irticacı olduk bir anda. İrtica demek insanlara Kur'an'ı öğretmekti o dönemde." ifadelerini kullandı.
"HİÇBİRİ ÇALMAZ ÇIRPMAZ"
Esastürk; "Darbe sürecine yaklaştığımız yıllarda bizim Kocaeli'de 5 katlı misafirhanemiz vardı, 43 tane vakfımız vardı. Tüzüğün dışında hiçbir şey yapmıyorduk, bakanlık onaylıydı her şeyimiz. Dönemin Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya "Ben bölgemde böyle bir bina istemiyorum" diyerek savcıları üzerime saldı. Hiç hak edilmeyen bir zulümle karşılaştık. Bizim Tansu Çiller döneminde bu vakıflar kamu yararına olarak geçiyordu ve onayımız vardı. Şimdiki İlim Yayma Cemiyeti, Ensar Vakfı neyse o zaman da bizim derneğimiz oydu. Bizim çocuklara sahip çıkma zorunluluğumuz vardı ve şimdi o sahip çıkılan çocuklar ülke yönetiyorlar. Bunların hiçbiri çalmaz çırpmaz tek dertleri adil bir yönetim. Bu ülkenin en büyük dolandırıcıları Atatürkçüyüm diyenlerdir. Atatürk'ün adını boşa ağzına alanlar ve kirletenlerdir." dedi.
"SAVCI HAYAL KIRIKLIĞINA UĞRATTI"
Dönemin Valisi Memduh Oğuz'un Kocaeli'de çok şeyi etkilediğini belirten Esastürk; "Konjonktüre göre değişim gösterdi ve biz hepimiz neye uğradığımızı şaşırdık. Bir gün dönemin Adalet Bakanı Şevket Kazan Kocaeli'ye gelmişti. Hep birlikte namaz kılmaya gittik ve Vali Oğuz dedi ki "Buranın mülki amiri benim, size namazı ben kıldıracağım". Ama sonra durumlar değişince de bizim kaşımıza geçip "Bölgede bu tür binalar olmayacak" şeklinde konuştu.
"60 KİŞİ ÇAPRAZ ATEŞE ALMIŞ"
Esastürk; "Olay olmadan önce biz Urfa'da Türkiye geneli bir toplantıya katılmıştık. Yemekteyken bir telefon geldi gidebilen herkes kendi bölgelerine gitsin diye ama başka bir şey söylenmedi. Kalktık gittik, biz öğrendik ki baskın olacakmış. Binalarımıza gittik hemen ben binayı dışarıdan gördüğümde şaşkına döndüm çünkü teröristmişiz gibi 60 kişi çapraz bir şekilde bina sarılmış. Ne yapacağımızı bilemedik kendimize hemen bir avukat ayarladık bizim avukatlığımızı da şimdiki Gölcük Belediye Başkanı Ali Yıldırım Sezer üstlendi. İlk mezun olan 30 kızımızı mahkemeye çağırdılar. Hanımlar mahkemeye geldi ve savcı kızlarımıza çirkin ithamlarda bulundu. Müslüm Gündüz Kocaeli'ye gelmiş ve savcı bizim kızlarımıza Müslüm Gündüz size uğradı mı? diye soruyor." şeklinde sözlerini sürdürdü.
"ZOR VE KARANLIK YILLAR"
Esastürk; "O süreçte binalarımız kapatıldı, her yerden men edildik, şahsi varlıklarımıza el konuldu, piyasalardan silindik. Zor ve karanlık yıllar geçirdik çoğu arkadaşımız ülkeyi terk etti dayanamayarak ya da başörtüleri yüzünden okula alınmadıkları için. Bizim derdimiz insanlarla değil. bu sistemi uygulamaya çalışanlarlaydı. Refah Partisi başarı göstermeye başlayınca karşı taraf telaşlandı çünkü çalamayacaklardı. Bizim üç şiarımız var ehliyet, liyakat ve sadakat. Erbakan Hocam geldi yanımıza oturduk, konuştuk. Bizi sakinleştirdi çok gergin ve sinirliydik çünkü arkadaşlarımızı içeri almışlar bize irticacı demişler 1400 şubemiz bir gecede kapatılmış, başörtülüler okullara alınmıyor önümüze iki tane suç unsuru koyabiliyorlar biri Erbakan Hocamızın kaseti bir diğeri Ahmet Kaya'nın kaseti. Bizimle pazarlık yaptı dönemin savcıları namazınızı kılın orucunuzu tutun sizi engelleyen yok diyorlar ama Kur'an'da kalk dinini yay diyor bize." açıklamasında bulundu.
TEKOĞUL: SANKİ PKK İNİNİ BASMIŞLAR GİBİYDİ
Milli Gençlik Vakfı Kocaeli İl Başkan Yardımcısı Mustafa Tekoğul ise o dönemde irticadan içeri girenler arasında. Tekoğul yaşadığı süreci şu şekilde anlattı:
"Biz hep mücadele ettik, hala da ediyoruz ben 67 yaşındayım artık ama hala ilk günkü Allah aşkıyla mücadelemi sürdürüyorum. O dönem biz bir akşam Şevki Yılmaz Hoca'nın evindeydik sohbet yapıyorduk. Sohbet bittikten sonra herkes dağıldı evlerimize döndük. Benim eve bir telefon geldi Halıdere'de bulunan misafirhane basıldı diye bende Derince'de oturuyorum kalktım o hışımla nasıl gittiğimi bile hatırlamıyorum. Kimseye haber bile veremedim. Binaya doğru yaklaşınca bir baktım ki bizim binanın etrafı sarılmış sanki PKK ini gibi. Koşa koşa içeri girdim hemen ama o içerinin halini görünce dünya başıma yıkıldı, kütüphaneler yere düşürülmüş, kitaplar dağılmış, yırtılmış."
"5 YIL ERTELEMELİMİZ VARDI"
Tekeloğul; "Karşıya doğru baktım bir adam oturuyor savcıymış meğer. Beni gördü kimsiniz dedi dedim ben buranın sorumlusuyum. O zamanlarda da evet fiilen ben sorumluydum ama resmiyette herhangi bir yerde sorumlu gözükmüyordum. Tabii bizim arkadaşlar benden önce gitmiş aslında ama uzaktan izlemişler binayı ne yapacaklar diye çünkü bizim cezalar var 5 yıl ertelemeli çoğu bende bir anda koşa koşa içeri girdim. Allah'ın projesi işte demek ki benim içeri girmem gerekiyormuş." dedi.
"RAHAT DURSUNLAR DİYE HABER GÖNDERİYORLARDI BİZE"
Tekeloğul; "İfadeler alındı bizim binalar kapatıldı. Ardından bir hafta sonra Gölcük Adliyesi'nden ifadeye çağırıldığımızı söylediler. Gittik ifade vermeye ama bir baktık bizi orada tutukladılar. Serbestte bırakmıyorlar delilleri karartırmışız. Neden tutuklandığımızı da bilmiyoruz sebep göstermiyorlar. Neyse dedik yapacak bir şey yok biz içeride de çalışmalara devam edelim. Sürekli gençlerle ilgilendim onlarla diyalog kurdum. Biz içeri girdiğimizde 3 kişi namaz kılıyordu biz çıkarken arka mı dönüp baktığımda 33 kişi namaz kılıyordu. Tabii bize uyarı gönderiyorlardı sürekli rahat dursunlar içeride diye ama neden durayım ki bir Müslümanın görevi gittiği her yerde Müslümanlığı yaymak değil mi?" şeklinde konuştu.
"PAZARLIK YAPMAK İSTEDİLER"
Tekeloğul; "Günlerden bir gün müdür beni odasına çağırdı dedim Allah Allah neden beni çağırıyor acaba. Gittim yanına oturdum benim ağzımdan laf almaya çalışıyor bir şeyler soruyor bana. Ben anlamadım ilk başta sebebini ama sonra fark ettim. Savcı müdüre demiş ki ifadelerini değiştirsinler kabul etsinler suçlarını yoksa bu dava çok uzar içeriden çıkamazlar demiş. Resmen bizimle pazarlık yapmak istiyorlardı." diye söyledi.
"AHİRETTE HESAPLAŞACAĞIZ"
Tekeloğul; "Çok sevdiğimiz bir abimiz vardı Burhan abi savcıya sormuş bu çocukları neden içeride tutuyorsunuz diye savcı en son itiraf etmiş benim bir suçum yok bana da baskı yapıyorlar. Kocaeli eski valisi Memduh Oğuz vardı o baskı yapıyormuş meğer. O zaman hükümet yıkıldı 3'lü koalisyon kuruldu. Valiyle ilgili de irticacı vali diye basın başladı yüklenmeye. Ben 32 gün kaldım cezaevinde ve dışarıda yapamayacağım kadar çalışma yaptım. Başörtülü hanım arkadaşlarımız zulme uğradı onların kafalarını açmaya çalıştılar zorla. Bizlerin elindeki her şeyini aldılar." dedi.
Ayrıca 28 Şubat mağduru olan Ömer Esastürk ve Mustafa Tekoğul, "Biz onlarla ahirette hesaplaşacağız." dedi.