AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım, CNN Türk'te gündeme dair açıklamalarda bulundu. Başkan Recep Tayyip Erdoğan'ın Kabine toplantısı sonrası elektrik tarifelerinde yeni düzenleme yapılacağını açıklamasının ardından Binali Yıldırım, düzenlemeyle ilgili birtakım bilgiler verdi
"DÜZENLEMEYE ESNAFLAR DA DAHİL EDİLDİ"
Elektrik tarifesindeki düzenlemenin ayrıntıları paylaşan Binali Yıldırım, "210'a kadar olan birim fiyat yeniden gözden geçirilecek. İyileştirme 60 milyondan fazla insanı rahatlatacak. Esnafın, ticarethanelerin elektrik faturasının yükü fazlalaştı. Onların hesaplarını bozdu. 210 sınırına kadar bir iyileştirme düşünülüyor. Detayları açıklanmadı. İkincisi bu iki kademeli tarifeye ticarethane ve esnaf da dahil edildi." ifadelerini kullandı.
4 MİLYON HANEYE DESTEK
Dernek ve vakıfların da kapsama sokulduğunu belirten Yıldırım, "Bir üçüncü konu da dernekler, vakıflar, cemevleri, camiler gibi ticari amacı olmayan müesseseler de yine birinci kademe tarifenin içine sokuldu. 4 milyon haneye elektrik desteği verilecek. Esnafın düzenleme içine alınması çok önemli." diye konuştu.
ELEKTRİK FİYATLARININ YÜKSELMESİ
Elektrik fiyatlarının artmasının nedenini paylaşan Yıldırım, "Kuraklık nedeniyle sudan elde ettiğimiz elektrikte yarı yarıya düşüş oldu. Kuraklık çok büyü etken. Bu sene yağışlar iyi. Bu sene umutluyuz. Kar yılı var yılı olarak dönecek diye bekliyoruz. Bunda ciddi bir iyileşme olacak.Maliyet artışı pandemi süresince öyle oldu ki, 20212de zirve yapıyor ve bu süre içerisinde 2021'in sonuna kadar yansıtmadık. Tüketici fiyatlarına vatandaşın faturasına yansıtmadık. Şimdi 100 milyarı hazineden verdik ama bundan sonra hizmetin sürdürülebilirliği riski altına girdiği için bir şey yapmak mecburiyetindeydik. İyileştirmeler yapılmadan dahi, şu anda maliyetin altında veriliyor. Geçmiş yıllarda 66 ilde günde 3 saatlik elektrik kesintisi yapılıyordu. Bugün elektriğin kesintisi demek, kimse bunu kabul etmez dolayısıyla hizmetin sürdürülebilirliği esastır. Vatandaşın konforunun aşağı inmemesi şart. Faturalara yansıtılmayan toplam maliyet 100 milyar lira." dedi.
Kovid-19 salgınının ekonomi üzerindeki etkileri üzerine değerlendirmelerde bulunan Yıldırım, "Pandemide de artık işin sonuna geldik. Yani sulandı bu iş. Omicron şeyi artık nezle gibi bir şey. Şimdi aşılamada dünya standartlarının üzerine çıktık, aşımız var, aşı seçeneklerimiz var, ilaç da var. Amerika'nın 750 dolara yaptığı ilacı biz 11 dolara yaptık, yaptırdık. Her şeyimiz var. Altyapımız var, ben inanıyorum ki burada ilk defa sizin programınızda söylüyorum, çok yakın zamanda bu koronavirüs ile ilgili tedbirler çok rahatlatılacak, normalleşme sürecine geçeceğiz. Turizm canlanacak, doğalgaz bulduk, o doğalgaz devreye girince zaten tüketimimizin üçte birini karşılayacak. Nükleer santral 2023'de birinci bölümü devreye giriyor. Bu da artık bizim tamamı devreye girdiğinde yüzde 10'unu karşılıyor." diye konuştu.
Yıldırım, ekonomide özellikle 2021'in son aylarında dolardan kaynaklı bir ritim bozukluğu yaşandığını dile getirerek, şöyle devam etti:
"Bu 3 ay sürdü, 20 Aralık tedbirleriyle beraber 18 liraya çıkan dolar birden bire 13'e kadar geriledi, 13 buçuk civarında park etti. Şimdi bunun bilimsel bir izahı yok ama ne oldu, şu anda güzel bir gelişme oldu. Biz vatandaşa diyoruz ki, 'Siz endişenizde haklısınız.' Fiyatlar artıyor, enflasyon artıyor, dolar kuru artıyor, ondan sonra benim tasarrufum Türk parasında olduğu için günden güne eriyor. Ben ne yapmam lazım? Ya altın alıp saklamam lazım ya da dövize yönelmem lazım. Burada kimseye niye böyle yapıyorsun deme lüksümüz yok, böyle bir hakkımız da yok. Vatandaşın malının kıymetini, tasarrufunun kıymetini bilmek devletin en temel görevi.
Şimdi diyoruz ki, ya gel biz Amerikan doları zaten onlar da pandemide kötü gidiyorlar, enflasyonu yükseldi, onlarda da çok dolar bastılar, emisyonu çok artırdılar. Biz de onlara bir destek atmayalım, kendi paramıza destek atalım, onların istikrarına katkı sağlayacağımıza şu anda bizim onlardan daha fazla ihtiyacımız var bunu yapalım dedik."
"ENFLASYON DA ARTIK TOPARLANMAYA BAŞLAYACAK"
20 Aralık kararlarının tarihi kararlar olduğunu vurgulayan Yıldırım, "Burada ne oldu? Dövize karşı korumalı mevduata geçtik. Şu ana kadar 330 milyar bu hesaplara girmiş vaziyette. Bu önemli bir adımdı. Bu önce bireyseller için yapıldı yani vatandaş, daha sonra şirketler de dahil edildi buna. İhracatçıların kazandığı dövizin yüzde 25'ini merkeze getirme zorunluluğu getirildi. Buna karşılık onların ihtiyacı olan geleceğe yönelik forward kur diyorlar yani geleceğe yönelik bir kur garantisi verildi. Bunlar finansal enstrümanlar." diye konuştu.
Bu finansal enstrümanların 20 Aralık'tan beri peyderpey devreye sokulduğunu anlatan Yıldırım, "Sorun olmadığı gibi belirsizlik kaybolmaya başladı. Enflasyon artışının sebeplerinden biri de buydu. Şimdi biz buradaki öngörülemezliği, belirsizliği ortadan kaldırınca bugünden yarına değil ama 6 aylık, 8 aylık, 10 aylık sürede enflasyon da artık toparlanmaya başlayacak. Bu önemli bir şey." değerlendirmesinde bulundu.
6 MUHALEFET PARTİSİNİN TOPLANTISI
6 muhalefet partisi liderinin bir araya gelişine ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Yıldırım, şunları kaydetti:
"Hiç şüpheniz olmasın tabii ki kazanamayacaklar. 6 partiyi önemsizleştirmiyorum. 6 parti bir araya geldi ama oradaki simalara bakalım, hangi konularda müşterekliği var? Bunu düşünelim. Bu 6 parti birbirine ne kadar benziyor? Benzemiyorlar. Bu da baştan bir dezavantaj. Memleket meselesini ele aldığınızda her kafadan bir ses gelirse oradan bir sonuç üretmek zor. İkincisi milletin kafasında soru işareti var. Daha işin başında 'Kim nereye oturacak?' muhabbetiyle başladılar. Sonunda köşeli mi, yuvarlak mı? Formülü buldular. Peki bunlar, HDP'yi nereye koyacaklar. HDP'ye 'Sen ortalıkta gözükme, yanımızda dolaşma ama sen bizim ortağımızsın.' diyorlar. Bunun bir izahı olması lazım. Nitekim HDP de 'Böyle şey olmaz.' diyor. 'Ortaksam benim de masada olmam lazım. Beni neden masanın altına itiyorsunuz?' Onların işi zor.
Aralarında en rahat Meral Hanım. En başından 'Ben başbakan olacağım.' dedi. O artık kafasını netleştirmiş ama her biri potansiyel cumhurbaşkanı adayı. (Kılıçdaroğlu'nun adaylığı) Kemal Bey'in o düşüncesini ortaklarına kabul ettirmesi konusunda ne kadar mesafe aldıkları konusunda bir şey söyleyemeyiz. Tek aday mı girecekler, nasıl bir yol izleyecekler? O henüz kimseye malum değil. Bizim işimiz de değil. Ne yaparlarsa yapsınlar. Biz vaktimizi onların işiyle geçirmek niyetinde değiliz. İşimize bakıyoruz. Diğer yandan belediye başkanları var, onların isimleri her gün ortaya sürülüyor."
Yıldırım, "Kendi aranızda rakibimiz şu isim olsa' diye konuşuyor musunuz?" sorusuna ise şu cevabı verdi:
"Çok samimi söylüyorum. Bizde böyle bir konuşma olmaz. Kim olursa olsun. Anketler başka, onlar her şeyi söyler. Son sözü vatandaş söyler. Bizim için fark etmez. İsterlerse beraber topu gelsin, hiç fark etmez. Kim olursa olsun. Onların tabii aralarında halletmesi gereken bir mesele. Kılıçdaroğlu varken ona (İmamoğlu) düşer mi bilmem. Biz o ittifakın adayını da belirleyecek olursak zaten seçime gerek kalmaz. Kimle gelirse gelsinler, biz hazırız."
"KÜRT SEÇMENLE HDP'Yİ BİRBİRİNDEN AYIRMAK GEREKİR"
"HDP'yi nasıl görüyorsunuz, Millet İttifakı'nın bir parçası olarak mı görüyorsunuz?" sorusunu yanıtlayan Yıldırım, şunları ifade etti:
"HDP eğer demokratik siyaset yapacaksa bir kere yıllarca canımızı yakan terör örgütü PKK/YPG ve türevlerini açık, amasız, fakatsız reddetmesi gerekiyor. 'Bunları kabul etmiyorum. Bunlarla işim olmaz. Türkiye'nin üniter yapısına sadık kalarak, tek devlet, tek millet, tek bayrak, tek vatan esasını öngörerek siyasetimi yapacağım.' demesi gerekiyor. Etnik siyasete değil, bütüncül siyasete talip olacak. Yapmıyorsa bizim onlarla işimiz olmaz. Kürt seçmenle HDP'yi birbirinden ayırmak gerekir. Kürt seçmen, HDP'nin tekelinde değil. Biz Güneydoğu'da ve Doğu'da HDP'nin bazı yerlerde önündeyiz, bazı yerlerde de onlar. Kürt seçmeni HDP'nin hanesine yazmak, Kürtlere haksızlık olur. HDP, eğer bu bağı koparmazsa onlar da aynı kategoriye girer. Bunu bir kere herkes bilmeli. PKK'nın Kürtler diye bir sorunu yok. Kürtlerin ve Türklerin PKK gibi bir sorunu var. Yıllarca bölgenin geri kalmasına sebep oldular. Altyapı yatırımları gecikti, sanayi tesislerinin kurulması gecikti, eğitimde istenen adımlar atılamadı. Bunlar terör yüzünden oldu.
HDP-Millet İttifakı ilişkisine bakarsak bunun da izaha muhtaç bir ilişki olduğunu görüyorum. Var mı yok mu? Ne zaman var? Sandığa gidince var. 'Görünür olalım, vatandaşın karşısına çıkalım. Biz şu, şu partiler, HDP de var. Beraber gidiyoruz.' diyebilir musunuz? Niye diyemiyorlar? 'Beraber değiliz.' diyemiyorlar."
Yıldırım, 6 muhalefet partisi liderinin, ortak açıklama tarihi olarak 28 Şubat'ı belirlemesine ilişkin ise "28 Şubat'ta kamuoyuyla anayasa değişikliği projemizi paylaşacağız.' demek, bir vesayet özlemidir. En azından biçimsel olarak bu tarihin seçilmiş olması, 28 Şubat'ı yaşayan insanları bir kere daha üzmüştür. 28 Şubat lafı orada bulunan liderlerin zihninde hiçbir şey çağrıştırmadı ve 28 Şubat'ı kabul ettiler. Eğer Türkiye meselelerine de bu derinlikle bakıyorlarsa vay haline bu milletin." diye konuştu.
SEÇİMLER ZAMANINDA YAPILACAK
Muhalefetin belli aralıklara erken seçim tarihi vermesi ve çağrıda bulunmasına ilişkin Yıldırım, bunun gündemlerinde olmadığını söyledi. Yıldırım, seçimden kaçan bir parti olmadıklarını dile getirerek, takvimin işlediğini, Haziran 2023'te seçimlerin yapılacağını kaydetti. Planlarını seçim için değil nesiller için yaptıklarını aktaran Yıldırım, Cumhur İttifakı'nın seçimlerin zamanında yapılacağını daha önce de duyurduğunu ifade etti.
AK Parti Genel Başkanvekili Binali Yıldırım, Kanalistanbul projesine ilişkin de değerlendirmelerde bulundu.
Kanalistanbul'un ilan edildiği dönemde hazırlık çalışmalarında bizzat çalıştığını anımsatan Yıldırım, projeye sonuna kadar inandığını vurguladı. Yıldırım, Kanalistanbul'un siyaset malzemesi yapılmaması gerektiğini anlatarak, şöyle devam etti:
"Türkiye'nin gelecekteki menfaatlerini gözeten bir projedir. Basit tartışmadan çıkalım. Karşı çıkanlar köprülere de karşı çıktılar. Bunlar hep karşı çıkar, bitince de önce onlar kullanır. Kullansınlar da biraz mahcubiyet duysunlar. Bizim yaptığımız işlerden karşı çıkılmayan olmadı. Karadeniz'in yarısı bizim. 432 bin kilometrakare alanı var, yarısı bizim. Çünkü en uzun kıyı şeridi bize ait. Karadeniz'in bizim olan kısımlarında ve karşı tarafta 150 metre aşağıda hidrojen sülfür var. Bu geleceğin en temiz yakıtı. Hidrojeni sülfürden ayırıyorsunuz. Buradaki hidrojen sülfür miktarı o kadar fazla ki şu anda teknolojisi tam gelişmedi ama bütün ülkeler bütün imkanlarıyla 2030-2040'ta... Dünyanın ihtiyacının 45 katı. Bu enerji ortaya çıkacak. Bunu nasıl son noktalara taşıyacağız? Bir kanal yetmez, bir kanal da belki gerekecek. Biz yapmazsak bunu başkaları yapacak. Bulgaristan'la Yunanistan... Kanalistanbul Türkiye'nin kalkınmasını elbette sağlayacak."