Kobani davasında ifade veren gizli tanık ABC123, HDP'nin eylem çağrısının örgüt tarafından yapıldığını söyleyerek 'katliam' talimatı verildiğini bunun üzerine saldırıların başladığını kaydetti. Gizli tanık, örgütün 15 Temmuz sürecinden de haberdar olduğunu, darbeden önce kamplara Türkiye operasyon düzenlediğinde ıskaladığını ancak darbeden sonraki operasyonlarda ise pencere deliğinden bile neredeyse roket girmeye başladığını anlattı.
Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından Kobani bahanesiyle 6-8 Ekim 2014'te düzenlenen eylemlere ilişkin aralarında PKK'nın sözde üst düzey yöneticilerinin yanı sıra eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ'ın da bulunduğu 108 sanığın yargılanması Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsü'ndeki salonda devam etti.
'TÜRKİYE İLE DEAŞ'IN İŞ BİRLİĞİ YAPTIĞINA DAİR SAHTE BELGELER YAYILDI'
Gizli tanık ABC123, ifadesine Kuzey Merkez Koordinasyonu, Devrim Karargahı ve Türkiye Masası'nın bir araya gelerek toplantı yaptıklarını, çözüm süreci zamanında sivillerin Türkiye'den Metina'ya eğitim almaya gittikleri söyledi. ABC123, eğitimleri bitenlerin dönüşümlü olarak Türkiye'ye gönderildi, sanıkların bazılarının ise bu eğitimlere katıldıklarını öğrendiğini kaydetti. DEAŞ'ın Kobani'ye yönelik saldırıların artması üzerine PKK'nın bu bölgeye hem cephane hem de eleman göndermek için arayış içerisine girdiğini söyleyen ABC123, "Örgüt, halkı sınır hattındaki Kızıltepe, Nusaybin, Suruç gibi bölgelerde toplayarak bir hareketlilik oluşturmaya başladı. Bu sırada Türkiye ile DEAŞ'ın işbirliği yaptığına dair sahte belgeler yayılmaya başladı. 'NLP' ismi verilen ve 'politik araştırma merkezi' olarak bilinen örgüt yapılanması bu belgeleri oluşturdu. Sahte belgelerle Türkiye'nin DEAŞ ile işbirliği yaptığı bahanesiyle halkın ayaklandırılması amaçlandı" dedi.
'HDP'NİN ÇAĞRILARI DİYARBAKIR MERKEZ BİNASINA GÖNDERİLDİ'
Örgütün sözde üst düzey görevlilerinin Türkiye Masası'ndaki karargahta toplandıklarını söyleyen gizli tanık, bazı HDP'li ve dernek yöneticileri vasıtasıyla Türkiye'ye notlar gönderildiğini söyledi. ABC123, "İlk toplantı sonucunda Türkiye içerisine farklı kuryeler vasıtasıyla hafıza kartlarıyla notlar gönderildi. Aynı şekilde karargaha gelen bazı HDP'li ve dernek yöneticileri vasıtasıyla Türkiye'ye notlar gönderilirdi. HDP'lilerin yaptığı çağrıyı Zerrin, Garzan ve Zafer kod isimli kişiler hazırlayıp kurye ya da diğer kişiler vasıtasıyla Diyarbakır HDP Merkez Binası'na gönderdiklerini öğrendim. Diyarbakır Belediyesi'nde KCK'nın Türkiye sözcüsü bulunur. Bu ve benzeri diğer talimatlar bu sözcüye gönderilir. Bu sözcü vasıtasıyla da gerekli yerlere iletilir. Bu sözcüler Kamuran Yüksek ile Yahya isimli bir kişiydi. Kadınlardan da Ceylan isimli kişi sözcüydü" ifadelerini kullandı.
'ÖRGÜT KADROLARI KOBANİ'YE GEÇİRMEYE ÇALIŞTI'
Örgütün mensuplarını 'yurtsever' ve 'kadro' diye sınıflandırdığını söyleyen ABC123, yurtseverleri örgüt talimatlarını yerine getiren sempatizanlar olduklarını, kadronun ise örgütün çeşitli akademilerinde eğitim alan ve çeşitli alanlarda faaliyet yürüten, örgüt yöneticileri tarafından görevlendirilen kişiler olduğunu ifade etti. ABC123, Diyarbakır, Erzurum, Bingöl ve Tunceli kırsalında faaliyet yürüten eski tecrübeli kadroları Kobani'ye geçirmeye çalıştığını dile getirerek, "Daha sonra Kobani'ye dönük DEAŞ'ın saldırıları artınca örgüt seferberlik ilan etti. Bunu siyasi partiler ve dernekler üzerinden yaymaya başladı. Bir nevi çağrı niteliğindeydi. Daha sonra Arin Mirkan isimli Kobani'de bulunan örgüt mensubu canlı bomba eylemi gerçekleştirdi. Örgüt bu eylemle birlikte Türkiye içerisinde bütün kitle tabanını Kobani amacıyla seferberlik ilan ederek bir ayaklanma yarattı. Kuzey Irak'taki Metina'ya bağlı Ore Köyü'ne, Çukurca'ya bağlı Çığlı Köyü'ne yoğun bir şekilde cephane sevki yapıldı. Bu cephane Nusaybin, Kızıltepe ve Suruç'tan Kobani'ye geçirilmeye çalışıldı ve gönderdiler. O ayaklanma üzerine sınır bölgesinde güvenlik zafiyeti oluştu ve o zaman gönderdiler" şeklinde konuştu.
'ÖRGÜT OLAYLARI FIRSATA ÇEVİRMEYE ÇALIŞTI'
ABC123 olayların şiddetlenmesi sonucunda, örgütün fırsata çevirmeye karar verdiğini, talimat üzerine saldırıların başladığını aktardı ABC123, "Türkiye'ye gönderdiği kişilere 'Çaş', 'Hizbulkontro' ve 'Tırşşıkçi' olarak tanımladığı kişilere saldırı yapılması talimatı verildi. Bu kişiler genelde korucu aileleri, devlet içerisinde olanlar ve örgüte muhalif cemaat içinde olan kişilere bu isimleri takarlardı. Bu şekilde talimat gidince Türkiye'nin birçok yerinde sivil ölümler yaşandı. Bu talimatla örgütün sivillere taşlı, sopalı, silahlı saldırıları başladı. Yasin Börü gibi. Burada Türkiye içerisinde bulunan kadroların çoğu gençliğe ait kadrolardı. Bütün bu organizasyonları çoğunlukla Komalenciwan kadroları üzerinden yaptılar. Serhiltan Komitesi, Özsavunma ve Komalenciwan birlikte yaptılar. Bu bahsettiğim olaylar sivillere karşı yapılan eylemlerdir. Özsavunma diye tanımladıkları bazı birimler devreye girdi. 6-8 Ekim olaylarında silahlı olarak bu Özsavunma birimi olarak tabir edilen kişiler örgüt tarafından görevlendirildi" dedi.
'HALK AYAKLANDIRILMAYA ÇALIŞILDI'
Olayların son günü örgütün sözde yöneticilerinin Kuzey Merkez Türkiye Masası'nda toplandıklarını duyduğunu belirten gizli tanık, "Bu toplantıda Türkiye içerisindeki olayların daha da alevlendirilmesi ve büyütülmesi konuşuluyordu. Silahlı olarak Türkiye'deki şehirlerde eylemler yapılması konuşulmuş, daha sonra Abdullah Öcalan'dan eylemlerin durdurulması talimatı üzerine bu eylemlere son verdiklerini biliyorum. Hatta Abdullah Öcalan'ın bu talimatı da kuryeler ya da diğer kişiler aracılığıyla Türkiye'ye gönderilerek eylemlere son verildi. Bunun nedeni de bu tarzdaki eylemlerin çözüm sürecine zarar vereceği olarak değerlendirilmişti. Şunu da söyleyeyim bu 6-8 Ekim olayları tecrübesiyle Hendek sürecinde hem silahlı olarak saldırılar hem de halk ayaklandırılmaya çalışıldı. Ancak bu sefer de tam tersi oldu. Silahlı saldırılar vardı ancak halk katılmadı" İfadelerini kullandı.
"FRANSA VE AMERİKA ÇÖZÜM SÜRECİNİN BİTMESİNİ İSTEDİ"
Örgüte 'dışarıdan' baskılar yapılarak çözüm sürecinin bitirilmesinin istendiğini kaydeden ABC123, "Özellikle Fransa ve Amerika çözüm sürecinin bitmesini istedi. Sürekli 'siz yeter ki saldırın biz size gereken her türlü gücü veririz. Gerekirse Birleşmiş Milletler Barış Gücü NATO olarak Türkiye'ye gireriz. Türkiye'de iç savaş çıkarın, NATO da dahil olur. Doğu ile batı arasında tampon bölge oluşturulur Kürdistan diye tabir edilen bölge size kalır' diye örgüt içerisinde konuşulduğunu duydum" dedi.
"DARBEYİ BİLİYORLARDI"
Tanık ABC123, FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimine ilişkin "Hatta darbe sürecini örgüt biliyordu. Darbe gününe kadar kullanılan kampların darbeden sonra değiştirildiğini öğrendim. Darbeden önce kamplara Türkiye operasyon düzenlediğinde kampların sağına, soluna bomba atılıyordu, ıskalanıyordu. Darbeden sonraki operasyonlarda neredeyse pencere deliğinden roket girmeye başladı" beyanlarında bulundu.