Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan dün Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde düzenlenen Yunus Emre Yılı Görsel ve İşitsel Medyada Doğru Türkçe Kullanımı Ödül Töreni'ne katıldı. Vefatının 700'üncü yılı münasebetiyle 2021'i Yunus Emre ve Türk Dili Yılı olarak ilan ettiklerini hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
Terör sadece insanların canına, malına, özgürlüğüne kast etmekle olmaz. Milletlerin varlığının ve devamlılığının teminatı olan dilini, edebiyatını, kültürünü bozmak da bir çeşit terördür. Türkiye maalesef her iki teröre birden maruz kalmıştır. Dilini yaşatamayan bir milletin önünde sonunda inancı dahil benliğini oluşturan değerlerini birer birer kaybederek yok olması kaçınılmazdır.
Her lisan estetikle örülmüş bir şiirdir adeta. Hiç şüphesiz kendi dilimiz, Türkçemiz bir başka güzeldir. Türkçe bizim ana dilimiz, ata mirasımız, istikbal güvencemizdir. Türkçe'nin her bir kelimesi paha biçilmez mücevherdir.
Türkiye 1930'lu yıllara geldiğinde sözde dilde sadeleştirme faaliyetleri, tefrit derecesinde neticelerin doğmasına sebep oldu. Güya Türkçemizi yabancı kelimelerden arındırma bahanesiyle asırlardın benliğimize şekil veren nice kelime dilimizden dışlandı, hor görüldü. Bunların yanına tatsız, tuzsuz, renksiz, ahenksiz yüzlerce kelimeyle kadim medeniyetimiz kesintiye uğratılmaya çalışıldı. Asırlar boyunca dilimizin musiki kudreti kazanması için verilen emekler yok edilmek istendi.
Hayali kurulan şey aslında devletimizin müesseselerinden de, milletimizin gönlünden de ecdadın bütün izlerini silmekti. Cemil Meriç, Necip Fazıl, Peyami Safa gibi birçok münevverimizin 'uydurukça' diye tabir ettiği bu yeni kelimeler milli hançereye uymadığı gibi, düşünce ufkumuzu da daraltmıştır. Aleni, bariz, aşikâr, ayan, bedii, sarih, münhal, üryan, berrak kelimeleri yerine günümüzde sadece açık kelimesini kullanmaya mahkûm olmamız başka nasıl izah edilebilir?
Hele sosyal medya denen mecralarda kullanılan dil Türkçemiz için tam bir felaket habercisidir. Bu meseleyi ciddiyetle ele almazsak fikri muhtevamızın kısırlaşma tehlikesiyle karşı karşıya kalacağını üzülerek ifade etmek isterim. Bugün milletimizin henüz bir asır önce yazılan Mehmet Akif şiirlerini, Ömer Seyfettin hikâyelerini, hatta Atatürk'ün Gençliğe Hitabesi'ni anlayamaması dilimize yapılan suikastın büyüklüğünü gözler önüne sermektedir.
Lisanımızı tehdit eden diğer bir unsur tabelalarda, yazışmalarda ve konuşmalarda yabancı kelime kullanma hastalığıdır. Bu salgın da 1930'larda başlayan dilde tasfiye hareketinin menfi neticelerinden biridir. Türkçemizi kısırlaştırma çabaları aynı zamanda onu Avrupai dillerin istilasına müsait hale getirmiştir. Dilimiz adeta müstevlilerin istilası altındadır.
Çağdaşlıklarını ve ilericiliklerini, ortaya koydukları fikirlerle, eserlerle, ürünlerle değil de kullandıkları yabancı kavramlarla göstermeye çalışanların zavallı hallerini acı bir gülümsemeyle takip ediyoruz. Hâlbuki Türkçemizi korumak, geliştirmek ve zenginleştirmek için verdiğimiz mücadele esasında bir milli mücadeledir, bir beka mücadelesidir. Diğer mücadelelerimiz gibi dilimizi koruma gayretini de başarıyla neticelendireceğiz. Bu konuda takip edeceğimiz yol Yunus Emre'nin yoludur.
FAİLİ MEÇHUL CİNAYETLERİ AYDINLATMADA KARARLIYIZ
CUMHURBAŞKANI Erdoğan önceki akşam özel bir TV kanalında çıktığı canlı yayında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu:
(Hablemitoğlu cinayetine ilişkin yakalanıp Türkiye'ye getirilen Nuri Gökhan Bozkır) MİT uzunca süredir bu suikastın katil zanlılarından olan Nuri Gökhan Bozkır'ın izini sürüyordu. Bu şahıs kırmızı bültenle aranıyordu. röportajlarında da ülkemiz aleyhine asılsız iddialarda bulunuyordu. İstihbaratımız Ukrayna'da saklandığını tespit etti ve bu şahsın yakalanarak ülkemize getirilmesi konusunda Zelenski ile de önceki devlet başkanlarıyla da konuştuk. Bu iş neticelendi, FETÖ'yle irtibatı dışında DEAŞ'a silah ve mühimmat temin ettiği de bilinen birisi. Bu kişinin yakalanıp ülkemize getirilmesi geçmişteki faili meçhul cinayetleri aydınlatma konusundaki kararlılığımızın da ispatıdır.
PKK elebaşı Abdullah Öcalan'ın, Demirtaş'ın vermiş olduğu mesajlardan rahatsız olduğu bir gerçek. Terör örgütü PKK elebaşını serbest bırakacak tek bir iktidar olur, o da HDP'nin içinde olduğu zillet ittifakı iktidara gelirse böyle bir şey olabilir. Biz bunlara asla izin vermeyeceğiz. Zillet ittifakındaki ortağı HDP'ye vermiş olduğu sözler aklına gelecek ki teröristbaşının salınacağını sanıyor. (Meral Akşener) Bu hanımefendinin böyle bir iftirada bulunması siyaset değil, yalandan medet ummaktır. Hanımefendi sözlerimizi işine geldiği gibi anlıyor, çünkü işine HDP'ye verdiği sözler geliyor.
Son dönemde Körfez ülkeleriyle ilişkilerimizde güzel bir ivme yakaladık. Özellikle de Katar ile diğer bazı bölge ülkeleri arasındaki anlamsız ihtilafın çözüme kavuşturulması bölgede yeni bir işbirliği ruhunun hakim olmasına neden oldu. Bu yeni ortamda ülkemizin Körfez bölgesine yönelik ilkeli ve iyi niyetli tutumunun daha iyi anlaşılmaya başladığını görüyorum. Bu ciddi işbirliği potansiyelini en iyi şekilde değerlendireceğiz. 14 Şubat bizim için önemli bir tarih, bu tarihte inşallah BAE'ye yapacağımız ziyaret adeta yeni bir dönemin başlangıcı olacak.
TURKUVAZ'A 4 ÖDÜL
TÖRENDE 23 kategorideki ödüller sahiplerini buldu. Ödüle hak kazananlar, plaketlerini Cumhurbaşkanı Erdoğan'dan aldı. Turkuvaz Medya Grubu da 4 ödülün sahibi oldu:
Ara Haber Bülteni Sunucusu: Ajans Gün İçi-Banu El-A Haber
Haber Programı: ATV Ana Haber Bülteni-Cem Öğretir
Ekonomi: A Para-Paranın Rotası- Serdar Kuter
Aile: Vav TV-Aile Çatısı- Ayşe Kaya Göktepe