Son dakika haberleri... Ankara'daki evinde ölü bulunan Esra Hankulu'nun ölümüne ilişkin Ümitcan Uygun ile Dilan Civelek ile Furkan Gürgil'in yargılanmasına ilişkin cumhuriyet savcısı esas hakkında mütalaasını mahkemeye sundu. Mütalaada, olay günü Ümitcan Uygun'un odada, Hankulu'nun hayati bölgesi olan başına cebir uyguladığı bu nedenle maktulün düşürülmesi veya kafasının sert ve künt bir zemine çarptırılması sonucunda hayatını kaybettiği, ardından Uygun'un cesede yatakta uyur pozisyonu vererek evden ayrıldığı ifade edildi. Adli tıp raporlarında maktulün ölümünden önceki 24 saat içinde beyin kanaması geçirdiği, ölümün maktulün evde olduğu ve kötüleştiği 01.00 ile 12.30 arasındaki saat diliminde olduğu o süre içerisinde sanık Uygun'un evde bulunduğu anlatıldı.
'ÜMİTCAN UYGUN ÖLDÜRDÜ'
Sağlık ekipleri tarafından yapılan müdahale sırada Hankulu'nun çenesinin kitlendiğinin anlaşıldığı, alınan raporlardan ve sanıkların beyanlarından anlaşılacağı üzere vücuttaki darbelerden sonra bir saat içerisinde maktulün kustuğu ve şuurunun bozulduğu bu şekilde
Hankulu'nun Ümitcan Uygun tarafından öldürüldüğünün anlaşıldığı belirtildi.
DARP EDİLDİ ANLATILDI
Esra Hankulu'nun olay gününde Ümitcan Uygun tarafından darp edildiği kaydediler mütalaada darbeler neticesinde Hankulu'nun vücudunda bası, ekimoz ve sıyrık izlerinin oluştuğu belirtildi. Uygun'un Hankulu'yu uyku halinde öldürdüğüne ilişkin bir delil ve iddia olmadığı, Hankulu'nun ölmeden önce sanığa karşı kendisini savunduğu bu durumun da maktulün yaralarından anlaşıldığı mütalaa edildi. Hankulu'nun başına aldığı darbe ile ölümünü arasındaki nedensellik bağının da adli tıp raporlarıyla da tespit edildiği belirtildi.
HANKULU'NUN KENDİNİ SAVUNMAYACAK DURUMDA OLMADIĞI BELİRLENDİ
Mütalaada şu tespitlerde bulunuldu: "Kişinin olay sırasında alkollü olması yada ilaç almasının tek başına 'kendisini savunamayacak durumdaki kişiyi kasten öldürme' suçunu oluşturmadığı, bu nedenle sanığın 'kasten öldürme' suçundan cezalandırılması gerektiği belirlenmiştir.
Sanıklar, Furkan Gürgil ve Dilan Civelek'in olaydan sonra Uygun'un telefonda, 'Beni bu işe karıştırmayın' demesi ve Hankulu'na ait telefonu sakladıkları nedeniyle 'suç delillerini karartmak' suçundan hüküm kurulması gerektiği anlaşılmıştır.