Başkan Recep Tayyip Erdoğan dün akşam Atatürk Kültür Merkezi'nde (AKM) gerçekleştirilen 8'inci Necip Fazıl Ödülleri törenine katıldı. Necip Fazıl'ın izini süren güçlü bir düşünce ve edebiyat damarının bugün de, Türkiye'de ruhları beslemeye devam ettiğini memnuniyetle gördüklerini dile getiren Erdoğan, şunları söyledi:
Türkiye'nin hem uluslararası ilişkilerde hem ekonomide 'Dünya beşten büyüktür' şiarıyla yürüttüğü mücadele de sömürü ve zulüm üzerine inşa edilen bu düzenin değişmesi içindir. Çünkü biz insanı, insanın kurdu olarak değil şifası olarak görüyoruz. Çünkü insan eşrefi mahlukattır, yaratılmışların en şereflisidir. Yaratılmışların en şereflisi olan insanı değersizleştiren her türlü yaklaşımı reddediyoruz.
Bu ödüllerin asıl vasfı, kültür ve sanat hayatını esir alan, klan dayanışması ve ideolojik vesayet zincirlerinin parçalamasıdır. Bu ödüller kendileri dışında hiç kimseye var olma hakkı tanımayan, fikir ve sanat dünyamızın zorbalarına karşı açılmış bir bayraktır. İlim ve fikir yoksunu bu zorbaların ilk günden itibaren Üstat Necip Fazıl'ı ve Necip Fazıl Ödülleri'ni dillerine dolamalarının sebebi işte budur. Necip Fazıl Ödülleri ile bu zorbaların konforu bozulmuş, yıllardır 'al gülüm ver gülüm' işlettikleri tezgahları dağılmıştır.
O, benim de içinde bulunduğu kuşağın adeta bir mürşidi, muallimi, kültür ve sanat pınarlarını kurutan aydın vesayetine karşı bir direniş önderiydi. Terörün, şiddetin ve Batı'ya öykünmenin kol gezdiği bir dönemde üstat sadece varlığıyla koca bir neslin kaybolup gitmesine de engel oldu. Bu yıl 6 ayrı dalda 7 isim ödüle layık görüldü. Şiir Ödülü'nü Mustafa Aydoğan, Hikâye-Roman Ödülü'nü Mukadder Gemici, Fikir-Araştırma Ödülü'nü Prof. Dr. Tahsin Görgün, İlk Eserler Ödülü'nü Safiye Gölbaşı ile Kadir Daniş, Uluslararası Kültür Sanat Ödülü'nü Hashim Cabrera, Necip Fazıl Saygı Ödülü'nü ise Prof. Dr. Süleyman Uludağ kazandı.