Okvur, Bilkent Üniversitesi Moleküler Biyoloji ve Genetik Bölümü'nden mezun oldu. Johns Hopkins Üniversitesi'nde doktora yaptı. Karolinska Enstitüsü, Kraliyet Teknoloji Enstitüsü ve Yeshiva Üniversitesi'nde doktora sonrası uzmanlık çalışmalarını gerçekleştirdi. Teknopark İzmir'de kurduğu 'INITIO CELL' Biyoteknoloji şirketiyle çalışmalarına devam ediyor. Ve bu alanda uluslararası pek çok başarı kazandı. Son olarak "Hello Tomorrow Challenge'da "Deep Tech Pioneer" unvanını kazanarak, Türkiye'nin gururu oldu.
Okvur'un üç boyutlu ortamda hücre deneyi yapabilmek için 3D yazıcılarda ürettiği mikroçipler, dünya genelinde ilgi odağı oldu. "Mikroçipler insan hayatı açısından da büyük önem taşıyor" diyen Okvur şunları söyledi: Örneğin doktorlar bazen size hangi ilacın iyi geleceğini bilemiyor. Bir ilaç bir kişiye iyi geliyor ama diğerine iyi gelmiyor. Şu anda bunu test etmenin tek yolu o ilacı hastaya vermek. Halbuki bu çiplerle hastadan alınacak bir doku veya kan örneğiyle öncesinden bu ilacın o hastanın hücrelerine nasıl etki ettiğini belirleme şansımız var.
Doğru hastaya doğru ilaç verebilmek için nasıl bir çalışma içinde olduklarını ise profesör şöyle açıklıyor: Hastadan alınan hücre örneklerini organ-on-chip (çip-üzeri-organ ya da minyatür organ ya da mikro-organ) olarak adlandırılan sistemlerde farklı ilaçlarla birlikte test ederek, o hastanın hücrelerinin hangi ilaca beklediğimiz yanıtı vereceğini tespit etmeye çalışıyoruz. Herhangi bir rahatsızlığımız için doktora gittiğimizde, kullanabileceğimiz çeşitli ilaçlar arasından bize en uygun olanı bilmeden, deneme – yanılma ile ilaç kullanmak durumundayız. Her insanın özgün ve kişiye özel tedaviler uygulanmalı.
Peki, biz hangi ilacın hangi hastaya iyi geleceğini, ilacı hastaya vermeden nasıl bilebiliriz? İşte bu sorunun yanıtını Okvur şöyle veriyor: İlaçlar geliştirilirken neredeyse yüz yıldır kullanılan yöntemlerden biri, 2 boyutlu (2B) yüzeylerde büyütülen insan hücrelerinde diğeri ise deney hayvanlarında ilaç etkilerinin belirlenmesir. Halbuki ne hücreler, ne dokular ne de organlar iki boyutlu değil. Bu yüzden 2B düzeneklerde elde edilen veriler ile uygun bulunan ilaçlar insan aşamasında istenmeyen veya beklenmedik sonuçları yaratmaktadır. Deney hayvanı fizyolojisi ile insan fizyolojisinin, özellikle bağışıklık sistemi açısından, farklı olması da aynı sıkıntılara sebep olmaktadır. İlaç geliştirme pazarında 2020 yılında 186 milyar dolar harcanmıştır. Bu rakamın yüzde 30'u az önce belirttiğim iki yöntem için kullanılmaktadır. Çok üzücü bir durum.
3 YIL İÇİNDE KLİNİKLERDE KULLANILACAK
Farklı konularda 20 yıldır çalıştıklarını söyleyen Okvur "Bulunduğumuz aşamada en iyileştirdiğimiz minyatür organ sistemlerimizi, mümkün olduğunca çok sayıda doktor ile işbirliği yaparak, hasta örnekleri ve ilaçlar ile deneme aşamasındayız. İzmir merkezli olduğumuz için öncelikle buradaki doktorlarımız ile çalışmaya başladık. Planımız Türkiye ve Avrupa genelinde çok-merkezli çalışmalar yapmak. Kavram doğrulaması için İspanya ve İsrail ile işbirliklerimiz de başladı. Umuyoruz ki sistemlerimiz 5 belki 3 yıl içinde klinikte kullanılmaya başlayacak" dedi. Okvur, "Tedavilerde nasıl bir gelecek bizi bekliyor?" sorusuna ise şu yanıtı veriyor: Gelecek tedaviler artık derin/ileri teknolojilere dayanıyor. Bu yüzden çok umutluyum. Hastaların birer insan oldukları, her hastanın farklı bir insan olduğu, hastaları sadece teknik açıdan değil pek çok açıdan görmemiz ve farketmemiz gerektiği en büyük farkındalığımız. Okvur, geleceğin tedavisini şu şekilde özetliyor:
*Bizim yapmaya çalıştığımız doğrudan hastadan alınan hücreler ile ilaçların test edilmesi ve bu şekilde kişiye özel tedavinin belirlenmesini sağlamaktır.
*İnsan hücre örneklerini vücutta bulundukları ortamı en iyi şekilde taklit edebilecek bir sistemde kullanmamız gerekiyor ki elde edeceğimiz veriler vücudun vereceği tepkileri yansıtabilsin.
*Öncelikle 2B yüzeyler değil 3B dokular kullanıyoruz. Örneğin sadece kanser hücrelerini değil, normal hücreleri, bağışıklık sistemi hücrelerini, kan damarı hücrelerini vb. düzeneğe dahil ederek ve en önemlisi vücuttaki düzenlerinde olduğu gibi yerleştirerek kullanıyoruz.
*Hücrelerin mikron ölçeğinde dokuların milimetre ölçeğinde olması sebebiyle onlar için inşa edeceğimiz "minyatür evleri" mikro-üretim (micro-fabrication) teknolojileri ile gerçekleştiriyoruz.
*Kanser hastaları için mevcut tedavilerin başında kemoterapi geliyor. Kanser hastalarında kişiye özgü tedaviyi belirleyebilmek anlamlı bir katkı olacak.