Yüksek Askeri Şura kararıyla, 30 Ağustos 2020'de, tuğgeneralliğe terfi ederek, KKK İstihbarat Daire Başkanlığı görevine atanan ve ardından emekliye ayrılan Serdar Atasoy, 27 Ocak'ta FETÖ/PDY soruşturması kapsamında gözaltına alınmıştı. Atasoy, sevk edildiği nöbetçi sulh ceza hakimliğince serbest bırakılmış devamında, hakkında yürütülen soruşturma, tamamlanarak, iddianame düzenlenmişti. İddianamede; Serdar Atasoy'un, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında Bangladeş'in başkenti Dakka'da askeri ataşe olarak görevde bulunduğu, 'Genelkurmay Çatı Davası'nda yargılanıp ceza alan, sözde 'yurtta sulh konseyi' üyesi eski tuğamiral Sinan Sürer tarafından kurulan 'Ataşeler' isimli WhatsApp grubunda 'Emredersiniz komutanım' yazdığı, yürütülen soruşturmada delil yetersizliği nedeniyle hakkında takipsizlik kararı verildiği belirtilmişti. Başsavcılıkça, eski tuğgeneral Atasoy hakkında 'Silahlı terör örgütüne üye olmak', 'Resmi belgede sahtecilik' ve 'Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık' suçlarından 32,5 yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırlandı. Tutuksuz yargılanan Atasoy, tanık olarak dinlendiği başka bir mahkemede itiraf içeren beyanlarından vazgeçmesi üzerine, 9 Temmuz'da tutuklandı. Ankara 32. Ağır Ceza Mahkemesi, 11 Eylül'de Atasoy hakkındaki kararını açıkladı. Atasoy, 'Silahlı terör örgütüne üyelik' ve 'Kamu kurum ve kuruluşlarının zararına dolandırıcılık' suçlarından 14 yıl 2 ay hapis cezasına çarptırıldı.
ÖRGÜT ELEBAŞININ ELİNİ ÖPMÜŞ
Gerekçeli kararda sanığın örgüt içerisinde "Servet" kod adını kullandığı, 1996'da Kara Harp Okulu'ndan teğmen rütbesinde mezun olduğu belirtildi. Serdar Atasoy'un avukatı huzurunda verdiği kolluktaki ifadesinde, İstanbul Altunizade'deki FEM dershanesinde teğmen rütbesini örgüt elebaşı Fetullah Gülen'in taktığını, kendisinin de Gülen'in elini öptüğünü itiraf ettiği anlatıldı.
SINAV SORULARINI VERDİĞİNİ İTİRAF ETMİŞTİ
Atasoy'un 2002'de gerçekleştirilen kurmaylık sınavı sorularını örgüt marifetiyle hileli yollardan daha önceden almak suretiyle 'Dolandırıcılık' suçunu işlediği aktarılan gerekçeli kararda, Serdar Atasoy'un ilk ifadesinde, sınavdan birkaç gün önce bağlı olduğu mahrem imam tarafından İstanbul Kavacık'ta bulunan bir eve çağırdığını ve kendisi ile birlikte 5 rütbeliye kurmaylık sınav sorularının verildiğini söylediği hatırlatıldı.
Serdar Atasoy'un ifadelerinde 17/25 Aralık öncesine kadar anlattığı, sonrasına ilişkin olarak ise kendisinin ve örgüt mensuplarının suç oluşturabilecek eylemlerini anlatmadığına işaret edilen gerekçeli kararda, şu sözlere yer verildi:
"Soruşturma aşamasında örgütsel iletişim amaçlı kendisine telefon ve operasyonel hat verildiğini beyan etmesine rağmen bu hususları da mahkememizdeki savunmalarında kabul etmemiştir. Ayrıca sanığın teşhis ettiği şahıslar incelendiğinde büyük çoğunluğunun daha önceden hakkında soruşturma ve kovuşturma mevcut olan ve yakalama kararı bulunan şahıslardan oluştuğu görüşmüştür. Yine her ne kadar sanık 2012'den itibaren örgütle irtibatını kestiğini savunmuş ise de sözde Yurtta Sulh Konseyi üyesi olduğu iddia edilen ve Genelkurmay Başkanlığında General-Amiral Şube Müdürü olarak görev yapan eski kurmay albay Cemil Turhan'ın bilgisayarından çıkan CD içerisinde, Cumhurbaşkanı yaver adayı listesinde sanığın isminin geçtiğinin tespit edilmiştir. Örgüt mensubu olmayan bir kişinin darbe girişiminde bulunduğu anlaşılan bir kişinin hazırladığı böyle bir listede yer almasının mümkün olmadığı, bu listede sanığın da adının yer almasının, sanığın savunmalarının aksine darbe girişimine kadar örgütle organik bağını devam ettirdiğine işaret ettiği kanaatine varılmıştır."
Serdar Atasoy'un soruşturma ve kovuşturma aşamasındaki ifadelerinde kısmen farklılıklar olduğu, sanığın kollukta müdafi eşliğinde alınan ayrıntılı ifadesindeki bazı hususları mahkemedeki savunmalarında reddettiği hatırlatılan gerekçeli kararda, "Ankara Cumhuriyet Başsavcılığında sanığın yine müdafisi eşliğinde ifade verdiği ifadesinin altındaki imzanın kendisine ait olduğunu, herhangi baskı veya zorlama olmadan kendi rızası ile beyanda bulunduğunu ve teşhis yaptığını beyan ettiği görülmekle, mahkememizce sanığın soruşturma aşamasındaki ifadelerine üstünlük tanınmıştır." denildi. Sanık Atasoy'un Kara Kuvvetleri Komutanlığında İstihbarat Başkanı ve Harekat Başkan vekili olarak tuğgeneral rütbesinde, Kasım 2020'ye kadar görev yapmış olduğu hatırlatılan gerekçeli karard, Atasoy'un Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde emir ve talimat verebileceği personelin, erişebileceği bilginin ve yetkilerinin kapsamı itibariyle örgüte mensubiyetinin oluşturduğu tehlikenin, astı konumundaki personele göre çok daha ağır olduğu değerlendirilerek alt sınırdan uzaklaşılarak ceza verildiği ve etkin pişmanlık hükümleri uygulandığı vurgulandı.