Kamuoyunda "amirallerin Montrö bildirisi" olarak bilinen açıklamada imzası bulunan 103 şüpheli hakkındaki iddianame, Ankara 20. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edildi.
İDDİANAMEDEN..
Ankara Cumhuriyet Başsavcıvekili Veysel Kaçmaz ile Cumhuriyet Savcısı Oktay Akkaya tarafından yürütülen 'Montrö Boğazlar Sözleşmesi'ne ilişkin hazırlanan bildiri soruşturması tamamlandı. Bildiriye imza atan 103 şüpheli hakkında 'Devletin Güvenliğine veya Anayasal Düzene Karşı Suç İşlemek için Anlaşma' suçundan 12'şer yıla kadar hapis istemiyle iddianame hazırlandı. Haklarında gözaltı tedbiri uygulananan bir kısım şüphelinin tüm dijital materyalleri incelenerek suça konu yazışmalar dijital inceleme raporlarıyla iddianameye eklendi.
Demokrasi ve siyaseti hedef alan darbe imalı bildiriye imza atan 104 emekli amiralin darbe imalı bildirisinin ardından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Terör Suçları Soruşturma Bürosu tarafından başlatılan soruşturma kapsamında 'Montrö Bildirisi' başlığı altında yaptığı açıklamaya ilişkin bazı amiraller gözaltına alınmıştı. Bildiriyi hazırlayan ve yayımlanma sürecinde aktif olarak faaliyet göstererek imza listesinde yer alan, diğer kişiler tarafından imzalanmasını sağladığı öne sürülen emekli amiraller Kadir Sağdıç, Ramazan Cem Gürdeniz, Ali Sadi Ünsal, Turgay Erdağ, Türker Ertürk, Alaeddin Sevim, Ergun Mengi, Bülent Olcay, Atilla Kezek, Nadir Hakan Eraydın, polis tarafından Ankara Adliyesi'ne getirilerek, nöbetçi Ankara 5. Sulh Ceza Hakimliğine çıkarılmıştı. Gözaltına alınan emekli amirallerin ev aramaları, dijital materyallerinin incelemesi ve HTS kayıtlarının incelenmesi devam ederken soruşturma kapsamında emekli amirallerin yurtiçi ve yurtdışındaki bağlantılarının araştırıldığı belirtilmişti. Soruşturmada, bildiriyi hazırlayan şüphelilerin görevde olan muvazzaf subaylarla irtibatı olup olmadığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı dışında diğer komutanlıklarla da irtibat kurulup kurulmadığı, başka kişilere imza için baskı yapılıp yapılmadığının araştırıldığı kaydedilmişti.
HÜKÜMETE KARŞI İLLEGAL HAREKETE GEÇİRME AMACI
'103 Amiral Bildirisi' olarak kamuoyuna servis edilen metnin Türkiye tarihinde gerçekleşmiş darbe, muhtıra, bildiri ve benzeri olaylardan ilham alındığı, başlangıç cümlesinin maksatlı olarak 'Yüce Türk Milleti' şeklinde başladığı aktarıldı. İddianamede, suça konu metnin dili, temas ettiği konular, yayımlandığı saat itibariyle gece vakti dolaşıma sokulması, en üst rütbede emekli amirallerin imzalamaları, onaylamaları, geçmişteki emir-komuta etkisini kullanma niyetlerinin varlığını gösterdiği anlatıldı. Şüphelilerin toplumdaki karşılıkları, meslek geçmişleri, emekli olmadan önceki rütbeleri, askeri kültür ve gelenekten gelen otoritelerinin göz önünde bulundurulduğu belirtilirken, 'AMİRAL BİLDİRİSİ' olarak kamuoyuna yansıyan metnin yasal olarak kurulmuş Türkiye Cumhuriyeti Hükumetine karşı geçmiş yıllarda olduğu gibi muhtıra metni tarzında toplu bir bildiri ile muvazzaf Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarını hükümete karşı illegal bir şekilde harekete geçirmeye çalışma amacı güttüğü aktarıldı.
'MONTRÖ BAHANE'
Emekli amiral Ergun Mengi'nin iddianamede yer alan Whatsapp grubu mesajında, "Komutanım çok sağ olun. Esas tepkiyi takunyalı amiral, harp okulu giriş şartlarından irtica ya karışmanın çıkarılması ve subay astsb kurslarında Atatürk ilke ve inkılapları derslerinin çıkarılması üzerine olacaktı. Ama grupta uzlaşı çok zordu. Bu nedenle Montrö bahanesiyle son paragrafta ki mesajları veren, hedef kitle dz.kk olmayan bir bildiri hazırlayayım dedim. Çok haklısınız ama burada Montrö'yü araç olarak kullandık. Esas endişemiz son 3 paragrafta anlarlarsa eğer. Çok teşekkür eder saygılarımı sunarım" ifadelerine ilişkin, kuvvetten kastın Türk Silahlı Kuvvetleri muvazzaf subayları olduğunun açıkça anlaşıldığı, şüphelilerin seçilmiş hükümeti hedef aldıkları ve muvazzaf askeri personel ile toplumun muhalif kesimlerini birlikte harekete geçirmek üzere anlaştıkları, bildiride geçen Montrö vurgusunun araç olarak kullanıldığı hususunun da aynı Whatsapp grubunda yer alan şüpheliler tarafından açıkça anlaşılabileceği bildiriyle, bir kısım muvazzaf Türk Silahlı Kuvvetleri mensuplarını da etkilemeyi hedefledikleri kaydedildi. Şüpheli TESUD eski Başkanı Namık Kemal Çalışkan'ın da koordinesinde hazırlanan ikinci metin ile 'AMİRAL BİLDİRİSİ' adı altındaki metne destek olduğu, diğer şüphelilerin eylemlerine iştirak ettiği, aynı amaç ve kasıt birlikteliğiyle muvazzaf askeri personeli bulunduğu derneğin başkanlığını da kullanarak harekete geçirmeye çalıştığı aktarıldı.
EMİR KOMUTA DIŞINDA HAREKET HEDEFİ
İddianamede, hükümetin görevlerini tamamen veya kısmen yapmasını engellemek amacıyla hareket edildiği belirtilerek, "Şüphelilerin ortak bir iştirak iradesiyle hazırlanan bildirileri kamuoyuyla paylaşarak meşru iktidara karşı harekete geçmek üzere ve hükümetin görevlerini yapmasının kısmen veya tamamen engellenmesi amacıyla Türk Silahlı Kuvvetleri içerisinde emir komuta dışında hareket edilmesini hedefledikleri, Cumhuriyet Başsavcılığımız tarafından derhal ve ivedi bir şekilde soruşturma işlemlerine başlanmasının benzeri oluşum ve bildiriler ile sair adımların atılmasının önüne geçtiği, şüphelilerin yukarıda izah edilen eylemlerinin toplanan delillere göre müsnet suçu oluşturduğu ve haklarında atılı suçtan cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açılmasını gerektirecek nitelikte deliller elde edildi" denildi.