Kriter Dergisinde, SETA Genel Koordinatörü Burhanettin Duran'ın Emine Erdoğan ile yaptığı röportaja yer verildi. Röportajda, Afrika ziyaretlerinde edindiği izlenimleri, kıtadaki benzerlik ve farklılıklar ile Türkiye'nin kıtaya yönelik yaklaşımını anlatan Emine Erdoğan, Türkiye'nin 2005'te başlattığı Afrika açılımından sonra, doğudan batıya, kuzeyden güneye birçok Afrika ülkesini ziyaret ettiklerini belirtti.
Emine Erdoğan, ilk Afrika ziyaretinde karşılaştığı olumsuz tablo ile bugün Türkiye'nin elinin dokunduğu coğrafyalardaki değişime ilişkin soruya, şu yanıtı verdi:
"Yoksullukla mücadele, insan hakları, savaş ve çatışmalar en önemli mücadele alanları. En nihayetinde, sömürgecilik tarihinin karanlık sayfalarının yazıldığı bir coğrafya Afrika. Afrika'nın bugününe baktığımızda da birçok ülkenin farklı motivasyonlarla orada olduğunu görüyoruz. Ancak, Türkiye'nin aktif, çok boyutlu, girişimci ve insani bir dış politikası var. Bunun elbette yüz güldüren yansımaları oluyor. TİKA, Diyanet İşleri Başkanlığı, Maarif Vakfı, Yunus Emre Enstitüleri, AFAD, Kızılay gibi güçlü kurumlarımızla oradayız. Bu kurumlar yalnızca hibe ya da bağış yapmıyor, Kıta'nın gelişmesi ve kalkınması, yani kendi ayakları üzerinde durabilmesi için çalışıyor."
"TARİH BİR YANDA SÖMÜRENLERİ, DİĞER YANDA İSE İMAR VE İHYA EDENLERİ GÖRÜYOR"
Afrika coğrafyasının başarı ve mutluluğunu kendi başarı ve mutlulukları olarak gördüklerini ifade eden Emine Erdoğan, Afrika açılımı sonrası, 2013'te başlayan Afrika ortaklık politikasının kamu kurumları, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve insani yardım örgütlerinin faaliyetlerini kapsayan bütüncül bir anlayışın ürünü olduğunu belirtti. Kıtanın barış ve istikrarının sağlanmasına katkı vermek, ayrıca, ekonomik ve sosyal kalkınmasına destek olmanın ana hedefleri olduğunu vurgulayan Emine Erdoğan, şöyle devam etti:
"İkili ilişkilerimiz, eşit ortaklık ve karşılıklı yarar temelinde gelişiyor. Dolayısıyla, Türkiye'nin Afrika motivasyonu tüm Afrika ülkeleriyle dost ve kardeş ülke olmamızı sağlıyor. Çünkü Afrika coğrafyasının başarı ve mutluluğunu kendi başarımız ve mutluluğumuz olarak görüyoruz. Bir anlamda, Afrika ile olan ilişkilerimiz, dünya tarihine, insanlığın güzel bir örnekliği olarak yazılıyor. Tarih bir yanda sömürenleri, diğer yanda ise imar ve ihya edenleri görüyor. Geleceğin insanları, insanların ve devletlerin önünde ne tip seçenekler olduğunu, insaniyetin bir devletin ruhu olabileceğini bugün yaptıklarımızla görecekler. Afrika coğrafyasındaki değişim bir anda olmayacak. Ancak yıllardır ekilen tohumlar meyvelerini veriyor, dolayısıyla Afrika'nın zengin potansiyeliyle, geçmiş kara günleri aşacağına ve bu yüzyılın en büyük güçlerinden biri olacağına inanıyorum."
"AFRİKA'DAKİ YETİM ÇOCUK NÜFUSU, KALBİMİN EN DERİN YARALARINDAN BİRİDİR"
"Afrika'da ziyaret ettikleri ülkelerde etkilendikleri ve kendilerinde iz bırakan bir kişi veya olayın olup olmadığı" sorulan Emine Erdoğan, şunları anlattı:
"Bunu tek bir olay ya da kişi üzerinden anlatmam mümkün değil, zira Afrika seyahatlerimin tümü bende büyük bir öneme sahip. Öyle ki, görüp şahit olduklarım bir hatırata dönüştü. Acının bu kadar yoğunlaştığı başka bir yer bilmiyorum. Zulmün kendine ait bir tarihi varsa, ben o tarihin bu kıtada yazıldığını düşünüyorum. Dünyayı değiştirmek, adaleti sağlamak, adeta her insanın içinden gelen bir içgüdüdür. Hepimiz, televizyon ekranında gördüğümüz acı bir tablo karşısında bile hiç tanımadığımız insanlara el uzatmak, gözyaşlarını dindirmek isteriz. Hatırlarsanız, bir dönem eti kemiğine yapışmış, bir yudum suya, bir lokma ekmeğe muhtaç çocukların sefaleti sık sık fotoğrafların, belgesellerin konusu olurdu. Çaresizlik dediğimiz şey, sanki Afrika'nın iklimiydi. Bu görüntüleri bir dergide ya da haberlerde görmek bile çok sarsıcıyken, açlığı, kıtlığı, yokluğu, ölmek üzere olan çocukları gidip yerinde görmek insanı baştan aşağı değiştiriyor. O nedenle, şahit olduklarımı birbirinden ayırmam çok zor, ancak yine de şunu söylemeden geçemeyeceğim, Afrika'daki yetim çocuk nüfusu kalbimin en derin yaralarından biridir."
Emine Erdoğan, sağlık ve eğitim hizmetlerinin son derece eksik, yer yer temiz su bulmanın bile imkansızlaştığı bir coğrafyada yetim olma deneyiminin çok ağır olduğunu belirterek, ziyaret etikleri yetimhanelerde tanıştığı çocukların mücadelesinin, içinde büyük bir sızı olarak yer aldığını dile getirdi.
Yaptıklarının gönüllerde bulduğu yeri ifade eden bazı güzel anılarının da olduğunu belirten Erdoğan, "Mesela, 2017'de Birleşmiş Milletlerin 72. Genel Kurulu açılışı çerçevesinde F4D (Fashion for Development) Kalkınma için moda etkinliği gerçekleştirilmişti. Burada, dünyaca ünlü model Iman Mohamed Abdulmajid bir ödül konuşması yaptı ve şahsım nezdinde, davetli tüm devlet ve hükümet başkan eşlerinin önünde Afrika'da yapılanlar için Türkiye'ye teşekkür etti. Yani, yaptıklarımız, her çevreden insanın takdirini kazanıyor. Türkiye'nin fedakarca yaptığı işlerin inkar edilemez bir biçimde biliniyor olması ve tüm dünyanın kulak kesildiği ortamlarda kendiliğinden dile gelmesi paha biçilmez bir duygu." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin yatırımları ve insan odaklı politikaları sonucunda, Afrika'da eğitim anlamında ciddi bir yol alındığını kaydeden Emine Erdoğan, "Maarif Vakfımız bu alanda son derece etkin. Nitelikli insanlar yetiştiriyorlar. Bununla beraber, Anadolu'nun irfanını, değerlerimizi de oralara taşıyorlar. Yani insanı yetiştirirken, bilgiyi ilim ve irfanla harmanlanmış olarak veriyorlar." dedi.
Bunun yanı sıra Türkiye burslarından istifade eden birçok Afrikalı öğrencinin de bulunduğunu hatırlatan Emine Erdoğan, şunları kaydetti: "Son 10 yılda 54 Afrika ülkesinden başvurular almışız. Yaklaşık 14 bin başarılı öğrenci bu burslardan faydalanarak ülkemizde eğitim görmüş. Eğitim, sonuçlarını anlık olarak değil, uzun vadede alacağınız bir yatırım türüdür. Bu öğrencilerin her biri, diplomalarını aldıklarında dönüp ülkelerine hizmet edecekler. Doktorlar yetiştiğinde, yurtdışından doktorların gelip hastaları kurtarmasına gerek kalmayacak. Keza, mühendisler, öğretmenler, bilim insanları arttıkça, Afrika daha çok kendi ayakları üzerinde duran bir coğrafya olacak. Nitelikli insan kaynağı sonraki nesillerin de nitelikli olmasını sağlayacak. İşte o nedenle, her ülkenin olduğu gibi, Afrika ülkelerinin de geleceği gençlerin ellerinde şekillenecek. Ben, bu noktada, eğitimle ilgili yapılan tüm çalışmaların, meyvelerini insanlık olarak toplayacağımıza yürekten inanıyorum."
"DIŞ POLİTİKAMIZ TÜM İNSANLIĞI KUCAKLIYOR"
Erdoğan, tüm insanların acılar, üzüntüler ve felaketler karşısında aynı tepkileri verdiğini, gözyaşının, kahkahanın, doğumun ya da ölümün tercümana ihtiyacı olmadığını, annelerin kalbinin evrensel bir ritminin bulunduğunu söyledi. Emine Erdoğan, şöyle devam etti: "Ne mutlu bize ki Anadolu'nun büyük bir irfanı var. Bu topraklar nice Allah dostunun evidir. Bize bıraktıkları büyük bir manevi miras var. Bununla beraber, tarihimize baktığınızda, kapılarımızı tüm mazlumlara açtığımızı, her coğrafyada insanlığın yardımına koştuğumuzu görüyorsunuz. O nedenle, Türkiye dünyaya çok daha farklı bir medeniyet penceresinden bakıyor. Dış politikamız tüm insanlığı kucaklıyor. Bu nedenle, ülkemiz dünyanın en cömert ülkelerinden biridir. Bu cömertlik, tamamen bu geçmişten kaynaklanıyor. En önemlisi de, insanları dil, din, ırk ve etnik köken gibi kategorilere ayırmıyoruz. İnsanlığı bir aile gibi görmezseniz, adaletli olamazsınız. Mesela 2011'de Somali'ye yaptığımız ziyareti asla unutamam. Tüm dünya oradaki insanlardan vazgeçmişken, bizim ülkemiz Somali'nin yanında durdu. Dünyanın gördüğü en büyük insani felaketlerden biri yaşanırken, arkanızı dönüp gitmemek adalettir. İnsanın bireysel bazdan başlayarak, devlet eliyle gerçekleştirilecek sorumlulukları var. Bu noktada çok şanslı olduğumuza inanıyorum. Tüm farklarımıza rağmen, insanlık ailesine inanıyoruz ve politikalarımız da insan merkezli olarak şekilleniyor."
Türkiye-Afrika ilişkilerinin tarihi bir zemini olduğunu hatırlatan Emine Erdoğan, "Afrika'ya gittiğinizde, orada ecdadımızın ayak izlerini görüyorsunuz. Gittikleri her yeri ihya ettikleri gibi, Anadolu'nun hoşgörü kültürünü yaşatmışlar. Böyle güçlü bir temele sahip ilişkilerimiz dostluk bağıyla örülü. Bunun bir sonucu olarak, Afrika insanında Türklere karşı büyük bir sevgi var." ifadelerini kullandı.
"KELEBEK ETKİSİ YAPACAK PROJELERİ SON DERECE ÖNEMLİ BULUYORUM"
Türkiye'nin, dostane tutumunu en çok yaptığı işlerle ispatladığını belirten Emine Erdoğan, şunları kaydetti: "Mesela, 2002'de Afrika'da yalnızca 12 büyükelçiliğimiz vardı. Şimdi faaliyet gösteren 43 büyükelçiliğimiz var. Ankara'daki Afrika büyükelçiliklerine baktığınızda aynı gelişmeyi görüyorsunuz. 2008'de sayısı 10 olan Afrika büyükelçiliği, 2021'de 37'ye yükseldi. Hava yollarımız, kıtada 40 ülkeye, 60 noktaya sefer düzenliyor. Tüm bunlar, karşılıklı ilişkilerimizin ne kadar geliştiğinin göstergeleridir. Tabii, Afrika'da kırılgan gruplar çok fazla. Fakat ondan önce, Afrika bir bütün olarak dezavantajlı bir coğrafya. Bakın, Kovid-19 salgınında iki seneyi geride bıraktık. Bu salgın dünya tarihinin en büyük felaketlerinden biridir. Bu süreçte, Afrika nüfusunun yalnızca yüzde 3'ü aşıya ulaştı. Gelişmiş ülkelerde ise aşılama oranı yüzde 60 civarında. Bugünler, bize 'dost kara günde belli olur' atasözünü bir kez daha doğrulatmış oldu. Dünya aşı tedariki yarışına girdi. Adil bir dağıtımdan ziyade, birçok ülke, aşı istifi yaptı. Biz bu süreçte de Afrika ülkelerinin yanında yer aldık. 44 Afrika ülkesine tıbbi malzeme hibesi, nakdi bağış, tıbbi malzeme ihracatı ve alımı için izin gibi yardımlar sağladık. İşte dezavantajlı grupların sorunlarını böyle hafifletebiliriz, yani kara günde onları unutmayarak.
Bununla beraber, kelebek etkisi yapacak projeleri son derece önemli buluyorum. Bahsettiğim Afrika El Sanatları ve Kültür Evi'nin bu yönüyle ilham verici olduğuna inanıyorum. Unutmamak gerekir ki kalkınmanın ön koşulu kadınların güçlendirilmesidir. Bu gerçekleştiğinde çocuklara ve diğer kırılgan gruplara dair sorunlar da çözülüyor. Hülasa, kadınlara yönelik projeleri her zaman destekledim, bundan sonra da benzer projeler gerçekleştirmeyi arzu ediyorum."
Afrika'nın sorunlarına dikkati çekmek için çalıştığını, her şeyden önce her uluslararası toplantıda ve platformda Afrika'nın, mutlaka konu başlıklarından biri olduğunu belirten Emine Erdoğan, "2019'da New York'ta, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu kapsamında, Sierra Leone Cumhurbaşkanı eşi Fatima Maada Bio'nun özel davetiyle, 'Afrika'da Erken Evlilikler ve Tecavüzü Önlemek' paneline katılmıştım. Burada yaptığım konuşmada çocuk yaşta evliliğin, şiddet, insan hakları ihlali ve uluslararası mevzuata göre de suç olduğunu dile getirmiştim." dedi.
Her 25 Mayıs'ta Afrika Günü'ne özel programlar yaptıkların anımsatan Emine Erdoğan, "Bu programlar vesilesiyle birçok Afrikalı dostumuzla buluşuyoruz. Afrika ülkelerinin devlet makamlarıyla olduğu kadar sivil toplum örgütleriyle de bir araya geliyoruz. Afrika ziyaretlerimde özellikle Afrika STK'leriyle toplantılara katılmaya büyük önem veriyorum. Sorunları birinci elden öğrenmiş oluyorsunuz. Tabii, mutlaka yetimhaneleri ziyaret ediyorum. O çocukların birini bile sevindirmek, kelimelere sığmayan çok büyük bir duygu." dedi.
"KİTABIN TÜM GELİRİ, AFRİKA EL SANATLARI VE KÜLTÜR EVİ'NE BAĞIŞLANACAK"
Birleşmiş Milletler 76. Genel Kurulu kapsamındaki ABD ziyaretinde, Türk Evi'nin açılışını gerçekleştirdiklerini anımsatan Emine Erdoğan, bu açılışta, "Afrika Seyahatlerim" kitabının tanıtımını yaptığını kaydetti. Erdoğan, "Uzun yıllara dayanan bu yolculuklardan sonra yazdıklarım, insanlık hallerine dair birçok şahitliğimin toplamıdır. Gördüklerimi ve bende yarattığı etkiyi yazmamın arka planında da uluslararası toplumu uyandırmak ve herkesin vicdanına bir davet göndermek isteği var. Unutmadan ifade etmek isterim, bu kitabın tüm geliri, Afrika El Sanatları ve Kültür Evi'ne bağışlanacak. O kanalla Afrikalı kadınlara ulaşacak. Kısacası, uluslararası toplumda farkındalık oluşturmak kadar, Afrikalı dostlarımızla da iş birliği çalışmaları yapıyorum. Tüm bunlar, Afrika'ya dair konuların uluslararası bir gündeme dönüşmesine katkı sağlıyor sanırım." ifadelerini kullandı.
"Afrika'da ziyaret ettiğiniz ülkelerde gerçekleştirdiğiniz görüşmelerin oldukça samimi bir havada geçtiği görülüyor. Bu görüşmelerden sonra söz konusu kişilerle veya kuruluşlarla irtibat haliniz devam ediyor mu? Diğer bir ifadeyle, söz konusu ülkelerle ilişkilerinizde bir süreklilik var mıdır?" sorusuna karşılık Emine Erdoğan, Afrika First Lady'leriyle gerçekten özel bir dostluğunun bulunduğunu aktardı. Erdoğan, şunları anlattı:
"Bu dostluk, yılların getirdiği bir samimiyet ve özverili çalışmalarımızın kalplerde karşılık bulmasıyla şekillendi. Bu süreçte, hem karşılıklı ziyaretlerimizde hem de uluslararası toplantılarda, sıklıkla bir araya geldik, bu da dostluğumuzun pekişmesine vesile oldu. Tüm bu buluşmalar resmi mahiyetinden öte, ülkelerin, kadınların, çocukların ve bilumum sorunların hakkında fikir alışverişinde bulunduğumuz fırsatlar oluyor. Kültür anlamında da hatırı sayılır paylaşımlarımız oluyor. Afrika Yemek Kültürü ve Afrika Atasözleri kitapları gibi birçok proje bu sayede oluştu."
Emine Erdoğan, 17-18 Aralık'ta, İstanbul'da, 3. Türkiye-Afrika Ortaklık Zirvesi'nin düzenleneceğini de belirterek, "Bu buluşmadan da diğerlerinde olduğu gibi, büyük bir sinerji doğacağına inanıyorum. Hepsiyle özel bir dostluğum olan First Lady'lerle hasret gidereceğimiz gibi, yeni projeler hakkında görüşeceğiz." dedi.