İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Kasım ayı İSKİ Genel Kurulu meclis 1'inci Başkanvekili Zeynel Abidin Okul Başkanlığı'nda Lütfi Kırdar Kongre ve Sergi Sarayında gerçekleştirildi.
İSKİ Genel Kurulu'nda konuşma yapan Pendik Belediye Başkanı Ahmet Cin, İSKİ'nin iki dönemi olduğu 25 yıl önceki İSKİ'nin skandallarla ve tatsız olayların olduğu susuzlukların ve su kuyruklarının olduğu bir dönem geçirdiğini AK Parti dönemindeki İSKİ yönetiminin ise İstanbul'u ve İstanbulluları susuzluktan, Haliç'i ve Marmara Denizini kirlilikten kurtaran bir dönem olduğunu vurguladı. Cin bu dönemlerden birinin CHP'li İstanbul Büyükşehir Başkanı Nurettin Sözen ve İSKİ Genel Müdürü Ergün Göknel dönemi olduğunu diğer dönemin ise Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Prof. Dr. Veysel Eroğlu dönemi olduğunun altını çizdi.
'İSKİ'DE LİYAKATSİZLİK SÖZ KONUSU'
Ahmet Cin konuşmasında İSKİ'deki kadrolaşmanın olduğunu belirterek, "Şimdi ise yönetime baktığımızda Veysel Eroğlu döneminde İSKİ'de çalışmış AK Parti döneminde İBB'de görev yapan değerli bir bürokrat. CHP'li İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Ekrem İmamoğlu, AK Parti döneminde yetişmiş, başarının bir parçası olmuş bu değerli bürokrattan, onun tecrübesinden istifade etmesi doğru bir tercih olarak ifade edebiliriz. Ama siz sadece Genel Müdür seviyesinde bu tercihi yaparsanız alt kadroları siyasi tercihlere göre yapılanma yaparsanız, kurum içinde yetişmiş olan insanları devre dışı bırakırsanız, liyakatsiz ve teknik bir kurumu partizanca yönetirseniz Genel Müdürün yapacağı hiçbir şey olmaz. Maalesef bunun sonucunda çalışamayan, üretmeyen bir İSKİ ortaya çıkar" dedi.
İSKİ'de yetenekli bürokrasinin yanı sıra doğru çalışan bir siyasi aklın da olmasını gerektiğini vurguladığı konuşmasında, "İSKİ yönetimi sadece bürokrasiden ibaret de olmamalıdır. İSKİ bürokrasiyi aşan bir kurumdur. Yetenekli bürokrasinin yanında mutlaka siyasi aklında doğru çalışması gerekmektedir. Ama maalesef biz bunu hem İBB hem İSKİ yönetiminde göremiyoruz. Bu böyle giderse İSKİ'nin benzeyeceği dönem, aynı partinin İBB Başkanı Nurettin Sözen ve Genel Müdür Ergün Göknel dönemi gibi olacaktır. Sizler bundan ders çıkarttığınızı söyleseniz de sonun o dönem gibi olacağa benziyor" ifadelerini kullandı.
ATIK SULARIN ARITILMASI AZALTILDI
Çalışamayan, üretemeyen bir İSKİ'de sorunlar çıkmaya başladığını ve bu sorunların da devam ettiğini söyleyen Cin, "Bunlardan yeni çıkan bir sorun olarak Müsilaj sorunu. Tabi mūsilajla ilgili olarak hemen savunmaya geçip müsilajın sorununun sebebi biz değiliz diyorsunuz. Siz değilseniz de, bu sorun bizim zamanımızda niye ortaya çıkmadı. Eğer İSKİ'deki arıtmalar bir saat çalışmasa, bırakın musilaji Marmara fosseptik çukuruna döner. Atık su arıtmayı bile, 3 yıl öncesinden geriye götürüyorsanız? Atık su arıtmalarının yüzde 18'ler civarında gerilediğini resmi rakamlardan görerek bunu söylüyoruz. Böyle bir dönemde müsilaj olmasında ne olsun?" diye konuştu.
MÜSİLAJDAN KURTULMA ÖNERİLERİ
Başkan Cin, İBB yönetiminin İstanbul'u müsilaj sorunundan ve Marmara Denizi'nin de kurtarılması için yollarının belli olduğunu belirterek önerilerini şu şekilde sıraladı:
*Dereler islah edilmeli
*Kurulmuş arıtma tesislerini sağlıklı bir şekilde çalıştırılmalı
*İleri biyolojik arıtma tesisi yatırımlarına yapraklar alkışlamasa işte o zaman müsilajdan kurtulmuş oluruz.
*Ayrıca bu tedbirler keyfiyet değil zorunluluktur. Ak parti döneminde projeleri hazırlanan, bazıları da ihale edilen Biyolojik ve ileri biyolojik arıtma tesislerinin yatırımlarının yapılması bir hayat memat meselesidir."
DERELER PİSLİK DOLDU
İstanbul'da derelerin atık sularla dolduğunu ve kanalizasyon görüntüsüne dönüştüğünü belirten Cin, "Bir başka ana sorun olarak gördüğümüz konu ise derelerin ıslahıdır. İstanbul'daki Ambarlı, Ayamama, Eşkinoz gibi dereler adeta atıksu kanalı görüntüsü verdiği şikayetleri vardır. Bu tür atık suları dere ve kanalizasyon şebekelerine deşarjını önlemek gerekiyor. Marmara Denizine ulaşan bu atıklar, denizin kirlenmesini ve de müsilaja da sebebiyet veriyor. Bu görev tabi ki İSKİ'nin olduğu için bu tedbiri almak zorundadır. Diğer bir ana sorun Biyolojik Arıtma sorunudur. Marmara denizinin temizliğindeki en önemli unsurlardan biri biyolojik arıtmadır. Bu konudaki otorite sayılan uzmanların görüşleri de açık ve nettir. İstanbul'da hizmet veren Yenikapı, Kadıköy, Baltalimanı, Küçüksu ve Paşabahçe mekanik ön arıtma ve derin deniz deşarjı tesislerindeki atıksularının, acilen biyolojik anıtmadan geçirilmesi gerekmektedir. Önceki dönemde projeleri hazırlanarak bazıları Baltalimanı ve Yenikapı Biyolojik Arıtma Tesisleri ihale edilen bu tesislerin bir an önce bitirilmesi gerekmektedir. Ancak İSKİ'nin bu konudaki yeni yatırımlarının durumu belirsizliğini korumaktadır.
AK PARTİ'NİN VİZYON PROJESİ MELEN BARAJI
Marmara'daki müsilaj sorununda da çok önemli paya sahip olan, İstanbul'un yeterli Biyolojik/İleri Biyolojik Arıtma Tesisleri olmama sorununun, İSKİ'ce acilen çözüme kavuşturulması beklenmektedir. Bizim dönemimizde 10 İleri Biyolojik Arıtma Tesisi, 69 Biyolojik Arıtma Tesisi, Onlarca ön artırma tesisi yapıldı. İstanbul'un su temini hususunda önceki dönem Orman ve Su İşleri Bakanımız Prof. Dr. Veysel Eroğlu'nun büyük hizmetleri oldu. Özellikle Büyük Melen Projesi ile. Dört merhaleden müteşekkil olan projenin ilk üç kademesi tamamlanarak şehre su verilmektedir. CHP'li arkadaşlar, İstanbul'la Melen arasındaki ilişkiyi Melen Barajı'ndan ibaret sanıyorlar. Tabii ki öyle değil. Melen Barajı, Büyük Melen Projemizin önemli bir parçasıdır ama projenin tamamı değildir. İstanbul bunca sıkıntıya rağmen su problemi yaşamıyorsa, bunun nedeni, büyük Melen Projesi'nin AK Parti vizyonuyla İstanbul'un hizmetine sunulmuş olmasıdır. Melen Barajı ile birlikte 4 aşama bitecek, Büyük Melen Projesi tamamlanacaktır.
Mevcutta da İstanbul'un yıllık su tüketiminin yüzde 50'si Melen ve Yeşilçay Sistemlerinden karşılanmaktadır. Ancak küresel ısınma, iklim değişikliği, su kaynaklarındaki kirlenme gibi sorunlar üst üste gelince İstanbul'un içme suyu ihtiyacı için Büyük Melen Projesi de bir süre sonra yetersiz hale gelecektir. Bu nedenle İstanbul'un gelecekteki içme suyu ihtiyacını karşılamak için Osmangazi Barajı ve Sungurlu Barajlarının inşa edilmesi de çok önemlidir. DSI tarafından projeleri hazırlanan bu barajların hayata geçirilmesi için İSKİ'nin mutlaka DSI ile temasa geçmesi gerekmektedir" diye konuştu.
TEMEL ATMAMA TÖRENİ TEK DEĞİL
Ahmet Cin, İstanbul'da atıksudan kazanım oranının yüzde 18'den aşağı çekildiğini belirttiği konuşmasında, "AK Parti, atık suların geri kazanılması ve özellikle de sanayi ve çevre sulamasında kullanılmasında Türkiye'de bir devrim yaptı. Bu dönemde bu yönetim, kazanım oranını da yüzde 18'den aşağı çekmiştir. Keza atıksu arıtma tesislerinde, terfi edilen su miktarında da yüzde 18 geriye gittiğimizi rakamlardan görüyoruz. Kamuoyu yaprakların alkışladığı tek temel atmama törenini biliyor. Ancak anlaşılıyor ki bu tören hiç de tek değil. Yapmama, etmeme, durdurma, engelleme, İSKİ'de bir yönetim anlayışı olmuş. İstanbul'da Avrupa yakasındaki yeşil alanların tamamına yakını hala şehir şebeke suyu ile sulanmaktadır. İSKI'nin acilen, bütün yeşil alanların arıtılmış atıksularla sulanmasına imkan verecek arıtma/şebeke kapasitesini geliştirerek Türkiye'deki öncü rolünü sürdürmesi beklenmektedir" şeklinde konuştu.
'İSKİ'NİN İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ GİBİ BİR GÜNDEMİ YOKTUR'
İklim değişikliği konusunda İSKİ'nin büyük sorumluluğu olduğunu hatırlatan Cin, "İklim değişikliği dünyanın en büyük sorunları arasında yer almaktadır. İSKİ'ye bu konularda çok büyük sorumluluklar düşüyor, Maalesef görebildiğimiz kadarıyla, İSKİ'nin böyle bir gündemi yok. İSKİ'nin kurumsal enerji ve karbon ayak izini düşürebilmek için, biyometan, güneş ve rüzgar enerjisi üretim potansiyelini azami ölçüde kullanarak, yakın gelecekte (2030/2035) enerjisinin çok büyük kısmını, temiz enerji kaynaklarından karşılama hedefi olmalıdır. Ayrıca, yağmursuyu şebekesi ve dereler, iklim değişimi etkileri de gözetilerek, taşkın risklerini minimize edecek şekilde yeniden yapılandırılmalıdır" dedi.
İSKİ DESTAN YAZMAYI BIRAKTI TAMİR TADİLATA BAŞLADI
İSKİ'nin yıllarca yer üstü ve yer altında destanlar yazdığını, bugün ise sadece rutin tamir ve tadilat işlemleri yürüttüğünü ifade eden Cin, "İstanbul'daki içme suyu, kanalizasyon, yağmur suyu hatları zaman zaman teşhis, tedavi ve müdahaleye ihtiyaç duymaktadır. Ne zaman nerede ne olacağı belli değildir. Hele ki yaşayan bir şehirde, yerin altında iş yapmanın zor olduğu bir yerde. AK Parti döneminde yazılımlar, donanımlar, uzmanlıklar bakımından teşhis ve tedavide İSKİ dünyanın en kabiliyetli kurumları arasına yükselmiştir. Yer altında, yer üstünde yazılan bir İSKİ destanı vardı. Buna karşılık bugün, İSKİ'nin rutin tamir ve bakım işleriyle ilgili müthiş bir dağınıklık olduğunu hepimiz görüyor ve yaşıyoruz. Atık su ya da içme suyu tamir, bakım çalışmalarından sonra tranşeler çok uzun süre açık kalıyor. Çukurlar can ve mal güvenliğini tehdit ediyor. Kapatılan çukurlar, tekniğine uygun kapatılmadığından tekrar tekrar çukurlar oluşuyor. Bu durumun yan etkileriyle sadece İSKİ'nin su hizmeti değil, trafik de, yaşam da, İstanbullular için çekilmez hale geliyor. Kimse kusura bakmasın. Bırakın hizmet anlayışının gelişmesini, İSKİ Alzheimer olmuş gibi çalışıyor. Bu durum nasıl tedavi olacak bilmiyoruz İSKİ yönetimini, önce bu hastalığı kabullenmeye, sonra da tedavi olmaya davet ediyoruz. Keza sağlıklı çalışan İSKİ hepimize lazım" diye ifade etti.
İSKİ'NİN GÜNDEMİ ZAM
İSKİ'nin sorumluluklarını yerine getirmediğini tek gündeminin zamlar ve borçlanma olduğunu belirten Cin, "Seçimlerin üzerinden 2 yılı aşkın bir süre geçti. Sayılı gün çabuk geçiyor. Bu süre zarfında İstanbul'da ne olduysa, İSKİ'de de aynısı oldu, oluyor. Maalesef bir tutarsızlıklar devri yaşıyoruz. Tutarsızlıklar. Sayin Belediye Başkanı'nin, Istanbul Büyükşehir Belediyesi adayıyken verdiği vaatlerle başladı. Neyin ne olduğunu bilmeden. 'Ne sihir ne keramet, el çabukluğu marifet' denilerek, yüzde 40 indirim vaatleri billboardları süsledi. Allah'tan meclis çoğunluğu AK Parti'de... Gelinen noktaya baktığımızda yüzde 40 zam geldi. Birde bu zammın yüzde 20'si İnsani Su Kullanım Hakkı'nı kaldırarak yapıldı. Bu örtülü zammı sorduğumuzda bunun için Sayıştay raporunu gerekçe gösteriyorsunuz. İstanbul Büyükşehir Belediyesi, Sayıştay'ın raporladığı başka hangi konuyu dikkate almış, çok merak ediyoruz. Ne olduğunu bilmediğimiz kararı zamma gerekçe gösteriyorsunuz. Madem böyle bir gerekçe var, lütfen bunu tane tane kamuoyu ile paylaşımız. CHP sözcüsü arkadaşlar; '2019 Mart öncesi su pahalı satılıyordu' diyorlardı. Aynı günlerde, İSKİ Genel Müdürü basına şöyle açıklama yapmıştı: "İstanbul 2014 fiyatından su kullanıyordu.". 2019'a kadar 2014 fiyatlarıyla İstanbulluya sunulan su nasıl pahalı olabiliyor? Arkadaşlar, bu bir bilme işidir. Bu bir gayret işidir. Vatandaşın insani yaşam hakkına çökerek, İstanbul'un suyuna yüzde 40 zam yaparak, yatırımları azaltarak, yaptığınız her işi krediyle yaparak bu işin altından kalkmanız imkansız" dedi.
'MUSLUK TAKSANIZ KREDİ ÇEKİYORSUNUZ'
İSKİ'nin yaptığı her işte kredi kullandığını ve kurumun borçlanma miktarını artırdığını dile getiren Başkan Cin, "İSKİ'nin 1994 yılından önce 1,5 milyar dolar borcu vardı. İSKI müteahhitlere, SSK'ya, elektrik idaresine, bankalara, pek çok kamu kurumuna ve esnafa borcu olan, itibarı kalmamış bir kurum haline gelmişti. Sayın Cumhurbaşkanımızın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olması ve Sayın Prof. Dr. Veysel Eroğlu'nun da İSKI Genel Müdürü olmasıyla birlikte, bu borçlar kısa sürede ödenerek İSKİ'nin itibarı sağlanmıştır. Şimdi görüyoruz ki İSKİ tekrar borç batağına sürükleniyor. Yahu musluk taksanız, kredi çekiyorsunuz. Uzun süreli borçlanıp Istanbul'un geleceğini ipotek altına alıyorsunuz. Hiç olmazsa yapacağınız borçlanmaları, döneminizle sınırlandırınız da samimiyetinizi anlayalım.
Şu ana kadar gösterdiğiniz performansa göre İSKİ'nin karnesi şöyle: Su fiyatları artıyor. Borçlar artıyor. Personel giderleri artıyor. Hizmet kalitesi düşüyor. Yatırımlar düşüyor. Milletin verdiği yetki sınırlarında, bu gidişata eyvallah demeyeceğiz. Bunu lütfen böyle biliniz. Daha önce, 1994'te bıraktığınız borçları biz ödedik, ancak bu defa bırakacağınız bu borçları İstanbullulara ödetmek istemiyoruz. Bir yandan sorunlar, bir yandan zamlar ve borçlar ama bir bakıyorsunuz İBB başkanı bu kadar iş güç varken kendisi Diyarbakır'da sözde sanat etkinliğine katılıyor, teröristleri temsil eden eserler önünde gülerek poz veriyor. İstanbul'u sel basıyor maalesef İBB başkanı bodrumda tatilde. Elazığ'da büyük bir deprem oluyor, 41 vatandaşımız hayatını kaybediyor, İBB başkanı kayak merkezine tatile gidiyor. Diyecek söz bulamıyoruz. İnşallah vatandaşımız buna en güzel cevabı zamanı geldiğinde verecektir" diye konuştu.
PENDİK DERELERİ ISLAH EDİLMİYOR
Pendik sınırlarında 9 dere bulunduğunu hatırlatan Cin, derelerin AK Parti döneminde rehabilitasyonun yapıldığını ancak yeni yönetim tarafından ilçedeki derelerin ıslahının yapılmadığını belirtti. Cin konuşmasını şu şekilde sonlandırdı: "Bu derelerin toplam uzunluğu 37 kilometre. AK Parti döneminde, bu dere aksları üzerinde bulunan müştemilatlar, fabrikalar, kaçak yapılar, uzun bir mücadeleden sonra kamulaştırıldı, dere çevreleri temizlendi. Derelerimizin 17 kilometresinin ıslahı da bu süreçte yapıldı. Islaha hazır hale getirilen ya da yeni şartlar nedeniyle ıslahının yenilenmesi gereken toplam 20 kilometre uzunluğunda deremiz var. Hazırlık çalışmaları, plan ve projeleri dönemimizde yapılan bu 20 kilometrelik derenin ıslahı, yeni yönetimin ilk gününden beri kendilerinden talebimiz. Bizlerin bu taleplerine karşılık maalesef sadece ve sadece 150 metre ıslah yapılmıştır. İSKİ bu hızla devam ederse bırakın bizleri, torunlarımızın çocukları dahi 20 kilometre derenin ıslahını göremeyecek. Ziya Paşa "Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz." diyor. Pendik'ten İSKİ'ye ayna tuttuğumuzda, görülen maalesef budur. İstirham ediyoruz, Pendik'in bu ihtiyacını ciddiye alınız, dere ıslahlarımızı bir an önce tamamlayınız. Biliyorsunuz; Kurbağalıdere'de AK Parti döneminde yapılan çalışmaları nihayetlendirdiniz. Bu dönemde başlamış, bu dönemde bitirmiş gibi reklamlarını yapıyorsunuz. Yapabilirsiniz, yapınız. Hiç sözümüz yok. Ancak, bizim dereler gibi İstanbul'un Ambarlı, Ayamama, Eşkinoz ve benzeri dereleri de Billboardlarla ıslah olmaz. Nitekim Marmara Denizi müsilaj olarak bu dereleri kustu. Hep beraber gördük."