Erzurumlu Zakir Öz 1961 yılında Ankara Etimegut Zırhlı Birliklerinde askerlik görevine başladı. 6 aylık asker Öz, eğitim alanında geçen elektrik kablolarına kapılıp şehit olduğu haberi 20 gün ailesine verildi. Zakir'in ağabeysi kardeşinin cenazesini almak için Ankara'ya gittiğinde ise cenazeye ulaşamadı. Askerler tarafından defnedildiği söylendi. Birkaç girişimde bulunsada hiç kimse olayla ilgilenmedi ve nasıl öldüğü ve nereye defnedildiği bilinmeyen Zakir Öz dosyası böylelikle kapanmış oldu. Daha sonra hiçbir bilgi alınmadı. Şehit olduğunda ise eşi 7 aylık hamileydi. Babasını kaybettikten 2 ay sonra sonra dünyaya gelen bebeğe ise annesi Zakire ismini koydu.
Zakire Öz amcasının oğlu Köksal Öz ile evlendi. Birinin babası diğerinin de amcası olan Zakir Öz'ün askerde şehit olması olayı için yeniden çalışma başlatıldı. Babasız büyüyen Zakire Öz ve eşi 2012 yılında yeniden hukuki girişimlere başladı. Avukat Oktay Akçay ile Genel Kurmay arşivleri ve dönemin Ankara Belediyesinin mezar kayıtları tespit edildi. Askeriyeden verilen bilgilerin ise doğru olmadığı Zakir Öz'ün şehitliğe değil kimsesizler mezarlığına defnedildiği ortaya çıktı. Verilen hukuk mücadelesin ardından Zakir Öz hakkında 60 yıl sonra şehitlik unvanı verildi.
OLAYIN ÜSTÜ KAPANDI, KİMSE BİLGİ ALAMADI
Köksal Öz o dönemde yaşananları şöyle anlattı; "Şehit Zakir Öz'ün hem yeğeni hem de damadıyım. 1961 yılında amcam Zakir Öz, Ankara'ya askerlik yapmaya gidiyor. Etimesgut Zırhlı Birlikler Komutanlığında 6 aylık askerken elektrik çarpması sonucu şehit olduğu haberi bizimkilere ulaşıyor. Tabi bu haber öyle hemen gelmiyor, amcamı elektrik çarptıktan 20 gün sonra Erzurum'a bu habere geliyor. Babam Rıza Öz, kardeşinin cenazesini görmek için Ankara'ya gidiyor ama babama hiçbir şey söylemiyorlar. Sadece elektrik çarpması sonucu öldüğünü ve Mamak'ta askeri şehitliğe defnedildiğini söylüyorlar. Babam mezarı ve cenazeyi ısrarla görmek istese de kimse yardımcı olmuyor. Babam bu haberi aldıktan hemen sonra memlekete dönüyor ve amcamın öldüğünü herkese söylüyor. O zaman mahkeme ya da hukuki süreci başlatmayı kimse bilmiyor ve bu olayın üstü böylece kapanmış oluyor.' Yıllarca amcasının ve eşinin babasının nasıl öldüğü ile ilgilili bilgi almak istediklerini söyleyen Öz; "Yıllar geçti ve insanlar askeriyeden korktuğu için bir bilgi alamıyor, amcamız nasıl öldü bilmiyoruz bu sorular hep bir muamma yarattı bizde. Gerçekten elektrik mi çarptı, yarası var mıydı vs. gibi sorular yıllarca içimizi kemirdi. Amcam şehit olduğunda kızına yedi aylık hamile eşi yani yengem o genç yaşında kocasız kaldı. O dönemde Türkiye'nin içinde olduğu durum belli geçim sıkıntısı, yaşam mücadelesi derken yengem eşi için kimseyle de evlenmiyor. Yengem kızını dünyaya getirdikten sonra rahmetli eşinin adını kızına veriyor. Yengem kızını bu şekilde büyüttü ve 2009 yılında yengem hayatını kaybetti. Sadece bir kızı vardı ve yengem kızını benimle evlendirdi" dedi.
2012 YILINDA HUKUK MÜCADELESİ BAŞLADI
Köksal Öz "2012 yılında hukuki süreci başlattık. Eşim Zakire Öz, her gün baba hasreti ile acı çekerken bu sürece dayanamadım ve araştırma yaptım. Erzurum'da avukatlık yapan Oktay Akçay ile tanıştım ve bu olayı anlattım.. Genel Kurmay ve Ankara Büyükşehir Belediyesi ile yazışmalar yapıldı. Çünkü ortada cenaze yoktu. Ankara o dönemde büyükşehir olmadığı için askeriye bize cenazenin belediye tarafından defnedildiğini söyledi. Şimdi askerde ölen birini neden belediye kaldırsın bu bize mantıklı gelmedi. Yaptığımız araştırma sonucunda amcamı elektrik çarptıktan sonra GATA'ya kaldırıyorlar ve amcam tam 13 gün hastanede yaşam mücadelesi veriyor. Tabi o zaman ne telefon var ne de haber getirecek bir şey. Bizimkilerin hiçbir şeyden haberi yok. Bu bilgiyi öğrendikten sonra biz hastaneyi de mahkemeye verdik. Otopsi incelemesi ve arşiv belgelerine ulaşmak için baya zaman harcadık. Büyükşehir belediyesini mahkemeye verdiğimiz zaman amcamın cenazesi Mamak'ta değil de Cebeci'de defnedilmiş. Amcamı sahipsizler mezarlığına defnetmişler. Daha sonra bu mezarı açıp kemiklerini torbaya koyup başka bir yere kaldırıyorlar ve o mezara da başka birini gömüyorlar. Gömdükleri kişi işe bir kadın. Daha sonra 2014 yılında dönemin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Melih Gökçek bize çok yardım etti. Tüm yetkilerini bizim için kullandı. Gidilmesi, görülmesi gereken tüm yerlerle kendisi bilhassa görüştü ve bir dakika bile bizimle diyaloğunu kesmedi. Bu süreç böyle devam ederken Genelkurmay ile tekrardan irtibata geçtik ve cenazemize ait kemikleri bulduk ve amcamın şehitliğinin kabulü için müracaat ettik. Mahkeme sonucumuz 8 Kasım'da elimize ulaştı. Amcama şehitlik madalyasını verdiler" diye konuştu.
"BABASIZ BİR ÖMÜR GEÇİRDİM"
Zakire Öz, babasız geçirdiği bir ömrü ise şu sözlerle anlattı; Babam öldüğünde ben annemin karnında yedi aylık bir bebekmişim. Baba kokusunu hiç bilmiyorum. Babasız büyümek çok zor bir durum bunun bir tarifi yok. Annem 2009 yılında vefat etti ve benim babam arkamda dağ diyemedim çünkü ben dağımı hiç görmedim. Benim dağım annemdi, kolum, kanadım annemdi ve onu da kaybettikten sonra ben daha çok yandım. Çocuklarım her bayramda, şenlikte babalarına sarılırken benim ciğerim yanıyor. Nasıl yanmasın baba nedir hiç bilmiyorum. Allah razı olsun amcalarım sahip çıktı ama baba gibi olmaz ki. Ben bu acıyla yanarken eşim dedi gel araştıralım ben sana babanı bulacağım. Ben babamın mezarına bile razıydım. Sonra bu süreç başladı Allah devletimizden razı olsun babamı bulduk. Hukuk mücadelesi verirken devletimiz babamı "şehit" olarak kabul etti. Benim acım bir nebze olsa da dindi. Bu dünya da bir ömür babasız geçirdim Allah her şehidimizin eşine, ailesine ve çocuklarına sabır versin. Her şehit haberinde ben binlerce defa yıkılıyorum. Gözyaşlarım hiç kurumadı. Babamı şehit olarak kabul ettiler ya benim sevincim bu oldu. Yüce devletimizden tek bir isteğim var. Babamın kemiklerini bize versinler ve Erzurum'da şehitliğe defnedelim. Mezarının başında ay yıldızlı bayrağımızın dalgalandığını göreyim, mezarına gideyim babama ve şehitlerimize bir fatiha okuyayım bu bana bir ömür yeter. Babamın şehitlikte bir mezarının olduğunu bilmek bile bana huzur veriyor."
TEK İSTEDİKLERİ HAK EDİLEN MERTEBEYDİ
Avukat Oktay Akçay; "Zakire abla baba hasreti ile büyüdü. Hiç babasını göremedi. Annesi ile zorlu bir hayat yaşadı. Babasının mezarının nerede olduğunu bilmeden geçen bir hayat yaşadı. 9 yıl önce hukuk mücadelemize başladık. Genel Kurmay arşivleri ve belediye arşivleri ile sonuca ulaştık. Dönemin Türkiye'sinde maalesef bu tür hadiseler çok yaşandı. Çok şükür aile huzura erdi. Babaları şehitlik unvanı aldı. Burada ailenin hiçbir şekilde şehit yakınlığından doğan maddi bir beklentisi yoktur. Bunları da biz mahkemede dile getirdik. Kendileri sadece askerde ölen babalarının hak ettiği şerefli unvanı almasını istedi. Kendisine bir kez daha rahmet diliyoruz. 60 yıl sonra gelen bu mertebe bizleri de çok mutlu etti" dedi.