Şair ve 'Diriliş' düşüncesinin mimarı Sezai Karakoç, 88 yaşında hayatını kaybetti. Türk edebiyatına kattığı sayısız eserle hafızalara kazınan Sezai Karakoç'un vefat haberini Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımla duyurdu. Kalın paylaşımında, "Diriliş şairi Üstad Sezai Karakoç rahmet-i Rahman'a kavuştu. Örnek bir hayat, sağlam bir fikir örgüsü ve büyük bir edebî miras bıraktı geride. Mevla mekanını cennet, makamını âli, ruhunu şâd eylesin." ifadelerini kullandı.
Prof. Dr. Ali Şükrü Çoruk
"TÜRK ŞİİRİNDE YENİ UFUKLAR AÇTI"
Prof. Dr. Ali Şükrü Çoruk ve Yazar Doğan Hızlan, Sezai Karakoç ile ilgili sabah.com.tr'ye özel açıklamalarda bulundu.
Modern Türk şiirinde kendisine has bir yere sahip olan, sanatıyla ve düşünceleriyle nesilleri etkileyen Sezai Karakoç'un bu başarısında "diriliş" kavramı etrafında gelenekle kurduğu sağlam ve sağlıklı bağın, diyaloğun tesirinin büyük olduğunu söyleyen Prof. Dr. Çoruk, "Gelenek ve modern şiir ilişkisini çok geniş bir çerçevede ele alan Sezai Karakoç bu noktada şiirimizde özgün bir yerde durmaktadır. Meseleyi bir bütün olarak İslâm edebiyatı çerçevesinde ele alan ve divan edebiyatını İslâm edebiyatının üçüncü önemli aşaması olarak gören Sezai Karakoç, Arap ve İran edebiyatlarını da geleneğin önemli ve ihmal edilemeyecek bir parçası olarak değerlendirir. Hatta daha ileriye gidersek başta Paul Claudel olmak üzere batılı şairlerden şiir çevirileri yapması ve gelenek karşısındaki fikirlerinin T. S. Eliot ile benzerlik taşıması da Sezai Karakoç'un meseleyi evrensel planda düşündüğünü gösterir." ifadelerini kullandı.
Ali Şükrü Çoruk, şu ifadeleri kullandı:
"Başta Hızırla Kırk Saat, Taha'nın Kitabı-Gül Muştusu ve Zamana Adanmış Sözler adlı kitaplarında yer alan şiirler olmak üzere hemen hemen bütün şiirlerinde gelenekten gelen ve geleneğin özünü teşkil eden unsurların şiirin gerektirdiği yeni yorumlar, imgeler ve imajlar yoluyla yeniden dirildiğini, canlılık kazandığını görmek mümkündür. O geleneğin ölü taraflarına değil canlı taraflarına odaklanmış bir şairdir. Ünlü alman besteci Gustave Mahler'in söylediği "Gelenek küllere tapmak değil, ateşi canlı tutmaktır" sözünün Türk edebiyatındaki karşılığını aramak istediğimizde şüphesiz karşımıza çıkan ilk isimlerden birisi Sezai Karakoç olacaktır. Ortaya koyduğu eserlerle Türk şiirinde ve düşünce dünyasında yeni ufuklar açan Sezai Karakoç, kuşkusuz geçmişte olduğu gibi bundan sonraki süreçte de nesiller üzerinde etkili olacaktır."
Yazar Doğan Hızlan
"TÜRK ŞİİRİNDEKİ AKIMLARA İLHAM OLMUŞTUR"
Yazar Doğan Hızlan ise sabah.com.tr'ye yaptığı açıklamada şu ifadeleri kullandı:
"Genel tanımıyla Sezai Karakoç, Türk şiirine damga vurmuş isimlerden biri. Yalnız şiiriyle değil düşünceleriyle de… Çünkü iyi bir şairin düşünceleri siyasal görüşü, dünyayı kavrayış şekli vardır. Şairlerde onları savunurlar ve taraftar bulmak isterler. Ama bunun birinci yolu sadece ideolojinin, inancın güçlülüğü değil. İyi bir şiirle sunulmasıdır. Sezai Karakoç bunu başarmış biridir. Ayrıca çeşitli alanlarda yazdığı şiirlerde, Türk şiirindeki akımlara, başta İkinci Yeni olmak üzere hem ilham olmuştur hem de o hareketi anlamak içinde onun şiirlerine bakmak gerekir. Çünkü Sezai Karakoç gibi şairler, bir takım şeyleri sadece bir meseleye, bir inanca indirgemezler. Uhrevi vardır, dünyevi vardır. Elbette bir siyasi görüşü vardır. Bunun anlaşılması taraftar bulması olağandır. Ama bütün bunların içinde hiçbir zaman uygulama için taviz vermezler. Sezai Karakoç'u da öyle düşünmek gerekir. Sezai Karakoç için çok yazı yazdım. Birçok şiirini inceledim. Ve şair şöyle bir şey; şimdi yeniden Sezai Karakoç okumaya başlıyorum. İyi bir şair böyle olmalıdır. Çünkü, ne olursa olsun zamana direnmek de bir ustalıktır."