Bakan Gül, "İnsan haysiyeti siyasetten bağımsız bir üst değerdir. Bunun için, gelin hep beraber, o parti şu parti demeden, 84 milyon için, bu ülke insanının onuru, hukuku için çalışalım diye çağrıda bulunuyoruz. İnsanı insan yapan değerlerde kimsenin bir başkasına üstünlüğü yoktur. Çünkü insan onur ve haysiyetini korumanın istisnası yoktur, mazereti asla olamaz. Bu konuda politik, ideolojik ayrımcılık yapılması asla kabul edilemez. Söz konusu insan onuru ise bu işin iktidarı-muhalefeti yoktur" dedi.
Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Danıştay Başkanı Zeki Yiğit, Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Anayasa Mahkemesi Başkanı Zühtü Arslan, Hakimler ve Savcılar Kurulu Başkanvekili ve İkinci Daire Başkanı Mehmet Akif Ekinci, HSK Birinci Daire Başkanı Halil Koç, HSK üyeleri, Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, Adalet Bakanlığı Bakan Yardımcısı Zekeriya Birkan ve Adalet Akademisi Başkanı Muhittin Özdemir'in katılımlarıyla Masumiyet Karinesi ve Lekelenmeme Hakkı Sempozyumu düzenlendi. Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Adalet Bakanı Gül, kimsenin kimseye çamur atma özgürlüğünün olmadığını belirterek, "Kimsenin kişisel kin ve husumetine yargıyı alet etme hakkı yoktur. 84 milyon vatandaşımızın dünya görüşü, yaşam tarzı, mezhebi, meşrebi, etnik kimliği ne olursa olsun şerefi, onuru, itibarı devlete emanettir. İnsanın lekelenmeme hakkı da bütün insanlığın hakkıdır" ifadelerini kullandı.
İNSAN ONURU DİJİTAL MEDYADA DA KORUNMALI
Lekelenmeme hakkını masumiyet karinesinden daha da manevi anlamda öte de anlamlar taşıdığını belirten Bakan Gül, "İnsanı ve onurunu, sonu mahkûmiyete çıkmayacak, çürük-temelsiz ithamlar karşısında da korumak gerekmektedir. Kolluk delillerini eksiksiz toplamalıdır, savcı incelemesini, soruşturmasını bihakkın tamamlamalıdır. İtham ancak böyle bir hazırlıktan sonra ortaya çıkmalıdır. Soyut ve temelsiz suçlamalarla, hiç kimse bırakın dava açılmasını, herhangi bir soruşturma işlemine bile muhatap olmamalıdır. Özellikle dijital medya gibi alanlarda da insana ve onuruna yönelik saldırılar yoğun bir şekilde gözlemlenmektedir. İnsan onuru orada da korunmalıdır, lekelenmemelidir. Bu konuda hepimize görev düşmektedir. Basın yayın kuruluşlarımız, sivil toplum, entelektüel camia güçlü bir farkındalık oluşturmalıdır. Bugün en hafif bir suç şüphesinde bile vatandaşın temelinde dile düşmek, peşinen suçlu ilan edilmek gibi korkuları bulunmaktadır. Bir peşin hükmün ya da yalan haberin internette dolaşıma sokulduğu, bu kişinin toplum nezdinde kendini aklamasının ne kadar zor olduğunu hepimiz biliyoruz. Dolayısıyla lekelenmeme hakkı sadece savcılık işlemleriyle sınırlı bir hak değildir" dedi.
MUHALEFETE ÇAĞRI
İnternetin önemli bir haber ve iletişim aracı olduğunu ancak fiziki alemde suç sayılan şeylerin sanal alemde de suç teşkil ettiğini kaydeden Bakan Gül, insan itibarını korumaya yönelik Meclis'te yapılan çalışmalara her partinin destek vermesinin elzem olduğunu belirterek şunları söyledi:
"Her siyasi partinin; iftira, karalama ve itibar suikastlarına karşı yapılan bu çalışmalara destek olması elzemdir. İnsan haysiyeti siyasetten bağımsız bir üst değerdir. Bunun için, gelin hep beraber, o parti şu parti demeden, 84 milyon için, bu ülke insanının onuru, hukuku için çalışalım diye çağrıda bulunuyoruz. İnsanı insan yapan değerlerde kimsenin bir başkasına üstünlüğü yoktur. Çünkü insan onur ve haysiyetini korumanın istisnası yoktur, mazereti asla olamaz. Bu konuda politik, ideolojik ayrımcılık yapılması asla kabul edilemez. Söz konusu insan onuru ise bu işin iktidarı-muhalefeti yoktur."
SOSYAL MEDYA DÜZENLEMELERİNİN HAYATA GEÇİRİLMESİ ÇOK ÖNEMLİ
Sempozyumda konuşma yapan Danıştay Başkanı Zeki Yiğit, denetimsiz bir alan olan internet ve sosyal medyada masumiyet karinesi ve lekelenmeme hakkının gözetilmediği ve korunmadığını kaydetti. İnternet ve sosyal medyada kişilerin bir diğerinin hakkını kolayca çiğneyebildiğini belirten Yiğit, masumiyet karinesi ve lekelenmeme hakkının söz konusu ortamlarda da korunmasına yönelik düzenlemelerin hayata geçirilmesinin çok önemli olduğunu söyledi.
YARGILAMA SÜRECİNİ OLUMSUZ ETKİLER
Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, yaptığı konuşmada sosyal medya kullanımı ve adli kalite düşüklüğünün masumiyet karinesi ve lekelenmeme hakkını zayıflatabileceğini söyledi. Akarca, "Politik kişiliklerin, yurt dışı bağlantılı çeşitli odakların ya da diğer otoritelerin kamuoyunu yönlendirmek amacıyla yaptıkları beyanlar veya çeşitli şekillerde oluşturulmaya çalışılan kamuoyu baskısı masumiyet karinesini ve lekelenmeme hakkını olumsuz etkileyen diğer faktörlerdir. Bu tür müdahale girişimleri, devam etmekte olan yargılama sürecine ilişkin bilinçli veya bilinçsiz bir önyargı oluşturabilir ve olumsuz etki edebilir" dedi.
SOSYAL MEDYA MASUMİYET KARİNESİ VE LEKELENMEME HAKKINI İHLAL EDİYOR
Masumiyet karinesini ve lekelenmeme hakkını ihlal eden risk alanlarından olan sosyal medyada henüz soruşturma aşamasına dahi geçilmemiş vakalarda bile bazı kişilerin suçlu olarak ilan edildikleri, şeref ve haysiyetlerinin zedelendiğini vurgulayan Akarca, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Böyle durumlarda hukuk sistemi masumiyet karinesini ve lekelenmeme hakkını etkin şekilde koruyabilmelidir. Hakim ve savcılar tarafından yargı etiği ilkelerine uygun olmayan tarzda sosyal medyanın kullanılması şu an için oldukça güncel ve sorunlu bir alan haline gelmiştir. Özellikle, sosyal medya üzerinden siyasi, etnik, mezhepçi, cinsiyetçi ve benzeri paylaşım yaparak kamuoyuna mesaj verilmesi, hakimlerin ve savcıların bağımsızlıkları ve tarafsızlıkları hakkında makul şüphe doğurur ve adil yargılanma hakkını zedeler. Ayrıca, hakimler ve savcılar devam eden yargılamalar hakkında sosyal medya aracılığıyla da olsa kamuoyuna görüş açıklayamazlar. Hakimlerin ve savcıların etik dışı davranışlarına yönelik iddialara karşı yargı sistemi şeffaf bir şekilde cevap verebilmelidir. Bu yöntem hem halkın yargıya olan güvenini artırır hem de etik dışı davrananlara karşı caydırıcı bir etki doğurarak adil yargılanma hakkını güçlendirir."