2013 yılının Mayıs ayında başlayan ve Ağustos ayına kadar devam eden Gezi provokasyonlarının 2 büyük motivasyonu vardı. Topçu Kışlası ve Atatürk Kültür Merkezi…
Taksim Meydanı'nın aslına uygun olarak yeniden ayağa kaldırılmasına ve dünyanın en güzel meydanlarından biri olmasına karşı çıkan eylemciler, Topçu Kışlası'nın yapılmasını bahane ederek 3 ay süren eylemler zinciri başlattı.
Eylemcilerin tek bahanesi Topçu Kışlası değildi. Atatürk Kültür Merkezi'nin de yıkılıp yerine Alışveriş Merkezi yapılacağını iddia ediyorlardı.
Gezi eylemcilerin Hükümete ilettiği 7 talebin ikincisi AKM'nin yıkılmamasıydı.
Basın açıklamalarında sürekli AKM vurgusu vardı. Marjinal sol örgütler ve terör örgütleri AKM binasını pankartlarla kaplayarak bu binayı koruma altına aldıklarını iddia ediyordu.
Elbette bu zorbalığa göz yumulmadı. Şubat 2018'de AKM binasına ilk kazma vuruldu. Ve 29 Ekim 2021 tarihinde yani dün dünyanın en güzel opera binalarından biri İstanbullu sanatseverlerin hizmetine sunuldu.
Muhsin Ertuğrul tiyatrosunda olduğu gibi AKM'nin açılışında da provokatörler tuhaf bir sessizliğe büründü. "AKM binası AVM binası olacak" diyerek eylem yapanlar, köşe yazısı yazanlar, manşet atanlar ve bildiri yayınlayanlardan tek bir özeleştiri duymadık.
Bugün, Gezi eylemlerinin başlangıcında yeralan ve ilerleyen günlerde bu eylemlere desteğini çeken Cengiz Alğan'ı aradım. DSİP ve "Irkçılığa DurDE" platformu kurucularından Cengiz Alğan ile 2014'te yaptığımız söyleşide "Artık o mahalle birlikte yürümek istemiyorum" demişti.
Cengiz Alğan hala o sözlerinin arkasında. "Türkiye Solu Erdoğan nefretinden besleniyor" diyen Cengiz Alğan'a göre Gezi ruhundan bir özeleştiri beklemek, AKM için bir takdir beklemek hayal.
İşte Cengiz Alğan'ın açıklamalarından başlıklar:
GEZİ'DE AKM'NİN YERİNE YAPILACAK AVM'NİN PROJELERİNİ GÖRDÜM DENİLİYORDU
Gezi eylemlerine katılanların büyük çoğunluğunda Taksim Atatürk Kültür Merkezi yıkılacak ve yerine Alışveriş Merkezi yapılacak algısı çok hakimdi. Hatta şöyle söylentiler çıkıyordu. AVM projesinin projesini görenler ortalıkta geziniyordu. Biz ne kadar saçmalamayın desek de böyle insanlar Gezi'de çok yaygındı. Topçu Kışlası'na olan itiraz daha sonra AKM ile birleşti. Hükümetin toptan bir saldırısı olarak görüyorlardı. AKM'nin de bu saldırıdan nasibini alacağını ve peşkeş çekileceğini düşünüyorlardı.
AKM BİNASINA İLK AFİŞİ TKP ASTI
Gezinin ilk birkaç günü radikal sol örgütler yoktu. Kalabalık toparlanmaya başlandığında radikal sol örgütler gelmeye başladı. Önce meydandaki Atatürk anıtına pankartlar asmaya başladılar. DEV-SOL geldi oraya bir çadır kurdu. Arkasından en büyük pankartı ben asarım yarışı başladı. AKM binasına ilk afişi TKP'liler astı. "Boyun eğme" TKP'nin o dönemdeki sloganıydı. Onlar asar asmaz diğerleri de yarışa girdi. Solcuların en kolay yaptığı iş pankart asmaktır zaten…
TÜRKİYE SOLU'NDAN ÖZELEŞTİRİ GÖREMEZSİNİZ
Türkiye solundan bir özür veya özeleştiri göremezsiniz. Asla çıkmaz. Gezi'den önce Emek Sineması eylemleri vardı. Emek sineması yıkılacak ve işyeri yapılacak deniliyordu. "Arkadaşlar daha güzeli yapılacakmış" diyenler şiddetle susturuluyordu. O ortamlarda ses çıkarmak mümkün olmuyor. Bir algı yaratıldığı zaman itiraz sesi yükseltmek imkansız hale geliyordu. "AKM'yi yıkıp AVM yapacaklar" diyen bu anlayıştan da bir özür, bir takdir, bir özeleştiri beklemek de hayal olur. Bunlar bizim Gezi Parkı eylemleri sırasında astığımız "Hrant Dink caddesi" tabelasını bile üç kez parçaladılar. Böyle tahammülsüzlerdi.
ERDOĞAN NEFRETİNİ KAFALARINDA ÖYLE BÜYÜTTÜLER Kİ İNANAMAZSINIZ
Türkiye solunda bir zafer açlığı var. Erdoğan nefretini kafalarında öyle büyüttüler ki inanamazsınız. Artık bu nefretten çıkamazlar. Oradan besleniyorlar. O besinleri kesilirse yaşamazlar. Kafalarındaki Erdoğan nefretini bitirsen bunların yemek boruları, nefes boruları kesilmiş gibi olur. Ben kendi yakınlarımdan, arkadaşlarımdan bunu çok iyi görüyorum. Bu nefret dili bitmez. Aksine yükselerek devam eder diye düşünüyorum.
CANAN KAFTANCIOĞLU OLDUĞU SÜRECE YENİ PROVOKASYONLAR OLABİLİR
Bir daha Gezi eylemleri gibi bir organizasyonu başlatamazlar. O konjonktürde FETÖ, CHP ve Marjinal sol biraraya gelerek o eylemleri başlattı. Alevileri kışkırttılar ve Alevi gençleri öne sürdüler. Bir daha aynı şekilde olmaz ama olması için zorlayabilirler. Provokasyonlar yapabilirler. Büyük kitlesel şey bir daha yapamazlar. Dolmabahçe 6. Filo hadisesi gibi bunu da 70 sene anlatırlar. Üzerinden 8 sene geçti ama kahramanlık destanı gibi anlatmaya devam ediyorlar. Ama provokasyonlara dikkat etmek gerekir. Canan Kaftancıoğlu işin içinde olduğu sürece her şey beklenebilir bu süreçte.