İstanbul'da Cumhuriyet Bayramının 98. Yıldönümü nedeniyle bayramlaşma programı düzenlendi. Çırağan Sarayı'ndaki programda davetlileri, Vali Ali Yerlikaya ve eşi Hatice Nur Yerlikaya karşıladı.
ÇOK SAYIDA DAVETLİ KATILDI
Bayramlaşma programına, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, İstanbul Emniyet Müdürü Zafer Aktaş, İstanbul Jandarma Komutanı Tümgeneral Yusuf Kenan Topcu, ilçe kaymakamları, belediye başkanları, İstanbul'daki kamu kurum ve kuruluşlarının yöneticileri, azınlıkların dini temsilcileri, eğitim, sağlık, iş dünyası, kültür, sanat ve spor camiasından çok sayıda davetli katıldı.
ATATÜRK'ÜN GİYDİĞİ KIYAFETLERİN ORİJİNALLERİNİN SERGİDE YER ALDI
29 Ekim Bayramlaşma Programı kapsamında, Atatürk'ün smokinlerini diken ailenin dördüncü kuşak torunu Levon Kordonciyan tarafından Cumhuriyet Bayramı'na özel olarak hazırlanan "Cumhuriyet Terzihanesi Sergisi" düzenlendi. Atatürk'ün giydiği kıyafetlerin orijinallerinin yer aldığı sergide, Cumhuriyet dönemi kıyafetleri, terzihane aksesuarları ve dönem fotoğrafları izlenime sunuldu.
YERLİKAYA KONUŞMA YAPTI
Müzik dinletisi ve Cumhuriyet Bayramı'na özel olarak İstanbul Valiliği tarafından hazırlanan "Cumhuriyet" filminin gösteriminin ardından Yerlikaya, Cumhuriyet'in ilan edildiği saat olan 20.30'da konuklara hitaben bir konuşma yaptı.
"BİR ZAFER TÜRKÜSÜDÜR CUMHURİYET, UMUDUMUZUN TÜRKÜSÜDÜR"
Vali Yerlikaya, Cumhuriyet Bayramı'nın 98. yıl coşkusunu ve sevincini yaşadıklarını belirterek, "An bu an! Bundan 98 yıl önce, 29 Ekim akşamı, saatler tam 20.30'u gösterdiğinde, bir milletin tarihinin akışı değişmişti. Çünkü tam da o saatte Cumhuriyetimiz ilan edilmişti. O dönemde ülkenin dört bir yanının işgal altındaydı. Bir ülke düşününüz. Bağrına hançer saplanmış. Dört bir yanı işgal altında, insanları yorgun, insanları yaralı. Ve onlara, düşman bayraklarının gölgesinde nefes almak bile zül geliyor. Çünkü çiğnenen, her karışı şehit kanıyla sulanan kutsal vatan toprağıydı. Ve yaşananları öylece kabullenmek, milletimizin karakterine yaraşmazdı ki. Sadece bir umut ışığı arıyordu Anadolu. Kısık da olsa lambadan süzülen bir ışık, bir tutam kandil ışığı ya da titreyen bir mum alevi. Ama ille de bir umut ışığı. Ve nihayet o ışık, 19 Mayıs 1919 sabahı, adeta bir güneş gibi doğmuştu Samsun'dan. Karanlıkları dağıtıp, yüreklerdeki o umut ateşini yakan Gazi diyordu ki 'Bir ulus sımsıkı birbirine bağlı olmayı bildikçe, yeryüzünde onu dağıtabilecek bir güç düşünülemez.' Öyle de oldu. Gidilecek yol uzun, katedilecek mesafe çetindi. Ama şartlar ne olursa olsun, yüreklerdeki iman dağlardan büyüktü. Nezahat Onbaşısı, Gördesli Makbulesiyle, Yahya Kaptanı, Yörük Alisiyle koskoca bir millet el ele vermiş, kendilerine biçilen kefeni yırtıp atmışlardı.Cumhuriyet sadece bu toprakların değil, vatanları işgal altındaki mazlum milletlerin de bağımsızlık rehberidir. Yerlikaya, "Ama tarih, içlerinde bizim kadar bedel ödeyerek, yeryüzünün en çetin mücadelesiyle cumhuriyet kuran başka bir milleti daha yazmadı. Çünkü bizim için cumhuriyet, omuzlarında cepheye mermi taşıyan kınalı elleri öpülesi nenelerimizin son vasiyetidir. Cumhuriyet, mermisi bitince süngüsünü takarak şehadete koşan Mehmetçiğimizin dilindeki duadır. 13 Kasım 1918 sabahı Boğaz'a demirleyen düşman gemilerine bakıp, 'Geldikleri gibi giderler' diyen o yüksek iradedir cumhuriyet. 'Fikri hür, vicdanı hür, irfanı hür' nesiller yetiştirme idealidir. Bağımsızlığımızın nişanesi, 'muasır medeniyetler seviyesinin en üstüne çıkma' hedefimizin miladıdır. Bir zafer türküsüdür cumhuriyet, umudumuzun türküsüdür."dedi.