İzmir'de 30 Ekim 2020'de meydana gelen 6.6 şiddetindeki depremde 116 kişi öldü, binin üzerinde kişi ise yaralanmıştı. Depremde 17 bina yıkılırken binin üzerinde binada hasar oluştu. İzmir, tarih boyunca birçok depremle sarsıldı, harap oldu ve birçok defa yeniden inşa edildi. 1688, 1739 ve 1778'de meydana gelen depremler, İzmir'de büyük hasarlara yol açmıştı. İzmir 30 Ekim depreminin yıl dönümüne yaklaşılırken, Kültür ve Turizm Bakanlığı izni ile İzmir Katip Çelebi Üniversitesi adına yürütülen ve Güzel Enerji AŞ ve Yaşar Eğitim ve Kültür Vakfı'nın desteği ile yapılan kazı çalışmalarıyla dünyanın kent merkezindeki en büyük antik dönem agoralarından biri olan Smyrna Agorası'nın tarihi, gün yüzüne çıktı.
Büyük İskender tarafından 193 hektarlık alanda kurulan 8 bin 500 yıllık tarihe sahip antik kent, Kadifekale'den Kemeraltı'na kadar uzanıyor. Antik çağın gündelik yaşamına dair çok sayıda ipucu sunan kentte, son 14 yıldır gerçekleştirilen kazı çalışmalarında 1483 adet obje bulundu. Bu objelerle birlikte Smyrna Agorası'nın, İzmir'de yaşanan depremler ile ilgili birçok kanıt içerdiği de ortaya çıktı. İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Türk İslam Arkeolojisi Bölümü Öğretim Üyesi ve Smyrna Antik Kenti ve Agora Tiyatrosu Kazı Heyeti Başkanı Doç. Dr. Akın Ersoy, Smyrna Antik Kenti'nde depreme dair önemli yazıt, yapıt ve belgelerin olduğuna dikkat çekti.
İZMİR'DE GEÇMİŞTE DE BÜYÜK DEPREMLER YAŞANDI
İzmir'de 30 Ekim'de meydana gelen depremin, benzerlerinin geçmiş dönemlerde de yaşandığını belirten Doç. Dr. Ersoy, "Geçen sene bu zamanlarda İzmir'de büyük bir deprem meydana geldi. Ben de depremzedelerden bir tanesiyim. Smyrna Antik Kenti'nde İzmir'in depremselliğine vurgulayan önemli yazıtlar var. Dönemin valisinin kentteki deprem sonrasında İzmir'in yeniden bir şehir olmasını onurlandırıldığı bir yapıt yer alıyor. Yapıtın üzerinde muhtemelen vali beyin bir bronz heykeli olduğunu tahmin ediyoruz. Bir somut yazıt, bir de antik kaynakların belgeleri var. Bu belgelerde İzmir'deki depremselliği uzun uzun anlatıyorlar. Birçok ipucu İzmir'in depremselliğinin 2 bin 500 yıllık kayıtlarını bize sunuyor" dedi.
İZMİR DEPREMİNİN BELGESİDİR
Ören yerinde bulunan bir yazıttan söz eden Doç. Dr. Ersoy, "Milattan sonra 551 yılına ait bir yazıt bulunuyor. Dönemin İzmir valisinin kente deprem sonrası yaptığı desteklerle yeniden ayağa kaldırılmasını gösterdiği bir yazıt ortaya çıktı. 2009 yılında bu yazıta ulaştık ve görünür hale getirdik. Bu İzmir'in 6'ncı yüzyılın ortalarında geçirmiş olduğu depremin belgesidir. İzmir'in antik kaynaklarda geçen 177-178 yılı depremi vardır. Bu depremi 'Aristides' adlı bir hitabet sanatçısının günümüze ulaşmış eserlerinden öğreniyoruz. Aristides'in söylemlerinden, İzmir'in güneşinin o dönemde solduğunu öğreniyoruz. Aristides İzmir için yardım istemiştir. Öte yandan kare kütleler, depreme karşı 24 metre uzunluğundaki yapının yıkılmasını engellemek için inşa edilmiş. Kemerleri desteklemek üzere yapılmış olan güçlendirmeler bulunuyor. Bunların da içinde devşirme malzemeler var. Deprem ve güçlendirmeleri İzmir'in kaderinde bulunuyor" diye konuştu.
1483 OBJE İZMİR MÜZESİ'NE KAZANDIRILDI
İzmir'in yaşanabilir olması özelliğine dikkati çeken Doç. Dr. Ersoy, "Bu kentin özelliği aynı İstanbul gibi üzerinde yaşanabilir bir kent olmasıdır. Bu bölgede birinci derecede arkeolojik sit alanı olan iki büyük alan var. Birincisi Kadifekale'dir. Hemen altında Smyrna Tiyatrosu ve Smyrna Agorası bulunmaktadır. Antik dönemde de mutlaka her İzmirlinin gün içinde bir defa da olsa uğradığı bir nokta burası. Bu bölge tezgahların olduğu, dini ritüellerin yapıldığı ve günlük yaşamda her türlü aktivitenin bulunduğu bir yer. 14 yıllık çalışmalarımızda sponsorlarımızın desteğini gördük. 1483 adet objeyi, İzmir Müzesi'ne kazandırdık. İzmir Müzesi'nin bir köşesinde, son 14 yılda Smyrna kazıları çerçevesinde bulduğumuz heykellerden oluşan bir köşemiz var" dedi.
HEDEFİMİZ SYMYRNA TİYATROSU'NU ORTAYA ÇIKARMAK
Smyrna Agorası'nın içinde suyun da olduğunu anlatan Doç. Dr. Ersoy, "Yamaçlarda İzmir'in sularını toplayıp bölgelere ileten kanallar bulunuyor. Antik Çağ'ın günlük yaşamını anlatan pek çok duvar yazısı bulunuyor. Bugüne kadar bu kısmını ziyaretçilere açamadık ama yakın zamanda açmayı planlıyoruz. Kazı çalışmalarının bundan sonraki süreçte ne kadar devam edeceği ile ilgili bir tarih vermek mümkün değil. İzmirlilerin en çok merak ettiği yapı Smyrna Tiyatrosu'dur. Bu yapıyı en kısa sürede ortaya çıkarmayı hedefliyoruz. Hiç ummadığımız buluntularla karşılaşıyoruz. İzmir'in tiyatrosunda bir tuvalet yapısı ortaya çıktı. Bu tarz beklenmedik yapıtları, temizlemek ve belgelemek zaman alıyor. Tüm bunlar, arkeolojik kazıların süresini uzatıyor. İzmir'de UNESCO kalıcı listesi içerisine girme çalışmaları devam ediyor. Bu çalışmaların merkezinde Smyrna Agorası ve Tarihi Kemeraltı Çarşısı var" diye konuştu.