AİHM, OHAL KHK'sı ile şirketlerin kapatılması şikâyetini ise, İpek'in OHAL Komisyonuna ve sonrasında idari mahkemelere başvurmadığı gerekçesiyle iç hukuk yolları tüketilmediğinden kabul edilemez buldu.
Hamdi Akın İpek ve sahibi olduğu holdinge ait diğer şirketlerin yöneticileri hakkında MASAK'ın 4 Ağustos 2014 tarihli raporu ile Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığının 3 Mart 2015 tarihli raporu üzerine, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından soruşturma başlatıldı. Bu raporlarda özetle Holding şirketlerinin mali tablolarında ve banka hareketlerinde şüpheli farklılıklar olduğu, ticari hayatın gerekleriyle açıklanamayan kazançlar ile para hareketlerinin bulunduğu belirtildi. Savcılığın talebi üzerine Sulh Ceza Hâkimliği kararıyla 1 Eylül 2015 tarihinde başvuranın evinde ve iş yerinde yapılan aramalar sonrasında çok sayıda dijital veri ve belgelere el konuldu ve bunlar üzerinde bilirkişi incelemesi yaptırıldı. Başsavcılığın talebi üzerine Ankara 5. Sulh Ceza Hâkimliği, 26 Ekim 2015 tarihli kararıyla söz konusu şirketlere kayyım atanmasına karar verdi.
SAVCILIK BASIN BÜROSU AÇIKLAMA YAPTI
Akın İpek, 2 Kasım 2015 tarihinde, 26 Ekim 2015 tarihli karara itiraz etti ve bu itiraz 6. Sulh Ceza Hâkimliği tarafından 12 Kasım 2015 tarihinde reddedildi. 27 Ekim 2015 tarihinde ise Savcılık Basın Bürosu, olayları, raporları ve kayyım atanmasının gerekçelerini içeren bir basın açıklaması yaptı.
Akın İpek, 19 Kasım 2015 tarihinde Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulundu. Anayasa Mahkemesi, ihtilaf konusu tedbirin başvuranı mülkiyetinden yoksun bırakmadığı ve ayrıca başvuranın söz konusu tedbire karşı etkili bir başvuru yoluna sahip olduğunu belirtti. Anayasa Mahkemesi, kayyım olarak atananın kamu tüzel kişisi olduğunu ve bu durumun başvuran yönünden bir olumsuzluğa yol açmadığını değerlendirdi.
Masumiyet karinesine ilişkin şikâyetle ilgili olarak ise, Başsavcılığın basın açıklamasının, soruşturmaya ilişkin bilgilerin kamuoyuyla paylaşımından ibaret olduğu belirtildi. Anayasa Mahkemesi mülkiyet hakkının da ihlal edilmediğine karar verdi.
ŞİKAYET AÇIKÇA DAYANAKTAN YOKSUN BULUNDU
Akın İpek, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının soruşturma hakkında yapmış olduğu basın açıklaması ile kendisini suçlu gösterdiğini belirterek masumiyet karinesinin ihlal edildiğini belirterek Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvuruda bulundu. AİHM basın açıklamasının raporlarda belirtilen sonuçlardan alıntı yaptığını, yapılan açıklamanın doğrudan bir isim belirtmediğini kaydederek bu açıklamanın başvuranı kamuoyunda suçlu duruma düşürmediğine ve yalnızca kamuoyunu bilgilendirmeyi amaçladığına dikkat çekti ve söz konusu şikâyeti açıkça dayanaktan yoksun buldu.
ŞİRKETLERE KAYYIM ATANMASI İLE İLGİLİ
Akın İpek, şirketlerine kayyım atanması nedeniyle mülkiyet hakkının ihlal edildiğini de bildirdi. Bu şikayeti de değerlendiren AİHM, Akın İpek'in şikâyetlerini derece mahkemeleri ve Anayasa Mahkemesi önünde ileri sürebildiğini ve bu şikâyetlerin mahkemeler tarafından titizlikle incelendiğini belirtti. Ayrıca AİHM, başvuranın şirketlerine kayyım atanmasına dair kararın teknik raporlara dayanılarak bağımsız ve tarafsız bir mahkeme tarafından verildiğini ifade etti.
İpek, mütevelli heyetinin seçiminde yer almadığından şikâyet etse de AİHM, Sözleşme'nin böyle bir hakkı garanti etmediğini kaydetti. Ayrıca AİHM, ilk kayyımların mahkemeler tarafından yeterliliklerine göre seçildiğini ve daha sonra bu görevin, şirket yönetiminde uzmanlığa ve deneyime sahip ve kamuya açık niteliği nedeniyle yükümlülüğünün doğması halinde iflas riski taşımayan, başvuru sahibine bir garanti sağlayan bir kamu kurumu olan TMSF'ye verildiğini tespit etti. AİHM, İpek'in şirketine kayyım atandıktan sonra da kayyımın işlemlerine yönelik olarak yeterli
güvencelere sahip olduğunu belirtti.
TEDBİR SÜRESİ MAKUL BULUNDU
Mahkeme ayrıca başvuru yapıldığı tarihte yaklaşık 3 yıl olan tedbir süresini, davanın karmaşıklığı, tedbirin hedeflediği amaçlar, başvuranın suçlandığı meblağlar ve kendisine sağlanan güvenceler dikkate alındığında, makul buldu.
AİHM: MÜLKİYET HAKKI KAPSAMINDAKİ ŞİKAYETLER AÇIKÇA TEMELSİZDİR
Son olarak Mahkeme, başvurucunun herhangi bir zamanda adli makamdan tedbirin kaldırılmasını talep edebileceğini ve gerekirse, özellikle tedbirin süresinin aşırı olması veya diğer faktörlerin ortaya çıkması durumunda tedbirin kaldırılması konusunda Anayasa Mahkemesi'ne başvurabileceğini ifade etti. Yukarıdakilerin tümü ışığında, Mahkeme, başvuranın mülkiyet hakkı kapsamındaki şikâyetlerinin açıkça temelsiz olduğu sonucuna vardı.
DOĞRUDAN MEDYA ŞİRKETLERİ HEDEF ALINMAMIŞTIR
Akın İpek, medya şirketlerine kayyım atanması ve bunların uydu sisteminde yayın hayatına devam edememesi, sonrasında ise OHAL KHK'sı ile kapatılması nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini kaydetti. Mahkeme medya şirketlerine kayyım atanması ile söz konusu tedbirin doğrudan medya şirketlerini hedef almadığı sonucuna vardı.
Akın İpek'in, medya şirketlerinin uydu yayınından kaldırılması ile ilgili şikâyete ilişkin ise AİHM, bu şikâyetlerin Anayasa Mahkemesi önünde ileri sürülmediğini belirtti ve kabul edilemez buldu.
İÇ HUKUK YOLLARI TÜKETİLMEMİŞTİR
Mahkeme OHAL KHK'sı ile şirketlerin kapatılması şikâyetini ise, başvuranın OHAL Komisyonuna ve sonrasında idari mahkemelere başvurmadığı gerekçesiyle iç hukuk yolları tüketilmediğinden kabul edilemez buldu.