Kadına Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Tüm Yönleriyle Araştırılarak Alınması Gereken Tedbirlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırma Komisyonu, AK Parti Malatya Milletvekili Öznur Çalık Başkanlığında toplandı.
Avukat Doktor Rezan Epözdemir, Psikiyatrist Dr. Gülseren Budayıcıoğlu ile Psikolog ve TV Yapımcısı Gökhan Çınar da kadına yönelik şiddetle ilgili olarak komisyonda sunum yaptı.
Kadına yönelik şiddet ve kadın cinayetleriyle ilgili onlarca dosyada mağdur vekili olan Avukat Rezan Epözdemir, yapacağı sunum öncesinde basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. Epözdemir, kadına karşı şiddetin Türkiye'nin kanayan yaralarından bir tanesi olduğunu ve bunun uzlaşma kültürüyle çözümlenmesi gerektiğine dikkat çekerek, "Bu mesele, demokratik kitle örgütleri, sivil toplum örgütleri, yazılı görsel basın, siyasi partiler, parlamento, yargı mensupları ve kolluk, hep birlikte bir mücadeleyle çözümlenebilecek bir mesele" ifadelerini kullandı.
Kadına yönelik şiddetle ilgili olarak birçok dosyada yer aldığını anlatan Epözdemir, bunlardan Münevver Karabulut dosyasının sembol olduğunu aktararak, daha sonra 100'e yakın kadına şiddet ve kadın cinayeti dosyalarında mağdur aile vekili olarak yer aldığını vurguladı.
TBMM'nin kadına karşı şiddetin sebeplerinin araştırılması komisyonunun etkili ve belirleyici bir çalışma yapması gerektiğine dikkat çeken Epözdemir, "Bu komisyon çalışmaları neticesinde bir rapor şekillenecek ve bu rapor uygulamacılarla, idareyle, bakanlıklarla, yargı mensuplarıyla, kolluk mensuplarıyla paylaşılacak ve bu konuda alınabilecek bir tedbir ile önlem perspektifi çizilecek. Biz de bu konuda faydalı olabileceğimizi düşünüyoruz. Çünkü bu alanda hem akademisyen olarak hem de uygulamacıolarak Tükiye'de en fazla çalışan isimlerde bir tanesiyiz" dedi.
"ÖNERİLERİMİZİ SUNUMUMUZDA ANLATACAĞIZ"
Komisyonda birçok çözüm önerisi sunacağını bildiren Epözdemir, şunları kaydetti:
"Bu önerilerden bir tanesi; biliyorsunuz bizde problem soyut cezada değil somut cezada. Cezaların caydırıcılığı ve ıslah edici olması lazım. 'Yapanın yanına kar kalıyor' mantığı çok doğru bir mantık değil. Haksız tahrik ve taktir indirim sebeplerinin hemen hemen her olayda spesifik koşullara göre uygulanması lazım. Türkiye'de 'kıskandım öldürdüm, mini etek giyiyordu öldürdüm, sosyal medyada yakışıksız bir fotoğrafını gördüm öldürdüm, izlediğim bir açık filmdeki kadına benzettim öldürdüm' deyip Türkiye'nin dört bir yanında yakın zamanda haksız tahrik indirimi alan failler var. Hunharca cinayet işleniyor ama bu ezberlenmiş, kurgulanmış, cezayı minimize etmeye yönelik savunmalarla birlikte cezalar minimize edimeye çalışılıyor. Cem Garipoğlu'nda da bunu gördük, Özge Can Aslan'da da bunu gördük, en son Pınar Gültekin'de de bunu gördük. Kadına şiddeti meşrulaştırmaya çalışan bir dil ve bir savunma mekanizması var.
Artık tabiri caizse Türkiye'de profesyonel kadın katilleri türedi ve cinayetin öncesini, cinayet esnasını planlıyor veya şiddetse bunun sonrasındaki hukuki süreci ve savunma mekanizmasını da planlıyor. Birincisi bu haksız tahrik ve taktir indirim sebeplerinin hemen hemen her olayda spesifik olarak uygulanması, ikincisi muhakkak bu konuda bir ihtisas mahkemesi kurulmasına ihtiyaç var. Kadına şiddet başlı başına çözümlenebilecek ve uzmanlık gerektiren bir mecra. Üçüncüsü, yine adli kolluk ve idari kolluk ayrımı yok. Adli kolluk teşkilatının kurulması lazım. Adli kollukta bu konuda tedbir ve önlemleri tam ve gereği gibi zamanında alamıyor. Fail fiili tespit eden kollukla kamu düzenini ihtisas eden kolluk aynı olmaz ama bizim ülkemizde ne yazık ki bizim ülkemizde böyle bir perspektif var onu önereceğiz. Dördüncüsü kadınlar koruma kararı alıyor, bakıyorsunuz sonrasında katledilebiliyor. Çünkü esaslı, etkili bir denetim kontrol mekanizması, regülasyonu yok. Belki de kolluklarda sadece aile içi şiddet büroları olmalı ve bu koruma kararlarıyla ilgili denetim ve kontrol mekanizmasını ifa etmeli. Evden ve iş yerinden uzaklaştırma kararınız var ama fail kapınıza geldiğinde kolluğu arayıp davet ediyorsunuz. Halbuki öncesinde kolluğun bu failleri izlemesi, denetlemesi ve bunların regülasyonunu yapması lazım. Bunun için ayrı bir birimin kurulması ihtiyacı var. Buna ilişkin önerilerimizi söyleyeceğiz."
ŞİDDETİN TEMELİNDEKİ SEBEP
Şiddetin temelindeki sosyolojik sebebin erkek egemen toplum, kadını ötekileştiren irade ve feodal anlayış olduğuna dikkat çeken Epözdemir, "Meseleyi kaynağında kurutmak lazım. Öteden beri Türkiye'de cinsel suçlarla ilgili kimyasal kastrasyon gibi şeyler konuşuluyor. Mesele kimyasal kastrasyon değil, zihinsel kastrasyon. Yani kadını ötekileştiren iradenin, erkek egemen toplumun ve feodal anlayışın bertaraf edilmesi. Bunun için de bir zihinsel değişime ihtiyaç var. Burada da eğitimin rolü çok önemli, Aile Bakanlığı ve Adalet Bakanlığı ile birlikte bir çalışma yürütülebilir" şeklinde konuştu.
"TÜRKİYE'DE DE '4 PARMAK' UYGULAMASI GİBİ BİR UYGULAMA GELİŞTİRİLEBİLİR"
Türkiye'deki kadınların hak arama özgürlüğünü kullanamadığını kaydeden Epözdemir, şiddetin en az görüldüğü yerin Kanada olduğuna dikkat çekerek, kadına yönelik şiddetin anlaşılması için geliştirilen 4 parmak uygulamasının altını çizdi. Epözdemir, bu tarz uygulamaların Türkiye'de de geliştirilebileceğini anlattı.