Fetullahçı Terör Örgütü'nün gizli haberleşme yöntemlerinden ankesörlü telefon görüşmelerine ilişkin soruşturmalar farklı bir boyut kazandı. Daha önce ankesörlü hatların görüşme trafiğini inceleyen güvenlik güçleri ve adli makamlar, şimdi de bu telefonlarda kullanılan kartların arama dökümlerini çıkardı. Bir FETÖ imamının kullandığı ankesör kartından aranan tüm örgüt üyeleri bu yöntemle tamamen deşifre edildi. Farklı kulübelerden aramalar yapıldığı için şimdiye kadar ardışık arandığı anlaşılamayan FETÖ'cülerin irtibatı, son araştırmalarla tamamen gün yüzüne çıkarılmaya başlandı. Bu yöntemle örgüt içinde yer alan hücrelerin tamamen deşifre edilmesi ve hücrenin mahrem imamının tespit edilmesi sağlandı. İlk kez deşifre olan şüphelilerden bazıları pişmanlık gösterip itirafçı oldu.
İstanbul MİT Bölge Başkanlığı ile koordineli bir şekilde çalışma yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, yurt genelindeki ankesörlü telefonlarda kullanılan kartların hafızalarını mercek altına almıştı. Yurt genelindeki 90 bin sabit hat ve 600 milyon veriyi ayrıntılı olarak incelenmeye başlayan savcılık ve güvenlik güçleri, bu çalışmada, daha önce hiçbir FETÖ bağlantısı bulunamayan yüzlerce FETÖ'cüyü deşifre etti. SABAH, ankesör soruşturmalarındaki yeni sürece ilişkin detaylara ve itirafçıların ifadelerine ulaştı.
HER TÜRLÜ TEDBİRE BAŞVURDULAR
Başarısız olan 15 Temmuz 2016'daki darbe girişiminden sonra bazı gizli haberleşme yöntemleri açığa çıkan FETÖ'cülerin, aralarındaki irtibat anlaşılmaması için birbirlerini doğrudan cep telefonları ile aramadıkları, ankesörlü veya büfe hatları olarak bilinen herkese açık telefonları kullandıkları belirlenmişti. Özellikle örgüt tarafından Türk Silahlı Kuvvetleri'ne (TSK) sokulan askerlerin, bağlı oldukları örgüt sorumluları tarafından ankesörlü telefonlardan arandığı tespit edilmişti. Bu görüşmelerin bazen saniyeler içinde çok kısa yapıldığı, bazen de hiç konuşma yapılmadan sadece çaldırıp kapatma şeklinde gerçekleştiği fark edildi. Sabit hatlı bir telefon numarasından arandığını gören FETÖ'cü askerin, önceden belirlenmiş buluşma noktasına gittiği belirlendi. Örgütün 17 Aralık 2013'teki darbe girişiminden sonra, TSK gibi mahrem yapılanma olarak gördükleri emniyet ve yargıda da ankesörlü iletişim modelini kullanıldıkları tespit edildi.
4 YILLIK ÇALIŞMA
Darbeci örgütün bu gizli iletişim modelini çözen güvenlik güçleri ve adli makamlar, geçtiğimiz 4 yılda Türkiye genelindeki tüm ankesörlü hatların arama trafiğini inceledi. Bu kapsamlı çalışmalarda binlerce FETÖ'cü deşifre oldu. Gözaltına alınan birçok örgüt üyesi pişmanlık gösterdi. Buna rağmen aralarındaki irtibat tespit edilemeyen FETÖ'cüler de vardı. Bazı örgüt imamlarının, toplantıya çağırdıkları örgüt üyelerini farklı ankesör ve büfelerden aradıkları, aynı telefondan peşpeşe (ardışık) aramadıkları için örgütsel bağları çözülemedi. Bunun üzerine ankesör kartlarının arama dökümleri çıkarılmaya başlandı. Bir mahrem imamın farklı cihazlardan arama yapsa bile aynı ankesör kartını kullanacağı düşünülerek, bu kez kartların arama kayıtlarına bakıldı.
TÜM HÜCRELER ÇÖZÜLÜYOR
Bu yöntemle örgüt içinde yer alan bir hücre tamamen deşifre edilmeye ve hücrenin mahrem imamı tespit edilmeye başlandı. FETÖ'nün mahrem imamları farklı ankesör cihazlarından arama yapsa bile aynı ankesör kartını kullandığı için iletişim kurduğu örgüt üyesi askerler tek tek tespit edildi. Bu yöntemle deşifre olan isimlerin başında, geçtiğimiz Şubat ayında gözaltına alınan ve adli kontrol kararıyla serbest bırakılan eski Tuğgeneral Serdar Atasoy geldi.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın soruşturma dosyalarındaki tespitlerde, "FETÖ/PDY terör örgütüne yönelik ülkemiz genelinde yürütülen soruşturmalar neticesinde her geçen gün söz konusu terör örgütünün yapılanması, hiyerarşik sistemi, örgütsel haberleşme yöntemleri üzerine çeşitli bilgiler elde edilmekte ve elde edilen bilgiler doğrultusunda yapılan soruşturmalar sonucunda örgüt içerisinde deşifre olmamış örgüt yöneticileri, örgüt üyeleri ve hücresel yapılanmalar ortaya çıkarılmaktadır" denildi.
İTİRAF ETTİLER
Daha önceki hiçbir soruşturmada örgüt irtibatı bulunamayan, ancak ankesör kartlarından deşifre olan bazı örgüt üyeleri savcılıkta itirafçı olup, etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanmak istedi. İtirafçılardan Ekrem kod adlı İbrahim E.O., "Birkaç görüşmeden sonra Murat Can ve Erdem, askeri okuldan ayrıldılar, eve gelmemeye başladılar. Geri kalan 3 askeri öğrenciyle 2005 yılının ortalarına kadar ilgilendim. Bu şahıslarla iki haftada bir örgüt evinde görüşürdük. Her toplantının sonunda bir sonraki toplantının yeri ve zamanı netleştirilir, o şekilde ayrılırdık. Mümkün mertebe bu şahıslarla dijital irtibat kurmadım. Toplantı olmayacağı, saat değişikliği olacağı veya bir aksilik olduğu zaman bu şahısları büfelerdeki paralı hatlardan arardım. Çok zor durumda kaldığımda ve büfe bulamadığında Tamer bana kartlı ankesörlerden de irtibat sağlayabileceğimi söylemişti" dedi.
TEŞHİS VE TESPİTLER
Ankesör kartlarından deşifre olan askeri öğrenci Serhat S. de "Benimle birlikte ardışık olarak aranan M.G. ve K.B.E. isimli şahısları devrem olmaları ve yapılanma içinde aynı dönemde bulunmamız nedeni ile tanırım. Bu aramaların ifademde ayrıntılı olarak bahsettiğim, Emre olarak belirlediğim kişi tarafından yapıldığını düşünüyorum" diyerek itirafçı oldu.
Ankesörlü telefon kartından arandığı görülen bir diğer şüpheli A.K., kendisini arayan A.S.'nin örgüt toplantılarında not tutan kişi olduğunu söyledi. A.K., örgütte kendisiyle ilgilenen mahrem imamın adını da verdi.
TSK VE EMNİYETTEKİ HÜCRELER
Aynı ankesör kartından aranan ve terör örgütünün TSK yapılanmasında yer aldığı tespit edilen Deniz Kuvvetleri Komutanlığında görevli astsubaylar E.T., M.Y. ve M.C.'nin, belirli bir dönemde terör örgütü içinde Ali kod adlı A.S. isimli aynı mahrem imama bağlı oldukları belirlendi. Şüphelilerin ifadelerinde yaptıkları tespit ve teşhislerde, kendileriyle ardışık aranan şahıslardan bazılarıyla aynı grupta oldukları anlaşıldı.
Yine ankesör kartlarından deşifre olan komiser yardımcısı E.B. ile ardışık arandığı tespit edilen Kara Kuvvetleri Komutanlığında görevli Teğmen N.R.D. ifadesinde tespit ve teşhislerde bulundu. Teğmen N.R.D., kendisi ile ardışık aranan komiser yardımcısı E.B.'ye lise döneminde ve daha sonra farklı örgüt evlerinde ders verdiğini itiraf ederek, 8 FETÖ'cünün ismini verip teşhis etti.