VAV TV'de yayınlanan 'Yüzler ve İzler' adlı programın bugünkü konuğu Şair Nurullah Genç oldu. Programda önemli açıklamalarda bulunan Genç, anlattığı bir hikaye ile adeta ders verdi. ABD'li bir yüksek mimar ile geçen hikayesini anlatan Genç, mimarın Erzurum'daki tarihi eserleri öğrenmek istediğini aktardı ve kendisinde ücreti karşılığında yardım istediğini söyledi.
"OSMANLI VE SELÇUKLU MİMARİSİNİ OKUMUŞ"
Genç, "Dedi ki, bana '2 saat hizmette bulun ücretini ödeyeyim sonra Doğu Beyazıt'a gideceğim.' Doğru Beyazıt'a niye gidiyorsun diye sordum. Yüksek Mimar olduğu için 4 5 yıl Osmanlı ve Selçuklu mimarisini okumuş. Doğu Beyazıt'taki İshak Paşa Sarayı'nın mimarı özellikleriyle ilgili Yüksek lisans tezi yapmak için Erzurum'a gelmiş. Gitmeden de Erzurum'daki tarihi eseleri Erzurumlu birinden dinlemek istiyormuş. Sonra da geçecek oraya" dedi.
"OMUZLARIMIZ HEP DÜŞÜKTÜ, ÖYLE ALIŞTIRILDIK"
Açıklamalarına devam eden Genç, "Tamam dedim heyecanla. 2 saat gezeriz dedim mektup arkadaşlığı yaparız. O günlerde de ABD rüyası büyük bir rüya. Nasıl öğrenebiliriz İngilizce'yi. Bugünkü gibi imkanlar yok. En güzel yol mektup arkadaşlığı. Bir Amerikalıyla mektup arkadaşlığı yaptığınızda o pratik İngilizce'yi yavaş yavaş öğreniyorsunuz. Onun için bazen tarihi eserlerin önünde dolaşırdık. Bir turistle tanışıp mektup arkadaşı olabilir miyiz diye. Ama omuzlarımız hep düşüktü aşağılık duygusundan. Onlar çünkü yüksek yerlerden gelmiş insanlar. Öyle alıştırıldık. O günlerdeki panellerde konuşmacılardan 82 ya da 83 defa az gelişmiş ülke Türkiye'yi dinleyince kalkıp gitmiştim" ifadelerini kullandı.
"KÜTÜPHANEDE TÜRKÇE ANSİKLOPEDİ BULAMADIM"
ABD'li ile anlaştıktan sonra Erzurum'un tarihi eserlerini bilmediğini fark ettiğini söyleyen Genç, "Bir çözüm yolu düşündüm hemen. 2 saat işim var izin verir misiniz yapıp geleyim dedim. Gittim kütüphaneye Türkçe ansiklopedi de bulamadım. 2 tane ansiklopedi vardı yabancı. Onlardaki Erzurum maddelerinden Erzurum tarihi eserleriyle ilgili 10 sayfalık metin çıkartıp onları da ezberleyip indim." dedi.
"SEN KENDİ MİMARİSİNİ BİLMEYEN BİR ADAMSIN"
Daha sonra ABD'li adamın yanına dönen Genç, "Erzurum'da gezmeye başladık. Gezdikçe anladım ki benim söylediklerimi zaten adam ezberden biliyor. Okumuş, onun istedikleri onlar değil. Ben bir şeyler söylüyorum 'Ben biliyorum, sen ezberlemişsin' diyor. Bana onları anlatma dedi. Ulu Cami'de çifte minareli medresede küçük kapılar vardır. Onu sordu niye küçücük diye. Bilmiyorum dedim, 'ben bunları öğrenmek istiyorum' dedi. Ulu Cami'yi gösterdi, köşe taşını koyarken mimar kurban kesmiş, bunları sordu. Ben bunları istedim dedi. Sen kendi mimarisini bilmeyen bir adamsın dedi. 2 saat sürecekti yolculuk 2 gün sürdü. Erzurum'u gezdirdim bütün yerel yemekleri ikram ettim ona. Cüzdanını çıkardı para verecek durduruyorum şaşırıyor. En son kadayıf dolması yedireceğim bulamadım lokantada. Halamı aradım yapabilir misin diye tabii ki dedi. Haberi yok kimi götürdüğümden, kapıdan 2 metrelik Amerikalı girince şaşırdı." şekline konuştu.
NURULLAH GENÇ'İN MEKTUP ARKADAŞLIĞI İSTEĞİNİ KABUL ETMEMİŞ
Daha sonra ABD'li yüksek mimarın şehirden ayrılmak için yola çıkacağını belirten Genç, "Ayrılmadan önce dedim ki yazışalım. Tok bir sesle neden dedi. Dedim ki biz arkadaş olduk. 'Hayır' dedi 'biz arkadaş filan olmadık.' Ben ücret verip 2 saat hizmet alacaktım sen benim başıma bela oldun dedi. Bir ağırıma gitti. Ama dedi ki o kadar sevimlisin ki bırakamadım seni dedi. Dedim ki Amerikan kültürüne göre bir yere gittiğinizde hürmet ikram görürseniz teşekkür mektubu yazarsınız. Siz onu yazacaksınız ben de cevap vereceğim mektup arkadaşı olacağız dedim. O da doğru dedi ama yine de yazmayacağım dedi. Satranç oynarken ben adresini almıştım ben. Sen bana yazarsan ben sana cevap veririm dedi. Ben sana yazmam dedi." ifadelerini kullandı.
"KENDİ DEĞERLERİNİ MERAK ETMEYEN YÜZ BİNLERCE İNSAN YETİŞTİRDİK"
ABD'linin neden mektup yazmayacağını merak eden Genç, "Neden dedim. 'Çünkü sen yazmaya layık bir adam değilsin' deyince ben de üzüldüm. Sen kendi şehrindeki eserlerini bilmiyorsun dedi. Türkiye'nin 100 yıllık hali budur işte. Kendini bilmeyen ama başkalarını bilmek için can atan insanlarla doldurduk biz bu ülkeyi. Kendi hazinesini tarihini değerlerini arka planda bırakmış, merak bile etmeyen yüz binlerce insan yetiştirdik. İşte ben o zaman o insanları temsil ediyordum." dedi.