Başkan Recep Tayyip Erdoğan ABD programının sonunda New York'taki Türkevi'nde gazetecilerle bir araya geldi, gündemdeki konulara dair değerlendirmelerde bulundu. İşte özetle sözleri:
Hem ABD'de yaşayan vatandaşlarımızla ve Müslüman kardeşlerimizle kucaklaştık hem de daha adil bir dünya özlemimizi bir kez daha vurguladık. Türkevi binamızın resmi açılışını gerçekleştirdik. New York'un siluetine kazandırdığımız bu yeni başyapıtın hayırlı olmasını Rabbimden niyaz ediyorum. Amerikan iş dünyasının önde gelen temsilcileriyle ülkelerimiz arasındaki ekonomik ilişkileri değerlendirdik. Birleşmiş Milletler Genel Kurulu açış oturumundaki konuşmamızda, uluslararası barış ve güvenliği ilgilendiren meseleler hakkındaki görüşlerimizi açık yüreklilikle ortaya koyduk. Daha adil bir dünyanın mümkün olduğunu, bunun için uluslararası topluma ne gibi sorumluluklar düştüğünü Genel Kurul kürsüsünden dile getirdik. Paris İklim Anlaşması'nın onay sürecini tamamlayacağımız müjdesini dünyayla ve kendi kamuoyumuzla paylaştık. Karbon nötr hedefini, 2053 vizyonumuzun ilk ve en önemli hedeflerinden biri olarak milletimize armağan ediyoruz. Amerika'da bulunduğumuz süre zarfında toplam 14 ikili görüşmemiz oldu. Bu görüşmelerin, Genel Kurul'a hitabımın hemen ardından gerçekleşen biri hariç tamamına, Türkevi binamız ev sahipliği yaptı. Ziyaretimizin ve temaslarımızın, güncel meselelere dair tutum ve önceliklerimizin, uluslararası camianın dikkatine getirilmesi bakımdan son derece verimli olduğuna inanıyorum.
(HDP ile CHP'nin İmralı tartışmasına dair soruya) Bu konuyla eğer biz meşgul olursak yazık olur. Yani İmralı mıdır, değil midir, onların sorunu. Varsın onlar bu şekilde yola devam etsinler; yani HDP midir, şu mudur, bu mudur... Biz diyoruz ki bu ülkede şu anda Cumhur İttifakı bu işin tek çözüm noktasıdır ve Cumhur İttifakı olarak da biz bu çözümün mücadelesini sürdürüyoruz. Çünkü bizim şu anda kitabımızda birlik var, beraberlik var, kardeşlik var ve bununla da bu yolda devam ediyoruz. "Yok Kürt sorununu çözmektir, yok şudur, yok budur..." Türkiye'de böyle bir sorun yok. Biz bu işi çoktan çözdük, aştık, bitirdik. Eğer birliğe, beraberliğe, kardeşliğe inananlar varsa buyursunlar hep beraber yola devam edelim.
(Fahiş fiyat uygulamalarına dair soruya) Bu konuda kısmen özellikle bu zincir marketlerin sınırsız uygulamaları var. Bu sınırsız uygulamalar karşısında biz de Ticaret Bakanlığı olarak bunların üzerine üzerine gideceğiz. Zincir marketlerin bu uygulamalarıyla mücadelede Ticaret Bakanlığımız gerekli olan her türlü tedbiri alıyor, alacak ve bunlara da gerekli operasyonları yapacaktır. Ağırlıklı olarak iş zincir marketlerde toplanıyor. Bütün üreticiden tüketiciye olan yerde zincir marketlerin buradaki yoğun ürünleri toparlaması... Bu da 5 tane zincir market. Bunlar bütün o ürünü toparlıyor. Bu 5 tane zincir marketin topladığı ürünle piyasalar altüst oluyor. Bunlar eğer bu noktada daha adil davranırlarsa hem vatandaş uygun fiyatla ürün alabilecektir hem de üretici şu an itibarıyla kazanımını, parasını zamanında alma şansına ulaşacaktır.
(Kılıçdaroğlu'nun KHK açıklamasına ilişkin soruya) "Ben bu işi çözeceğim" diyen kim? Ana muhalefetin başındaki zat. Sen ne zamandan beri yargı oldun? Bu yargının konusu. Bununla ilgili adımı yargı atar. Sana ne oluyor? Kim sana bu yetkiyi verdi? Velev ki iktidar olsan -böyle bir şansın var mı, yok mu o da ayrıyargının yetkilerini elinden sen nasıl alıyorsun?
(
'Daha Adil Bir Dünya Mümkün' kitabındaki BM reform önerileriyle ilgili soruya) 5 daimi üyenin iki dudağı arasında bir dünya düşünebilir miyiz, böyle bir şey olabilir mi? Zaten bundan bu 10 geçici üye de şikâyetçi, orada vitrin süsü olduklarını biliyorlar. Bir defa daimi üyeleri zorlamamız lazım. Türkiye olarak biz zorlayacağız ve zorluyoruz. Bütün uluslararası toplantılarda da bunu söylüyoruz. Afrika'ya sesleniyoruz; "Afrika sen hep böyle mi gideceksin? Geçici üye olarak Birleşmiş Milletler'de bulunmak suretiyle ne yapıyorsunuz?" diye. Öyleyse bu oyunu değiştirebilmek için biz diyoruz ki gelin hepinizin daimi üye olma şansınız olsun. Bunu başarabildiğimiz zaman dünyadaki tüm devletlere gerçekten bir hak teslim edilmiş olur. Aksi takdirde, böyle bir dünya yaşanılır bir dünya değildir. Bu konuyla ilgili Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'na yazılı dayatmalarla ve dünyada yoğun bir kovalamacayla, icabında olağanüstü genel kurul toplamak suretiyle bazı adımları atma şansını yakalayabiliriz.
ERDOĞAN'DAN BM GIDA SİSTEMLERİ ZİRVESİ AÇILIŞINA VİDEOLU MESAJ
BAŞKAN Erdoğan, BM Gıda Sistemleri Zirvesi'ne gönderdiği video mesajda "Yeterli besleyici ve güvenilir gıdaya erişim, bir imtiyaz değil herkes için bir haktır" dedi. Erdoğan, mesajında şu ifadeleri kullandı: "Evlatlarımıza daha adil, yaşanabilir ve müreffeh bir dünya bırakmak hepimizin ortak görevidir. Türkiye olarak, bu yönde çalışmayı kararlılıkla sürdürüyoruz. Milli yol haritamız, besin değeri yüksek, yeterli ve güvenilir gıdaya herkesin makul fiyatlarla ulaşımından gıda kaybı ve israfının azaltılmasına, tarım, hayvancılık ve su ürünleri sektörlerinde sürdürülebilirlikten acil durumlara ve krizlere karşı gıda güvenliğinin teminine kadar çeşitli konulara odaklanmaktadır." Erdem ANILAN / NEW YORK
CHP'NİN GEÇMİŞİ HEP DİN ADAMLARIMIZA HAKARETLE GEÇMİŞTİR
(Ali Erbaş polemiğine dair soruya) Ana muhalefetin Ali Erbaş hocamıza, Diyanet İşleri Başkanımıza hakaret etmeye ne hakkı ne yetkisi vardır. Bu densizliktir, terbiyesizliktir. Zaten CHP'nin cemaziyelevveli de hep bizim din adamlarımıza hakaretle geçmiştir. Şimdi de aynısını Diyanet İşleri Başkanımıza hakaretle yürütüyorlar. Ama şunu bilsinler ki Diyanet İşleri Başkanımız yalnız değildir. Diyanet İşleri Başkanımız CHP'nin bu kendini bilmez tiplerinin hiçbir zaman muhatabı da olmamıştır, olmayacaktır. O makam önemli bir makamdır.
'RUSYA İLE İLİŞKİLERDE ÇOK DAHA GÜÇLÜ BİR DÖNEME GİRECEĞİZ'
(Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le 29 Eylül'de Soçi buluşmasına dair soruya) Türkiye-Rusya ikili ilişkilerini ve Suriye'deki durumu masaya yatıracağız. Suriye'de nereye geldiğimizi, nereye geleceğimizi konuşacağız. Bölgede Türkiye ve Rusya önemli iki ülke. Biz Rusya ile ilişkilerde şu ana kadar herhangi bir yanlış görmedik. Sayın Putin, Azerbaycan'da eğer devlet adamlığını tam manasıyla ortaya koymamış olsaydı, oradan bu şekilde çıkılmazdı. Iğdır'dan Azerbaycan'a yolu inşallah yapacağız. 5'li veya 6'lı platform konusuyla ilgili Paşinyan'dan olumlu sinyaller geliyor. Böylece Türkiye-Rusya ilişkilerinde çok daha güçlü bir döneme girmiş olacağız.
'AFGANİSTAN'IN BEDELİNİ TALİBAN'IN ELİNDE SİLAHLARI BULUNAN ABD ÖDEMELİ'
(Türkiye'nin Afganistan stratejisine dair soruya)
Amerika'nın önemli bir yayın organıyla yaptığımız mülakatta da söyledim; 20 yıl önce Amerika, Afganistan'a niçin girdi? Afganistan'da ne işi vardı ve şimdi Afganistan'dan niye çıkıyor? Herhalde bunun bir bedelinin olması lazım? Ve bunca mülteci şu anda nereye gidecek? Türkiye'nin kapıları açması ve bunları kabul etmesi düşünülemez. Burası bizim için bir açık hava koridoru değil. Böyle bir şeyi kabullenmek öyle kolay da değil. Bunun bir maliyeti var, bir bedeli var. Amerika burada "Kapılar açılsın ve Afgan halkı Türkiye'ye girsin" diyemez. Nitekim böyle bir şeye biz açık da değiliz, müsaade de etmeyiz. Afgan halkı bizim için kardeş halktır. Ancak bu bedeli ödemesi gereken Amerika'dır. Amerika'nın bununla ilgili adımlar atması lazım. Amerika'nın bu noktada kapıları açmak gibi bir derdi şu anda yok gibi. Şu anda Taliban'ın elindeki silahlara baktığınız zaman, bu silahlar Amerika'nın silahları. Dolayısıyla bu bedeli de ödemek durumunda kalacaktır. Sayın Trump döneminde binlerce TIR silah, mühimmat terör örgütlerine verildi. Bunları ben Sayın Trump'a defalarca anlattım. Şimdi aynı durum Biden döneminde de var. Biz bunu elimizi kolumuzu sallaya sallaya seyredecek değiliz. Dikkatle takip ediyoruz. Vakti saati geldiğinde de söylenmesi gereken neyse onu da kendilerine söyleriz. Kapsayıcı, kuşatıcı bir yönetim Afganistan'da oluşursa, bu yönetimle görüşmelerimiz olabilirse ve gerçekten sağlıklı bir iletişim kurabilirsek, bundan sonra ne olabileceğinin adımlarını atabiliriz. Taliban'ın şu andaki yaklaşım tarzına bakıldığında kucaklayıcı, kuşatıcı bir yönetim maalesef oluşmadı. Kaldı ki kendi içlerinde de şu anda bazı sıkıntılar yaşanıyor.
'AMERİKA ŞUNU BİLMELİ Kİ ARTIK ESKİ TÜRKİYE YOK'
(Türkiye-ABD ilişkilerinin geleceğine dair soruya)
Türk-Amerikan ilişkilerinde sağlıklı bir sürecin işlediğini doğrusu söyleyemem. 1 milyar 400 milyon dolar ödeme yaptık ve bu F-35'ler bize teslim edilmedi. S-400'ü bahane edip F-35'leri vermemek ne diplomasi noktasında ne de münasebetler noktasında bir kimlik ortaya koymadır. Amerika'nın önce bunu bir defa düzeltmesi lazım. Tabii biz uluslararası hukuka dayalı olarak ne yapılması gerekiyorsa bunu yapacağız. Bizim için S-400 işi bitmiştir. Buradan geri adım atmamız da mümkün değil. Amerika'nın bunu uluslararası diplomaside, ilişkilerde doğru bir yere oturtması gerekir. Ama şu ana kadar bunu oturtamadılar. Biz Türkiye olarak dürüst davranıyoruz, duruşumuz dürüsttür ama Amerika maalesef dürüst davranmadı, davranmıyor. Şunu da bilmeleri gerekir ki artık eski Türkiye yok. Bu Türkiye başka bir Türkiye. Savunma sanayiinde de biz her geçen gün daha ileri gidiyoruz, daha ileri gideceğiz. Türkiye kendini savunmasına yönelik ne gerekiyorsa onu alır. Gerekirse bunları üretmeye de başlar. Zaten şu anda başladık. Temennim odur ki iki NATO ülkesi olarak birbirimizle hasmane değil, dostane davranalım. Ama iki NATO ülkesi olarak şu andaki gidiş pek hayra alamet değil. Benim Başbakan, Cumhurbaşkanı olarak yaklaşık 19 yıllık yöneticilik hayatımda Amerika ile olan münasebetlerimde geldiğimiz nokta maalesef iyi bir nokta değil. Ben oğul Bush ile iyi çalıştım, Sayın Obama ile iyi çalıştım, Sayın Trump ile iyi çalıştım ama Sayın Biden ile iyi başladık diyemem.