Murat ve Esmanur Kaya çifti çocukluktan gelen eğitim sevdası önlerine çıkan engellerle kesilmek zorunda kaldı. Hayallerin peşinden koşulduğunda neler olabileceğini gösteren Kaya çifti, ilerlemiş yaşlarına rağmen yarıda bıraktıkları eğitimlerini tamamladılar. Murat Kaya, doktor olurken eşi Esmanur Kaya ise kuran kursu öğretmeni olmayı başardı. Kaya çiftinin gençlere ders niteliğindeki o yaşam hikayesine SABAH ulaştı.
ŞİRKETİNE KİLİT VURDU HAYALİN PEŞİNDEN KOŞTU
Murat Kaya, lise yıllarında ağabeyinin çocuğunun hastalanması ve hastanede yaşanan sıkıntılar onun doktor olma hayalini ön plana çıkardı. İki aşamalı üniversite sınavını derece ile kazanan Kaya, öğretmenlerinin yanlış yönlendirmesiyle Matematik bölümüne kayıt yaptırdı. Üniversite 2'nci sınıfa geçtiğinde ise tekrar sınava girerek hayali olan Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesini kazandı. Maddi imkansızlar yüzünden çok sevdiği tıp fakültesini 2'nci sınıfta yarıda bırakarak başka bir işe yönelmek zorunda kaldı. Bilgisayar alanına yoğunlaşan Murat Kaya'nın yazılım alanındaki başarısı, İçişleri Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve Genel Kurmay Başkanlığı gibi birçok kamu kurumunun yazılım ihtiyaçlarını karşılayan önemli projelere imza atmasını sağladı. Kaya, bilgisayar şirketi ile kazancı iyi olsa da içinde uhde kalan doktor olma hayali aklından hiç çıkmadı. 2012 yılında çıkarılan 'Üniversiteler Geri Dönüş Affı' yasasının ardından eşi ile oturup önemli bir karar aldı. Kaya, bilgisayar şirketini kapatarak hayali olan tıp fakültesine 45 yaşında tekrar dönmeye karar verdi. Eşinin desteğini arkasına alan Kaya, çok çalışarak tıp fakültesini bitirerek doktor oldu. Şu an 54 yaşında olan Kaya, tıpta uzmanlık eğitimi giriş sınavına (TUS) hazırlanıyor.
TIP FAKÜLTESİNİ MADDİ İMKANSIZLIKLAR YÜZÜNDEN BIRAKTI
Doktor olma hayalinin nasıl başladığını ve bu süreçte neler yaşadığını anlatan Murat Kaya, "Lise de okuduğum yıllarda doktora ulaşabilmenin zorluğunu yaşayarak öğrendiğimde doktor olmaya karar vermiştim. O dönemlerde (1980'li yıllar) doktordan sıra alıp muayene olabilmek için sabahın erken saatlerinde sıra numarası alıp ancak öğlene doğru muayene olunabiliyordu. Ailemin maddi durumunun iyi olmaması nedeniyle çalışıp okumam gerektiğini biliyordum. Kitapçılardan bulabildiğim ikinci el üniversite sınavına hazırlık kitaplarıyla sınava hazırlanmaya çalıştım. Her şeye rağmen yine de üniversite sınavına zor koşullarda da olsa hazırlanıp Tıp Fakültesini kazanmıştım. Bu bana tarifi imkansız mutluluk vermişti. 1985-1986 yıllarında girdiğim bu maratona maalesef olumsuz maddi durum nedeniyle okulu bitiremedim ve okuldan ayrılmak durumunda kaldım" dedi.
"İÇİMDE HEP UHDE OLARAK KALDI"
Bilgisayar yazılım alanında önemli işlere imza atan Kaya, sözlerine şöyle devam etti:
"Üniversiteyi bırakmamın ardından bilgisayar alanına yoğunlaştım. 1994 yılından itibaren kendi şirketimi kurdum. Önemli kamu kurumlarına yazılım geliştirdim. Başarılı projelere imza attığımı söyleyebilirim. Üniversitelere dönüş affı yasası 2012 yılında çıkmasıyla birlikte 45 yaşında tekrar içimde uhde olarak kalan Tıp Fakültesini okumaya karar verdim. Tıp Fakültesi'nden istemeyerek üzüntüyle ayrılmıştım. Ayrıca belirli bir maddi doygunluğa ulaştığınız zaman boşluğa düşüyorsunuz. Yaptığınız işi kıyaslıyorsunuz: Evet yazılımda alanında önemli projelere de imza atmıştım. Ama sağlık sektöründeki hayata direk dokunuş var. Hasta size gelip derdini anlatıyor ve sizde, yaşadığı sağlık sorunu karşısında çözüm arıyor. Bu sorununa çözüm bulabilmek klavyenin tuşlarında aradığın tatminin çok daha ötesinde bir tatmin duygusu veriyor."
ÖĞRENCİ OLDUĞUNU ÖĞRENDİKLERİNDE ŞAŞIRMIŞLAR
Tıp fakültesine dönmesinin ardından yaşadıklarını anlatan Kaya, "Af kapsamında okula ilk kayıt yaptırdığımda okula devam konusunda tereddütlerim vardı. Tıp Fakültesi'nde ilk 3 yıl pratik dersler dışında teorik derslerde devam zorunluluğu yok. Bende pratik derslere girerim diğer derslere girmem diye düşünüyordum. Uyum konusunda sıkıntı yaşayacağımı düşünüyordum. Okulun ilk günlerinde girdiğim derslerde öğrenci arkadaşlar hoca geldi diyerek kendilerine çeki düzen veriyorlardı. Öğrenci olduğumu öğrendiklerinde şaşırıyorlardı. Sonuçta gerek bazı hocalarımın ve gerekse öğrenci arkadaşlarımın bu süreçte büyük destekleri oldu. Kısa sürede tereddütlerim kalktı ve tüm derslere zevkle girdim ve derslerime çalıştım. Amacım hep iyi bir doktor olabilmekti ve bu donanımı okulumun bana kazandırdığını düşünüyorum" dedi.
HASTALAR BİLE HOCA OLDUĞUNU DÜŞÜNMÜŞ
Üniversite okuduğu dönemde başından geçen olaylara değinen Kaya, sözlerine şöyle devam etti:
"Tıp fakültelerinin 3.sınıftan sonraki süreci genellikle hastanelerde geçiyor ve gruplara ayrılarak hastanenin her bölümünü geziyoruz. Hocalarımızın kontrolünde hasta başı pratik dersleri yapıyoruz. Benden daha genç hocalarımızla bu hasta başı pratik dersleri yaptığımızda, hastaların hoca olarak beni muhatap aldıkları durumlar oluyordu. Bazen bu durumları avantaja çevirdiğimiz de oluyordu: Örneğin Genel Cerrahi sınavında böyle bir durum yaşamıştık. Pratik sınavlarımızın ilk aşaması hocalarımız tarafından bize verilen bir hastanın hazırlanıp hocamıza sunumu oluyor. Bu süreçte hasta ile baş başa kalarak hastanın öykünü alıp, sistem sorgusunu yapıp, fizik muayenesini de tamamlayarak olası tanı ve tedavileri planlayabilmemiz gerekiyor. Ancak bazı hastalar bu hazırlama aşamasında stajyer doktor arkadaşlarımıza sorun çıkarabiliyorlar ve bu sorun bir stajda kalmaya varacak sonuçlar doğurabiliyor. Böyle bir sınavda hastamı hazırlamış hastane koridorunda hocamızı beklerken, hasta odasından stresle koridora çıkan stajyer doktor arkadaşları gördüm. Durumu sorduğumda hastanın öykü vermediğini ve fizik muayene yaptırmadığını ifade ettiler. Bunun üzerine hastanın yanına hastayı hazırlayacak stajyer doktor arkadaşlarla birlikte girip; hastaya, 'Geçmiş olsun çocuklarla birlikte sizi incelememiz gerekiyor' diyerek direkt muayene başladığımda hoca olduğumu düşündükleri için hastalarda direnç kalkıyordu. Sonrasını arkadaşlar hallediyordu. Öğrencilik sürecindeki öğrenci arkadaşlarımın bana karşı yaklaşımları oldukça iyiydi. Beni yeri geliyor bir baba gibi, yeri geliyor bir ağabey gibi ve çoğu zamanda bir arkadaş gibi görüyorlardı. Sorunları olduğu zaman rahatlıkla benimle paylaşabiliyorlardı. Onlarla ilgilenmek beni de çok mutlu ediyordu."
3 EV KADININ HAYALİNİ GERÇEKLEŞTİRDİ
Esmanur Kaya, okumayı, öğrenmeyi o kadar çok seviyordu ki, herkes evlerine giderken ya da sokakta oyun oynarken o ise tercihini hep kütüphaneden yana kullanıyordu. Karşısına çıkan engellerler onun çok sevdiği öğrenme tutkusunun önüne geçti. Murat Kaya ile evlilik kararı aldıklarında ise okumak istediğini söyledi. Murat Kaya'nın tıp fakültesine başlamasıyla birlikte önemli bir karara daha imza atıldı. Esmanur Kaya, 2 yıllık ilahiyat bölümüne kayıt yaptırdığında dünyalar onun oldu. Çevresindekiler "Bu yaştan sonra ne yapacaksın, öğretmen mi olacaksın?" sözlerine kulak asıp derslerine yoğunlaştı. Esmanur Kaya, 90 yaşındaki hasta babası ile yakından ilgilenirken bir taraftan da ev işleriyle uğraştı. Tüm bu zorluklara rağmen pes etmeyerek mezun olmayı başaran Kaya, kuran kursu öğretmenliği yaptığı köyde eşinin desteğiyle birlikte 3 kadının hayali olan lise eğitiminin başlamasını sağladı.
ÖĞRETMEN Mİ OLACAKSIN?'
Üniversite okuma kararı ile dünyanın en mutlu insanı olduğunu belirten Kaya, "Eşim ile evlenmeden önce okumak istediğimi kendisine aktarmıştım. O da sağ olsun bu konuda hep destek oldu. Ankara'da din konusunda çeşitli yerlerde eğitim aldıktan sonra kuran kursu hocalığı yapmaya başladım. Meslek lisesi mezunlarının sınavsız üniversiteye geçiş hakkı olduğunu öğrendim. Konuyu eşime açtığımda her türlü desteği vereceğini söyledi. Banka'da üniversite harcı parası yatırdığımda kalbim heyecandan duracak gibiydi. Dünya'nın en mutlu insanı ben oldum. 40 yaşından sonra 2 yıllık İlahiyat bölümüne kayıt yaptırdım. Çevremde birçok insan, 'Bu yaştan sonra okuyup ne yapacaksın, öğretmen mi olacaksın?' diyenler oldu. Onlara aldırış etmeden 2 yıllık üniversiteyi 4 yılda bitirdim" dedi.
"YEMEK YAPARKEN BİLE DERS VİDEOLARI İZLEDİM"
Tüm zorluklara rağmen üniversiteyi bitirmeyi başaran ve öğretmen olan Kaya, "Eşim bana her türlü desteği verdi. Özellikle bilgisayarda derslerim ile ilgili çıktıları hazırlayıp önüme koydu. Geçmişte çıkan soruları tek tek bulup hazırladı ve yeri geldi birlikte çalıştık. Ev işleri yanında 90 yaşındaki hasta babama bakma ders çalışmamı zorlaştırsa da üstesinden geldim. Azimle her şeyin üstesinden geliyorsunuz. Yaş hiç önemli değil. yemek yaparken ders videolarını takip ediyordum" şeklinde konuştu.
EĞİTİM VEREBİLMEK İÇİN 2 KİLOMETRE YOL YÜRÜYOR
Karacaören Köyü Kültür ve Dayanışma Derneği'nde görev yaptığını söyleyen Kaya, köyde yaşayan 3 ev kadınına destek vererek lise eğitimlerine başlattı. Kaya, "Sabahları 2 kilometre yol yürüyerek köye varıyorum. Kış aylarında kadınlara Kuran Kursu hocalığı yaparken yaz aylarında ise kız çocuklarına eğitim veriyorum. Bunun yanında köy halkına eşimin desteğiyle birlikte çeşitli konularda destek verdik. Köyde bulunan 3 ev kadınına açık lise okumalarına yönünde öncü oldum ve kayıtlarını yaptırdım. Onların din dersi konularında ben yardım ederken matematik, İngilizce ve diğer derslerde eşim destek verdi. Kadınları sürekli motive ediyorum. Başarırsınız, yaparsınız diyorum. Onlarda bir noktaya kadar geldi ve zor olmadığını gördüler. 3 Kişi liseyi bitirmek üzereler" dedi.