11 Eylül 2011 tarihinde gerçekleştirilen terör saldırılarının ardından ABD yönetiminin Afganistan'a asker göndermesinin üzerinden tam 20 yıl geçti. Biden yönetiminin ilk önemli icraatı ABD askerlerini Afganistan'dan çekmek oldu. Dünya kamuoyu 300 bin kişilik Afganistan ordusunun başının çaresine bakacağını, Taliban'ın ülkeyi ele geçiremeyeceğini düşünüyordu. Ancak düşündükleri gibi olmadı.
Taliban güçleri kısa sürede başkent Kabil'in kapısına dayandı. Devlet Başkanı Eşref Gani, yüklü miktarda para ile Kabil'den ayrıldı. Şimdi ülkede büyük bir kaos yaşanıyor. Bu kaos beraberinde yeni mülteci akınlarına neden olacağı da çok açık. Bu mülteci akınlarından etkilenecek ülkelerin başında Pakistan, İran ve Türkiye geliyor. Tarih boyunca çaresiz insanlara kapısını açan Türkiye, yaklaşık 10 yıldır mülteciler konusunda dünyaya insanlık dersi veriyor. Muhalefet ise bunu siyasi malzeme yapmaktan çekinmiyor. Ülkemizde bulunan Afganlılar da son dönemde bu siyasi provokasyonlardan nasibini aldı.
30-40 sene önce, Cumhurbaşkanı Kenan Evren ve Turgut Özal döneminde Türkiye'ye getirilmiş, bu ülkenin bir parçası olmuş insanlar bile son gelişmeler nedeniyle büyük tedirginlik yaşıyor.
AFGANLILAR ANLATTI BİZ DİNLEDİK
Biz de bu tedirginliğin boyutlarını anlamak ve ülkemizdeki Afganistanlıların sorunlarını öğrenmek için yazarlarımızdan Melih Altınok ile birlikte İstanbul Zeytinburnu ilçesindeki Afganistanlı Dernekler Birliği kapısını çaldık. 40 yıla yakın süredir Türkiye'de bulunan birlik başkanı Mehmet Akmurad anlattı biz dinledik. Sohbetimize 25 yıldır Türkiye'deki Afganistan kökenlilere karşılıksız hizmet veren Harabati Vakfı Başkanı ve Zeytinburnu AK Parti Teşkilat Başkan Yardımcısı Abdulkerim Turdi ve Afganistanlı girişimciler tarafından kurulan İpekyolu Sanayi ve İşadamları Derneği Başkanı Muhammed Naim Akmurad da eşlik etti. Afganistanlı kanaat önderlerinin yanısıra yılar içerisinde Türkiye'ye gelmiş kayıtlı ve kayıtsız Afganistan kökenli kardeşlerimiz de sohbetimizde yeraldı.
AFGANİSTANLI DERNEKLER BİRLİĞİ BAŞKANI MEHMET AKMURAD: AFGANİSTAN TÜRKMENLERİ 40 YILDIR TÜRKİYE'DE
Türkiye'deki 56 derneği bünyesinde barındıran Afganistanlı Dernekler Birliği Başkanı Mehmet Akmurad 1985 yılında Afganistan'dan Türkiye'ye bir yatırımcı olarak gelmiş. Uzun yılar İzmir'de yaşamış. 3 çocuğu var ve hepsi üniversite mezunu. 1982 yılında Türkiye'ye göç eden 50 bin kişiyi dün gibi hatırlıyor. Kenan Evren'in Cumhurbaşkanlığı döneminde yapılan bir başvuru üzerine Türkmen, Özbek ve Kırgız kökenli 50 bin Afganistanlı, Türkiye'nin çeşitli şehirlerine gönderilmiş.
DIŞ MÜDAHALE OLMASAYDI KABİL MODERN BİR ŞEHİR OLURDU
1970'li yılların Kabil'ini anlattı bize. Kabil dünyaya açık, lüks ve modern bir şehirmiş. Üniversitelerde kıyafet zorunluluğu yokmuş. Davut Han döneminden sonra Afganistan'da bir değişim yaşanmaya başlanmış. Mehmet Akmurad "Eğer dış müdahaleler olmasaydı Kabil, diğer Ortaasya Türk Cumhuriyetlerinin başkentlerinden farksız olurdu" diyor. Mısır ve Rusya'ya giden öğrenciler, ülkeye geldiklerinde kutuplaşmanın da ilk tohumları ekilmiş.
Babrak Karmal dönemi ile birlikte biraz umutlanmışlar ama bu kez Rus işgali Afganistanlıarın bütün hayalerini alt üst etmiş. Rusya'ya karşı açık savaş ilan edemeyen ABD, bütün güçlerini Afganistanlı mücahitlere aktarmış.
AFGANİSTAN YENİ BİR BELİRSİZLİĞE SÜRÜKLENİYOR
1970'lı yılarda modern bir ülke olma yolunda ilk adımlarını atan Afganistan, 40 yılı aşkın süredir işgallerle, iç savaşlarla, radikal unsurların baskılarıyla mücadele ediyor.
ABD ve NATO güçlerinin çekilmesiyle kendi yolunu çizmek üzere olan bir millet, şimdi de Taliban etkisi ile bir belirsizliğe doğru sürükleniyor. Bundan da en büyük zararı 38 milyon nüfusu ile Afganistan halkı görüyor.
TALİBAN 1979 ÖNCESİNDE ORTAYA ÇIKTI
Peki Afganistan'da Taliban nasıl ortaya çıktı? Dernek yöneticilerine göre Taliban gerçeği 1979 yılındaki Rus işgalinden biraz daha geriye dayanıyor. Taliban ülkenin birçok bölgesinde okular açıyor ve talebeler yetiştiriyor. Burada Batı düşmanlığı aşılanıyor. Kendilerinden farklı düşünenler mürted ilan ediliyor. Bu arada istekli öğrenciler seçilere örgüt kadrolarına dahil ediliyor.
TÜRKİYE'DE 600 BİN AFGANİSTANLI VAR
Türkiye'de kaç Afganistanlı olduğunu merak ettim. Çünkü burada da bir kafa karışıklığı var. Muhalefet milyonlardan bahsederken resmi rakamlar bunun gerçek olmadığını gösteriyor. Afganistan Dernekler Birliği Başkanı Mehmet Akmurad'ın elde ettiği resmi rakamlara göre Türkiye'de 600 bin Afganistanlı yaşıyor.
Bunun 200 bini 40 yıl içerisinde Türkiye'ye gelmiş ve Türk vatandaşı olmuş kişilerden oluşuyor. Diğer 200 bin Afganistanlı ise son 10 yıl içinde ikamet almış ve Türkiye'de yaşayan insanlardan oluşuyor. Son 200 bin Afganistanlılar ise hiçbir kaydı olmayan düzensiz göçmenlerden oluşuyor. Bu insanların önemli bir kısmı Güney Türkistan bölgesinden gelmiş. Yani Türkmen kökenli.
GANİ'DEN NEFRET ETTİKÇE TALİBAN BÜYÜDÜ
Son dönemde Afganistan'dan yeni gelenlere şu soruyu sorduk: "70 bin kişilik Taliban güçleri, 300 bin kişilik Afgan ordusunu savaşmadan nasıl yendi. Hiç düşünmeden cevap verdiler: Afganistan Devlet Başkanı ABD'nin kuklasıydı. 35 milyon seçmenin sadece 1 milyonunun oyuyla iktidara geldi. Ülkede büyük bir güvenlik sorunu vardı. Bürokrasinin her aşamasında rüşvet hakimdi. Halk Eşref Gani'den nefret ettikçe Taliban büyüdü. Sonuç olarak Taliban ile anlaştı ve ülkeden kaçtı.
HARABATİ VAKFI BAŞKANI ABDULKERİM TURDİ:
YILLARDIR TÜRKİYE'DEKİ AFGANİSTANLILARA KARŞILIKSIZ HİZMET VERİYORUZ
Harabati Vakfı Başkanı ve Zeytinburnu AK Parti Teşkilat Başkan Yardımcısı Abdulkerim Turdi de 1980'li yılların başında Afganistan'dan Türkiye'ye gelmiş bir isim. ABD'de eğitim görmüş, Çin'de, Suudi Arabistan'da ve Türkiye'de uzun yılar süren bir iş yaşamı var. Türkiye'deki Afganistanlıların hayatına dokunan Harabati Vakfı, Abdulkerim Turdi ve ailesinin yaşamının önemli bir parçası. Kurmuş oldukları ve finanse ettikleri Harabati Vakfı, Zeytinburnu'ndaki Afganistanlılara ücretsiz hizmet veriyor. İstanbul Zeytinburnu ilçesindeki 7 katlı vakıf binasında Afganistanlı göçmenlerin nişan ve düğünleri yapılıyor. Ücretsiz yemek hizmetinden de herkes faydalanabiliyor.
EN BÜYÜK SORUN VATANDAŞLIK VE OTURUM
Abdulkerim Turdi'ye göre Türkiye'de yaşayan Afganistanlıların en büyük sorunu vatandaşlık ve oturum meselesi. 30 yıl önce Türkiye'de doğmuş bir Afganistanlı bir Türkmen'in hala vatandaşlık alamaması gerçekten büyük bir sorun.
Bunun canlı bir örneği ile karşılaştık. Dernekten yanımıza gelen bir Afganistanlı kardeşimiz "29 yıl önce Afganistan göçmeni bir ailenin çocuğu olarak İstanbul'da doğdum. 6 dil biliyorum. Turizm sektöründeyim. Vatandaşlık sorunu yüzünden hayatıma bir yön veremedim." diyor.
Gerçekten film gibi bir hikayesi var.
BİR GÜN ÖNCE DE KIRK YIL ÖNCE DE GELEN DE TEDİRGİN
Tabi bir de sağlık hizmeti var. Eğer vatandaş değilseniz devlet hastanelerinden faydalanamıyorsunuz. Kiraların pahalı olması ve fırsatçı ev sahipleri meselesi de başlı başına bir sorun.
Ankara'da yaşanan olaylar Afganistanlıları da tedirgin etmiş. "Bir gün önce gelen düzensiz göçmen de tedirgin 40 yıl önce gelen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı da tedirgin. Ankara Altındağ'da olduğu gibi bir gün bizim kapımıza da dayanmalarından korkuyoruz. Biz Güney Türkistan'dan gelen Afganistanlı Türkmenleriz. Bu topraklar bizim anavatanımız. Biz tedirgin yaşamak istemiyoruz" diyorlar.
İPEKYOLU SANAYİ VE İŞADAMLARI DERNEĞİ BAŞKANI MUHAMMED NAİM AKMURAD:
İTO'DA 70 ÜYEMİZ VAR
1970'li yılardan bu yana Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı ve oturum izni almış olarak çoğunluğu Türkmen olmak üzere 400 bin Afganistanlı yaşıyor. Bunlar toplum içinde kısa sürede entegre olmuş. Kız alıp kız vermişler. Önemli bir kısmı iş dünyasına atılmış. MÜSİAD ve İTO'da 70 Afganistanlı üye işadamı bulunuyor. Bunlardan biri de İpekyolu Sanayi ve İşadamları Derneği Başkanı Muhammed Naim Akmurad. Özellikle halı ve tekstil alanında faaliyet gösterdiklerini belirten Akmurad, Afganistan Türkmenlerinin 40 yıldır Türkiye'de ekonomide katma değer ürettiğini, birçok sektörde kendisini kanıtladığını önemli örneklerle anlattı.
7 YIL ÖNCE TÜRKİYE'YE GELEN 10 YAŞINDAKİ ASİNAD:
BEN OKULA GİDEMİYORUM, BABAM İŞE GİDEMİYOR
Bunun sayısız örnekleri var. 7 yıl önce İran üzerinden Türkiye'ye gelen bir ailenin İstanbul aksanı ile Türkçe konuşan 10 yaşındaki pırıl pırıl kız çocukları, ilkokuldan sonra öğrenimine devam edememiş. İsmi Asinad. İsminin anlamını sordum. Hz. Yusuf'un eşinin adıymış. İlkokul diploması var mı yok mu onu bile bilmiyorlar. Tek isteği bürokratik engeleri aşıp okuluna devam edebilmek. Güzel Türkçesi ile bir sorununu da bizimle paylaştı. Son dönemde patlak veren mülteci düşmanlığı onun arkadaşları ile olan iletişimini etkilemiş. Onu dışlamaya başlamışlar. "Bize bunu yapmasınlar" diyor.
Bu çocuğumuzun tek sorunu elbette bu değil.
Dahası, bu çocuğumuzun babası son gelişmeler nedeniyle Merter'de çalıştığı konfeksiyon atölyesine 20 gündür gidemiyor. Nedeni malum. "Eğer konfeksiyon atölyesi basılır ve sınırdışı edilirsem eşime ve çocuklarıma kim bakacak" diyor. Asinad'ın durumunda yaklaşık 10 bin çocuğun olduğunu üzülerek öğrendim. Bu çocuklar Türkiye'de doğmuş büyümüş. Bu çocuklar artık Türkiyeli. Sen Afganistanlısın diyerek bunları hiç bilmediği Afganistan topraklarına göndermek hiçbir vicdana sığmaz. Okumak ve doğup büyüdükleri Türkiye'ye faydalı olmak istiyorlar. Bürokratik engellerden kurtararak bu çocukların önünü açmalıyız.
ANİTA, 5 YILDIR TÜRKİYE'DE YAŞAYAN BİR KONFEKSİYON İŞÇİSİ:
GELECEĞİMİZ YOK, GÖNDERİLMEKTEN ÇOK KORKUYORUZ
İstanbul'da yaşayan Afganistanlıların o kadar çok dramı var ki. Anita isimli konfeksiyon işçisi olan kızımız var. Henüz 20 yaşında bile değil. Can güvenliği ve yoksuluk nedeniyle 5 yıl önce Afganistan'dan Türkiye'ye doğru ailesi ile birlikte yola çıkıyor. Haftalar süren yolculuğun ardından İstanbul'a ulaşıyorlar. İstanbul'da kendilerine zar zor bir hayat kurmaya çalışırken şimdi de Afganistanlı mültecilere yönelik olumsuz kamuoyu algısı ile mücadele ediyorlar. En büyük korkusu çalıştığı işyerinde ya da yolda yakalanıp Afganistan'a geri gönderilmek. Hayattan tek bir beklentisi var. Bu belirsizliğin sona ermesi ve Türkiye'de oturma izninin verilmesi. "Bunun dışında hayattan hiçbir beklentim yok" diyor.
DEDİKODULAR NEDENİYLE KABİL HAVAALANINA AKIN EDİLMİŞ
Afganistan'dan 1 ay önce gelen bir arkadaşımıza Kabil Havaalanı'ndaki korkunç görüntüleri sordum. Cevaplar bizi şaşırtmadı. İnsanlar, Taliban'ın "Af" açıklamalarını ve yumuşama yönündeki sinyaleri inandırıcı bulmuyor. Afganistan'da kalmaktansa uçağın iniş takımlarında ölmeyi tercih edebiliyorlar. Bir de önemli detayı ekliyor. Taliban'ın Kabil'i ele geçirdiği gün "Kanada 20 bin mülteciyi kabul edecek" dedikodusu hızlı bir şekilde yayılmış. Havaalanına akın edenler arasında Pakistanlılar bile varmış.
YOLCULUKTA ÖLENLER OLUYOR
Peki Afganistan'da başlayan Avrupa ülkelerinde sona eren bu yolculuk nasıl başlıyor. Kimi zaman ölümlerle sonuçlanan bu acımasız yolculuğu yaşayanlarla uzun uzun konuştuk. Bir ay süren bu yolculuğun yarısı yürüyerek geçiyor. Tahmin edeceğiniz gibi bunu insan kaçakçıları organize ediyor. Her ülke sınırları içerisinde bir insan kaçakçısı başka bir insan kaçakçısına teslim ediyor. Sadece bir dağı aşmak 2-3 gün sürüyor. Bu yolculuğu tamamlayamayarak yaşamını yitiren, dağlardan yuvarlanan, kaza geçiren insanların sayısı ise oldukça fazla.
İNSAN KAÇAKÇILARIN ELİNE DÜŞÜYORLAR
Bu yolculuğun bir de bedeli var. Örneğin Türkiye geliş ücreti 1000 dolar. İnsan kaçakçıları parası olmayanlara da veresiye hizmeti de var! Eğer çalışıp ödeyecekseniz bu ücret 2000 dolara çıkıyor. Tabi gittiğiniz ülkede insan kaçakçılarının istediği ağır işlerde çalışmak zorundasınız. Ücreti ödememe gibi bir şansınız yok. Kayıtdışı bir göçmen olduğunuz için sizi kaçırıp bir yerde günlerce hapsedebiliyorlar. Sahipsiz ve kaçak olduğunuz için kimsenin haberi bile olmuyor. Çalıştığı inşaattan aşağı atılarak öldürülenler bile var.
SORUNLARININ ÇÖZÜMÜNDE ÖNEMLİ MESAFE ALINMIŞ ANCAK…
Sorunların çözümü yolunda aslında önemli mesafe alınmış. Göç İdaresi Başkanlığı, İçişleri Bakanlığı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan, 40 yıldır Türkiye'de yaşayan Afganistanlıların sorunları ile yakından ilgilenmiş. Afganistanlı Dernekler Birliği de zaten bu amaçla kurulmuş. Sorunları da büyük ölçüde çözülmüş. Vatandaşlık, eğitim, ikamet gibi bazı sorunlarla ilgili önemli bir mesafe de alınmış. Ancak son mülteci akını, muhalefetin mülteci düşmanlığı üzerinden siyaset yapması, Taliban'ın ülkeyi ele geçirmesinin yarattığı belirsizlik nedeniyle sorunların çözümünde bir yavaşlama dönemine girilmiş. Düzensiz göçmenlerin yarattığı olumsuz algı, Türkiye'de uzun yıllardır yaşayan 400 bin Afganistanlıyı da olumsuz yönde etkilemiş. Bu dönemin geçici olduğunu ve 40 yıldır bu topraklarda huzur içinde yaşayan Güney Türkistanlı Türkmenlerin sorunlarına kalıcı bir çözüm bulunacağına inanıyorlar.
GÜVENLİK DUVARI KAÇAK GEÇİŞİ ENGELLEDİ
Türkiye İran sınırına çekilen duvara gelince. Düzensiz olarak ülkemize gelen Afganistanlılara sordum. "Güvenlik duvarı geçişi engelledi, dağa da yapılırsa kimse artık geçemez" diyorlar. Yoğun dönemde İran sınırından Türkiye'ye kaçak geçiş 100 civarındaymış. Güvenlik duvarı nedeniyle kaçak geçişler azalmış. Sayısı çok az da olsa dağdan yapılan 2 günlük zorlu bir yolculukla kaçak geçiş yapmaya çalışanlar olduğunun altını çizdiler. Onların da çoğu yakalanıyormuş. Yakalananlar hemen deport ediliyor. Bir taraftan dağdaki bölgeye yapılacak olan güvenlik duvarının çalışmaları devam ederken güvenlik güçleri havadan ve karadan sınır güvenliğimizi sağlayarak bölgede düzensiz göçün önüne geçmeye çalışıyor.
"GÖÇ BİZİM İÇİN TERCİH DEĞİL ZORUNLULUK"
Muhalefetin Afganistanlıları aşağılayan söylemlerinden çok rahatsızlar. "Afganistan'dan kaçmak bizim için bir tercih değil zorunluluktu. İnsanlar bunu anlamıyor" diyorlar. Muhalefetin kulandığı uyduruk, merdivenaltı Afgan derneklerinin varlığından bahsettiler. İyi Parti ve CHP'lilerin sık sık ziyaret ettiği bu derneklerde provokasyon amaçlı bazı açıklamalar yapılıyormuş. Israrla vurguluyorlar: "Bu dernekleri tanımıyoruz, bizi temsil etmiyorlar"
İÇ SAVAŞ KORKUSU VAR
Taliban'ın yönetimi ele geçirmesiyle birlikte belirsizliğin ortadan kalkmayacağını, aksine iç savaşın yeniden başlayacağını belirtiyorlar. ABD'nin Afganistan'da asla istikrar istemediğini düşünüyorlar. ABD birlikleri Afganistan'dan çekilmiş olsa bile istikrarsızlığı sağlamak için her yönteme başvuracağını, işbirlikçi gruplar aracılığıyla bir iç savaş çıkaracağını tahmin ediyorlar. Başta lidyum olmak üzere zengin doğal kaynakları var ve bu kaynaklar süper güçlerin iştahını kabartıyor. Taliban'ın bu kaynaklardan yıllık 1 trilyon dolar gelir elde edeceği yönünde çıkan haberler, emperyalistlerin de iştahını kabartıyor.
"AFGANİSTANLI TÜRKMEN DİLENCİ GÖREMEZSİNİZ"
Harabati Vakfı Başkanı Abdulkerim Turdi ilginç bir detayın altını çizdi: "Afgan Türkmenleri çok vakur ve gururlu insanlardır. Bir tane Afgan dilenci göremezsiniz. Aç da kalsa asla dilencilik yapmaz. Aile kavramı bizde her şeyin önünde gelir. Bir tane kötü yola düşmüş Afgan kadın göremezsiniz. Suç oranı ise yok denecek kadar azdır. Türkiye toplumunun sinir uçlarına dokunan bazı provakörler sosyal medya üzerinden halkı tahrik eden açıklamalar yapıyorlar. Bunlar asla bizi temsil eden insanlar değil. Zaten yakalanarak hemen sınırdışı edildiler. "
"KADIN VE ÇOCUKLARI GETİRMİYORUZ ÇÜNKÜ BU YOLCULUĞU KALDIRAMAZLAR"
Merak edilen soruyu sordum. Neden sadece erkekler geliyor? Türkiye'ye gelen Afganistanlı göçmenlerin arasında kadın ve çocuk sayısı neden çok az? Bunun birkaç sebebinin olduğunun altını çizdiler. Ancak en belirleyici olan ise güvenlik ve yolculuk şartları. Yaklaşık bir ay süre bu yolculuğun yarısı dağlarda ve çöl ikliminde yürüyerek geçiyor. Kışın ölenler var. Can güvenliği yok. Yolculukta aç ve susuz kalabilirsiniz. "Bırakın bir kadın ve çocuğu, gücü kuvveti yerinde yetişkin bir erkeğin bile bu yolculuğu sağ salim tamamlaması çok zor" diyorlar. Zorluk keşke bunlarla sınırlı olsa. 11 gün süren İran yolculuğunda kadınlara yönelik çok çirkin olayların yaşandığını, kötü muamele ve dayak olayları ile sık sık karşılaştıklarını da ısrarla vurguluyorlar.
PEŞTUNLAR AVRUPA'YA GİDİYOR, TÜRKMEN VE ÖZBEKLER TÜRKİYE'DE KALIYOR
Düzensiz olarak Türkiye'ye gelen Afganistanlı göçmenlere "Niyetimiz Türkiye'de kalmak mı yoksa gitmek mi" diye sordum. Türkmen ve Özbek kökenli Afganistanlılar Türkiye'yi kendilerine ikinci vatan olarak görüyor ve ısrarla şunu vurguluyorlar: "Türkiye, Doğu Türkistan ve Güney Türkistan aynıdır. Biz Afganistan'da Güney Türkistan bölgesinde yaşayan Türkmenleriz. Aynı dili konuşuyoruz. Aynı dine inanıyoruz. Aynı kökten geliyoruz. Türk bayrağının gölgesinde yaşamaktan gurur duyuyoruz. Afganlıları istemiyoruz diyenler lütfen bunu da göz önünde bulundursun".
Son döneme kadar kültürel olarak da bir sorun yaşamamışlar. Dolayısıyla Türkiye'de kalmak birinci tercihleri.
Peştunlara gelince… Onlar içinde Türkiye'de kalanlar olsa da Avrupa'ya geçmek isteyenler çoğunlukta. Tek bir amaçları var. Kendilerine bir ülke bulmak ve ailelerini Afganistan'daki belirsizlikten kurtarmak.